Adına Yazılan Şiirlerle Edebiyatımızı Etkileyen Kadınlar

Editör:
Caner Çetin
spot_img

Biliriz ki şairlerin aşkları büyük olur. Nitekim şiirlerin ortaya çıkışı, onu yazan şairlerle doğrudan ilişkilidir. Edebiyatımızda ise öyle şairler vardır ki yazdıkları her şiir büyük bir değer taşımaktadır. Bu şairlerimiz tek taraflı veya karşılıklı yaşadıkları aşklarını sonsuzlaştırmak isterler. Bunu da aşklarını kağıda dökerek yaparlar.

Bir de bazı kadınlar vardır ki o şairlere ilham verirler. Kağıtta hareket eden o kaleme duygu verirler. İşte o aşklar, toplumu derinden etkileyip günümüzün sevilen şiirlerini oluştururlar. Yaşanmışlıklarla dolu olan bu şiirler, edebiyatımızın en kıymetli hatıraları olarak her daim var olacaklardır.

Bu yazımızda ise herkesin severek okuduğu Türk edebiyatının şiirlerine konu olup edebiyatımızı etkileyen değerli ve kıymetli 7 kadını anlatacağız.

1. Ahmet Arif – Leyla Erbil- Hasretinden Prangalar Eskittim

Bir karşılıksız aşkın şiiri…

Tek şiir kitabıHasretinden Prangalar Eskittim ile hafızalara kazınan Ahmet Arif, Leylim diye seslenir aşkına. Leyla Erbil‘e olan aşkını hem şiiriyle hem de mektuplarıyla dile getirmiştir. Bu mektuplara dostluk dışında karşılık alamamasına rağmen sürekli mektup göndermeye devam etmiştir. Çünkü o çok derinden sevmiştir. Çünkü onun aşkı diğerlerinin ki gibi değildir. Leyla Erbil için “Hasretinden Prangalar Eskittim” şiirini yazan Ahmet Arif, onun dışında sürekli gönderdiği mektuplar da 2013 yılında kitap haline getirilmiştir. Leylim Leylim ismi verilen bu eserde altmışa yakın mektupların bir çoğu “Leylim” diye başlayıp “gözlerinden öperim” diye bitmektedir. Leyla Erbil’e olan sevgisi edebiyatımızda saf bir aşk örneği olarak kalmıştır.

Hasretinden Prangalar Eskittim

Seni, anlatabilmek seni.

İyi çocuklara, kahramanlara.

Seni, anlatabilmek seni,

Namussuza, haldan bilmeze,

Kahpe yalana.

Ard-arda kaç zemheri,

Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.

Dışarda gürül-gürül akan bir dünya…

Bir ben uyumadım,

Kaç leylim bahar,

Hasretinden prangalar eskittim.

Saçlarına kan gülleri takayım,

Bir o yana

Bir bu yana…

2. Abdülhak Hamit Tarhan- Fatma Pirizade- Makber

Tanzimat dönemine damga vuran isimlerden biri olan Abdülhak Hamit Tarhan, Makber şiirini vefat eden karısına ithafen yazmıştır.

Makber; 295 bent, 2360 mısradan oluşmaktadır. Ölüm konusunda o zamana kadar yazılan en uzun şiirdir. Makber şiirini, Fatma Hanım için yazan Abdülhak Hamit Tarhan ona şu şekilde seslenmiştir :

Diğer yokluklar mühim değil, fakat sen yoksun asıl; bendeki en feci yokluk sensin.

Seni göremedikten sonra gözlerime ne lüzum var? Ruhumun diğer yarısı sen de. Çabuk gel iade et; ruhun yarısıyla yaşanmaz.

Fatma Hanım için ölümü uzunca anlatan yazar bu büyük aşkı hemen unutmuş daha sonra Lüsyen Hanımla evlenmiş ona da aşkını kağıtlara dökmüştür.

