Biliriz ki şairlerin aşkları büyük olur. Nitekim şiirlerin ortaya çıkışı, onu yazan şairlerle doğrudan ilişkilidir. Edebiyatımızda ise öyle şairler vardır ki yazdıkları her şiir büyük bir değer taşımaktadır. Bu şairlerimiz tek taraflı veya karşılıklı yaşadıkları aşklarını sonsuzlaştırmak isterler. Bunu da aşklarını kağıda dökerek yaparlar.
Bir de bazı kadınlar vardır ki o şairlere ilham verirler. Kağıtta hareket eden o kaleme duygu verirler. İşte o aşklar, toplumu derinden etkileyip günümüzün sevilen şiirlerini oluştururlar. Yaşanmışlıklarla dolu olan bu şiirler, edebiyatımızın en kıymetli hatıraları olarak her daim var olacaklardır.
Bu yazımızda ise herkesin severek okuduğu Türk edebiyatının şiirlerine konu olup edebiyatımızı etkileyen değerli ve kıymetli 7 kadını anlatacağız.
1. Ahmet Arif – Leyla Erbil- Hasretinden Prangalar Eskittim

Bir karşılıksız aşkın şiiri…
Tek şiir kitabı “Hasretinden Prangalar Eskittim“ ile hafızalara kazınan Ahmet Arif, Leylim diye seslenir aşkına. Leyla Erbil‘e olan aşkını hem şiiriyle hem de mektuplarıyla dile getirmiştir. Bu mektuplara dostluk dışında karşılık alamamasına rağmen sürekli mektup göndermeye devam etmiştir. Çünkü o çok derinden sevmiştir. Çünkü onun aşkı diğerlerinin ki gibi değildir. Leyla Erbil için “Hasretinden Prangalar Eskittim” şiirini yazan Ahmet Arif, onun dışında sürekli gönderdiği mektuplar da 2013 yılında kitap haline getirilmiştir. Leylim Leylim ismi verilen bu eserde altmışa yakın mektupların bir çoğu “Leylim” diye başlayıp “gözlerinden öperim” diye bitmektedir. Leyla Erbil’e olan sevgisi edebiyatımızda saf bir aşk örneği olarak kalmıştır.
Hasretinden Prangalar Eskittim
Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni, anlatabilmek seni,
Namussuza, haldan bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard-arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül-gürül akan bir dünya…
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana…
2. Abdülhak Hamit Tarhan- Fatma Pirizade- Makber

Tanzimat dönemine damga vuran isimlerden biri olan Abdülhak Hamit Tarhan, Makber şiirini vefat eden karısına ithafen yazmıştır.
Makber; 295 bent, 2360 mısradan oluşmaktadır. Ölüm konusunda o zamana kadar yazılan en uzun şiirdir. Makber şiirini, Fatma Hanım için yazan Abdülhak Hamit Tarhan ona şu şekilde seslenmiştir :
Diğer yokluklar mühim değil, fakat sen yoksun asıl; bendeki en feci yokluk sensin.
Seni göremedikten sonra gözlerime ne lüzum var? Ruhumun diğer yarısı sen de. Çabuk gel iade et; ruhun yarısıyla yaşanmaz.
Fatma Hanım için ölümü uzunca anlatan yazar bu büyük aşkı hemen unutmuş daha sonra Lüsyen Hanımla evlenmiş ona da aşkını kağıtlara dökmüştür.
3. Sabahattin Ali- Aliye Hanım- Canım Aliye Ruhum Filiz

Cumhuriyet döneminin toplumcu gerçekçi yazarlarından olan Sabahattin Ali eşi Aliye Hanım‘a derin bir aşk beslemiş ve o aşk için mükemmel mektuplar yazmıştır. Eşine olan sevgisini dizelere aktaran Sabahattin Ali’nin şiir kitabı bulunmamaktadır. Eşine yazdığı sevgi dolu dizeleri “Canım Aliye Ruhum Filiz“ eserinde görmekteyiz. Eser, Sabahattin Ali ve Aliye Hanım’ın vefatından sonra gönderdiği mektuplar derlenerek hazırlanmıştır.
“Seni şimdiden çılgın gibi sevmeye başladığımı hissediyorum. Yazacağını söylediğin birçok şeylerden bahseden mektubunu beklerim. Derhal yaz. Uzun, çok uzun şeyler yaz…”
“Seni hasretle kucaklarım benim birtanecik Aliye’m…”
4. Sezai Karakoç-Muazzez Akkaya-Mona Roza

Sezai Karakoç– Muazzez Akkaya aşkına birçok hikâyeler üretilmiştir lakin en çok kabul edilen görüşe göre Sezai Karakoç üniversite yıllarında Muazzez Akkaya’ya sevdalanır. Muazzez Akkaya, o zaman okulun en güzel kızıdır. Sevdasını durduramayan Sezai Karakoç bir gün tüm cesaretini toplayıp sevdiğinin karşısına çıkar. Bu itirafa karşılık olarak sadece bir reddetme alır.
Okul yaz tatiline girince Muazzez Hanım’ın yazlığının karşısındaki yazlıkta bahçıvan olarak çalışmaya başlayan Sezai Karakoç o sırada derin bir sevda beslediği aşkına şiirler yazmaya başlar. Bu aşka karşılık bulamayan Karakoç, ona Mona Roza şiirini yazar. 50 yıl sonra şiirin kıta başlarındaki harfleri birleştirince Muazzez Akkaya’ya yazdığı kesinleşir. Sezai Karakoç çok sevdiği Muazzez Hanım’ a olan büyük aşkını 14 kıtaya sığdırmaya çalışmıştır.
Monna Rosa, siyah güller, ak güller;
Gülce’nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister;
Ah, senin yüzünden kana batacak,
Monna Rosa, siyah güller, ak güller!
5. Özdemir Asaf- Mevhibe Beyat-Lavinia

