Alıntının Hikâyesi: Sonra Yavaş Yavaş Mantığım Değişti

Bayram DÜZAĞAÇ
Bayram DÜZAĞAÇ
Değil mi ki geçecek günler değil, kalacak şeylerdir asıl mühim olan...
spot_img
Editör:
İclal Yaka
spot_img

Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanı Ahmet Hamdi Tanpınar‘ın hayattayken yayımlanan son romanıdır. 1954 yılında tefrika edilen eser 1961 yılında roman olarak yayımlanır. Eser, Hayri İrdal’ın anılarından oluşur. Bu anılar sayesinde Türk modernleşmesi müthiş bir hicivle ortaya konur. Tanpınar, Henri Bergson‘un zaman anlayışından izler taşıyan bir tavırla, Hayri İrdal’ın yaşamından hareketle, bir toplum eleştirisi ve bir kimlik bunalımını ortaya koyar. Hayri İrdal daima sürüklenen bir adamdır. Çocukluktan beri hayatına giren insanların peşinden sürüklenir. Kendi yaşamına ve insan ilişkilerinde seyircidir.

Sonra Yavaş Yavaş Mantığım Değişti

Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün Tiyatro Uyarlamasından Bir Kare| artfulliving.com.tr

“Hayatımı düşündükçe -yaşım buna müsaittir- daima kendimde seyirci hâleti ruhiyesinin hâkim olduğunu gördüm. Başkalarının hâlini, tavırlarını görmek, onlar üzerinde düşünmek, bana kendi vaziyetimi daima unutturdu.” (s.65)

Hayri İrdal II. Abdülhamit tahtayken dünyaya gelmiş, gençliğinde I. Dünya Savaşı’na katılmış ve cumhuriyetin ilanını görmüş biridir. En çalkantılı, koca bir memleketin kabuk değiştirdiği dönemlerde yaşamış biridir. Geleneksel değerlere bağlıdır, bazı hayat kabulleri  vardır. Müthiş bir saat sevgisine sahiptir. Fakat zaman içerisinde, başına gelenler ve iletişim kurduğu insanların etkisiyle değişir.

“Sonra yavaş yavaş mantığım değişti. Hatta dünyaya bakışım, eşyayı görüşüm, insanları anlayışım değişti. Vâkıa bunlar bir günde olmadı. Hatta çok güçlükle ve adım adım oldu. Hatta çok defa bana rağmen oldu. Fakat oldu.” (s.212-213)

Romanın ilk iki bölümü, Hayri İrdal’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü kurmadan önceki yaşamını anlatır. Mehmet Kaplan, İrdal’ın çocukluğun anlatıldığı bölümün Orta Çağ’da bir Doğu masalını andırdığını ifade eder. Ona göre, yaşanan mevcut zamanla Hayri’nin çocukluğundakilerin âdeta hapsedildiği masal arasında tam bir zıtlık vardır. Bu durum İspritizma Cemiyeti’nin ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün anlatıldığı son bölümlerde de devam eder. Kimi zaman tıpkı saçma bir rüya kimi zaman bir modern zaman masalıdır. Gerçekten de Hayri İrdal’ın çocukluğunda hayatına girenler hurafeler peşinde koşan kimselerdir. Dış dünyadan bihaber ve birtakım hülyalar içinde yaşayan insanlardır. Seyit Lütfullah gaipten haber verdiğini iddia eden bir define avcısı, Aristidi Efendi simya yoluyla altın üretmeye çalışan bir eczacı ve Abdüsselam Bey yalnızlık korkusuyla koca bir konağı akrabalarıyla dolduran bir ihtiyardır. Hayri İrdal bu kimselerin peşinde oradan oraya sürüklenir.

“Belki de şahsiyet dediğimiz şey bu, yani hafızanın ambarındaki maskelerin zenginliği ve tesadüfü, onların birbiriyle yaptığı terkiplerin bizi benimsemesidir.” (s.52)

Hayri İrdal oradan oraya sürüklenirken hayatına girip son derece etkili olan iki kişi vardır. Bunların ilki Muvakkit Nuri Efendi ikincisi Halit Ayarcı‘dır. Nuri Efendi bir eski zaman bilgesini andırır. Saat tamircisidir, saat onun için oldukça değerlidir. Zamanı adeta insan yaşamının derinliklerinde saklı bir felsefe olarak görür. Bir dakikayı bile israf etmenin büyük bir günah olduğu anlayışın bir temsilcisidir. Dürüst, çalışkan ve telaşsız bir adamdır. Hayri onun yanında olmaktan mutludur. Ondan feyzalır.