3. Sabahattin Ali- Aliye Hanım- Canım Aliye Ruhum Filiz

Cumhuriyet döneminin toplumcu gerçekçi yazarlarından olan Sabahattin Ali eşi Aliye Hanım‘a derin bir aşk beslemiş ve o aşk için mükemmel mektuplar yazmıştır. Eşine olan sevgisini dizelere aktaran Sabahattin Ali’nin şiir kitabı bulunmamaktadır. Eşine yazdığı sevgi dolu dizeleri Canım Aliye Ruhum Filiz eserinde görmekteyiz. Eser, Sabahattin Ali ve Aliye Hanım’ın vefatından sonra gönderdiği mektuplar derlenerek hazırlanmıştır.

“Seni şimdiden çılgın gibi sevmeye başladığımı hissediyorum. Yazacağını söylediğin birçok şeylerden bahseden mektubunu beklerim. Derhal yaz. Uzun, çok uzun şeyler yaz…”

“Seni hasretle kucaklarım benim birtanecik Aliye’m…”

4. Sezai Karakoç-Muazzez Akkaya-Mona Roza

Sezai Karakoç ve Muazzez Akkaya (Kaynak: hurriyet.com)

Sezai KarakoçMuazzez Akkaya aşkına birçok hikâyeler üretilmiştir lakin en çok kabul edilen görüşe göre Sezai Karakoç üniversite yıllarında Muazzez Akkaya’ya sevdalanır. Muazzez Akkaya, o zaman okulun en güzel kızıdır. Sevdasını durduramayan Sezai Karakoç bir gün tüm cesaretini toplayıp sevdiğinin karşısına çıkar. Bu itirafa karşılık olarak sadece bir reddetme alır.

Okul yaz tatiline girince Muazzez Hanım’ın yazlığının karşısındaki yazlıkta bahçıvan olarak çalışmaya başlayan Sezai Karakoç o sırada derin bir sevda beslediği aşkına şiirler yazmaya başlar. Bu aşka karşılık bulamayan Karakoç, ona Mona Roza şiirini yazar. 50 yıl sonra şiirin kıta başlarındaki harfleri birleştirince Muazzez Akkaya’ya yazdığı kesinleşir. Sezai Karakoç çok sevdiği Muazzez Hanım’ a olan büyük aşkını 14 kıtaya sığdırmaya çalışmıştır.

Monna Rosa, siyah güller, ak güller;

Gülce’nin gülleri ve beyaz yatak.

Kanadı kırık kuş merhamet ister;

Ah, senin yüzünden kana batacak,

Monna Rosa, siyah güller, ak güller!

5. Özdemir Asaf- Mevhibe Beyat-Lavinia

Lavinia, ölüm çiçeği anlamına gelmektedir. Bir diğer anlamıyla “güzeller güzeli” demektir. Özdemir Asaf‘ın hangi anlamda kullandığını insanlar bilemese de nitekim Özdemir Asaf platonik aşkı için bu ismi bulmuştur. Onun aşkı Lavinia’dır, kavuşulmamıştır.

Mevhibe Beyatlı, Güzel Sanatlar Akademisi’nde okurken güzelliğiyle dikkat çeker. Zamanla birçok kişi ona sevdalanır. Özdemir Asaf ise onun keskin gözlerinden çok etkilenmiştir. Ne yazık ki Özdemir Asaf’a şiir yazdıran bu aşk hem karşılıksız hem de imkansızdır çünkü Özdemir Asaf, aşkına kavuşamamıştır. Aşkı, sadece şiirinde ve yüreğinde bir iz olarak kalmıştır. Bu karşılıksız aşkın meyvesi olan Lavinia’da dillere düşmüştür.

Sana gitme demeyeceğim.

Üşüyorsun ceketimi al.

Günün en güzel saatleri bunlar.

Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.

Gene de sen bilirsin.

Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,

İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,

Ama gitme, Lavinia.

Adını gizleyeceğim

Sen de bilme, Lavinia.

6. Abdurrahim Karakoç- Mihriban

Abdurrahim Karakoç, Mihriban şiirini “Seviyordum ama olmadı” diye nitelendirdiği bir kadına ithafen yazmıştır. Bu kadının ismi bilinmemekle beraber, yüzü de Abdurrahim Karakoç’a gizlidir. Mihriban sözlükteki anlamı itibariyle sevgi dolu, şefkatli demektir. Şair herkes gizlediği sevdiği kadını mihribanla sembolleştirmiştir.

