Amélie: Umut Dolu Bir Film

spot_img

Amélie, 2001 yılında Fransız yönetmen Jean-Pierre Jeunet tarafından yönetilmiştir. Romantik komedi türündeki kült filmlerden biridir. Sayısız ödüle aday gösterilmiş ve bunların çoğunu kazanmış olan Amélie’de filminin başrollerini Audrey Tautou ve Mathieu Kassovitz paylaşıyor. Filmin tamamı Fransız oyunu Jeu de L’oie’dan esinlenilmiştir. Tıpkı bu oyunda olduğu gibi filme de bir koşuşturma hakimdir. Bu koşturmaya ise muhteşem müzikleri ile müzisyen Yann Tiersen eşlik ediyor. Filmin üstüne kurulu olduğunu söylediğimiz Jeu de L’oie oyununda amaç, yaşamın kaynağına ulaşmaktır. Orijinal adı Le Fabuleux Destin d’Amélie Poulain olan bu film de, bizleri yaşamın kaynağına ulaştıracak, kolay ve oldukça etkili sırlar veriyor. 

“İnsan zamanı durdurmak istediği yere aittir.”

Filmin açılış kısmında Amélie’nin çocukluğuna döneriz. Bu kısımda Amélie bulutları hayvanlara benzetir, parmaklarından çilek yer, domino taşları ile oynar. Giriş kısmı, filmin geri kalanında da kullanılacak tonları belirler. Film, Paris’in ressamlar tepesi olarak bilinen, aynı zamanda Jeu de L’oie oyunun başlangıç noktası kabul edilen Montmarte bölgesinde çekilmiştir.

Masumiyet ve umudun simgesi haline gelmiş olan Amélie, macerasına mavi bir sineğin peşine düşerek başlar. Mavi rengi sanat tarihinde ve edebiyatta umudun simgesi olarak kullanılır. Bu durumu göz önünde bulundurursak aslında daha filmin ilk sahnesinde bir umut metaforunun bulunduğunu görürüz. Amélie ise film boyunca bu metaforun peşinde koşacaktır. Bunun yanında filmdeki bazı sahnelerde Amélie’nin kameraya bakması bizlere tıpkı Barok ve Rönesans resimlerinde, ressamın kendisini tablonun bir köşesine resmedip doğrudan o tabloyu inceleyen kişiye bakmasını hatırlatır. Bu ressamın öznel bir güç olarak ortaya çıkmasının tezahürüdür. Amélie de bu noktada filmdeki en güçlü özne haline gelir. İşte yaşamın kaynağı tam da burada gizlidir.

Filmdeki karakterlerin ve balığının isimlerinden tutun, tablolardaki hayvan figürlerinin hepsinin birer anlamı vardır. Örneğin ‘Poulain’ iyilik ve saflık gibi anlamlara gelir. Nino’yu çalıştığı yerde yönlendiren Eva’nın isminin anlamı ise ilk kadındır. Bahsettiğimiz Fransız oyunu Jeu de L’oie‘da karşılaştığımız hayvan figürlerini zaman zaman film içerisinde, tablolarda görürüz.  Filmde karşımıza çıkan ilk karakter, hikayenin başrolü Amélie’dir. Amélie annesini travmatik bir olay sonrası kaybeder. Bu yüzden babası ile baş başa kalmıştır. Oldukça yalnız bir çocukluk geçirmiştir. Babası, Amélie ile nadiren temasa geçer. Bu yüzden temasa geçtiklerinde Amélie’nin kalbi hızlı atmaya başlar. Bu durum, babasının Amélie’ye yanlış bir kalp hastalığı teşhisi koymasına sebep olur. Bu nedenle yaşıtlarından izole sürdürdüğü hayatında annesinin acı kaybından sonra daha da yalnızlaşmış, babasının sevgisinden mahrum kalmıştır. Bunların hepsi Amélie’yi kendi iç dünyasına yöneltmiş ve onun hayal gücünü geliştirmiştir. Büyüyüp evden ayrılma vakti geldiğinde ise Amélie hala çocukluğunda yaşadığı travmatik olayların izlerini taşımaktadır. 

“Zaman hayalperestler için zordur.”

Babasının evinden ayrıldıktan sonra kalmaya başladığı evde yaşadığı ilginç olay Amélie’nin hayatını değiştirir. Bu olay onu insanların hayatına dokunmaya iter. Amélie kendisini iyilik yapmak için Paris sokaklarında dolaşırken bulur. Jeunet’in yönetmenliği Paris’i, Amélie’nin spiritüel keşfi için bir oyun parkı haline getirir.

Masalsı diye andığımız ve aşıklar şehri olarak tarif ettiğimiz Paris’in büyüsüne müzisyen Yann Tiersen’in dehası da eklenince izleyici adeta büyülenir ve Paris sokaklarında gezintiye çıkar. Görsel efektler ve zaman zaman kullanılan kameranın serbest hareketleri, filmin anlatısına hizmet eder. Sahnelerdeki renk uyumları, Amélie’nin masalsı dünyasını yansıtmak için oldukça başarılı bir şekilde kullanılmıştır. Filmde kullanılan renk paleti filmin anında tanınmasına yardımcı olur. Kırmızı, yeşil ve sarı renkleri, filmi izledikten sonra akıllara Amélie’yi getirir.

Filmin vermek istediği mesaj, yapılan küçücük bir iyiliğin bile insanı mutlu etmek için yeterli olabildiğidir. Amélie hayatını buna adar. Fakat sonunda kendisinin ne kadar yalnız olduğunu fark eder. Peki kendi yalnızlığı için ne yapıyor dersiniz? Bu sefer onu, ilk görüşte aşık olduğu Nino’nun peşine düşerken görürüz. Fakat bu kez, Amélie’nin önceki başarısız denemelerinde olduğu gibi bir sonuçla karşılaşmayız. Çünkü türlü oyunlar ve maceralar ile Nino’yu kendine çekmeyi başarır. Sonunda kendi içinde mutluluğu bulan Amélie, hem yalnızlıktan kurtulur hem de amacına ulaşır.  

“Kemiklerin camdan değil ama hayat senide kırabilir.”

Film gösterime girdikten bir süre sonra kültürel duyarsızlık gibi birçok konuda tartışmalara yol açsa da, Fransız Yönetmen Jean-Pierre Jeunet’in ilk stüdyo dışı çekimi ile gerçekleştirdiği Amélie’nin masalsı kaderini izlemek yıllar sonra bile etkileyici bir deneyim sunuyor. Sizlere de şimdiden iyi seyirler..

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.

Yusuf Atılgan’ın Evreninde 5 Farklı Tema

Yusuf Atılgan’ın metinlerinde yalnızlık, yabancılaşma, aidiyetsizlik, bastırılmış arzular ve bitmeyen bir arayış birbirine karışır.