Amy Macdonald Geri Döndü: Gerçekten Beklediğimiz Şey Bu muydu?

Gizem Yürük
Gizem Yürük
Welcome to the real world, it sucks you're gonna love it.
Editör:
Gizem Yürük
spot_img

I’ve been going for hours, sick of staring at stars
(Saatlerdir yol alıyorum, yıldızlara bakmaktan bıktım)”

Renkli, neşeli ama bir o kadar da hayatın içinden melodileri, gerçekleri fısıldayan sözleriyle Amy Macdonald, tüm beklentilerimizi yüzümüze çarpmak için geri döndü!

Son albümü “The Human Demands”ı 2020’de yayınlayan Macdonald, 11 Temmuz’da yayınladığı “Is This What You’ve Been Waiting For?” albümüyle dinleyenlerine yepyeni hikâyeler sunmaya devam ediyor. “Beklediğin Şey Bu muydu?” diyerek, hayatın amacını yeniden sorgulamamıza ve içimizdeki enerjinin ait olduğu göğü keşfetmemize yardım edecek. Albümün hikâyesini ve beş yıl beklediğimize değip değmediğini öğrenmek için gelin birlikte bir yolculuğa çıkalım!

Amy Macdonald Kimdir?

Amy Macdonald, zermatt
Amy Macdonald, zermatt

Güçlü melodileriyle, 2007 yılında kişisel favorim olan “This is the Life” albümüyle hayatımıza giren Amy Macdonald, İskoç şarkıcı ve söz yazarıdır. Indie folk, alternatif rock, akustik pop ve yerine göre deneysel tarzıyla; hayatından, deneyimlerinden bahsettiği parçalarıyla dinleyicileriyle güçlü bir bağ kurmayı başardı.

En bilinen ve yıldızının parlamasında büyük katkısı olan This is the Life ve Mr Rock & Roll gibi parçaları, Avrupa’da tanınırlığını artırdı. Aynı zamanda listelerde zirveye çıkmayı da başaran Amy, yalnızca Avrupa’da üç milyondan fazla sattı. Duygusal vokali, temalarındaki özgürlük, toplumsal gözlemlere dayalı yorumlar ve bireysel yolculuk hikâyeleri dinleyicilerinin her zaman kalbine dokunarak kurdukları bağı derinleştiriyor.

Yeni Albümün Anlattığı Hikâyeler ve Öze Dönüş

Amy Macdonald, Is This What You've Been Waiting For?, Spotify
Amy Macdonald, Is This What You’ve Been Waiting For?, Spotify

“Is This What You’ve Been Waiting For?” albümü, Amy için bir dönüşüm, arınma ve yenilenme dönemini temsil ediyor. Önceki albümü “The Human Demands”ın ardından yaşadığı olumsuzlukları atlattığı, bir üretim ve içe dönüş süreci yaşadığı beş yılın ardından yeni hikâyelerini biz sevenleri ve bekleyenleriyle buluşturdu.

“The Human Demands” sonrasında, insanların albümümü dinlememesi nedeniyle hayal kırıklığı yaşadığını söyledi. Bu dönemde, sahneye çıkmadan, yalnızca sosyal medya aracılığıyla dinleyenleriyle bağlantıda kalan Amy, kendini sürekli iyi hissetme zorunluluğu ile boğuşuyordu. Bu ruh haliyle, motivasyon ve yaratıcılık sürecinin de zorlayıcı olduğunu tahmin edebiliyoruz. Yeniden sahnelere ve üretimin gücüyle yaratıcı sürece dönmenin özgürlük hissiyle de yeni albümünü oluşturdu. 