Lavinia, ölüm çiçeği anlamına gelmektedir. Bir diğer anlamıyla “güzeller güzeli” demektir. Özdemir Asaf‘ın hangi anlamda kullandığını insanlar bilemese de nitekim Özdemir Asaf platonik aşkı için bu ismi bulmuştur. Onun aşkı Lavinia’dır, kavuşulmamıştır.
Mevhibe Beyatlı, Güzel Sanatlar Akademisi’nde okurken güzelliğiyle dikkat çeker. Zamanla birçok kişi ona sevdalanır. Özdemir Asaf ise onun keskin gözlerinden çok etkilenmiştir. Ne yazık ki Özdemir Asaf’a şiir yazdıran bu aşk hem karşılıksız hem de imkansızdır çünkü Özdemir Asaf, aşkına kavuşamamıştır. Aşkı, sadece şiirinde ve yüreğinde bir iz olarak kalmıştır. Bu karşılıksız aşkın meyvesi olan Lavinia’da dillere düşmüştür.
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.
6. Abdurrahim Karakoç- Mihriban

Abdurrahim Karakoç, Mihriban şiirini “Seviyordum ama olmadı” diye nitelendirdiği bir kadına ithafen yazmıştır. Bu kadının ismi bilinmemekle beraber, yüzü de Abdurrahim Karakoç’a gizlidir. Mihriban sözlükteki anlamı itibariyle sevgi dolu, şefkatli demektir. Şair herkes gizlediği sevdiği kadını mihribanla sembolleştirmiştir.
Şiir daha sonra bestelenerek, dillere destan bir türküye dönüşmüştür:
Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamışım, çözülmüyor Mihriban.
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban.
Yar deyince, kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor
Lambada titreyen alev üşüyor
Aşk, kağıda yazılmıyor Mihriban
7. Tomris Uyar

Öyle bir kadın düşünün ki hem yazdığı eserlerle dönemine damga vurmuş bir kadın hem de edebiyatımızın 4 usta yazarının dizelerine sebep olmuş bir kadın.
Tomris Uyar, kendisine şiirler yazılan kadınların en şanslıdır. Nitekim ilk aşkı olan Ülkü Tamer ile kolejde tanışmış kolejden mezun olur olmaz ise evlenmişlerdir. Ne yazık ki bu aşk kısa sürmüş çift boşanmak zorunda kalmıştır.
İkinci aşkı olan Cemal Süreya ile Ankara Sanatseverler Derneği Lokali’nde akşam yemeğinde tanışmışlardır. Fakat çok tutkulu geçen bu aşk sadece 3 yıl sürmüş Cemal Süreya onun için bu dizeleri yazmıştır:
Ay ışığında oturduk
Bileğinden öptüm seni
Sonra ayakta öptüm
Dudağından öptüm seni
Kapı aralığında öptüm
Soluğundan öptüm seni
Bahçede çocuklar vardı
Çocuğundan öptüm seni
Evime götürdüm yatağımda
Kasığından öptüm seni
Başka evlerde karşılaştık
İliğinden öptüm seni
En sonunda caddelere çıkardım
Kaynağından öptüm seni
Uzun soluklu olan üçüncü aşkını ise Turgut Uyar ile yaşayan yazar, Turgut Uyar’ın esin perisi olarak akıllarda kalmıştır. Ankara’da şiir üzerine konuşmalarla tanışan ikili bu konuşmaları aşka sürüklenmiş ve 1969’da evlenmişlerdir. Bu evlilikten, bir de Turgut adında çocukları olmuştur.Tomris’in en uzun olan ilişkisi 1985 yılında Turgut Uyar’ın vefat etmesi ile son bulmuştur. Turgut Uyar ona olan aşkını bu şiirle anlatmaya çalışmıştır:
Zamanı durdururum yüreğimde,
Sensiz geçtiği için,
Akrep yelkovana küskündür.
Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür.
Bil ki akrep yelkovanı geçerse,
Atan bu yüreğim durur.
Bırak bozuk kalsın, hiç değilse;
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
Ona platonik olan son aşkı ise Edip Cansever‘dir. Turgut Uyar’ın yakın arkadaşlarından olan Cansever, Tomris Uyar’ın en büyük hayranıydı. Ne yazık ki ona hiçbir zaman ulaşamamış sadece uzaktan sevmekle yetinmiştir. Platonik sürdürdüğü bu aşk onu derinden etkilemiştir.
… Bir adın vardı senin, Tomris Uyar’dı
Adını yenile bu yıl, ama bak Tomris Uyar olsun gene
Ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma
Oysa güneş pek batmadı senin evinde
Söyle
Ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç.
Usta şairlerimizi derinden etkileyerek günümüzün önemli şiirlerini var eden değerli 7 kadını minnetle anıyoruz. Her daim kitapla kalın!
Kaynakça
Ahmed Arif, Leylim Leylim, İş Bankası Yayınları,2020.
Özdemir Asaf, Lavinia, Yapı Kredi Yayınları,2015.
Sabahattin Ali, Canım Aliye Ruhum Filiz, Yapı Kredi Yayınları,2023.
https://www.biyografi.info/kisi/tomris-uyar
https://edebialem.com/nisan-2022/mihriban-turkusunun-hikayesi/


