Söylenti Edebiyat her ay farklı bir yazar ya da şairden en güzel alıntıları derlediği köşesinde bu ay, doğum gününde Enis Batur‘a yer veriyor!
- “Konuşursanız geri dönüşü yoktur, susarsanız öyle değil: Dilediğiniz an giz kilidini açmak, açılmıyorsa kırmak sonuçta size kalmıştır.” (Kitap Evi)
- “Yazla birlikte, açık denizler köpüklenir, ırmaklar kabarır. Su bize erişsin, kıyılarda bekleriz. Neden sonra güz çıkagelir, bütün renkleri elden geçirir, rüzgar keder tınılarını dener.” (Dalgınlık Kursları)
- “Bir tane hayatımız vardır, pek az şeye yettiğini gün gelir herkes anlar; ben çoktan anladım.” (Göl Yazı)
- “Hayatın hemen altından özel yakamoz diliyle hızla akan bir uzun nehirdi masal, yukarıda yorulduğumuzda iner kıyısında oturur, sesine ışığına kapılırdık.” (Basit Bir Ses)
- “Ben kendimi gürültümde susturmaya alışmışım.” (Yazboz)
- “Kütüphanesinin arkasına gizlenmeyi seçmiş kişiyi tanımanın tek yolu kütüphanesinin içinden geçiyordu.” (Kitap Evi)
- “Rastlantı, olağan seyrini sürdüren olaylar zincirine bir başka zincirin halkasının karışmasıyla ortaya çıkar: İnsanların hayatları paralel değildir çünkü, gün gelir bir çizgi ötekiyle kesişir ve o noktadan başlayarak seyir değişir.” (Kediler Krallara Bakabilir)
- “Ne çok taşındık! Nasıl dolaştırdık bunca umudu, terk edilişi, kaybetme ve kaybolma duygusunu?” (Doğu-Batı Divanı)
- “Artık uyuyabilirdim. Uyumak düş ummak demektir. Bambaşka bir yeşili ummak – uykuya dalmak denize dalmak, dibine doğru ağır ağır süzülmek, orada oturmak.” (Göl Yazı)
- “Yolcu olduğunda mı kendisine yaklaşıyor yoksa her yolculuk bittiğinde kendisine dönüşümü başlıyor?” (Acı Bilgi)
- “..her okur, kitaplığında kapağını açmadığı kitaplar da olsun ister. Onların vaatlerini önemser. Ummak, hayatın en sağlam fiillerinin başında gelir.” (Kitap Evi)
- “İki yoldan birini seçeceksin, ikisi de seni sonradan örseleyebilir.” (Basit Bir Ses)
- “Düğüm ne denli karmaşıksa, çözüm o denli görkemlidir.” (Kediler Krallara Bakabilir)
- “‘Yalnız ölmek istiyorum’, diyordu ardında bıraktığı mektupta. Sanki yalnız yaşamamış gibi.” (Yanık Divan)
- “Neden tutsağıyım kitapların? Duvarlarımı örten kitap duvarlarıyla hangi güvensizlik duygusuna savaş açıyorum?” (Kütüphane)
- “Bir gün gidecek yerim olmadığını, gidecek yerimin kalmadığını anladım ve gidecek bir yer aramaya başladım.” (Yolcu)
- “Kertenkele sızıyor taşa. Aykırı kentten, aykırı alandan uzun bir özlem kalıyor insana. Ak giysileri ile sessiz göçmenler, aksak iskemlelerle umulmadık bir satranç kuruyorlar. Gözleri uzak kadar uçuk.” (Tuğralar)
- “Göz gözü, insan insanı tanımıyor, kimse komşusunun konuştuğu dili anlamıyor – bir tek kelimelere yabancı değiller belli ki : Elleri birbirine dargın, sabitleşmiş gözbebeklerinde ışık kırgın, bir ayak adım atmaya kalkıştığında ötekisi çelme takmaya hazır.” (Yanık Divan)
- “Her şey değişti sandım, hiçbir şey değişmedi şu mıhlandığım odada.” (Nil – İblis’e Göre İncil – Kandil – Sarnıç)
- “Gece benim üzerime çöker en ağır yük, sayarım yaz kış kubbedeki ışıkları, bilirim sabır usandırır bütün âşıkları, bilirim yorar yay yorulduğu gergin teli: Sabah gelsin, içimde yansın isterim, sönsün inatçı ateşim, kurusun terim.” (Neyin Nesisin Sen)
- “Başta, bir yol açmıştım önümdeki boşlukta, yıldan yıla sabır ve inatla ilerledim alevlerin arasından – şimdi yılgın, hiç olmadığım kadar ürkek, yavaş yavaş kendi dibime doğru batıyorum.” (Yanık Divan)
- “Korkmuştuk korkularımızdan, coşkularımızdan bıkmıştık, ne yavaşlıyor ne de hızlanıyordu çarklar, kimseye rastlamıyorduk, kendimize bile” (Perişey)
- “Kentlerin, sokakların, yapıların yüzü aldatıcı. İçyüzü öylesine dönüşüyor ki her şeyin, zamanla, cephe bir maskeye indirgeniyor.” (Elma)
- “Çocuktuk, büyüdük, kitapları seçtik başka şeyler seçen insanlar arasında. Günden güne kaplandı duvarlarımız. Odalarımızın her bir yanına sindi harflere sinmiş sessizlik türleri.” (Kediler Krallara Bakabilir)
- “Sizi uçuran düş, ötekini en yüksek noktadan, kanatsız, yere çakılasıcaya boşluğa bırakabilir.” (Bekçi)