Albümle aynı adı taşıyan Is This What You’ve Been Waiting For? parçası, günümüzde tüketim alışkanlıklarının müzik sektörüne yansımalarını ve etkilerini sorguluyor. Sosyal medya ve yayın platformlarının, sanatçılara karşı artan baskıcı tutumlarını eleştiren şarkı “beklentileri” karşılayamama hissini de eleştiriyor. Sanatçıların tutması muhtemel, herkesle birebir aynı parçalar yapmaya zorlanması, TikTok, Instagram gibi mecralarda kullanılacak ve viral olacak geçici eserler üretmesi konusundaki baskılar müziği değersizleştirip 15 saniyeye sıkıştırıyor.

The Las Vegas Sphere, visualtechnology.it
The Las Vegas Sphere, visualtechnology.it

Bu baskıyla yüzleşen ve bu duvarlar arasına sıkışmaktansa kaçmayı tercih eden Macdonald, sessizliğini medyaya meydan okuyarak bozdu. Las Vegas’ta görkemli ve devasa bir konser alanı olan Sphere‘deki bir etkinliğin ruhuna tanık olan Amy, dinleyenleriyle böyle bir ortamda buluşabilmenin, coşku halini paylaşabilmenin ilhamıyla bu şarkıyı yazmış. 

“As the night smashes through
(Gece çökerken)
I’m only looking at you
(Sadece sana bakıyorum)
Together on the horizon, it’s only us
(Ufukta birlikte, sadece biz varız)
We need to feel the
(Hissetmemiz gereken)
Light and sound, it’s all around
(Işık ve ses, her yerde)
I feel the noise beneath the ground”
(Yerin altındaki gürültüyü hissediyorum)

Yeni albümünde, festival ve konserlerde genç kitleyle bağ kurma, onların sesi olabilme isteğini yansıtıyor. Şarkıların arka vokallerinde kullandığı koroya benzer kalabalık sesler, enerjisi düşmeyen parçalar ve özellikle seçilen gençlerin meydan okuyan tarzına uygun şarkı isimleri bu isteğini bize gösteriyor. Sanatçılardan sürekli yeni bir şarkı, albüm ve içerik bekleyen medyaya, “işte yepyeni bir albüm, beklediğiniz böyle bir şey miydi?” diyerek adeta kafa tutuyor.

Boğucu toplumsal baskının, insanların yorucu eleştirileri altında ezilmenin verdiği hissin, insanı ne denli yıpratabileceğini gözler önüne seren Trapped, albümde kişisel favorilerim arasında.

Tüm dünyada özellikle de ülkemizde, çok şiddetli boyutlara ulaşan baskıcı tutum, insanların özgür iradelerini kırarak, bireyselleşmeyi yalnızlığa, toplumu da bir karar merciine dönüştürdü. Kıyafetten davranışlara, yaşam biçiminden kişisel tercihlere kadar her konuda bir “toplum mekanizması” tarafından yönetiliyor hissine kapılıyoruz. Hatta bazen verilen tepkiler öyle kabalaşıyor ki, düşünsek de karşı tarafı anlayamayabiliyoruz.

“What would the people say
(İnsanlar ne derdi)
If I went my own way”
(Kendi yoluma gidersem)

Amy Macdonald, bu toplumsal eleştiri, linç ve baskı kültürünün etkilerini, kişisel özgülüğün önemi hakkındaki düşüncelerini güçlü bir empatiyle bu şarkının sözlerine yansıtmış. Kendi deneyimlerini paylaşmaktan çekinmeyen sanatçı, toplumsal sorunlara da her şarkısında değiniyor.

Duyguları ve bireysel direnç mekanizmasını başarılı bir şekilde işleyerek, dinleyenleriyle arasındaki ilişkiyi her zaman geliştiriyor. Özellikle Trapped ve Can You Hear Me? gibi parçalarda, genç kitlelerle kolektif bir bağ kurma ve duygusal bir yankı yaratma işlevini net bir şekilde görebiliyoruz.

