A’dan Z’ye Sevgi Soysal

Editör:
Sinem Aykın
spot_img

1960 sonrası Türk edebiyatı dönemine fikirleri ve eserleriyle damga vurmuş önemli bir yazar olan Sevgi Soysal‘ın A’dan Z’ye incelediğimiz aslında yapmak istediklerinin çok azını yapabildiğinin farkında olduğu hayatında bir yolculuğa çıkıyoruz.

Ankara Yılları: Ailesi, Çocukluk ve Yetişkinlik Dönemleri

Yenen Ailesi Milano’da | bizimcagedebiyat

1924 yılında Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan karşılıklı mübadele anlaşması sonucu İstanbul’a gelmiş olan Selanik kökenli bir baba ve Alman asıllı bir annenin  üçüncü çocukları olarak 1936 yılında İstanbul’da doğar. Annesi Anneliese Rupp, Mithat Bey ile evlendikten sonra Aliye adını alır. Aliye Hanım, Almanya’daki gençlik yıllarında modern dans çalışmış, sanat ve edebiyata düşkün, şiirler yazan, piyano çalan bir kadındı. Karşılaştığı bütün güçlüklere rağmen Türkiye’yi ve Türklüğü benimsemiş aynı zamanda iyi derecede Türkçe öğrenmiştir. Ali Mithat Bey ise Ankara İçişleri Bakanlığına bağlı Belediyeler İmar Heyeti’nde şehircilik uzmanı ve daha sonrasında müdür olarak görev aldı. Spora meraklı, değişik hobileri olan biriydi. Kendine özgü aletler yapabilecek kadar yetenekliydi. Slayt makinesi de o yıllarda yaptığı aletlerdendir.

1936 yılında doğan Sevgi Soysal’ın çocukluğu Ankara’da Selanik Caddesi ile Yenişehir semtinde geçer. Ankara’nın yıllar içindeki değişiminin yakın bir tanığıdır. Yakup Kadri’den sonra eserlerinde en çok Ankara’ya yer veren yazarlardan olmuştur. Mithat Bey, çocukluk yıllarında Sevgi’ye “Sipsi” der ve sakarlığı ile alay etmekten hoşlanır. Bu tavır Sevgi Soysal’ın yıllar içinde olaylar karşısında alaycı bir tutum sergilemesine yol açmıştır. Çocukluğundan beri pek çok şeyle ilgili olmuştur. Ritmik jimnastik, piyano, izcilik ve kayak gibi birçok sosyal ve spor  etkinliklerinde bulunmuştur. Aile toplantılarında şiir okuyarak dikkatleri üzerine çekmiştir.

Öğrenim hayatına Mimar Kemal İlkokulu’nda başlar. Ardından o dönemin en iyi okulları arasında olan Ankara Kız Lisesi’nde öğrenimine devam eder. Burada da kültürel etkinliklerde görev alır. Duvar gazetesiyle ilgilenir. İzcilik faaliyetlerine, türkü kurslarına katılır. Söylemekten büyük zevk aldığı Muallim türküsünü aynı zamanda komik de bulur. 1952’de Ankara Kız Lisesi’ni bitirir. Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde arkeoloji okumaya başlar ve bu eğitimi 1969 yılında tamamlar. 1961’de Ankara Meydan Sahnesi’nde Haldun Dormen‘in yönettiği Zafer Madalyası adlı İkinci Dünya Savaşı’nda bir Amerikan savaş gemisinde geçen oyunda hemşire rolünde oynar.

Alman Büyükelçiliğinde kültürel etkinliklerin duyurulmasında, TRT’de Arkası Yarın ve Çocuk Bahçesi programları için edebiyattan uyarlamalarının yapılmasında, Anka Ajansta ve çeşitli dergilerde yazılarını yayımlamış ve çalışmıştır.