Şiir daha sonra bestelenerek, dillere destan bir türküye dönüşmüştür:

Sarı saçlarına deli gönlümü

Bağlamışım, çözülmüyor Mihriban.

Ayrılıktan zor belleme ölümü

Görmeyince sezilmiyor Mihriban.

Yar deyince, kalem elden düşüyor

Gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor

Lambada titreyen alev üşüyor

Aşk, kağıda yazılmıyor Mihriban

7. Tomris Uyar

Öyle bir kadın düşünün ki hem yazdığı eserlerle dönemine damga vurmuş  bir kadın hem de edebiyatımızın 4 usta yazarının dizelerine sebep olmuş bir kadın.

Tomris Uyar, kendisine şiirler yazılan kadınların en şanslıdır. Nitekim ilk aşkı olan Ülkü Tamer ile kolejde tanışmış kolejden mezun olur olmaz ise evlenmişlerdir. Ne yazık ki bu aşk kısa sürmüş çift boşanmak zorunda kalmıştır.

İkinci aşkı olan Cemal Süreya ile Ankara Sanatseverler Derneği Lokali’nde akşam yemeğinde tanışmışlardır. Fakat çok tutkulu geçen bu aşk sadece 3 yıl sürmüş Cemal Süreya onun için bu dizeleri yazmıştır:

Ay ışığında oturduk

Bileğinden öptüm seni

Sonra ayakta öptüm

Dudağından öptüm seni

Kapı aralığında öptüm

Soluğundan öptüm seni

Bahçede çocuklar vardı

Çocuğundan öptüm seni

Evime götürdüm yatağımda

Kasığından öptüm seni

Başka evlerde karşılaştık

İliğinden öptüm seni

En sonunda caddelere çıkardım

Kaynağından öptüm seni

Uzun soluklu olan üçüncü aşkını ise Turgut Uyar ile yaşayan yazar, Turgut Uyar’ın esin perisi olarak akıllarda kalmıştır. Ankara’da şiir üzerine konuşmalarla tanışan ikili bu konuşmaları aşka sürüklenmiş ve 1969’da evlenmişlerdir. Bu evlilikten, bir de Turgut adında çocukları olmuştur.Tomris’in en uzun olan ilişkisi 1985 yılında Turgut Uyar’ın vefat etmesi ile son bulmuştur. Turgut Uyar ona olan aşkını bu şiirle anlatmaya çalışmıştır:

Zamanı durdururum yüreğimde,

Sensiz geçtiği için,

Akrep yelkovana küskündür.

Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür.

Bil ki akrep yelkovanı geçerse,

Atan bu yüreğim durur.

Bırak bozuk kalsın, hiç değilse;

Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.

Ona platonik olan son aşkı ise Edip Cansever‘dir. Turgut Uyar’ın yakın arkadaşlarından olan Cansever, Tomris Uyar’ın en büyük hayranıydı. Ne yazık ki ona hiçbir zaman ulaşamamış sadece uzaktan sevmekle yetinmiştir. Platonik sürdürdüğü bu aşk onu derinden etkilemiştir.

… Bir adın vardı senin, Tomris Uyar’dı

Adını yenile bu yıl, ama bak Tomris Uyar olsun gene

Ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma

Oysa güneş pek batmadı senin evinde

Söyle

Ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç.

Usta şairlerimizi derinden etkileyerek günümüzün önemli şiirlerini var eden değerli 7 kadını minnetle anıyoruz. Her daim kitapla kalın!


Kaynakça

Ahmed Arif, Leylim Leylim, İş Bankası Yayınları,2020.

Özdemir Asaf, Lavinia, Yapı Kredi Yayınları,2015.

Sabahattin Ali, Canım Aliye Ruhum Filiz, Yapı Kredi Yayınları,2023.

https://www.biyografi.info/kisi/tomris-uyar

https://edebialem.com/nisan-2022/mihriban-turkusunun-hikayesi/

 

 

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.