Ahmet Ümit, 1960 yılında, Gaziantep’te dünyaya gelmiştir. Marmara Üniversitesi’nde Kamu Yönetimi bölümünden mezun olmuştur ve öğrenimini Moskova’da, Sosyal Bilimler Akademisi’nde sürdürmüştür.
1989 yılında, “Sokağın Zulası” adlı şiir kitabını; 1992 yılında, “Çıplak Ayaklıydı Gece” adlı öykü kitabını yayımlanmıştır. Ümit, şiir ve öykü kitaplarını devamında polisiye roman türünde kitaplarla ününe ün katmış olsa da; hem çocuklara hem büyüklere hitap eden eserler vererek okurlarının gönlünde Başkomser Nevzat olarak taht kurmuştur.
Beyoğlu Rapsodisi
Karakterleri ve yaşam tarzları birbirinden farklı 3 yakın arkadaşın hayatına konuk olduğumuz Ahmet Ümit’in bu sürükleyici polisiye romanında, diğer romanlarından farksız olarak, satırların arasında zaman kavramından uzaklaşıp kendinizi romanın içinde bulmamız mümkün.
‘Üç Kafadar’: Selim, Kenan ve Nihat
Çocukluk günlerine dayanan ve yıllar süren dostlukları, çocukken hep yaptıkları gibi, birbirini asla yalnız bırakmamaları ve ne olursa olsun birbirlerini desteklemeleri, korku ve şüphe dolu bir maceraya yelken açmalarına sebep olur.
Birbirinden farkı hayat anlayışları, yaşam tarzları, kişilik özellikleri ile bu üç kahraman; orta yaşlardalar ve içlerinden birinin ‘ölümsüzlük’ arzusu onları tahmin ettiğinden bambaşka yerlere sürükler.
Eserimizin anlatıcısı Selim; ağır başlı ve arkadaş grubunun, tabiri caizse, en aklı başında üyesidir. Nihat ise, ömrü boyunca iki arkadaşının gölgesinde kalmıştır ve bu yüzdendir ki onları taklit etmeye yatkın bir kişiliğe sahiptir. Kenan, diğerlerinden farklı deli dolu bir kişiliğe sahiptir. Varlıklı bir aileden geliyor olmasının da verdiği etkiyle her zaman anı yaşayan ve her istediğini elde eden bir karakterdir.
Eserin Okuyucuya Verdiği Lezzetler
Betimlemeler, hiç şüphesiz romanın içerisine girebilmemiz açısından en önemli faktörlerdendir. Beyoğlu Rapsodisi‘nde sıkça betimlemelere yer verilmiştir. Fakat bu betimlemeler öylesine açık ve ilgi çekici ki, betimlenen ‘Mis Sokak’da ki coşkulu kalabalığın sesi kulaklarımıza kadar geliyor.
“Boyu kısaydı ancak Beyoğlu’nun en kalabalık sokaklarından biriydi. Hele yaz gelip de, ikindi üzerleri sokak, koyu bir gölgeye büründü mü, kafelerin, kahvehanelerin, barların müşterileri dışarı konulan masalara, iskemlelere yayılmaya başlar, bu pek de uzun olmayan alan çeşit çeşit, renk renk insanlarla dolup taşardı.”
Beyoğlu Rapsodisi, syf. 221
Kitapta göze çarpan ve kitabı zenginleştiren bir diğer etmen ise konuşmalarda geçen konular ile bizi bilgilendiriyor olması. Romanda adı geçen filozofların ve sanatçıların hayatlarından verilen kısa, bir o kadar da önemli bilgiler romanı daha iyi anlamamızı sağlıyor. Karakterlerin sanat üzerine yaptığı kaliteli tartışmalar ile bir anda polisiye türünden çıkıp, neredeyse felsefe üzerine bir kitap okuyormuş hissine kapılmak mümkün. Bu durum eseri daha renkli ve zengin kılıyor.
Polisiye türü romanda okuyucunun eserde aradığı en önemli özelliklerden biri de, sürükleyici olmasıdır. Soluksuz okuyabileceğimiz bu romanda, uyandırılan merak duygusu asla dozunu kaybetmeden kitabın son sayfasına kadar sürüyor. Beyoğlu’nu Selim ile karış karış gezebildiğimiz, dostluğun ve aşkın en samimi halini hissedebildiğimiz bu serüven; Ahmet Ümit’in diğer romanlarında olduğu gibi şaşırtıcı bir sonla okuruna veda ediyor.
Kitabı okurken içimizde canlanan Beyoğlu’nu görme isteği, yazarımızın ustalığından ve kelimelerle adeta bir şölen yaratmasından kaynaklanıyor. Ahmet Ümit, Kitap Ağacı adlı sayfa ile yaptığı röportajda, Beyoğlu’nu çok sevdiğini söyler. Aynı röportajda romanlarında da ustalıkla konu edindiği aşk hakkında şiir gibi şu cümleleri söyler, “Aşk, imkansızı ümit etmektir. Yani, bir hayalin peşi sıra koşmaktır. Bir insana yapılacak en büyük haksızlıktır aşk.” Beyoğlu Rapsodisi’nde aşk ile ilgili satırlar geliyor aklımıza:
“Aşk kaypak, sahte, kalıcılığı olmayan, tutarsız bir güdüdür. Sermet’in ölümü bunu öğretti bana. Keşke aşkın kibrine aldanıp, onu aşağılamasaydım, keşke ona her insanın korkabileceğini her insanın panikleyebileceğini anlatsaydım. Fakat yapmadım. Sustum, onu susarak suçladım.”
Beyoğlu Rapsodisi, syf. 268
Tüm yapıtları Everest Yayınları tarafından yayımlanan Ahmet Ümit’in yirminin üzerinde eseri yabancı dile çevrilmiştir. Yazarın diğer eserleri:
Bir Ses Böler Geceyi, Agatha’nın Anahtarı, Şeytan Ayrıntıda Gizlidir, Masal Masal İçinde, Olmayan Ülke, Sis ve Gece, Kar Kokusu, Patasana, Kukla, Ninatta’nın Bileziği, İnsan Ruhunun Haritası, Aşk Köpekliktir, Beyoğlu Rapsodisi, Kavim, Bab-ı Esrar, İstanbul Hatırası, Sultanı Öldürmek, Beyoğlu’nun En Güzel Abisi ve Elveda Güzel Vatanım, Başkomser Nevzat-Çiçekçinin Ölümü ve Başkomser Nevzat-Tapınak Fahişeleri (İsmail Gülgeç ile birlikte hazırlamıştır.), Başkomser Nevzat-Davulcu Davut’u Kim Öldürdü? (Abdülkadir Elçioğlu ile birlikte), Başkomser Nevzat-Davulcu Davut’u Kim Öldürdü? (Bartu Bölükbaşı ile hazırladığı çizgi roman)
Kaynak:
- Beyoğlu Rapsodisi, Ahmet Ümit
- www.ahmetumit.com





Ahmet Ümit polisiye roman türünün üstadı gerçekten en sevdiğim yazar. Dediğiniz gibi ben de onun sayesinde Beyoğlu nu merak ettim ve gidip görme şansım oldu. Güzel yazmışsınız yüreğinize sağlık. Diğer kitaplar içinde yazmanızı öneriyorum. Teşekkürler
Severek okuduğum bir romandı ama öyle güzel anlatmışsınız ki gidip tekrar baştan okuyacağım. Emeğinize sağlık