Bertolt Brecht: Beş Paralık Roman

 

BBC

Toplumsal manipülasyon ve demagoji üzerine bir roman olan Beş Paralık Roman adlı eseri Sevgi Soysal tarafından türkçeye çevirisi yapılmıştır. Sevgi Soysal’ın hayranlık duyduğu bir kişi olan Bertolt Brecht, 1898 yılında Almanya’nın Augsburg şehrinde doğmuş 20. Yüzyılın en etkili oyun yazarı, tiyatro yönetmeni ve şairidir. Epik tiyatronun kurucusu olarak anılan Bertolt, vatana ihanet suçlamasıyla hakkında soruşturma başlatılmış ve farklı aralıklarla Danimarka, Kaliforniya ve İsviçre’de kalmıştır. 1948 yılında, Alman Demokratik Cumhuriyet Kültür Birliği’nin davetiyle Berlin’e gider ve burada Berliner Ensemble Tiyatrosu’nu kurmuştur. 1956 yılında ise Berlin’de ölmüştür.

Cezaevi Dönemi

nytimes

12 Mart 1971’de askerler muhtıra verir. Büyük kentlerde tutuklamalar başlar. Kimlik kontrolü sırasında Sevgi Soysal’ın kimliği olduğu halde kimliksiz dolaşmaktan tutuklanır. Yirmi yedi gün hapis yatar. Tutukluluk sonrası TRT’deki işine son verilir. Bu dönemde Yürümek adlı romanı müstehcenlik gerekçesiyle toplatılır. Şikayet üzerine tekrar tutuklanır ve Yıldırım Bölge’ye gönderilir. Buradan merkez cezaevine nakledilir. İki ay burada kaldıktan sonra üç aylığına Adana’ya sürgün edilir.

Dergilerdeki Çalışmaları

k24

Özdemir Nutku’nun Değişim adlı dergisine ortak olur ve bu dönemde yazı denemeleri yapan Sevgi Soysal’ın da dergiye katkıları olur. Değişim dergisinin ilk sayısı birbirini tanıyan yakın arkadaşların yazılarından oluşur. Değişim dergisinin dışında Dost, Yelken, Ataç, Yeditepe gibi birçok dergide yazılar yayımlar. Aynı zamanda çeviriye de önem verir. Max Frisch’in Andorra ve Franz Kafka’nın Mezar Bekçisi oyunları Türkçe’ye çevirdiği eserlerdendir.

Evlilik Hayatı

Sevgi Soysal ve eşi Mümtaz Soysal | birikimdergisi

Sevgi Soysal, lise yıllarında da erkeklerin ilgisini çeker ve kendisine aşk mektupları gelirmiş. Ablası Gönül’ün evlenmesinden sonra evliliğin özgürlük olduğunu düşüncesi oluşmuş. Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesinde düzenlenen bir partide Özdemir Nutku ile tanışır. Ortak zevkler ve düşünceler birbirlerini daha da yakından tanımalarını sağlar. 1956 yılında Ankara Golf Kulübü’nde yapılan düğünle evlenirler.  Evlendikten bir yıl sonra Özdemir Nutku’ya Göttingen Üniversitesin’den burs çıkması nedeniyle Almanya’ya giderler. Sevgi Soysal da tiyatro bilimi öğrenimi görür. Hamile olduğu için Türkiye’ye geri dönmek zorunda kalır ve 1958’de oğlu Korkut doğar. Korkut otizmli bir çocuktur. Sevgi Soysal’a annesi Aliye Hanım’ın yardımı büyüktür. 1965 yılında Özdemir Nutku’yla boşanırlar.

Özdemir Nutku ile boşandıktan sonra Meydan Sahnesi’nde tanıştığı ve Zafer Madalyası adlı oyunda beraber rol aldığı Fuar Başar Sabuncu ile iki yıla yakın süre sonra evlenir. Fuat Başar Sabuncu, Sevgi Soysal’dan yedi yaş küçüktür ve Başar üzerinde bir ağırlığı vardır. 1970 yılında Sevgi Soysal’ın isteği ile evlilikleri son bulur.

