’93 Yazı (Estiu 1993, 2017) filminden tanıdığımız yönetmen Carla Simón‘ın yönettiği Alcarràs, Alcarràs bölgesindeki bir arazide şeftali yetiştiren Solé ailesinin, toprağın varisinin araziyi değiştirmeye karar vermesinden sonra yaşadıkları olayları anlatıyor. Carla Simón, Solé ailesinin çaresizliğini yalın bir şekilde anlatmayı tercih etmiş ve bu da filme etkileyici bir hava katmayı başarmış. Ayrıca film, 72.Uluslararası Berlin Film Fesitvali‘nde En İyi Film dalında verilen Altın Ayı ödülünü kazanarak başarısını kanıtlamıştır.
Yazımızda filmle ilgili spoiler içeren kısımlar vardır!
Carla Simón, Alcarràs ile kapitalizmin yarattığı adaletsizliklere ve bunlarla mücadele etmenin yollarına odaklanmış. Solé ailesinin hikâyesi sadece bir ailenin yaşadığı zorlukları değil aynı zamanda dayanışma ve mücadele ruhunu da yansıtıyor. Carla Simón, insanların birbirlerine destek olmasının ve dayanışma içinde hareket etmesinin önemini vurguluyor. Kapitalist sistemde yaşanan ekonomik sıkıntıların bireyleri yalnızlaştırmak yerine bir araya gelmeye teşvik etmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Kapitalizmin Yıktığı Bir Aile
Alcarràs, kapitalizmin etkilerini ve ailenin dayanışma içinde nasıl güçlendiğini gösteriyor. Filmde kapitalizmin gölgesi altında ezilen bir ailenin bu düzene rağmen birbirlerine tutunarak bunu atlatmaya çalıştıklarını görüyoruz. Her ne kadar aile içinde çatışmalar olsa da her türlü zorluğa rağmen birbirlerinin arkasındalar. Her şeye rağmen eğlenmekten ve umutlarını yitirmekten vazgeçmiyorlar. Kalabalık aile seven kişiler bu filmde tam olarak aradığını bulabilecek.
Arazi, Solé ailesinin en büyüğü olan Rogelio‘ya çok eskiden varlıklı ailelerden biri olan Pinyollar tarafından verilmiş. Rogelio, Pinyol ailesini savaş sırasında evine saklayarak kurtarmış. Bunun karşılığında da Pinyollar, Rogelio’ya bazı topraklarını vermiş. Fakat o dönemler sözleşme yapmadıkları için Rogelio’nun elinde bir tapu belgesi yok. Pinyol ailesinin son mirasçısı öldükten sonra toprağın varisi buraya güneş panelleri yaptırmaya karar veriyor ve Rogelio’nun söz hakkı olmadığından çaresiz bir şekilde varisin söylediklerine uymak zorunda kalıyor. Yaza kadar araziyi boşaltmak zorunda olan aile, başka seçenekleri kalmadığından, son hasadı toplamaktan başka bir şey yapamıyorlar. Toprakla olan bağlarını kaybetmek istemeyen bu aileyi izlerken, yaşadıkları zorlukları iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
Aile Büyüğünün Omuzlarındaki Yük

Film boyunca ailenin en büyüğü olan Rogelio‘nun üzerindeki baskıyla başa çıkmaya çalışırken yaşadığı zor durumlara da şahit oluyoruz. Ailenin en büyüğü olmanın getirdiği sorumlulukların ve yükün ne denli zor olduğunu dokunaklı bir şekilde gösteriyor Josep Abad. Neredeyse hiç konuştuğunu görmüyoruz fakat bakışlarıyla bile içinde yaşadığı duyguları sanki oradaymışız gibi hissettiriyor bize.
Doğallığın Büyüsü

Filmi izlerken oyuncular sanki oyunculuk yapmıyorlarmış da gerçekten bir ailelermiş ve siz de onları dışarıdan izliyormuşsunuz izlenimine kapılıyorsunuz. Bu da izleyicilerin kendilerini hikâyenin içinde hissetmelerini sağlıyor. Bu anlamda filmin doğallıkla iç içe olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda Alcarràs, izlerken iştahınızın açıldığı filmlerden. The Menu (Mark Mylod, 2022) filmi kadar olmasa da, özellikle bazı noktalarda acıktığınızı hissediyorsunuz. Her şeftali sahnesinde canınız biraz daha fazla şeftali çekiyor örneğin. Bu anlamda film görsel bir ziyafet sunuyor.
İki Hayat Arasında Sıkışmak

Kardeşlerin en büyüğü olan Roger‘ın iki hayat arasında sıkışıp kaldığını görüyoruz. Bir yandan çiftlikte babasına yardım ediyor bir yandan da arkadaşlarıyla birlikte partilere katılıyor. Babasının onayını almak için sürekli daha fazla çiftlikte çalıştığını görüyoruz fakat onay alma konusunda amacına bir türlü ulaşamadığını görüyoruz. Carla Simón, karakterlerin iç dünyasını, fazla detay vermeden bizim anlamamızı istiyor. Özellikle Roger karakterinde bunu fazlasıyla hissediyoruz. Bu nedenle Roger’ın bu hayatta ne yapmak istediğini bulamamış olma ihtimalinin çok fazla olduğunu söyleyebiliriz. Bunun nedeni de muhtemelen çiftlikteki yoğun hayatından kendi iç dünyasında yüzecek vakit bulamaması olabilir. Belki de partilere katılmasının sebebi eğlenmekten ziyade hayattan ne istediğini bulmaya çalışmasıdır.
Emeklerinin Ezildiğini İzlemek
Filmin son sahnesinde ise Solé ailesi bahçedeyken hemen ilerde ekinleri yıkmak için gelen bir kepçe olduğunu görüyoruz. Tek tek ekinler yıkılıyor ve Solé ailesi izlemekten başka hiçbir şey yapamıyor. Rogelio’nun ilk kez burada ağladığına şahit oluyoruz. Daha fazla dayanamayıp arkasını dönüp gidiyor. Son sekansta ise bahçede oyun oynayan çocukları ve hemen ileride ekinleri yıkmaya devam eden kepçeyi görüyoruz. Bu sekans bizlere kapitalist sistemin yıktığı hayatları dokunaklı bir şekilde gösteriyor.