“Can you break me out?
(Beni kurtarabilir misin?)
Help me break these chains around my feet
(Ayaklarımdaki zincirleri kırmama yardım et)
And I’ll be finally running free again”
(Ve sonunda tekrar özgürce koşabileceğim)

Can You Hear Me? parçasının hem güçlü, net bir ada sahip olması hem de hiç dinmeyen hareketli yapısıyla bu genç, dinamik etkiyi sürdürüyor. Ritmik, disco ve dans yapılarına sahip parçada Amy’nin meydan okuduğu her şeyi yeniden hissediyoruz.

Başkalarının düşüncelerini umursamadan, kendi yolunda kendi bildiği gibi ilerleyen Amy bu parçasında biz dinleyicilerine şu sözlerle sesleniyor:

“Can you hear me?/ Sing it louder now/ We are fearless/ We are leaders (Beni duyuyor musun?/ Şimdi daha yüksek sesle söyle/ Korkusuzuz/ Lideriz)”

Can You Hear Me? kendi yollarında tüm çabalarıyla bir seviyeye gelmiş olan tüm insanlar için, durmadan ilerlemeye devam etme içgüdüsünü uyandırıyor. Yüksek sesle başkaları için değişmemiz gerekmediğini, kendi hikâyemizi düzeni yeniden yaratarak yazabileceğimizi anlatıyor.

Hatta istediğimiz kişi olabileceğimizi, istersek yüksek topuklu ayakkabılarla da koşabileceğimizi bize hatırlatıyor. Hayalperest, korkusuz birer lider olarak adım atmaya devam ederek her şeyi başarabiliriz. Bu istek bizim motivasyonumuz. Hatta bu istek, içten dilediğimiz her niyet, aslında yaşama sebebimiz.

“We are all just diamonds in the earth
(Hepimiz yeryüzündeki elmaslarız)
Trying to catch a break
(Bir fırsat yakalamaya çalışıyoruz)
We are all just waiting for that day
(Hepimiz o günü bekliyoruz)
Can you hear me?
(Beni duyuyor musun?)
Sing it louder now
(Şimdi daha yüksek sesle söyle)
We are fearless
(Korkusuzuz)
We are dreamers”
(Hayalperestiz)

I’m Done, insanlara hayır demenin önemini anlatan bir yapıya sahip. Gerçekten herkesi memnun edemeyiz ve şarkı bu konuda zorunlu hissetmemizin de yersiz olduğu gerçeğini yüzümüze vuruyor.

Amy artık hayır demeyi biliyor. Geçmişindeki eski “ben”i, hoşlanmadığı o kişiliğini arkasında bırakarak hayatına devam ediyor. Eskiden rahatsız hissettiği ilişkileri sürdürmek zorunda hissetse bile, artık o ilişkilere bir son vermiş. Bu kişilerden uzaklaşarak, kendisini özgürleştirmeyi başarmış.

“No one seems to care at all
(Kimse umursamıyor gibi görünüyor)
They look right through you
(Seni görmezden geliyorlar)
As if they knew you before
(Sanki seni önceden tanıyorlarmış gibi)
But it don’t matter”
(Ama önemli değil)

Parçanın tam ismi I’m Done (Games That You Play), “senin oynadığın oyunlar” diyerek bahsettiği kişiyi aslında hayatımızdaki herhangi biri olarak görebiliriz. Hayatlarımıza dokunan insanların, bizim için biçtiği roller, kurduğu oyunlar olabilir.

Bu parça ise olduğundan başka bir kalıba sığdırılmak, kısıtlanmak istemeyenlerin şarkısı. Bir yandan da ne kadar düşersek düşelim yine tek başımıza kalkıp, o yolu koşmak zorunda olduğumuz gerçeğini adeta içimize ilmek ilmek işliyor. “Yalnızım ama güçlü ve yeterliyim” diye fısıldıyor.

“I’ve been trying far too long
(Çok uzun zamandır deniyorum)
I know I’ll get there
(Oraya varacağımı biliyorum)
One more song”
(Bir şarkı daha)

Gerçekten Beklediğimiz Şey Bu Muydu?