1970 yılında Mümtaz Soysal ile röportaj yapmak için TRT adına Siyasal Bilgiler Fakültesine gider ve bu görüşmeden çok etkilenir. Mümtaz Soysal o yıllarda Siyasal Bilgiler Fakültesinin dekanıdır. Aynı zamanda Yön Dergisi’ne de yazılar yazmaktadır. 1971 yılında Mamak’ta evlenirler. Sevgi Soysal dengini bulduğunu düşünür. 1973’te kızı Defne 1975’te ise Funda doğar. Mümtaz Soysal ile evliliği vefatına kadar sürer.

Film: Seni Seviyorum Rosa

Seni Seviyorum Rosa filminden Sumru Yavrucuk ve Mahir Günşiray

1992 yılında Sevgi Soysal‘ın Tante Rosa adlı kitabından esinlenerek Işıl Özgentürk tarafından senaryolaştırılan başrollerinde Sumru Yavrucuk ve Mahir Günşiray‘ın rol aldığı filmdir. Seni Seviyorum Rosa aynı zamanda Işıl Özgentürk’ün ilk uzun metrajlı filmidir.

Gazetelerdeki Çalışmaları

biyografya

Ortaokul döneminde Duvar gazetesiyle ilgilenmesiyle serüveni başlar. Fazla bilinmemekle beraber Ankara merkezli Yenigün gazetesine de yazılar yazmıştır. İronik ve mizahi olarak kaleme alınan ve Sevgi Soysal’ın bakış açısını ortaya koyan bu yazının merkez kişisi Hatice Hanım’dır.

Hikayeleri

1962’de Değişim Dergisi‘nde yayımlanan metinlerinin bir araya getirilmesiyle oluşan aslında bir nevi yola çıkış öyküsü olan ilk baskısının kapak resminin Fuat Başar Sabuncu’ya ait olduğu Tutkulu Perçem, 1968’de teyzesinden esinlenerek yazmış olduğu, Türk edebiyatının dönüm noktalarından sayılan, 1981 yılında annesi Aliye Yenen çevirisi ve Selçuk Demirel’in çizimleriyle Almanya’da da basılan, bir kadının hayatının farklı dönemlerinin anlatıldığı Tante Rosa yayımlanır.

İstanbul Devlet Opera ve Balesi: Oluşum

Duygu Aykal

Şafak romanını tamamlamaya çalıştığı dönemde Oluşum balesini yazar. Koreografisini kardeşi Duygu Aykal’ın yaptığı Oluşum; alet kullanarak, birlikte çalışarak, doğanın üstesinden gelen tek tür olan insanı konu alır. İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından sahnelenmiştir.

Kütüphane: İBB Sevgi Soysal Kütüphanesi

İBB Sevgi Soysal Kütüphanesi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yeni nesil tesisleri kültür ve sanat noktaları haline getirme vizyonu ile Sevgi Soysal anısına 31 Ağustos 2022 tarihinde hizmete açılmıştır.

Londra Günleri

 

Yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle 1976’da tedavi için Londra’ya gitti. Londra’da kaldığı sürede 2005 yılında ilk baskısının İletişim Yayınları tarafından yapılan Radyo Konuşmaları adlı kitabın içeriği Sevgi Soysal’ın Londra’dayken BBC’ye hazırladığı ve seslendirdiği İngiltere’deki gözlemlerinden yola çıkarak oluşturduğu sohbet yazılarıdır. Bu yazılar, Kadının Sosyal Hayattaki Yeri, Tüketim Ekonomisi, Hayat ve Ölüm, Özgürlükler Kenti Londra başlıklarından oluşur. O dönemde hastalığının seyrinin ilerlemesi nedeniyle istenilen düzeyde gitmese de bütün gücüyle direnir ve yazıları ihmal etmemeye çalışır. Sevgi Soysal’a göre park ve bahçeleriyle bir özgürlük ortamı olan Londra’da zamanının çoğunu parklarda geçirir. İngilizcesini ilerletmek için günlük gazeteleri okur. Ailesi ve dostlarıyla mektuplaşır. Sonunun geldiğini hissetmesine rağmen yaşamaktan ve kendini geliştirmekten, yeni şeyler öğrenmekten vazgeçmez. BBC Türkçe’nin Funda Soysal ile yaptığı bir röportajda da Sevgi Soysal’a Londra’nın ne kadar iyi gelmiş olduğundan bahseder ki Atilla İlhan‘a yazmış olduğu bir mektubunda da bu rahatlıkla görülür. Bu mektuptan bir ay sonra Türkiye’ye döner ve 22 Kasım 1976 tarihinde İstanbul’da aramızdan ayrılır.

Mizacı

Sevgi Soysal kızı Funda ile

Hareketli, dışa dönük, girişken, mücadeleci, özgürlüğüne düşkün, gözlemci, yalnızlığı sevmeyen, disiplinli olmasının yanında her şeye itaat eden biri değildir hatta bununla ilgili bir anekdot şöyledir:12 Mart döneminde yayalar için kırmızı ışıkta geçmenin cezası varmış. Sevgi Soysal ise 50 lira vererek ceza makbuzunu öder. Polis memuru para üstünü vermek istediğinde daha yedi kere geçeceğini söyleyerek para üstünü almazmış. Bu özelliklerinin yanı sıra güçlü görünümünün arkasında kırılgan, hassas ve alıngan bir yapıya da sahipmiş.

Orhan Kemal Roman Armağanı Ödülü

Sevgi Soysal Yenişehir’de Bir Öğle Vakti romanıyla Orhan Kemal Roman Ödülü almıştır. (Soldan sağa) Orhan Kemal’in eşi Nuriye Öğütcü, Sevgi Soysal ve Çetin Altan | akilfikir

Yenişehir’de Bir Öğle Vakti adlı romanıyla 1974 yılında Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanır. Sevgi Soysal gerçek övgüyü hak etmek istediğinden politik ve hak edilmeyen övgüleri reddedermiş ve bu konuda kendini de eleştirmekten kaçınmazmış. Orhan Kemal Roman Ödülü’nü alırken yaptığı konuşmada; “Bir sanatçının hapse girmesi, eserinin övülmesi için sebep oluşturmamalıdır,” demiştir.

PTT’den Sevgi Soysal Zarfları

PTT’nin her yıl yılın yazarı için satışa sunduğu özel tarih damgalı zarfları bulunmaktadır. 2018 yılı için ise Sevgi Soysal yılın yazarı seçildi. Portresinin ve ”2018 Yılın Yazarı Sevgi Soysal / 16.02.2018 Bursa” ibaresinin bulunduğu mühürlü zarflar satışa sunulmuştur.

Romanları ve Ölümünden Sonra Yayımlanan Eserleri

Yazarlık çizgisinde bir eşik olarak nitelendirilen ve toplumca çizilen erkeklik ve kadınlık sınırlarını, sınıf değerlerini bireyin gözünden sorguladığı kitabı Yürümek, 1973’de Yenişehir’de Bir Öğle Vakti, 1975’de Şafak, 1976’da Barış Adlı Çocuk ve Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu yayımlandı. Devam ettiği Hoş Geldin Ölüm‘ü tamamlayamadı. Aramızdan ayrılışından sonra çeşitli gazetelerde yayımlanan yazıları Bakmak ve Türkiye’nin Kalbi, Kabul Günleri adlı kitaplarında toplandı. TRT’de çalıştığı dönemde kaleme aldığı radyo oyunları ve radyoculuk üzerine yazıları Venüslü Kadınların Serüvenleri adıyla yayımlandı. Sevgi Soysal‘ın kitaplarına girmemiş hikaye, çeviri, eleştiri yazısı gibi edebi metinleriyle kendisiyle yapılmış söyleşi ve soruşturmalardan oluşan kitabı Tekliğin Türküsü ise 2018 yılında yayımlanmıştır.

