Söylenti Edebiyat editörleri, her ay yeni bir yazar ya da şairin alıntılarını derlediği köşesinde bu ay, doğum gününde, edebiyat dünyasının aykırı ismi, kirli gerçekçilik akımının öncüsü Charles Bukowski‘ye yer veriyor!
- “Yine de… denedin. Ve kazanmış olsaydın öteki uçta yine aynı şey olacaktı… Neden zahmet ettin? Bir avuç insanın dışında en küçük bir anlamın bile yittiğini bilmiyor muydun?” (Pis Moruk İtiraf Ediyor)
- “Çoğu insan ölüme hazır değildir, ne kendi ölümlerine ne de başkalarının. Şoka girerler, ödleri patlar, beklenmedik bir sürprizdir ölüm onlar için. Olmamalı oysa. Ben ölümü sol cebimde taşırım.” (Kaptan Yemeğe Çıktı ve Tayfalar Gemiyi Ele Geçirdi)
- “Ve sabahları kimse sizi uyandırmadığında, geceleri kimse sizi beklemediğinde ve ne dilerseniz yapabildiğinizde, buna ne dersiniz, özgürlük mü, yoksa yalnızlık mı?” (Postane)
- “Mutlu insanlar; her şeyin en iyisine sahip olanlar değil, sahip olduklarını kaybetmeyecek kadar çok sevenlerdir.” (Ölüler Böyle Sever)
- “Aşkı bir buyruk, bir arayış olarak sevmiyorum. Sana gelmeli, kapına gelen aç bir kedi gibi.” (Kediler)
- “Aydın ve yazarların sorunu bu -kendi rahatları ve kendi acıları dışında fazla bir şey hissedemiyorlar.” (Sıradan Delilik Öyküleri)
- “İnsan ırkıyla bağım giderek zayıfladı. Hiçbir şeyi dikkate almıyorlardı; sadece kabulleniyorlardı. Ne güruh -onursuzdular, sağduyusuzdular ve sahip oldukları duygular benlikleriyle sınırlıydı.” (Çanlar Kimse İçin Çalmıyor)
- “İnsana şanslı gelen bazı şehirler vardır, bazıları da onları öldürür. İkincisi daha fazladır.” (Bütün Atlar Kaybetmeye Koşar)
- “Dünya ipin ucunu fena kaçırmıştı. Kendiliğinden şefkat hiç kolay değildi, hepimizin uğrunda çaba sarfetmemiz gereken bir eyleme dönüşmüştü.” (Hollywood)
- “Öğrendiğim bir şey varsa o da sonuçların ne olursa olsun hemen yapmanın gerekliliğiydi. Öğrendiğim bir başka şey ise bir zamanlar söylenen bir şeyin doğruluğunu hızla yitirebileceğiydi.” (Kaybedenin Önde Gideni)
- “Azimli olmadığım doğru ama azimli olmayan insanların da yaşayabilecekleri bir yer olmalıydı, mevcut yerlerden daha iyi bir yeri kastediyorum.” (Factotum)
- “Biliyor musun doktor, insanın aklı başına çok tuhaf zamanlarda geliyor – ya gençlik tükendikten sonra, ya fırtına dindikten sonra…” (Sıcak Su Müziği)
- “Aniden ölüp gitti bir gece, dünyayı
pek de
değiştiremeden.” (Suda Yan Ateşte Boğul) - “Yapmam gerekeni yapma cesaretinden yoksun olduğunu bilmek çok kötü bir duyguydu. Zayıftım engellemek istiyordum ama nasıl yapılacağını bilmiyordum. Ailemizden çok az sevgi almıştık, kimseden sevgi ve şefkat beklemiyorduk. Gülünçtük. Çocuk olmaktan sıkılmış, çok çabuk büyümüştük sanki. Büyüklerimize saygımız yoktu. Pek konuşmuyorduk, gösteriyorduk sadece. Buydu insanları bu kadar kızdıran kıymet bilmezliğimiz.” (Ekmek Arası)
- “Arada derede kalmış bir şey gibiyim ve sanırım bu da deliliğin başlangıcıdır.” (Büyük Zen Düğünü)
- “Birine ihtiyaç duyuyordu insan. Etrafında öyle biri yoksa onu sen yaratmak zorundaydın, olması gerektiği gibi birini yaratırdın. İnsanın kendini aldatması, hile yapması gibi bir şey değildi bu.” (Ekmek Arası)
- “Yalnızlıkla beslenen biriydim; yalnızlığımı alırsanız yemeğimi ve suyumu almış kadar olursunuz. Yalnız kalamadığım her gün gücümden bir şeyler alıp götürür. Bununla övünmüyorum ama önemliydi benim için. Odanın karanlığı güneşti bana.” (Factotum)
- “Yanınızda yutabileceğinizden fazlasını bulundurmayın: aşk, tutku ya da nefret.” (Kasabanın En Güzel Kızı)
- “Çok acımasız bir dünyada yaşıyoruz. Biraz konuşmaya çalışsak çok daha kolay olacak.” (Kadınlar)
- “İnsan aşık olur çünkü onda yolunda gitmeyen bir şey vardır. Bu sağlık sorunu olmaktan çok onun zihinsel iklimiyle ilgilidir; kışın bahar özlemi çekmek gibi. Kendimizini, kendimizle yalnız kalmanın dehşetidir bizi aşka çeken, fakat bu aşk sadece bir kez gerçekleşmeli ve asla tekrarlanmamalıdır. Dersimizi öğrenmemiz gerektiği gibi öğrendiğimizde, hepimizin ve her birimizin, her zaman ve tamamen yalnız olduğunu kavrarız.” (Çanlar Kimse İçin Çalmıyor)