“Saat hakkında düşünceleri bazen daha derinleşirdi: ‘Saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insan… Bu da gösterir ki zaman mekân ve insanla mevcuttur!'” (s.31)

Halit Ayarcı ise çıkarcı, günün ve güncelin peşinde, yalan söylemekten çekinmeyen biridir. Hayri ona “velinimetim” der. Onunla tanışana dek tanınmayan, zar zor geçinen ve çaresizlikten yılmış biridir. Öyle ki parasızlıktan hasta kızını tedavi ettiremez ve ölümüne seyirci kalır. Bu tahayyül edilmez acı Hayri İrdal’ın düştüğü sefaleti açıkça ortaya koyar.

“Ben Hayri İrdal’ım. Beş yıl evvel ölen en küçük kızının cenazesi bekçi kucağında kalkan adam. Sizin anlayacağınız, biçarenin biri. Büyüğünü de yarın Topal İsmail’e nikâhlayacağım.” (s.204)

Halit Ayarcı bu çaresiz adamın düşüncelerini, yaşama bakışını oldukça değiştirir. Hayri İrdal geleneksel yaşayışın içinde büyümüş, bu geleneksel yaşayışın değerlerini ve adetlerini bilen biridir. Eşine sadık ve dürüsttür. Unutulmamalıdır ki İrdal’ın babası bir cami kayyumudur. Evleri caminin yanı başındadır.

“Çocukluğumda beni birçok türbelere götürmüşler, bir yığın nefesi keskin zatlara okutmuşlardı. Eyüpsultan’dan tâ Yuşâ tepesine (…) bütün İstanbul’da, surların içinde ve dışında, hemen her semtte mevcut evliya ve keramet sahibi zatların yattıkları yeri tanır, zaman zaman ziyaret eder, dua eder, yalvarır, mezarlarından taş alır, parmaklıklarına hiçbir şey bulamazsam ceketimin astarını yırtarak bağlardım.” (s.210)

Hayri İrdal’ın değişiminin en çarpıcı örneklerinden biri türbe olayıdır. Mezarlıklara giden, parmaklıklarına çaput bağlayıp dua eden Hayri İrdal, Halit Ayarcı’nın etkisiyle annesiyle gittiği, defalarca ziyaret ettiği mezarlığın yok edilmesine ses çıkarmaz. Hatta mezarlığın yerine yapılan apartmanlara bayılır. Apartmanların modern mimarisi ve konforuyla övünür. Ona kalan tek şey mezarlığın parmaklıklarıdır.

“Mezarlığın ortadan kalkması (…) beni o kadar üzmüyor (…) ‘Şehrin ortasında bir mezarlık eksik’ diye bu yaşımda oturup ağlayacak değilim her hâlde!” (s.56)

Yalancı İdim

Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün İngilizce Baskısının Kapağı

“Fakat yalana alışmıştım. Hayatım denen bu kalp akçeyi başka türlü süremezdim. İnsanlar benim böyle olmamı istemişti. Yalancı idim.” (s.186)

