Akıllarda Yer Etmiş Kitapların Son Cümleleri

Yazı İçindekiler [hide]

Hande İzgiş
Hande İzgiş
"Yürüyemezsem dans ederim."
spot_img

Edebiyat dünyasında birçok değerli yazarımız ve bu yazarların okuduğumuzda aklımıza kazınan birçok eseri vardır. Eserleri okuduğumuzda ise en çok aklımızda kalacak olan bize sundukları son cümlelerdir. Biz de aklımızda yer etmiş bazı önemli kitapların son cümlelerini sizler için listeledik.

Masumiyet Müzesi

Orhan Pamuk’un yaklaşık on yıl kadar üzerinde çalıştığı ve kaleme aldığı eserdir Masumiyet Müzesi. Bir aşk hikayesi olmasıyla birlikte bu aşkın sıradan bir aşk olduğunu söylemek pek de doğru olmayacaktır. Kitapta Kemal’in Füsun’a olan platonik ve saplantılı olarak nitelendirilebilecek aşkını, bu aşkla süregelen emekleri görüyoruz. Füsun, Kemal’in uzaktan akrabası olduğu için Kemal sık sık Füsun’un yaşadığı eve gitme fırsatı buluyor ve dönerken Füsun’un dokunduğu her eşyadan bir tane alıyor. Füsun’a ait olan bu eşyaları bir evde tıpkı bir müze kurar gibi biriktirmeye başlıyor. Aslında buruk bir aşk hikayesi olan bu romanın son cümlesi ise bizlere umut veriyor:

“Herkes bilsin, çok mutlu bir hayat yaşadım.”

Çavdar Tarlasında Çocuklar

1951 yılında J.D. Salinger tarafından yazılan Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabı bir kesim tarafından büyük eleştiriye maruz kalmış, bir kesim tarafındansa başarısıyla takdir görmüştür. Kitapta 17 yaşında Amerikalı bir gencin ağzından düşünceler ve itiraflar söz konusudur. Samimiyetsiz insanlara tahammül edemeyen ve bu yüzden yalnızlaşan Holden karakterini anlatan kitabın son cümlesinde ise yalnızlığın getirdiği bir duygudan bahsedilir:

“Sakın kimseye bir şey anlatmayın, herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.”Aylak Adam

Yusuf Atılgan’ın kaleme aldığı Aylak Adam romanında ismini tam olarak bilmediğimiz C. karakterinin hayatı anlatılıyor. Karakterin tüm hayatı ise kendine kalan mirası orada burada bitirmek ve çalışmayıp sadece aylaklık yapmakla geçiyor. Romanda C. nin çocukluk anıları da sıkça karşımıza çıkıyor ve bunlarla birlikte çocuklukta yaşanılanların hayatımızı nasıl etkilediğini görüyoruz. Gerçek sevgi arayışının olduğu kitabın son cümlesi de aslında bununla bağlantılı:

“Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı.”Dönüşüm

Franz Kafka’nın uzun öykü türünde yazdığı Dönüşüm adlı eserinde sevgisizlikle ortaya çıkan çıkar ilişkilerine yer veriliyor. Ana konusunda ise Gregor’un artık kendinden beklenilenleri karşılayamayacağı için kendini bir böcek olarak görmesi işleniyor. Gün geçtikçe sevgi bağlarının sadece köleleşme zihniyetiyle ortaya çıktığını savunuyor bizlere kitap. Başarılı ruh tahlilleriyle dolu bu kitabın sonunda ise yine bir tahlil yapılıyor:

“Ve son durağa gelince herkesten önce Grete ayağa kalkıp körpe bedeniyle gerindiğinde, yeni düşlerinin ve güzel planlarının gerçekleşeceğinden emindiler.”

İki Şehrin Hikayesi

Charles Dickens’in yazdığı, Paris ve Londra’da yaşananları anlatan bir roman olan İki Şehrin Hikayesi’nde iki şehrin yaşadığı zorluklar, aşklar, hayat şartları gözler önüne seriliyor. Bizleri oradan oraya sürükleyen romanda Dr. Manatte ve kızının yeni bir hayat yaratmaya çalıştıklarını kitabın son cümlesinde de okuyoruz:

“Bugüne kadar yaptığım iyi, en iyi şey bu. Yakında kavuşacağım huzurun bugüne dek yaşadıklarımın en iyisi olacağını biliyorum.”Küçük Prens

