Ana SayfaEdebiyatAhmet Muhip Dıranas'ın Dizelerinde...

Ahmet Muhip Dıranas’ın Dizelerinde Aşk

Ahmet Muhip Dıranas cumhuriyetten sonraki sanat ve fikir hayatımızda önemli yeri olan bir şahsiyettir. Dıranas’ın cumhuriyet sonrası sanat ve fikir dünyamızın temellerinin atılmasında, çok partili sisteme geçişte, hürriyet ve demokrasi ortamının kurulması çalışmalarında bir fikir ve sanat adamı olarak büyük katkıları olmuştur. Ahmet Muhip Dıranas, bütün hayatı boyunca “maddi refah ve istikbal namına ne yapılmak gerekirse” hepsini ihmal ederek “fikir ve san’at adamı” olmak için uğraşmıştır. Şair Dıranas’a göre “İnsanoğlunun ferdî ve maşerî ölüme karşı bulduğu tek çare sanattır.” Sanatın pek çok dalıyla ilgilenen Ahmet Muhip Dıranas’ın Türk edebiyatında şair olarak önemli bir yeri vardır. Ahmet Muhip tema, söyleyiş tarzı ve imaj bakımınlarından 1960 sonrası Türk şiirini hazırlayan şairlerden biridir.

Dıranas ve Şiir

Genel bir tarif olarak şiir Dıranas’ta kelimelerle dördüncü bir boyut yaratma sanatıdır. Şairliğe ilk adımını 1926 yılında Ankara Lisesi’nden Muhip Atalay imzasıyla Millî Mecmua’da yayımladığı Bir Kadına adlı şiiriyle atan Ahmet Muhip Dıranas, ilk şiir bilgisini Ahmet Hamdi Tanpınar’dan almış; onun aracılığıyla Yahya Kemal Beyatlı’nın ve Ahmet Haşim’in poetik birikimlerine ulaşmıştır. Şair Cumhuriyet devri Türk şiirinde çeşitli dergilerde neşrettiği Necip Fazıl, Faruk Nafiz ve Baudelaire’nin sembolizminden etkilenerek vezinli ve kafiyeli tarzda “sanat, sanat içindir” ilkesine bağlı şiirlerinde “karamsar ve gamlı bir ruh hali içinde gurbet, yalnızlık, korku, ölüm, aşk ve tabiat temalarını işler.” Öte yandan bazı şiirlerinde sosyal konulara da yer vermiştir. Aşkı ve tabiat sevgisini adeta bir din haline getirmiştir. Sanatta daima en sağlam tarafı aradığını iddia eden Dıranas’ın, eserlerinde onun his dünyasının ezgileri ve hatta sezgileri bulunur. Şairin yaşamı ve edebi serüveni hakkında detaylı bilgiler için Ahmet Muhip Dıranas Yaşamı ve Edebi Kişiliği başlıklı içeriğe erişebilirsiniz.

Ahmet Muhip’in Şiirinde Aşk Olgusu

Mutlak güzelliğin, tabiatın sevdalısı olan Ahmet Muhip Dıranas, “zengin iç dünyasında ölümsüz aşkı ve tabiat güzelliklerini bir kanmazlık içerisinde” işlemiştir. Dıranas’ın şiirlerine yansıyan başlıca değerlerden biri aşktır. Bütün şiirlerinin esinini eşinden aldığını söyleyen şair aşkı tabiata ait elemanlar yoluyla belirtir. Şiirlerinde ve his dünyasında 1926-33 ile 1933-35 yılları iki ayrı bölüm özelliği gösterir. Aşk duygusu bu devrelerde genellikle ideal ölçüdedir. 1933’e kadar tamamen romantik özellikler yoğun bir şekilde devam eder. 1933’ten 35’e kadar kadar sembolik anlatım özelliklerinin hâkim olduğunu gördüğümüz şiirlerinde yüce erek olarak tasarlanan duygular ve sevgililer vardır.

İlk şiirini yayınladığı 1926’dan 1932’ye kadar şiirlerinde daima idealize edilmiş romantik bir aşk duygusu ve romantik sevgililer vardır. 15 Eylül 1926 tarihinde Milli Mecmua’da yayınlanan ilk şiiri Bir Kadına adını taşır. 1974 yılında yayınladığı “Şiirler” adlı kitabının başlıksız ilk şiiri Çıplak Kadın adıyla 1928 yılında Servetifünun dergisinde yayınlamıştır.

Dıranas’ın kimi şiirlerinde düşsel bir sevgili vardır. Daha çok geceleri ayın ortaya çıkmasıyla zihinde yaratılan bu sevgili; kozmik ögelere dönüşme, onlarla bütünleşme eğilimi gösterir. Şair sevginin ölmezliğine ve onun insanlık tarihi kadar eski olduğuna inanır. Selam isimli şiiri bu inancın ve bağlılığın sembolik bir hava içinde ifadesidir.

“…
Selam, sonsuzluğun aydınlık bahçesinden
Selam, senelerce, senelerce evvele,
Hatırası kalbe ışıklarla dökülen
En sevgiliye, en iyiye, en güzele.
…”

İlk insanlardan günümüze gelen aşk ve sevgi coşkunluğu ile şair, “kalbe ışıklı hatıralar döken, en sevgiliye, en iyiye, en güzele” selam gönderir. Dıranas geçmişten beslenerek ebediyete uzanan bir aşkı dile getirir. “Senelerce, senelerce öteden” gelip senelerce sonraya, sonsuzluğa kadar sürecek olan tek değer ve sevgi aşktır.

Serenad Şiirinde Aşk ve Doğa

Şairin tabii detaylarla örülü 1932 yılına kadar yazdığı şiirlerinde idealize edilmiş sevgi ve aşk anlayışı ve bu anlayışa uygun yine idealize edilmiş romantik sevgililer vardır. 1930 yılında yayınlanan Serenad, Bahar Şarkısı, Aşkım adlı şiirleri bu tarzın başarılı örnekleridir. Dıranas’ın şiirlerinde temel yapıyı oluşturan asıl kavramlar aşk ve güzelliktir. O, sevgilinin güzelliğini doğanın güzellikleri ile birleştirmekte ve öyle tasvir etmektedir. Serenad adlı şiirinde bu görülmektedir.

“Yeşil pencerenden bir gül at bana,
Işıklarla dolsun kalbimin içi.
Geldim işte mevsim gibi kapına

Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak,
Ben aşkımla bahar getirdim sana

Seninçin dallardan süzülen ıtır,
Seninçin karanfil, yasemin, zambak…

Bir kuş sesi gelir dudaklarından;
Gözlerin, gönlümde açan nergisler
Düşen öpüşlerdir dudaklarından
Mor akasyalarda ürperen seher.
…”

Şair doğadaki unsurlarla sevgilisini tasvir etmekte ve sevgilisine olan aşkını aynı çatı kavramın değişik sözcükleriyle anlatmaya çalışmaktadır. Serenad şiirinde aşk, doğa ögeleriyle birlikte verilir. Doğa kimi zaman ona dekor olurken kimi zaman da temayla birlikte akar. Ancak burada belirtilen kalbin içini ışıklarla dolduran, tabiata ait bütün güzelliklerin kaynağı, merkezi olarak düşünülen sevgili soyut bir sevgilidir, düşseldir. Sevgili yaprak yaprak açılan bir güldür, dudaklarından bir kuş sesi gelir, gözleri gönülde açan nergislerdir, seher dudaklarından öpüşler gibi düşer. “Ben aşkımla bahar getirdim sana” dizesinden anladığımız kadarıyla aşkı, bahar kadar zengindir.

Hatıra Şiiri

Hatıra şiirinde benzer şekilde soyut bir sevgilinin nitelikleri vardır. Rüyalarda bir hayal gibi ortaya çıkan ve şairin peşine bir korku gibi düşen bir sevgiliden söz edilir. Bu kadın, âşığın yanında bir gölge gibi yaşar, onun yanına geceleri gelir, bir mezardan kalkmış gibidir. Yüzü ışıktan, gözleri geceler gibi derin, avuçları sudan serindir.

“Dün, bir gölge gibi geçti yanımdan
Oydu, bir bakışta tanıdım onu;

Geçerken dün yoldan, ruhumu saran

Bir gölge halinde ve ağır ağır;
Tanıdım; o, yâdı hoş zamanlardan
Seven ve yaşayan bir hatıradır.”

dörtlüğünden anlıyoruz ki bütün şiir boyunca sözü edilen sevgili, aslında bir anıdan ibarettir.

Sevgilinin Yerlileşmesi: Fahriye Abla Şiiri

Aşk duygusunun ve sevgilinin yerlileşmesinin ilk örneği, şairin şiir hayatında bir dönüm noktası sayılacak şiiri Fahriye Abla‘dır. Varlık dergisinin 39. sayısında, 1935 şubatında yayınlanan bu şiirde idealize edilmiş romantik sevgilinin yerini yerli, “gözleri, dişleri, ak pak gerdanı ve bileziklerle dolu bilekleriyle” bir Anadolu kasabasının delişmen kızı Fahriye abla alır. Fahriye ablanın yaşadığı yerde Bahar Şarkıları ve Serenad‘taki dekora karşılık;

“…
Bu afyon ruhu gibi baygın mahalleden

Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın sen!

Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi,
sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi;
Güneşin batmasına yakın saatlerde
Yıkanırdı gölgesi kuytu bir gölgede;
Yaz kış yeşil bir saksı ıtır pencerede,
Bahçede akasyalar açardı baharla
Ne şirin komşumuzdun sen, Fahriye Abla.

Gönül verdin derlerdi o delikanlıya
En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya.
…”

mısralarında yerli öğeler görülür. Bu duyuş ve davranış tarzını şair, giderek yerli ve gerçek motiflerle bir aşk teması işler. Dıranas, her şeyi gerçekçi biçimde ve titizlikle betimler. Diğer aşk şiirlerinin aksine burada kadın somut olarak ifade edilir. Ahmet Muhip, Fahriye Abla şiirinde ilklerin unutulmazlığına vurgu yaparak ilk aşkların unutulmazlığını anlatır. Şiir okur merkezli olarak değerlendirildiğinde doğrudan sevdiği kızı anlattığını ifade etmese de unutulmaz kadın figürünün okuru götüreceği nokta, imkânsız aşktır. Okurun Fahriye Abla’sı mutlaka başka biridir ancak aşığın isimleri ve cisimleri değişse de duygular ortaktır. Şiir, nesne düzeyinde eski ve unutulmaz aşkları; özne düzeyinde ise aşkın kendisini açığa çıkarır.

Şiirlerinde aşk, doğa ve din kavramlarına sıkça yer veren Dıranas, bütün şiirlerinde bu üç kavram ile ilgili benzetmelere de yer vermektedir. Ahmet Muhip’in önemli şiirlerinden olan Olvido şiirinde yine bu kavramların kullanıldığı görülmektedir. Sevgilinin aşkın aynasında ölümsüzleştiği bu şiir ebedileşen aşk duygusunun vasıflarını ortaya koyması bakımından ilgi çekicidir.

“…
Lavanta çiçeği kokan kederleri
Hoyrattır bu akşamüstüler daima

Ebedi aşığın dönüşünü bekler

Yalan yeminlerin tanığı çiçekler
Artık olmayacak baharlar içinde.

Ya sen! Ey sen! Esen dallar arasından
Bir parıltı gibi görünüp kaybolan
Ne istersin benden akşam saatinde?
Bir gülüşü olsun görüşmemiş kadın,
Nasıl ölümsüzsün aynasında aşkın;
Hatıraların bu uyanma vaktinde
Sensin hep, sen, esen dallar arasından.
…”

 

Dıranas’ta aşk, sevgi ölmez ve ebedidir. şairin şiirlerinde geçmişten güne ve geleceğe ebedi olacak bir aşk ve sevgi inancı vardır. Bu inancı ve ideali hemen her şiirinde öz olarak bulmak mümkündür. 1935’ten sonraki şiirlerinde aşk ve kadın ya realiteye bağlı kalınarak ama estetik tedirginlikten ayrılmadan veya tamamen ferdi, romantik, hatta, ideal ölçülerde karşımıza çıkar. 1936 yılında yayınlanan Son Aşk şiiri ideal bir sevgiyi ve ebedi bağlılığı dile getirir:

“Son aşkımdır bu –sen- ve son çile,
Günümün son fecri, sonu artık;
Giriver inince gün, aralık
Kapımdan gelinlik elbisenle.

