Amerikan Bağımsızlık Savaşı, insanlık tarihinin ilk modern devrimi olup beyaz insanın sömürülmeye karşı yaktığı bir bağımsızlık meşalesidir. Bu meşale zamanla insanlık tarihine damga vuracak olan Amerika Birleşik Devletleri’nin temelini teşkil edecek ve akabinde 1789 Fransız İhtilali gibi büyük tarihi olayların gelişimini besleyecektir. Kısacası bu hikâye Amerikan rüyasının doğuşunu anlatan uzun soluklu bir bağımsızlık hikâyesidir.
Amerika Kıtası’nın Keşfi ve Kolonileşmesi
Amerika Kıtası, Kristof Kolomb‘un kıtaya ayak basmasından yüzyıllar önce 10. yüzyılda İskandinav denizciler tarafından keşfedilmiştir. Kuzey denizcilerinin, Grönland ve Kanada’nın bir kısmında sınırlı kalan bu keşfi yerlileri olan Kızılderililer tarafından pek hoş karşılanmamıştır. Bu sebeple Kızılderililer, soluk benizlilerle sıcak çatışmalara girip onları evlerine geri yollamıştır. Böylelikle bu topraklar Avrupalıların gözünden 400 yıl daha ırak kalmıştır.

Dünya tarihi, Hindistan diye yola çıkan bir adamın yabancısı olduğu topraklara 1492 yılında ayak basmasıyla değişir. Bu değişim Kristof Kolomb’un Osmanlı Devleti’nin hakimiyetinde olan Akdeniz’e rakip bulabilmek ümidiyle 3 gemiyle beraber yola çıkmasıyla başlar. Kâşif, İspanya Kralı II. Ferdinand‘ın desteğiyle 36 günlük bir yolculuğun sonunda Doğu’nun zenginlikleriyle değil tam tersi Batı’nın bilinmezliğiyle karşılaşır.
Takvimler 12 Ekim 1492’yi gösterdiğinde Bahama Adalarına ulaşan Kolomb ve mürettebatı, karşılarında daha önce hiç görmedikleri bir diyar bulurlar. Mukadderat neticesinde bu toprakların keşfedilmesi hem insanlığın hem de kıtanın kaderini baştan yazılmasının yolunu açar.

Kristof Kolomb, 1493 yılında İspanya’ya birkaç yerli ve ürünle dönünce yeni kıtanın keşfi tüm Avrupa’da yankı bulur. Bunun üzerine kısa sürede yeni dünyanın nimetlerinden yararlanmak isteyen birçok Avrupalı kâşif Amerika Kıtası’nın yolunu tutar. Böylece Amerika Kıtası’nın fethi ve kolonileşme hikayesi başlamış olur. Artık gözden ırak olan gönüllerin baş tacı olmuştur.
Amerika Kıtası, kısa süre içerisinde yeni kâşiflerin daha uç noktalara gitmeleriyle derinlemesine keşfedilmeye başlanır. Bu keşifler neticesinde Portekiz, İspanya, Hollanda, Fransa ve İngiltere gibi büyük devletler kıtanın farklı noktalarında kendi kolonilerini kurmaya başlarlar. Ancak soluk benizli insanın Amerika’ya ayak basması yerli halk için hiç de iyi olmamıştır.
Avrupalılarla gelen hastalıklar yerlilerin daha önce bünyelerinin bağışıklık kazandığı türden hastalıklar değildir. Bu sebeple kısa süre içinde milyonlarca yerlinin ölmesine sebep olabilecek enfeksiyonlar ortaya çıkmıştır. Bunun yanında yerlilere kendi inançlarını dayatan Avrupalılar, kendilerine ayak uydurmayan milyonlarca yerli insanı bu sebeple katletmişlerdir. Son olarak böl ve yönet anlayışıyla Amerika Kıtasında bulunan yüzlerce kabileyi ve devleti birbirlerine düşman ederek İnka, Aztek, Maya, Moche ve daha onlarca kadim devlet ve kabilenin yok olmasının yolunu açmışlardır. Bu politikalar yüzünden kıtanın insanlığı kısa süre içerisinde azalmış ve Avrupalılar kıtaya kolayca hâkim olmuşlardır.
Kuzey Amerika’nın Bağımsızlığına Giden Yolun Temelleri

Amerika’nın bağımsızlığına giden yolun mimarları olan 13 İngiliz kolonisinin ilki 1607 yılında günümüz Virginia eyaleti sınırları içerisinde Jamestown Kasabası‘nda kurulmuştur. Bu kolonileşmenin ardından İngilizler sırasıyla kuzeyden güneye doğru: New Hampshire, Massachusetts, Rhode Island, Connecticut, New York, New Jersey, Pensilvanya, Delaware, Maryland, Kuzey Karolina, Güney Karolina ve Georgia bölgelerine yayılmaya devam etmişlerdir.

18. yüzyılda tarihler 1756’yı gösterdiğinde Avusturya ve Prusya arasında paylaşılamayan topraklar nedeniyle savaş patlak vermiştir. Yedi Yıl Savaşı olarak adlandırılan bu toprak kavgasına Büyük Britanya, Fransa, İsveç, Saksonya ve Rusya gibi büyük devletler dahil olmuş ve Avrupa alışıldık şekilde mahşer yerine dönmüştür. Bu savaşla karşı karşıya gelen Büyük Britanya ve Fransa ile Avrupa’da cereyan eden kıvılcım kıta dışına taşmıştır. Bu durumun en büyük sebebi ise sömürgecilik yarışında öne geçme isteğidir. Özellikle Amerika Kıtası’nın kaderini etkileyen bu savaşta Büyük Britanya galip çıkmış ve 1763 yılında Yedi Yıl Savaşı’nı bitiren Paris Barış Antlaşması ile muvaffakiyetini tescil etmiştir. Bu savaşın mükafatı Büyük Britanya için Fransa’nın Kanada ve birkaç adası dışında tüm koloni ve topraklarını hakimiyetine almasıdır. Ancak koloni artışı ile sorunlar peş peşe gelmeye başlamış ve kazanç zarara evrilmiştir.
Avrupa’da uzun yıllar boy gösteren savaşlar Büyük Britanya Krallığı‘nın belini bükmüştür. Bu savaşların sonuncusu ise Yedi Yıl Savaşı’dır. Büyük Britanya, kayıplarının faturasını kolonilerine ağır bir biçimde yansıtarak böylece adanın yükünü hafifletmeye çalışmıştır. Bu çerçevede bilinen ilk uygulama 1764 yılında çıkarılan şeker yasası olmuştur. Bu yasa ile melas yasasının uygulama alanı genişletilerek melas yasasına karşı herhangi bir kanun dışı hareket olursa gemilere el konulması hükmü getirilmiştir.
Akabinde 1765 yılında İngiliz ordusunun geliri için vergi arttırılması ve aynı yıl damga pulu kanunu çıkarılması kararı alınmıştır. Bu kararlara karşı büyük tepkiler gösterilmiş ve hükümet, halktan gelen bu tepkiler sonrası damga pulu kararını geri çekmek zorunda kalmıştır. Ardından 1767 yılında Townshend Yasası‘nı yürürlüğe sokulmuş. Bu yasa ile kolonilerin ithal ettikleri cam, kumaş, kâğıt, yağ, çay gibi bazı temel yaşam mallarına vergiler koyulmuştur. Bu durum üzerine Koloniler tepki göstererek vergi konulan malların boykotuna karar vermiştir.

Kıtada bir diğer sorun ise Avrupa’nın farklı noktalarından gelen insanların farklı inançlarına rağmen Anglikan kilisesine vergi ödemek zorunda olmasıdır. İnsanların farklı mezhebe, papaya, kiliseye bağlı olduğu bu karışık ortamda Anglikan Kilisesinin bu gücü halkı rahatsız eden bir ayrı nokta teşkil etmiştir.
16 Aralık 1773 yılında İngiliz Krallığı’na karşın ilk fiili isyan görülür. 28 Kasım günü Hindistan’dan Boston limanına gemilerle vergileri yüksek 342 kasa çay getirilmiştir. Bunun üzerine vergilerden bunalmış halk limana doluşmuştur. Tepkiler nedeniyle gemiler günlerce limanda bekletilmiştir. Ancak Samuel Adams’ın fikir babalığını yürüttüğü Özgürlük Çocukları (Sons of Liberty) adlı grup gemilere Kızılderili kıyafetiyle 100 kişi olarak sızarak bütün çay kasalarını denize dökmüşlerdir. Böylece gemilerin bekleyişi sona ermiştir. Bu olay devrimin sembolü olup tarihe Boston Tea Party olarak geçmiştir. Krallık, bu asi başkaldırı neticesinde limana giriş çıkışları yasaklamış ve buna benzer birçok yaptırımı uygulamaktan geri durmamıştır. Ancak krallığın arttırdığı baskılar İngiltere’yi mutlak sondan kurtaramamıştır.
Kaynakça
- Amerikan Devrim Tarihi II | Pelin Batu ile Sapien Tarihi #33. Haz. Sapien. 22 Oca 2023. Youtube.
- Amerikan Devrimi – Vergi Sömürgeliğinden Tam Bağımsızlığa. Haz. Oğuzhan Kahraman. 9 Nis 2021. Youtube.
- Amerikan Devrimi / Dünya Tarihini Değiştiren Büyük Olaylar 28. Bölüm. Haz. ANKA TV Pınar Hoca. 19 Oca 2021 . Youtube.