Antoine de Saint-Exupery tarafından yazılan Küçük Prens günümüze kadar hem çocuk hem yetişkin birçok kişiye ulaşan bir eser olmuştur. Çocuklukta okunduğunda farklı anlamlar yüklenen, yetişkinlikte ise bambaşka düşündüren ve birçok yetişkini küçük kahramanımızın gözünden eleştiren bir kitaptır aslında. Çocukların gözünden büyüklerin nasıl gözüktüğü, büyüdükçe çocukluğun ve masumluğun nasıl unutulduğu anlatılır. Kitabın son cümlesinde ise Küçük Prensle arkadaşlık kuran bir yetişkinin okuyuculardan istediği bir şey vardır:

“Yanınıza bir çocuk gelirse, yüzü gülüyorsa, altın sarısı saçları varsa ve soru sorulduğu zaman cevap vermiyorsa, anlarsınız kim olduğunu. O zaman nolursunuz, beni böyle üzgün bırakmayın, yine geldiğini yazıverin bana.”

Yüzyıllık Yalnızlık

Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez’in yazdığı eserde yazarın çocukluk zamanlarından ve hayatından kesitlere rastlıyoruz. Yazar, eserinde akraba evliliklerinden kaynaklanan, soylarının devamı gelmediği için gitgide yalnızlaşan insanların iç hesaplaşmalarını anlatıyor. Yüzyıllık bu yalnızlığın ise bir lanet olduğuna inanılıyor. Kitabın son cümlesinde de mahkum edildikleri bu yalnızlığın ilelebet onlarla kalacağı düşüncesinin hakim olduğunu görüyoruz:

“Çünkü yüzyıllık yalnızlığa mahkum edilen soyların, yeryüzünde ikinci bir deney fırsatları olmazdı.”Aşk-ı Memnu

Halid Ziya Uşaklıgil tarafından kaleme alınan eserde modernleşme sonucu ortaya çıkan, değerlerin göz ardı edilerek yapılan topluma aykırı davranışların nelere yol açtığı büyük bir başarıyla işleniyor. Yasak aşkın merkezinde olduğu eserde; düş kırıklıkları, tutku, sevinç, kin gibi çoğu duyguyu görebiliyoruz. Yaşanılanların bazı ölümlerle sonuçlandığı eserin son cümlesi de bundan ibaret:

“Beraber, hep beraber, yaşarken ve ölürken.”Anna Karenina

Tolstoy’un başarılı romanlarından biri olan Anna Karenina’da toplumun katı kurallarına karşı bir dik duruş görüyoruz. Roman içinde aslında feminen bir kadın olan Anna’nın aşk hayatını, erkek egemenliğine nasıl direndiğini ve tüm baskılara rağmen doğruluktan şaşmayıp dürüstçe hareket ettiğine şahit oluyoruz. Sonunda bütün bu baskılara başkaldıran kadın kahramanımız bir nevi Tanrı’ya da başkaldırarak intihar ediyor. Kitabın sonunda ise bir anekdota rastlıyoruz:

“Her zamanki gibi arabacı İvan’a kızacağım, her zamanki gibi tartışacağım, yerli yersiz düşüncelerimi söyleyeceğim, ruhumun en gizli köşeleriyle başkaları, hatta karım arasında bir duvar olacak, her zamanki gibi kendi korkularım yüzünden onu suçlayacak ve bundan pişmanlık duyacağım, neden dua ettiğimi akıl yoluyla anlamayacak ve dua edeceğim, ama hayatım, tüm hayatım, başıma gelebilecek her şeyden bağımsız olarak hayatımın her dakikası, eskiden olduğu gibi anlamsız olmamakla kalmayacak, bu hayata katabilecek güçte olduğum iyiliğin kesin anlamına sahip olacak.”Moby Dick

Amerikalı yazar Herman Melville’nin yazdığı eserde denizcilik üzerine birçok bilgiye ulaşılan aynı zamanda Moby Dick isimli bir balinayla Kaptan Ahab arasındaki savaş anlatılır. Ahab’ın asıl amacı bacağını kopartan Moby Dick’i bulmak ve cezasını vermektir. Bu anlamda romanda büyük bir kin duygusuyla karşı karşıya kalıyoruz. Deniz üzerine derin bilgiler içeren kitabın son cümlesinde de “deniz”den bahsedildiğini görüyoruz:

“Sonra her şey yok oldu birden. Ve denizin alabildiğine geniş kefeni, başladı dalgalanmaya beş bin yıl önce dalgalandığı gibi.”

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks