A’dan Z’ye Zülfü Livaneli

Editör:
İclal Yaka, Damla Satıroğlu
spot_img

Usta müzisyen, yazar, yönetmen ve politikacı Ömer Zülfü Livaneli; sanatın birçok alanına dokunmuş ve kendi izini bırakmaktan çekinmemiştir. Sesiyle ve kalemiyle insanlığın umut dolu ve gülümseyen yüzü olan Livaneli’nin hayatını doğumunun yetmiş sekizinci yılına ithafen A’dan Z’ye inceledik!

Ankara

1946 yılında Konya’da doğan Zülfü Livaneli, ilkokulu babasının tayini nedeniyle Amasya’da okumuştur. Ortaokul yıllarında ise artık düşünce dünyasının şekillendiği ve gençliğinin unutulmaz anılarını yaşayacağı hayatının Ankara dönemi başlamıştır. Bir dönem yaşadığı Bahçelievler semti, okuma tutkusunun perçinlendiği aynı zamanda da gençlik cesaretinde oradan oraya savrulduğu dopdolu anılara ev sahipliği yapmıştır.

Beyaz Perde

yer demir gök bakır – mubi

Livaneli birçok film müziğine imzasını atarken yönetmenlik tarafında da yer alarak dört uzun metraj filmini eserleri arasına katmıştır. Yer Demir Gök Bakır da yakın dostu Yaşar Kemal‘in romanından uyarlanarak Livaneli’nin özgün yorumlamasıyla ses getirmiş filmidir. Filmdeki sinematografinin ve müziğin başarılı kompozisyonu dünya basınında da dikkat çekmiş ve “bir kar senfonisi” olarak nitelendirilmiştir. Livaneli’nin filmografisinde önemli bir yer edinen Yer Demir Gök Bakır, 1987’de Cannes Film Festivali‘nde “Özgün Bir Bakış” bölümünde gösterilmiştir.

Dedesi ve Babaannesi

livaneli’nin dedesi, babası ve halası

Livaneli çocukluk yıllarının belli bir döneminde Ankara’da dedesi ve babaannesiyle yaşamıştır. Babası da görev nedeniyle sürekli yer değiştirdiğinden küçük Zülfü için yerleşik bir düzenin daha doğru olduğunu düşünmüştür. Aynı evde yine hukuk okuyan iki amcası ve halasıyla beraber aslında kalabalık bir aile içinde büyümüştür Livaneli. Hâkim emeklisi dedesi daha despot ve kuralcı bir taraftayken babaannesi onun için daha korunaklı ve rahat bir kucak olmuştur. Özellikle de küçükten torununun diğerlerinden farkını anlayarak ona “keçi” diye seslenen ve bir de kendisine hiç kıyamayan babaannesi, Livaneli’nin hatıralarında kuşkusuz hep canlı kalmıştır. Tıpkı babaannesinin ona hep yaptığı kuru köfte ve patatesi hayatı boyunca hiç unutamadığı gibi…

Edebiyat Sevgisi

artfulliving.com

Küçük yaşlardan itibaren kitaplara fazlaca ilgi duyan Livaneli daha ilkokula giderken çeşitli dergiler ve çizgi romanlarla tanışır. Sonrasında Ankara’daki ortaokul zamanlarında roman dünyasının içine girerek Amerikan edebiyatına ilgi duymaya başlar. En sevdiği ve etkilendiği yazarlar arasında ise Hemingway ve Jack London başı çeker. Zamanla onda kitaplar bir tutku hâline dönüşür ve gece gündüz kitaplarını elinden düşürmez. Hatta babasının gece kitap okumasını yasaklaması üzerine gece kimse fark etmeden odasında kitap okuyabilmek için küçük bir çadır kurar. Birçok çocuğun oyun oynamak amacıyla kurduğu çadır onun için kitaplarıyla dolu gizli bir sığınaktır.

Gökyüzü Herkesindir

Aynı isimli albümü de bulunan Livaneli’nin 2020 yılında Abidin Dino‘nun çizimleriyle süslenerek yayımlanan kitabıdır Gökyüzü Herkesindir. İçinde Livaneli’nin seçme şiirleri ve şarkılarından bir kesit vardır. Okuyunca ister istemez gökyüzüne bakarak umut ettiğimiz o meşhur şiiri de kitabın mihenk taşlarındandır.

“Bir gün
çok bunalırsan
denizin dibinde
yosunlara takılmış gibi
soluksuz
sakın unutma gökyüzüne bakmayı
gökyüzü senindir
gökyüzü herkesindir.”

