Altı Çizilenlerde Bu Ay: Sait Faik Abasıyanık

Soylenti
Soylenti
Söylenti Dergi'deki kurumsal, sponsorlu ve ortak yazarlı yazıların yayınlandığı profil.
Editör:
Guşef Alhas
spot_img

Söylenti Edebiyat editörleri, her ay yeni bir yazar ya da şairin kitap alıntılarını derlediği Altı Çizilenler serisinde, bu ay ölüm yıl dönümünde, eserlerinde sıradan insanlar, balıkçılar, kimsesiz çocuklar gibi toplumun içinden karakterlere yer veren, hikâyelerinde şiirsel bir tını olan, Türk öykücülüğünün en önemli isimlerinden Sait Faik Abasıyanık‘a yer veriyor!

  1. “Ölümden daha korkunç şey olur mu? Diyeceksiniz. Olur: Felaketlerin en büyüğü akıldır. Onu yarım yamalak bile olsa bulduktan sonra kaybetmek, ölümlerin içinde en dehşetlisidir.”(Son Kuşlar)
  2. “Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. Burada her şey bir insanı sevmekle bitiyor.” (Alemdağ’da Var Bir Yılan)
  3. “Yeni romanlar okumalı, yeni resimler seyretmeli, yazmak için yeniden bir başka Türkçe öğrenmeliydim. Yeni hisleri, yeni düşünceleri, yeni kitapları arayıp bulmalıydım.” (Mahalle Kahvesi)
  4. “Nasıl bir dünya mı? Haksızlıkların olmadığı bir dünya. İnsanların hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya. Hırsızlıkların, başkalarının hakkına tecavüz etmelerin bol bol bulunmadığı. Pardon efendim! Bol bol bulunmadığı ne demek? Hiç bulunmadığı bir dünya.” (Lüzumsuz Adam)
  5. “Bu kadar sevilmek ihtiyacıyla kendine yaklaşan bir hayvanı reddedebilmek için insanın ömründe hiç âşık olmaması, hiç sıkıntı çekmemesi, hiç kalp yumuşaklığı nedir bilmemesi lazım gelir. Böyle insan da olmaz diyebiliriz.” (Az Şekerli)
  6. “Ama şunu da bilirim ki insanoğlu tanımadığı insanoğluna bir şey sormak için, yirmi kişiden seni seçtiği zaman kendine göre birtakım hesaplar yapmıştır. Bu hesaplar da psikolojik hesaplardır.” (Dört Zait)
  7. “Kitaplar, bir zaman bana, insanları sevmek lazım geldiğini, insanları sevince tabiatın, tabiatı sevince dünyanın sevileceğini, oradan yaşama sevinci duyulacağını öğretmiştiler.” (Karanfiller ve Domates Suyu)
  8. “İşte bu yüzden hikâye yazarım. İşte bu merak yüzünden hikâyeci geçinirim. Hikâyelerimi beğenmezler üzülürüm. Beğenirler kızarım. Kendim beğenirim, budalalaşırım. Beğenmem, canım yemek istemez.” (Kınalıada’da Bir Ev)
  9. “Yazı yazmam için bana çiçek, kuş hürriyeti değil, içimdeki aşkın, deliliğin, oturmaz düşüncenin hürriyeti lazım.” (Balıkçısını Bulan Olta)
  10. “Kendini bir tatlı rüyaya kaptırmış adamı ne diye uyandırmalı?” (Bulamayan)
  11. “Yabancı bir yere ilk defa inip, hiç lüzumsuz, manasız bir his duymadan , toprağa -varsa- bir battaniye atıp yıldız seyretmeden, memleket, sevgili, ıvır zıvır düşünmeden uyumak…” (Medarı Maişet Motoru)
  12. “Küçük şeyleri unutamayanlar, en geri hatıraları da unutamayanlardır. Hafızalarının bu bahtsız kuvveti karşısında hiçbir memleket, hiçbir vatan tutamadan her yeri, her şeyi severek öleceklerdir.” (Semaver)
  13. “Vurulanla vurulduğum, ölenle öldüğüm günler oldu. Kimdim, neydim, kimi seviyordum? Her barınacak, her çorbası tüten, her sobası yanan evde bir kederin, bir bilinmez yaranın korkusunu gördüm.” (Sarnıç)
