Feminizm ideolojisinin gelişmesi ve yayılması için feminist edebiyatın yeri çok önemlidir. Feminizm tarihinin başından beri aktivistler feminist edebiyatı konuşulmayan sorunları gözler önüne sermek, fikirlerini açıklamak ve insanları bilinçlendirmek için kullanmıştır. Afro Amerikan kadın yazarlar kendi deneyimlerini ve fikirlerini paylaşmakta ırkları yüzünden zorluk çekmiş ve dışlanmışlardır. Feminist edebiyatın tarihine kısaca bakacak; Sojourner Truth, Toni Morrison ve Alice Walker gibi önemli Afro Amerikan feministlerin gözünden siyahi kadınların feminizm ve feminist edebiyattaki yerleri hakkında ne düşündükleri ve nasıl değişim yaratmaya çalıştıklarını inceleyeceğiz.
Feminist Edebiyat Nedir?

Türk Dil Kurumu feminizmi ”toplumda kadının haklarını çoğaltma, erkeğinkiler düzeyine çıkarma, eşitlik sağlama amacını güden düşünce akımı; kadın hareketi,’’ olarak tanımlar. Feminizm, farklı türlere ayrılsa da temel feminist teori kadınların erkek egemen toplumdaki yerini tartışır ve farklı yöntemlerle birlikte sosyal değişiklik yaratmak ister.
Feminist edebiyat da feminizm gibi farklı bakış açılarından oluşur. Feminist edebiyatın tanımı dahi tartışma konusudur. Kimileri feminist edebiyatı kadın yazarlardan ele alırken, kimileri hangi eserlerin kadınlara yönelik yazıldığına bakar. Hélène Cixous gibi feminist edebiyat eleştirmenleri kullanılan dile odaklanırken Deborah Rosenfelt gibi eleştirmenler tarihsel ve politik arka plana bakılması gerektiğini savunur. Yapılan çalışmalarla birlikte feminist düşünceleri içeren eserlerin Christine de Pizan gibi isimlerle on beşinci yüzyıla kadar geri gittiği bulunmuşken, feminist edebiyatın başlangıcı genellikle Wollstonecraft’ın Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi eseri olarak kabul edilir. Bu kitapla kadınların eğitim almasının toplum ve ülke için önemine vurgu yapan Wollstonecraft, feminizm hareketinin gelişmesi için öncü isimlerden biri olmuştur. Daha sonra Sanayi Devrimi sonrası yapılan birçok yenilikle beraber kadınlar seslerini daha çok duyurmaya başlamıştır. Freidan’ın Kadınlığın Gizemi ve Beauvoir’ın İkinci Cinsiyet’i feminist edebiyatın klasikleri haline gelmiştir. on dokuzuncu yüzyılda Jane Austen’ın Gurur ve Önyargı’sı, Charlotte Brontë‘nin Jane Eyre‘i ve Louisa May Alcott‘ın Küçük Kadınlar‘ı gibi eserler feminist kurguyu popülerleştirirken yirminci yüzyılda Virginia Woolf’un Kendine Ait Bir Oda’sındaki kadınların yazması için kendilerine ait alanları olması gerektiği fikri ile feminist edebiyatın öncüleri haline gelmiştir. Yine yirminci yüzyılda Kate Chopin ve Charlotte Perkins Gilman gibi isimlerle ise feminist kurgu iyice popülerleşmiştir.
Afro Amerikan Kadınlar ve Feminizm

Feminist edebiyatın kadın egemenliği ve temsili için yerinin önemine karşı orta sınıf beyaz kadınlara odaklanması eleştirilmiştir. Hem feminizmin hem de feminist edebiyatın belli bir sınıf, ırk ve yönelime ait kadınların hâkimiyeti altında olduğu dikkat çekmiştir. Feminist düşüncenin Amerika’daki yaygınlığı ile birlikte Afro Amerikan kadınlar bu mücadelede kendi yerlerini sorgulamıştır. Afro Amerikan köle karşıtı ve kadın hakları savunucusu Sojourner Truth’un “Ben Kadın Değil Miyim?’’ adlı konuşması, genel kadın düşmanlığı ile birlikte siyahı kadınlara ve beyaz kadınlara davranışların farkına dikkat çeker. Siyah kadınlara ve beyaz kadınlara olan tutumun farkına dikkat çeken konuşmasında Truth şöyle der:
”Şuradaki adam diyor ki, kadınlar arabalara bindirilirken onlara yardım edilmeli, hendeklerden geçerken taşınmalılar ve her yerdeki en iyi yer onların olmalı. Kimse bana arabalara binmem için ya da çamurlu hendekleri geçmem için yardım etmiyor ya da herhangi bir en iyi yeri bana vermiyor. -Ve ben kadın değil miyim? (..) Saban sürdüm, ekin ektim, ambara yük taşıdım ve hiçbir erkek benle yarışamazdı. -Ve ben kadın değil miyim? Bir erkek kadar çok çalışıp bir erkek kadar çok yiyebilirim (yemek bulabildiğimde) ve kırbaca da katlanabilirim -ve ben kadın değil miyim? 13 çocuk doğurdum, çoğunun köle olarak satıldığını gördüm, analık acısı ile feryat ettiğimde beni İsa’dan başka kimse duymadı -ve ben kadın değil miyim? Sonra gidip şu kafamızdaki şey hakkında konuştular. Ne dediler? (..). Zekânın kadınların ya da zencilerin haklarıyla ne alakası var?”