Issık Göl Forumu

cengiz aytmatov, zülfü livaneli ve mihail gorbaçov

1986 yılında Cengiz Aytmatov‘un Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te yakın dostlarını davet ederek kuruculuğunda öncülük yaptığı Issık Göl Forumu, dünyanın farklı yerlerinden birçok entelektüeli ve sanatçıyı bir araya getirmiştir. Kurucu isimlerin arasında Zülfü Livaneli’yle birlikte Yaşar Kemal, Arthur Miler, Claude Simon ve Peter Ustinov gibi birçok aydın yer almıştır. Bu forum nezdinde yapılan toplantılar sıkı dostlukların, keyifli ve samimi sohbetlerin ve de eğlenceli anıların çıkış noktasını oluşturmuştur.

İsviçre Yılları

isveç’te ilhan koman ve livaneli

Livaneli de Türkiye’nin siyasi açıdan çalkantılı olduğu dönemin santçısı olmasıyla birçok yazar ve şairimizin kaderini yaşamıştır. İlk sanatsal çalışmalarını ortaya koyduğu genç yaşlarında birçok kez gözaltına alınmıştır. İsmi, arananlar listesine girdiği zaman ise çareyi yurt dışına gitmekte bulmuştur. Memleketinden uzak kaldığı bu dönemin 5-6 yıllık uzun bir kısmı İsviçre‘de geçmiştir. Livaneli, memleket hasretinin yanında genç yaştaki İsveç maceralarının kimliğinin bir parçası olduğunu ifade etmiştir. Livaneli burada felsefe eğitimiyle birlikte Dalcrose Okulunda müzik eğitimi de alırken eşi Ülker Hanım ise Stockholm Üniversitesinde pedagoji eğitimi almıştır. Yani bu mecburi kaçış yıllarında bile umutla ve inatla bir şeyler katma ve gelişme çabasında olmuşlardır.

Kardeşimin Hikâyesi

Kardeşimin Hikâyesi, Livaneli’nin en çok okunan romanı olmasının yanı sıra yayımlandığı 2013 yılında da en çok okunan romanı olmuştur. Romanda Livaneli’yi Livaneli yapan tüm özellikleri bir arada görmek mümkün. Akıcı dili, derinlikli ruhsal çözümlemeleri ve de merakta bırakan sürükleyici anlatımıyla kitabı bitirmeden bırakmak oldukça güçleşiyor. Finale geldiğimizde ise hikâyenin bambaşka bir noktaya evrilmesiyle Kardeşimin Hikâyesi, Livaneli’nin kurgulama dehasının başarısını açıkça ortaya koyuyor.

Livaneli’nin Kâğıt Üstündeki Farklı Hayatları

Zülfü Livaneli’nin birçok yerde anlattığı beş pasaport hikâyesi gerçekten de hayatının neredeyse bir noktada metaforu olmuştur. İsviçre’ye gittiği zaman kullandığı pasaportunda Mehmet Yılmaz Basmacı olmuştur. Sonrasında ise en dip noktadan diplomatik dokunulmazlık gibi en üst kademe çeşitli pasaportların sahibi olmuştur. Livaneli, bu hikâye bağlamında hislerini şu sözleriyle ifade etmiştir: “Cebimden çıkardığım kâğıtların renklerine göre davranıyorlar ama ben hiç değişmedim, hep aynıydım.”

Müziğe İlk Adım: Saz

artvinden.com

Müzik kariyerinin temelini oluşturan sazla tanışmasının Sevdalım Hayat kitabında anlattığı bir hikâyesi vardır. Karne hediyesi olarak beklediği bisiklet yerine babasının ona saz alması kuşkusuz hayatının dönüm noktalarından biri hâline geliyor. Böylece ilk başlarda bisiklet düşüyle sevmediği bu hediye ileride binlerce insana verdiği konserlere uzanan müzik yolculuğunun ilk adımı oluyor.

Nâzım Türküleri

nazım hikmet – yeni çağrı gazetesi

Livaneli’nin 1978 yılında gençliğinde fikirlerinden çok etkilendiği büyük usta Nâzım Hikmet‘in şiirlerini besteleyerek “Nâzım Türküleri” adlı albümünü çıkarmıştır. Albümün çıktığı zaman birçok insan Nâzım’ın şiirleriyle bu albüm vesilesiyle tanışmıştır. Hatta albümdeki parçalar o yılın en çok dinlenen şarkıları olmuştur. Sosyalist şairimizin fikirleri yüzünden senelerce sanatına yediği bu sansüre bir nevi darbedir aslında Nâzım Türküleri.