  14. “Yedi senedir bu sokaktan gayri, İstanbul şehrinde bir yere gitmedim. Ürküyorum. Sanki döveceklermiş, linç edeceklermiş, paramı çalacaklarmış -ne bileyim bir şeyler işte- gibime geliyor da şaşırıyorum. Başka yerlerde bana bir gariplik basıyor. Her insandan korkuyorum. Kimdir bu sokakları dolduran adamlar? Bu koca şehir, ne kadar birbirine yabancı insanlarla dolu. Sevişemeyecek olduktan sonra neden insanlar böyle birbiri içine giren şehirler yapmışlar? Aklım ermiyor. Birbirini küçük görmeye, boğazlaşmaya, kandırmaya mı? Nasıl birbirinden bu kadar ayrı, birbirini bu kadar tanımayan insanlar bir şehirde yaşıyor?” (Lüzumsuz Adam)
  15. “Çekilecek bir köşemiz olacak. Yatağımız olacak. Yorganı gözlerimize çekeceğiz. Belki bir deniz kenarı, bir ağaç altı, bir rüzgar, bir sessiz kahve, bir bardak çay, bir simit, bir dilim kaşar peyniri, bir yarım kilo şarap bulursak dost olarak bu en iyisi. Ama insan? Yok kardeşim, yok, insan bulamayacağız.” (Mahalle Kahvesi)
  16. “Ölümün karşısında, ne yapsak, muvaffak olmuş bir aktörden farkımız olmayacak. O kadar, muvaffak olmuş bir aktör.” (Semaver)
  17. “Kış ne kadar çok, ne kadar uzak olursa olsun; balık ne kadar az çıkarsa çıksın; yine yaz, bildiği gibi mahrumiyetlerin içinden kafasını kaldıracak ve onu bekleyenlere gelecektir.” (Stelyanos Hrisopulos Gemisi)
  18. “Hepimiz, sırtımızda ve elbisemizin altında, gözlerimizin içinde bir müstakbel ölü gezdirmiyor muyduk?” (Bir Kıyının Dört Hikâyesi)
  19. “Bu hissi uzun müddet, alaminüt fotoğrafçıların çıkarttığı kartlar gibi muhafaza ettim. Sonra sarardılar, belirsizleştiler.” (Babamın İkinci Evi)
  20. “Sarhoştum. Hava, elektrikler, şehir beni sarhoş ediyordu. İnsanlar beni bir mıknatıs hızıyla kendilerine çekiyorlardı. Dünyayı ve bu şehri riyasız kucaklamak istiyordum.” (Şehri Unutan Adam)
  21. “Dünyada hiçbir şeyden, zalimlikten iğrendiğim kadar iğrenmem. İnsanoğlunun en büyük savaşı zalimliğe karşı açılmalı. İnsanoğlu her şeyden evvel içindeki bu kıskançlıklardan, bu kinlerden, bu ahlaksızlıklardan daha pis şeyi -kendinde, doğuşta varsa bile- söküp atmalıdır.” (Kayıp Aranıyor)
  22. “Bir saadet denizi içinde felaketlerden kurtulmuş perişan bir sandal gibiyim, yelkenler paramparça, sandal su içinde.” (Az Şekerli)
  23. “Belki her şey hakikattir. Belki her kavgada bir hak, bir haklı ve bir haksız vardır. Fakat aşkta ne hak, ne haklı, ne haksız, hatta ne de bir hakikat vardır. Onda yalnız bütün bunların yokluğundan var olan bir şey, güzellik vardır.” (Tüneldeki Çocuk)
  24. “O üzüntü birdenbire gelir. Hava yağmurludur. Bir sonu gelmeyecek başlangıç. Böyle sürüp gidecek gibidir her şey. Öyle ki, çocuklar bile çirkindir.” (Havuz Başı)
  25. “Bir insanın yüzüne doğuştan gelip oturmuş gülüş, üzülüş, düşünüş gibi şeylerin hiç uçmaması lazım. Uçtu mu sanki kişi ölmüştür. Yalnız ölünün yüzünde mâna yoktur.” (Son Kuşlar)
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Keşfetmemiz Gereken Yazarlar: Truman Capote

Başarı ve parıltılı bir hayatın ardında yalnızlığını saklayan bir deha. Zamansız eserleri ile Truman Capote.

Love Bombing Kavramının Chuck Bass ile Eşleştirilmesi

Chuck Bass'in Blair'e yaptığı aşk bombardımanının gerçek aşk değil de manipülasyon olması.

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Editor Picks