Siyahi kadınların hem kadınlıkları hem de ırkları yüzünden beyaz kadınlardan daha farklı bir şekilde ayrımcılığa maruz kaldıklarını açık açık söyleyen ilk isim olarak kabul edilir. Bu konuşma, keşimsel feminizm ve siyahi feminizmin temel fikirlerini ortaya attığı ve tek tip kadınlık deneyimi olmadığına dikkat çektiği için önemi büyüktür.
Afro Amerikan Kadın Yazarlar
Yirminci yüzyıla doğru baktığımızda yapılan devrimler ve kazanılan haklar ile birlikte siyahi kadınların görünürlüğü ve siyahi feminist yazarların sayısı artmış olsa bile yıllardır yaşadıkları baskı ve işkence kendi içlerinde çatışmaya sebep olmuştur. Siyahi kadınlar haklarındaki stereotipleri değiştirmek için siyahi kadınların da aynı beyaz kadınlar gibi feminen, üst sınıf, masum olduğu ve hristiyanlık ahlakı gibi benzer değerlere sahip oldukları eserler ortaya koymuştur. Eserlerde, siyahi kadınlar ve beyaz kadınların benzerliğine odaklanılması ile birlikte beyaz normlarına uydukları süreçte benliklerini kaybedecek olmaları ise önemli bir tema olmuştur.
Toni Morrison

Beyaz normların hüküm sürdüğü bir toplumda yaşamanın sonuçlarını ele alan yazarlardan biri olan ve aynı zamanda Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan ilk siyahi kadın yazar Toni Morrison, En Mavi Göz adlı eserinde bunun eleştirisini yapar. Büyük Buhran sonrası zamanlarda geçen eser, dokuz yaşındaki Claudia‘nın ağzından anlatılır. Ekonomik koşullar, ırk, sınıf, aile içi şiddet, beyaz güzellik standartları, cinsel istismar gibi hassas konuları çirkin olduğunu ve güzel olmasının tek yolunun mavi gözlere sahip olması olduğuna inanan Pecola gibi çocuk karakterlerin yaşadıklarıyla görürüz.
Morrison bu eserinde hem ekonomik zorlukların sonuçlarını gözler önüne sererken hem de beyaz normların etkilerini ve siyahi temsilinin görünmezliğinin sonuçlarını kız çocuklarının gözünden anlatır.
Siyahi insanların da hikayelerinin ve deneyimlerini anlatmanın çok önemli olduğuna inanan Morrison, bütün eserlerinde siyahi karakterlere odaklanması yüzünden eleştirilmesine rağmen duruşunu bozmamıştır. Katıldığı bir röportajda ona ırka odaklanmayan bir hikaye yazıp yazamayacağı sorulduğunda bu sorunun edebi değil sosyolojik olduğuna dikkat çekmiş, “white gaze” adı verilen beyaz insanların bakış açısına uygun siyahi karakterler yazmak istemediğini açıkça belirtmiştir. Siyahi insanların hikayelerinin beyaz okurların beklentilerinin dışında anlatmanın önemine dikkat çekmiştir. O, beyaz okurların çalışmalarına nasıl tepki vereceğini umursamadan, siyahi bir kadın yazar olarak siyahi insanlar için yazmıştır. Hem siyahi hakları hem de kadın haklarında yeri çok değerli olan Morrison böylece eserleriyle birçok siyahi kadının sesi olmuştur.