Otobiyografik Roman: Sevdalım Hayat

Otobiyografik eserler hayatını derinlemesine merak ettiğimiz isimler için bizler adına çok önemli kaynaklardır. Livaneli de 2007’de yayımlanan Sevdalım Hayat kitabında çocukluğundan başlayarak kariyerine uzanan yolda yaşadıklarını tüm içtenliğiyle anlatır. Sanat Uzun, Hayat Kısa adlı diğer bir eserinde ise kendi sanat dünyasını okurlarıyla paylaşır. Özellikle bu iki eser Zülfü Livaneli’yi anlamak ve sonrasında onun sanatına daha bilinçli bir noktadan bakmak açısından oldukça değerli bir yerdedir.

Özlem

Yaklaşık 11 yıl süren sürgün yıllarında Livaneli memleket hasretini derinden çeker. Bu özlemi Türkiye’ye döndüğünde onu karşılayan Yaşar Kemal’e “Bu ülkenin çamurunu bile özlemişim!” diyerek tarif eder. Bir sanatçı olarak yaşadığı onca zorluğa rağmen Türkiye’den ve ana dilinden hiç vazgeçmeyip aksine inatla bağlanır. Yani zorluğunu, sıkıntısını bilip bizzat yaşamış biri olarak bu toprakları sevenlerdendir. Hatta arkadaşı Cengiz Aytmatov‘un da Kırgızistan’a olan tutkusunu ve bağlılığını yakından görmüş biri olarak çok takdir eder ve hep örnek olarak gösterir.

“Türkiye vefasız bir sevgiliye benzer. Sana hep ihanet eder ama sen onu sevmeye devam edersin.” (Serenad)

Politik Kimliği

Livaneli kendini “sürekli sanat üstüne düşünen, yaratı sancıları çeken ama dönemin ve ülkenin koşulları gereği zaman zaman politikadan kaçamayan” biri olarak tanımlar. Aslında çok yerinde bir tanımlamadır bu. Kendisinin de dediği gibi siyasetten kaçamayıp kendini siyasetin içinde bulduğu dönemleri olmuştur. Duyarlı ve farkındalığı yüksek biri olmasından dolayı geniş kitlelere hitap ettiğinin bilincine vardığında bazı şeyleri değiştirmek adına çabalamayı üzerinde yapması gereken bir sorumluluk olarak görmüştür.

Sinematografik Anlatı Dili

Livaneli çok yönlü kişiliği sebebiyle yazarlık kariyerinde de verdiği eserlere geniş bir perspektiften yaklaşır. Akıcı anlatımı, saf ve duru bir dil kullanımıyla okuyucuya pürüzsüz bir okuma deneyimi sunar. Dil ve üslup kullanımıyla hâli hazıra bir okuma zevki yarattıktan sonra kurguladığı tüm olayları ve kişileri betimleyici anlatımıyla zihnimizde tıpkı bir film oynuyormuşçasına canlandırır. Bu noktada Livaneli kitaplarını okurken kendinizi kitabın içinde bulmamanız çok da mümkün olmayan bir ihtimal hâline geliyor.

Şükriye Hanım

annesi şükriye hanım ve babası mustafa bey

Livaneli’nin henüz 38 yaşında kaybettiği annesi Şükriye Hanım ailede derin izler bırakır. Annesinin genç yaştaki ölümü tıbben tam açıklanamasa da o zamanlar çok nadir rastlanan bir tür kalp krizi olarak düşünülür. Bu erken veda tüm aile için beklenmedikken Livaneli annesinin hatıralarında hep çok heyecanlı olarak kaldığını belirtir. Savcı babasının görevi sebebiyle sürekli yer değiştirmeleri, gittikleri yerde hep göz önünde bulunuyor olmalarının getirdiği stres ve annesinin bu hareketli düzene uyum sağlamada çektiği zorluk Livaneli’nin dikkatini çekmiştir.

Annesinin heyecanlı, hata yapmaktan korkan bir yapısının olmasının ona ve tüm kardeşlerine sirayet ettiğini ifade eder Livaneli. Öyle ki annesinin bir dönem kekeme olmaktan çok korkmasının derin etkisi Livaneli’nin ilk stüdyoya girdiği ve sahneye çıktığı zamanlarda onda travmatik bir endişe olarak kendini gösterir.