Onu sevmekle geç, ey yaşamak!”

Şair, aşkını belirtirken ve betimlerken de yine aşık olduğu güzelliği ebedi, kalıcı olan kavramlar ve kozmik unsurlarla ifade eder. Ülkerin Gözleri adlı şiirde bu özellikleri görmek mümkündür:

“Bir bahar sabahının karanlığında ıssız
Gökte diz çökmüş iki titrek ışıklı yıldız
Olan gözlerinize aşıkım, Bayan ülker!

Mutlu, esen ve hoşken ve gülerken gülerken
Nerden gelir bilinmez üzgünlüklerle birden
Solan gözlerinize aşıkım, Bayan Ülker!

Kalbinizin sezilmez parıltıcıklarını
Bir büyük ateş gibi göstermenin sırrını
Bulan gözlerinize aşıkım, Bayan Ülker!”

 

Kaynaklar

  1. Dıranas, Ahmet Muhip. Fahriye Abla. Ankara: Elips Yayınları.
  2. Çalışkan, A. (2010) Ana Çizgileriyle Cumhuriyet Devri Türk Şiirine Teorik Bir Yaklaşım (1923-1960). Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi Cilt:3 Sayı:10
  3. Kırcı, M. (1988) Ahmet Muhip Dıranas’ın Fikir ve His Dünyası. Yayımlanmış yüksek lisans tezi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Samsun.
  4. Yivli, O. (2005) Ahmet Muhip Dıranas’ın Şiiri. Yayımlanmış yüksek lisans tezi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir.
  5. Durukoğlu S. ve Doyumgaç İ. (2017) Ahmet Muhip Dıranas’ın Şiirlerine Yansıyan Değerler. AKRA Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi, Cilt:5 Sayı:11
Asya Yüce
Asya Yüce
no more tears and no regrets

Yazarın Popüler Yazıları

Yazarın Son Yazıları

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

İlginizi Çekebilir

Falih Rıfkı Atay: Bir Cumhuriyet Aydını ve Gazetecisi

Cumhuriyet döneminin en önemli edebiyatçıları ve gazetecileri arasında yer alan Atay, Kemalist düşüncenin en önemli öncülerinden olmuştur.

Kendine Ait Bir Oda Nasıl Yazıldı?

Kendine Ait Bir Oda kitabının nasıl doğduğunu ve şekillendiğini anlamak için, Woolf'un kaleminin ardındaki düşünsel labirentlere dalmak gerekiyor.

Ahmet Erhan – Burada Gömülüdür 1. Cilt | 40 Alıntı

Yirmi yaşında ve hayat bu kadar güzelken ölümü düşleyen, 80 kuşağının hüzünlü şairi Ahmet Erhan’ın Burada Gömülüdür kitabından 40 alıntıyı sizler için derledik.

Harry Potter Nasıl Yazıldı?

J.K. Rowling, geniş hayal gücü ve kararlılığını kullanarak efsane seri olan Harry Potter'ı nasıl yazdı konusunu sizler için derledik.

Son Yazılar

Düşünme Üzerine Düşünme: Metakognisyon

Metakognisyon, "düşünceyi düşünme" olarak tanımlanabilir ve bilişsel süreçleri izleme ve kontrol etme yeteneğidir. Bu yazıda metakognisyon kavramına gelin yakından bakalım.

İdeallerin Manifestosu: Rock Müziğin Politikayla İlişkisi

Yeniden bir seçim haftasına girmişken rock müziğin politikayla olan ilişkisini, insanlar üzerindeki etkisini ve nasıl bir muhalefet aracı haline geldiğini ele aldık.

Yaratık Külliyatı: Anadolu’nun Korkulan Varlığı Gulyabani

Anadolu'da korku salan bazı efsaneler vardır. Çoğunlukla çocukları kötü davranışlardan uzaklaştırmak için anlatılan bu efsanelerden en ilginci Gulyabani'dir.

Bir Tahattur: Vesikalı Yarim Film İncelemesi

Lütfi Akad’ın yönettiği, Türkan Şoray ve İzzet Günay'ın ise başrollerini paylaştığı, sinemamızın efsanelerinden Vesikalı Yarim’i, birçok farklı yönüyle değerlendirdik.