Alice Walker

Pulitzer ödüllü yazar, şair ve aktivist Alice Walker 1983’de yayınladığı In Search of Our Mothers’ Gardens adlı koleksiyonunda kadıncılık kavramını ortaya atmıştır. Feminizmin beyaz olmayan kadınlara yeterince yer vermediğini düşünen Walker, kendini “kadıncı” olarak tanımlamıştır. Bu kavramı çıkarmasında kadın yazarlar tarihi incelemesi yapan meslektaşlarının Afro Amerikan kadınları araştırmalarına eklemeyi reddetmesi etkili olmuştur. Kadıncı kavramını cinsel ya da cinsel olmayarak başka bir kadını ya da erkeği seven, kadın kültürüne, kadınların duygusal esnekliğine değer veren ve tercih eden siyahi ya da beyaz olmayan herhangi bir feminist olarak açıklamıştır. Kadıncı kelimesi, womanist, siyahi annelerin sıkça kullandığı womanish (kadınımsı) kelimesinden gelir. Womanish, siyahi kültüründe aşırı ve cesur, tıpkı yetişkin bir kadınmış gibi davranan kız çocuklarına kullanılan bir takma isimdir.
Feminizmin tarihi boyunca bilinen çoğu ismin beyaz orta sınıf kadınlar olması, feminist araştırmaların beyaz kadınlar odaklı yapılması, ırkla birlikte gelen sağlık ve işsizlik sorunlarına yeterince değinilmemesi ve diğer ırka mensup kadınların geri plana atılmasıyla dışlanmış hisseden kadınlar feminizmi kabul etmekte zorlanmıştır. Walker bu yüzden kadıncılık kavramını ortaya atmış olsa da multi kültürel ve kesişimsel feminist fikirlerin yayılması ile beraber Walker, kadıncı bireyin tanımını genişleterek siyahi veya beyaz fark etmeden tüm kadınları ve kadın haklarına saygı duyan erkekleri de eklemiştir.
Walker, siyahi kadınların bağlama göre kendilerinin bir siyahi birey, bir kadın veya bir siyahi kadın olarak olarak tanımlayabileceğini söyler. Hem kadın olarak hem de siyahi bir birey olarak toplumda farklı savaşlar verirler.
Bu düşüncelerini eserlerine de yansıtan Walker, Renklerden Moru adlı kitabında ırkçılık, tecavüz, ensest, aile içi şiddet gibi birçok hassas konuyu açıkça işlemiştir. Siyahi kadınların deneyimlerini dürüstçe anlatmak isteyen yazar, onların hem beyaz ayrıcalıklı toplumda hem de siyahi kültürü içinde yaşadıklarını yazmıştır. Sadece ırkçılık ve kadın düşmanlığıyla kalmayıp sınıf ayrımı, cinsel yönelim gibi konulara da değinen Walker, eserleriyle feminist edebiyatta önemli bir yere sahiptir.
Siyahi kadınların görünürlük mücadelesi geçmişten beri sürmektedir. Hem cinsiyetlerinden dolayı hem de ırklarından dolayı birçok zulüme uğramalarına ve dışlanmalarına rağmen feminist edebiyatta yerleri çok önemlidir. Günümüzde feminist edebiyat geçmiş yıllara göre çok daha çeşitli olsa bile Afro Amerikan kadınların görünürlük için mücadeleleri hâlâ sürmektedir. Genellikle yoksul, kırsal kesimlerde yaşayan siyahi ailelerin hikayelerine odaklanan Jesmyn Ward, Kötü Feminist denemesi ile tek tip feministin olmadığını savunduğu düşünceleriyle Roxane Gay, Amerika’nın hukuk sistemini ırk ve sınıf bakımından eleştiren Tayari Jones gibi günümüz Afro Amerikan yazarlar feminist edebiyatı daha kapsayıcı ve çeşitli yapmak için çalışmaya devam ediyorlar.
Kaynakça:
- EBSCO. Feminism as Reflected in Literature. EBSCO Research Starters. Web. Erişim tarihi: 6 Temmuz 2025.
- Intersections of Race and Gender: Black Feminism in Afro-American Literary Works. IJARIIE. Web. Erişim tarihi: 6 Temmuz 2025.
- IOSR Journals. A Historical Overview of Feminism and Feminist Literary Criticism. IOSR Journal of Humanities and Social Science, cilt 19, sayı 7, 2014, ss. 38–42. IOSR Journals. Web. Erişim tarihi: 6 Temmuz 2025.
- Izgarjan, Aleksandra, ve Slobodanka Markov. “Alice Walker’s Womanism: Perspectives Past and Present.” CLCWeb: Comparative Literature and Culture, cilt 14, sayı 1, 2012, Web. Erişim tarihi: 6 Temmuz 2025.
- Sojourner Truth’un Mirası: “Ben Kadın Değil Miyim?”. Academia. Web. Erişim tarihi: 6 Temmuz 2025.
- Zhang, Tingting. “Research Literature Review on Western Feminist Literary Criticism.” 3rd International Conference on Education, Management, Arts, Economics and Social Science (ICEMAESS 2015), 2016. ResearchGate. Web. Erişim tarihi: 6 Temmuz 2025.