Bir kitabı okumaya karar verme sürecini pek çok şey şekillendirebilir. Bu ayrı bir tartışma konusu, bu nedenle bunların neler olduğunu burada sıralamaktan ziyade bu yazıda inceleyeceğimiz kitap özelinde okuyucuyu bu kitaba çekebilecek özelliklerin neler olduğunu anlatacağız. Tabii öncelikle kitabın içinde yer alan metin ve şiirlerin, yazarın tüm eserlerinin bulunduğu 20 ciltlik baskıdan Volker Michels tarafından derlendiğini söylememiz gerekiyor. Böylece kitabın içindekilerin neden ağaçlar başlığı altında toplandığını irdelememiz için de bir neden ortaya çıkıyor.

Kitaptaki metinlerin otobiyografik izler taşıması ve anlatımın yazarın ağzından yapılıyor olması Hermann Hesse’nin hayatı hakkında daha fazla şey bilme isteği uyandırıyor. Bu merakı takip eden okuyucu, karşısında iki büyük dünya savaşını da gören ve militarizme, milliyetçiliğe, savaşa karşı tavır alan bir yazar olduğunu anlıyor. Böylece okur, yazarın tavır aldığı şeylerin karşısına koyduğu Doğu mistisizmini, Budizmi, doğa sevgisini, insan yaşamındaki anlam arayışını ve insan doğa ikiliğini okuduğu eserde karşısında buluyor. Yazar hakkında fikir sahibi oldukça metinler içinde gömülü örtük anlam çıkarılabiliyor. “Ağaçlar”, okurunu bir edebi arkeoloji yapmaya koşulluyor ve bunun için gerekli olan imajinatif sahneyi kitap içindeki çeşitli ağaç çizimlerinden oluşan sayfa tasarımıyla destekliyor.

Metinlerdeki anlatımın yazarın karşılaşmalarına, gözlemlerine, anılarına dayanması okurun, yazarın üslubunu ve işlemeye değer bulduğu konuları seçme nedenini çözümlemesini sağlıyor. Ağaçların uzlaşılan varlık nedenini aşan anlatım, yazarın sesinin duyulduğu metinlerle karşı karşıya olduğumuzu hissettiriyor. Metinleri çözümledikçe bu sesin, doğanın döngüsü içinde insanın varlık amacını arayan yazara ait olduğunu fark etmekle birlikte yazarın, eleştirilerin aksine, kendini dünya sorunlarından izole etmeden doğayı bir manifesto olarak içselleştirdiği görülüyor.
Bu metin ve şiirlerin tek bir eserde buluşmasını sağlayan nedir diye sorduğumuzda yine yazarın yaşamı okuyucuya kılavuzluk ediyor. Çünkü yazarın yaptığı seyahatler, Doğu felsefesine ilişkin ilgi ve bilgisi, Batı uygarlığının çöküşte olduğu düşüncesine gerekçe sunabilmesine neden oluyor. Doğa ve kültür dikotomisine sıkça yer veren yazar, kendi varoluşuna dair bilgiyi, yaşama sevincinin kaynağını, insana dair anlamı eserde hep ağaçlar üzerinden anlamaya çalışıyor. Yazarın, ağaçların yaşadıkları mekan içindeki duruşları, çevreleriyle etkileşimlerine dair yorumları ve diğer varlıklarla ağaçlar arasında benzeşim kurması göstergebilim yardımıyla açıklanabiliyor. Ağaçların bir gösterge olarak düz anlamın ötesinde bir yan anlam eklemlenmesiyle aktarıldığı ve bu aktarımın çeşitli mesajlar taşıdığı anlaşılıyor. >Bu mesajlar okuyucuda karşılık buldukça esere adını veren “ağaç” kavramına yönelik bir değerlendirme yapmak da mümkün oluyor.

“Tapınaktır ağaçlar. Onlarla konuşmayı, onları dinlemeyi bilen hakikati öğrenir. Öğretiler ve reçeteler vaaz etmez onlar, münferit şeylere aldırmadan hayatın kadim yasasını söylerler”(Hesse,2021:11.s).
İnsanlık tarihindeki iki önemli savaşa tanık olan yazar, savaşın neden olduğu yıkıma, katliama ve dönemin insan-tanrılarının yarattığı kitlesel nevroza, hegemonyaya, kitle kültürüne karşı geliştirdiği panteist analojiyle tavır alıyor. Ağaçlar eserindeki metin ve şiirlerde ağaç, kimi zaman bir metafor kimi zaman da yazarın arayış sürecinde ilham aldığı canlılar olarak okurun karşısına çıkıyor.
“Gezginde tüm hazların en hası, en incesi vardır, zira sevinci tadarken geçici olduğunu da bilir. Her çeşmeden içememesi umurunda değildir onun, bolluğa alışkındır zaten; kaybettiklerinin peşinden uzun uzun bakmaz, sevdiği her yere kök salmayı da arzulamaz”(Hesse,2021:53-54.s).
Yer yurt sahibi olmanın karşısında gezginliği öven yazar, ağaçları kimi zaman bir tapınak kimi zaman da bir çadır olarak niteliyor. Betimlemelerinde ağaçların gerçekliğini çarpıtmadan onlara kutsallık ve bilgelik atfederek onları kişileştirirken, ağaçlar mekânsal bir hafıza rolü de üstleniyor. Savaşın neden olduğu ekolojik yıkıma ağaç sembolü üzerinden dikkat çeken yazarın, bitki türlerine ve bu türlerin coğrafyayla olan ilişkisine dair bilgisi dikkatli bir gözlemci olduğunu gösteriyor. Eserin içinde yer alan metin ve şiirlerde varoluşçuluk, yansıma teorisi, ekosentrizm, animizm, doğa romantizmi gibi birden fazla kuram ve düşüncenin izleri takip edilebiliyor.
Orijinal adı, “Bäume. Betrachtungen und Gedichte” olan kitabın künyesi:
Türkçesi: Zehra Aksu Yılmazer, 2018 (Almanca aslından)
Derleyen: Volker Michels
Yayıma Hazırlayan: Tevfik Turan, Eda Çaça
Sayfa Düzeni: Kolektif Tasarım
Kapak Tasarımı: Deniz Akkol
9.Baskı, Eylül 2021, İstanbul