Acınası hayatında Hayri İrdal, nispeten dürüst, yalan ve hurafelere inanan insanların peşinden giden bir adamken başına gelenler ve Halit Ayarcı etkisiyle yalan söyleyen ve kamuyu açıkça dolandıran birine dönüşür. Muvakkit Nuri Efendi ve ilk eşi Emine’nin yanında kendini iyi hisseder. Özellikle, ilk eşi Emine dirayetli tavrıyla Hayri’ye çok destek olur. Hayri İrdal, onları hep saygıyla ve özlemle anar. Roman boyunca, Hayri’nin istediğini istediği gibi yaptığı ve nispeten mutlu olduğu üç dönem vardır. İlki çocukluk dönemidir. Bu dönemde çocuktur ve herhangi bir sorumluluğu yoktur. İkincisi savaşa gitmeden önce, kendi isteğiyle girdiği kumpanyadaki zamanlarıdır. Burada oldukça rahattır, tiyatro oyunlarında yer alır. Tüm gün onundur. Fakirdir ancak bu dönemi hayatının en harika zamanı sayar. Üçüncü ve son dönemse Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün bütünüyle vücut bulup uluslararası kabul gördüğü zamanlardır. Sevdiği kadınla -gayri meşru da olsa- bir birlikteliği vardır. Zengin ve kamuoyunda tanınan itibarlı biridir. Hayri bu konumunu korumak için işe yaramaz Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü sonuna dek savunur. Yalan söylemesi, ilk zamanlar hayatta kalmak için gerçekleştirdiği bir şey olsa da elde ettiği şeyleri korumak amacıyla zamanla kendiliğinden gerçekleştirdiği bir şey olur.

“Hayatıma mucizeli sihirbazlar gibi giren, bana bir yığın yolu birden açan para, mevki, şöhret hepsi birden gidiyordu. En korkuncu Selma’nın gözlerinde münasebetimizin başladığından beri rastladığım o acayip ve ürkek parıltıydı (…) Zannederim ki enstitü işlerini o günden, daha iyisi bu korkudan sonra asıl ciddiye aldım ve dört elle sarıldım. Hayır bu iş bir yalan gerçek meselesi değil, bir olmak ve olmamak meselesiydi.” (s.298)

Yalnız Ahmet Değişmedi

Tanpınar Merkezi

“Her şeyin mümkün olduğu bir âlemleri vardı. Eşya, madde, insan, her şey bu hudutsuz imkânın eşiğinde, her an kendisini değiştirecek mucizeli kelimeyi, formülü, duayı, yahut ameliyeyi bekliyordu.” (s.42)

Hayri İrdal’ın değişiminin diğer bir dikkat çekici yönü Halit Ayarcı etkisinde kalıp zengin, tanınan ve itibarlı biri oldukça, oğlu Ahmet’in ondan uzaklaşmasıdır. Ahmet, Saatleri Ayarlama Enstitüsü’yle geçen on senede babasından uzaklaşır. “Ah Yarabbim, ekmek paramı niçin bana doğrudan doğruya vermedin de beni başkalarının uydurduğu bir yalan yaptın?” (s.263) diyerek Allah’a yalvaran Hayri İrdal, zaman içerisinde Halit Ayarcı gibi tutarsız, yalancı ve utanmaz birine dönüşür. Ahmet ise çalışkan, tutarlı ve boş vaatler vererek insanları kandırmayan biri olur. Babasının parasıyla değil, devlet bursuyla okur. Bursluluk sınavına girerken bile, boş yere ümitlenip üzülmesinler diye, sınavı kazanmadan kimseye söylemez. Çok çalışır ve doktor çıkar. Bunun ardından, babası onu yurt dışında okutmak istediğinde bunu reddeder. Ahmet babasından, babasının yaptığı işlerden utanır. Öyle ki babasının anılarını yazdığını duyar duymaz utancından soyadını değiştirir.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü‘yle geçen on yılda Ahmet hariç herkes değişir. Hayri’nin kızı Zehra bu durumu “Yalnız Ahmet değişmedi. O hep kapalı, hep ciddi.” (s.287) diyerek anlatır. Yani denebilir ki sefil haldeyken çaresizlikten bir çocuğunu kaybetmiş olan Hayri İrdal, yaşadığı sefalete kendince bir çare bulduğunda bir çocuğunu daha kaybeder.


Kaynakça:

Kaplan, Mehmet. “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”. Çağrı. 49 (1962): 1-4.

Moran, Berna. “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”. Birikim. 37 (1978): 44-55.

Tanpınar, Ahmet Hamdi. Saatleri Ayarlama Enstitüsü. İstanbul: Dergah Yayınları, 2008.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Rose Adası’nın İnanılmaz Hikâyesi Film İncelemesi: Bir Mühendisin Ütopyası

68 kuşağının rüzgârını arkasına alarak kendi bağımsız ada devletini kuran İtalyan mühendis Giorgio Rosa'nın gerçek hayat hikâyesini işleyen, eğlenceli, ilham ve umut dolu bir film.

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.