Amy Macdonald, Facebook, Kolaj Canva
Amy Macdonald, Facebook, Kolaj

Amy, yaşadığı performans stresi ve duygusal dalgalanmalar onu ne kadar zorlasa da yine müzikle ve hayranlarının sevgisiyle yeniden bizlerle. Bizce beklediğimizin üzerinde bir çalışmayla aramıza dönerek, “hâlâ burada, kendi yolumda koşuyorum” mesajını verdi.

Sıkışmışlık hissi, kişisel sınırlar koyma ve koruma, ilerleme arzusu ve özgürlük arayışını işlediği albümünde; hayranlarına dokunmayı, kişisel sorunlarını empati yaparak anlatabilmeyi, hikâyelerini dinleyenlerine hissettirebilmeyi başarıyor. Güçlü ama nazik sesiyle bizleri tempolu müziğinin içine çekerken, hayatlarımızı gözden geçirmemize yardımcı oluyor.

The Hope, bana göre albümdeki en olumlu, adı gibi umut dolu parça. Umut bizi hayata bağlayan, hepimizin içinde filizlenmesi gereken en güçlü tohum. Umudumuzu yaşatırsak, hedeflerimize ulaşırız. Amy’nin de dediği gibi it’s the hope that kills you, but it makes you feel alive (seni öldüren umuttur ama sana yaşadığını hissettirir)”

“Everyone’s a road to a better place
(Herkes daha iyi bir yere giden yoldadır)
When we laughed, till we cried
(Ağlayana kadar güldük)
Watch me now, I’m gonna hit that shot
(Şimdi beni izle, o şutu atacağım)
Work it out with everything I’ve got”
(Elimden gelen her şeyi yapacağım)

Dinleyenlerine ne kadar acı gerçeklerden bahsetse de albümde umut aşılamayı unutmadan; olumlu bakış açısını yakalamayı ve vazgeçmemeyi de işleyerek duygusal açıdan dengeli bir iş ortaya çıkarmış. Hayalperestliğin güzel yanlarını anlattığı bu masalda beklediğimize değen bir albüm ile baş başa keyifli bir deneyim yaşadık.

Albüm, kaybolmuş, yalnızlaştırılmış veya bunalmış hisseden herkes için bir “direniş çığlığı” anlamı taşıyor. Son dönemlerde hisleriniz bu saydığım duygularla benzerlik gösteriyorsa, albüme bir göz atmanızı ve kendi umut yolculuğunuzu bu albüm aracılığıyla başlatmanızı diliyorum. Hep müzikle kalın!


Kaynakça:

  • Amy Macdonald. Zermatt Unplugged. Web. Erişim Tarihi: 20.08.2025
  • Is This What You’ve Been Waiting For? by Amy Macdonald. Official Charts. Web. Erişim Tarihi: 20.08.2025
  • INTERVIEW: Amy Macdonald releases sixth album ‘Is This What You’ve Been Waiting For?’: “I’m doing it now because I want to do it rather than feeling I have to, and that really shows in this album.”. Women in Pop. Web. Erişim Tarihi: 20.08.2025
  • Amy Macdonald – Is This What You’ve Been Waiting For?. The Skinny. Web. Erişim Tarihi: 20.08.2025
  • The Sphere di Las Vegas – Costruzione e Aspetti Tecnici. Visual Technology. Web. Erişim Tarihi: 20.08.2025
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Tarihi Eser Rotası: Geçmişten Müzeye Serüven

Müzelerde sergilenen her bir eserin yolculuğu o kadar uzun ki... Gelin, sergilenme sürecine kadar rotaya bir göz atalım...

Bir Günde Geçen 5 Roman

Hızlı geçen yirmi dört saatimizi bir de romanlardan okuyup hissedelim. İyi okumalar.

Editor Picks