Söylenti Edebiyat editörleri, her ay yeni bir yazar ya da şairin alıntılarını derlediği köşesinde bu ay, doğum gününde, Behçet Necatigil‘in deyişiyle Şiirimizin Uç Beyi‘ne İlhan Berk‘e yer veriyor!
- “Sen ki eski kentleri seversin eski sokakları
Eski bir tokmağı, bir kapıyı (taşlıklı bir avluya açılan)
Ve göğe.
Ve dünyaya yeni gelmiş gibisin bu eski kentte.” (Bir Yeryüzü Tanığı) - “Sessiz değilsin; büyük bir gürültünün içindesin, duymuyorlar.” (Toplu Şiirler)
- “Ve buluşuyor gülüşlerimiz
Buluşup konuşuyoruz
Bilmediğimiz iki dili
Gülmek denen bu dünya diliyle.” (Aşk Tahtı) - “Ve ölüm yalnızlığını bırakmış sade ve çekip gitmiş
Yani yazmamış adını ve rengini.
Beyaz öyle.” (Bir Yeryüzü Tanığı) - “İnsanları sevmek kendi çizginizden çıkınca başlıyor. Bizi sevmelerini düşünüyoruz da, başkalarını ansıyoruz.” (El Yazılarına Vuruyor Güneş)
- “Neden bu huzursuzluk dünyada biliyor musun?
Tutup biraz olsun tanımamışız birbirimizi.” (Günaydın Yeryüzü) - “Akdeniz’de şimdi bir kuş uçuyorsa
Senin için uçuyor.
Bir ağaç uzatmışsa dallarını aydınlıklara doğru
Sen geçiyorsun aklından
İnsanların en iyileri seni düşünüyor,” (Eşik) - “Biz ki zamanı tırnak içine alıp yaşadık
(İsteğin bulanık kıyısında).Bundan değil midir bizim aşkımızda
Sürekli bir akşam hüznü vardır.” (Akşama Doğru) - “İşte yeniden dünyadayız,
dünyada bayağılıklarla,
pisliklerle yan yana dünyadayız.” (Galile Denizi) - “Sıkıntıdan hiç kurtulmadım. Çünkü sıkıntının yüce bir etiği var. Bilmiyorum sıkıntı üzerine de bir deneme yazar mıyım… Kendimi hep sıkıntı olarak gördüm ve her yere de taşıdım. Sıkıntı yazılamaz belki, yazmak da istiyorum ama. Nerdeyse ‘sıkılıyorum, öyleyse varım’ diyebilirim. Böyle yaşıyorum ben. Aynı zamanda insani bir yön de buluyorum sıkıntıda. Sıkılmayan insan yaşamıyordur diyebilirim. Bir şey daha var ki o da: kitaplarımı ve odamı dünyanın her tarafına götürebilsem, taşıyabilsem, belki dünya o kadar sıkıntılı olmayabilir. Sıkıntıyla yapışık yaşıyorum adeta. Tepeden tırnağa sıkıntının içinde dolaşıyorum.” (Adlandırılmayan Yoktur)
- “Dünyada anlamlara bağlı olarak yaşarız.
Onların ağırlığı altındayız.” (Adlandırılmayan Yoktur) - “Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm.” (Bir Yeryüzü Tanığı) - “Ben her şeyi bırakır yalnız sana bakardım sadece.” (Kuşların Doğum Gününde Olacağım)
- “Akdeniz’de şimdi bir kuş uçuyorsa
Senin için uçuyor.
Bir ağaç uzatmışsa dallarını aydınlıklara doğru
Sen geçiyorsun aklından.” (Günaydın Yeryüzü) - “Gölge bir yaprağın gölgesiyle bir varoluş nedenidir.
Varoluş bir farklılıktır.
Her şeye oradan bakıyoruz.” (Adlandırılmayan Yoktur) - “Kartpostal sergisi önündeki insanlara baktım. Dünyayı görmüyorlardı…” (Günaydın Yeryüzü)
- “Birçok defa içimizde olanları uzaklarda aramayı adet edindik.” (Bir Limanda Üç Resim)
- “Ruhumda senelerin esrarlı güzelliklerini yakın bir maziye birleştiren zaferlerin verdiği ürpermeler var.” (Bir Limanda Üç Resim)
- “Sözcükler suç işlemeden, aç kalmadan, acı çekmeden, sevişmeden kendilerine gelemezler. Bunun için bizim gelip ellerinden tutmamızı beklerler.” (Logos)
- “Farklılıkları yakalamak. İmgenin yaşamıdır bu.” (Logos)
- “Tanrı. Büyük yabancı. Başka hiçbir sözcük bu denli hem yakın, hem uzak olamaz.” (Adlandırılmayan Yoktur)
- “Umutsuzluk çerçevesinde bulanık hiçbir şey bırakmaz. Her şeyi yıkarak ilerler. Gözü karadır. Ama kurtuluşu da yanında taşır. Bir çelişki de olsa.” (Adlandırılmayan Yoktur)
- “Sen gittiğim o ülkesin varılmıyorsun. Vurmuş sonrasız nasıl en güzel sulara. Güzelliğin balıkları gibi İstanbul’un. (Bir Yeryüzü Tanığı)
- “Hepimiz ayrı ayrı tutulduk dünyaya. Denizi görenler deliye döndü. Gökyüzüne bir bakışı vardı ceylânın. Bütün ömrümce unutmam.” (Günaydın Yeryüzü)
- “Bana gelince: Ben sessizlikle buyruldum. Sana sessizlikle sesleniyorum.” (Çiğnenmiş Gül)
- “Sen en güzel şarkılarını dünyanın bütün şehirlerine karşı söylersin.
Bütün şehirler insanları sevmeye mahsustur.” (Dünyada En Güzel Şehirler Uyanır) - “Günlerce ötede İstanbul
Günlerce öteden ufacık ellerin havai halinle
Sokaklar evler dükkanlar arasından
Sıcak yorgun bir havanın içinden
Birdenbire aklıma geliveren sen” (İstanbul, Sen ve Hatırıma Gelenler) - “Şiir sözcüklerin anlamını görmemezliğe gelmekte yatar. Varoluş o zaman gerçekleşir.” (Logos)
- “Nerden bakarsak bakalım: Ebemkuşağıdır şiir, ebemkuşağı -o tansık- ne işe yararsa, şiir de o işe yarar. Şairin umudu yoktur.” (Logos)
- “Çok uzun bir gündü aşka dönüyordum
Çok uzun, yavrum, çok uzun seni sevmekten” (Çok Uzun Bir Gündü Aşka Dönüyordum)