Türkiye’nin Panoramasını Sunması

Livaneli’nin eserlerinde ülkemize ve karakteristik yapımıza dair birçok ipucu kurgunun içine işlenmiştir. Tarihi olaylar, toplumumuzun oluşum temelleri, Doğu-Batı ikileminin yaşamımıza yansımaları onun yarattığı karakterlerde ve olaylarda can bulmuştur. Livaneli incelikli gözleminin sonucu oluşturduğu Türkiye panoraması, dünya genelinde okunan bir yazar olması vesilesiyle Türkiye’yi anlamak ve tanımak adına şüphesiz önemli bir yer edinmiştir.

Unutmadan Yaşanmaz

Özellikle de Kardeşimin Hikâyesi‘nin inanılmaz kurgusu bu felsefi cümle üzerine kuruludur. Hayatta yaşanılan kötü olayların, acıların ve travmaların her an hatırlanarak yaşanması çok zordur Livaneli’ye göre. Unutamasak bile hatırlamamak bizim elimizdedir. Usta yazarın da vaktinde nice zorluk çektiğini düşünürsek önüne hep umutla bakışının ve pes etmeyişinin temelindeki formül ortaya çıkıyor.

Ülker Livaneli

Livaneli, edebiyat dünyasının derin sularında kaybolduğu zamanlarda Ülker Hanım ile okulda tanışır. Ömürlük yoldaşını uzaktan gördüğü o zamanlarda onun tavırlarından, konuşmalarından etkilenir ve ona uzun bir mektup yazarak ilk adımı atar. Sonrasında başlayan arkadaşlıkları 1964 yılında hayatlarını birleştirmeleriyle uzun, zorlu ama bir o kadar da sevgi ve güven dolu bir yolculuğa evrilir. Çok geçmeden 1966’da aralarına kızları Aylin‘in katılmasıyla üç kişilik çekirdek aileleri tamamlanır.

Yaşar Kemal ile Dostluğu

livaneli ve yaşar kemal – armanayse.com

Livaneli dostluk bakımından heybesinde oldukça değerli isimler biriktirmiş biridir. Ama onun için dostluk denilince aklına ilk gelen isim Yaşar Kemal olur hep. 40 yılı aşkın süren dostluklarının temeli Livaneli’nin genç yaşta Yaşar Kemal’in şiirlerini besteleyip ona dinletmek için yanına gitmesine dayanır. İkilinin yaşam boyu birbirlerinin her an yanında olmalarıyla ise devam eder. Öyle ki her yeni bir günde mutlaka telefonda olsun konuşurlar, dostane şakalarıyla birbirlerini güldürürlerdi. Livaneli, 2015’te yakın dostunu kaybettiğinde elinin yıllarca hâlâ o telefona gittiğini belirtir. Dostunun vedasının ardından Gözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar Kemal kitabıyla dostunu bir nevi bizlerle de paylaşır.

Zamanda Yolculuk: Livaneli Müzesi

livaneli müzesi – beşiktaş belediyesi

Ortaköy Kültür Merkezi’nde yer alan Livaneli Müzesi, sanatçının yaşamını âdeta ete kemiğe büründürerek bizi de o yaşamın içine çekiyor. Müzede Livaneli’ye dair aklınıza gelemeyecek birçok obje bulunuyor. Küratörlüğünü Sunay Akın‘ın üstlendiği müze, kişisel eşyalar ve fotoğraflardan onu yansıtan sembolik parçalara kadar bizi Livaneli’nin hayatında zaman yolculuğuna çıkarıyor.


Kaynakça:

  • teis.yesevi.edu.tr. “Zülfü Livaneli. Web. Erişim tarihi: 19.06.2024
  • livaneli.gen.tr. “Yer Demir Gök Bakır”. Web. Erişim tarihi: 19.06.2024
  • malumatfurus.org. “Gökyüzü Herkesindir Şiirinin Nazım Hikmet’e Ait Olduğu İddiası”. Web. Erişim tarihi: 19.06.2024
  • Livaneli, Zülfü. “Sevdalım Hayat”. İnkılap Yayınları. İstanbul:2021
  • gazeteoksijen.com. “En Güzel Aşk Romanının Yazarı”. Web. Erişim tarihi: 19.06.2024
  • empati. “Zülfü Livaneli”. Youtube. Erişim tarihi: 19.06.2024
  • Pınar Sabancı ile Yaşadım Demek İçin Ne Yapmalı?. “Zülfü Livaneli”. Youtube. Erişim tarihi: 19.06.2024
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.