Sevgi Soysal Yaşamakta Israr Ediyor

Sevgi Soysal Yaşamakta Israr Ediyor

Boğaziçi Gösteri Sanatları Merkezi’ni Sevgi Soysal‘ın edebiyat yolculuğuna ortak ettiği, prömiyeri 31 Ekim 2023 tarihinde gerçekleşen, Sevgi Soysal’ın gerçek yaşam öyküsünü anlatan ve Tante Rosa, Yürümek, Şafak, Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu ve Yenişehir’de Bir Öğle Vakti gibi tanınmış eserlerinden karakterlerin de yer aldığı bir tiyatro oyunudur. Duygu Dalyanoğlu’nun yazdığı Sevgi Soysal Yaşamakta Israr Ediyor adlı oyunu Aysel Yıldırım yönetiyor. Oyuncu kadrosunda ise Banu Açıkdeniz, Burcu İsra Kanbakoğlu, Duygu Dalyanoğlu, Nihal Albayrak ve Zeynep Okan yer alıyor.

TRT Roman Ödülleri Yarışması ve Yürümek Romanı

İlk baskısı 1970 yılında yayımlanan, romanın kahramanı TRT’den arkadaş olduğu Ela Güntekin’in hayatını anlattığı görüşü vardır fakat Adalet Ağaoğlu, Selim İleri gibi yazarlar karakterin Sevgi Soysal olduğu düşüncesindedir. Selim İleri; Yürümek’in ilk baskısının kapağında Sevgi Soysal’ın gözlüklü resmini dikkate alarak “Romanın kahramanı Ela mı yoksa Sevgi mi?” diye sorar. Bir dönem müstehcenlik dolayısıyla kaldırılan romanı Yürümek, TRT Sanat Ödülleri Yarışması’nda Fakir Baykurt, Tarık Buğra, Abbas Sayar ve Oğuz Atay’la birlikte beşer bin liralık başarı ödülünü kazanmıştır.

Üslup

 

dinozor

Eserlerindeki kahramanların bir kısmını ailesinden esinlendiği görülür. Babaannesi Muzaffer Hanım’ın Selanik’i ve oradaki çiftliğini unutamamasından dolayı torunlarına anılarını anlatmasının etkisi çok büyüktür. Eserlerine bakıldığında sürükleyici, yalın ve anlaşılır bir dile sahip olduğu görülür. Türkçenin zengin ve işlevsel özelliklerini eserlerinde kullanmıştır. Zaman zaman uzun, zaman zaman kısa cümleler kullanmasının yanı sıra özgün kullanımları da vardır. Eksiltili cümleler, devrik cümleler ve anlamı pekiştirmek için ikilemelere yer verir. Yazdığı hikayeleri sonradan düzeltmediğini şöyle dile getirmiştir: “Yazdığım hiçbir hikayeyi sonradan düzeltmedim. Elbette yazarlıkta geçerli bir yol değil bu.” Eserlerinde bireyselden toplumsala yönelme gözlenir. İlk dönem eserlerine bakıldığında varoluşçuluk akımının etkileri fazla görülürken sonraki dönemlerde ise siyasi olayların da etkisiyle eserler vermiştir.

Venüslü Kadınların Serüvenleri

 

Eser, bilinmeyen bir zaman diliminde Venüs’te yaşayan bir toplumda geçmektedir. Altı tablodan oluşan piyes, kutsal bir günde Venüslülerin toplanmasıyla başlar. Venüslü erkekler kutsal anıtın etrafında güreşirken kadınlar ise kutsal anıtın etrafında örgü örerler. Yaşlı Bilge, kutsal günün önemini anlatmak için kalabalığın sakinleşmesini bekler ve dünyanın üç yüz yıl önce tutulduğundan ve bu tutulmanın olumsuzluklarından bahseder. Sevgi Soysal aslında Venüs üzerinden Türkiye’deki kadınların sorunlarına gönderme yapar. Aliye Yenen’in söylediğine göre Münih’te tiyatro oyunu olarak sahnelenmiştir.

Yeni Ortam Gazetesi: Güneyden Mektuplar

 

Güneyden Mektuplar, Sevgi Soysal‘ın Adana’da sürgün edildiği dönemdeki gözlemlerini ve yaşadıklarını anlattığı, dört mektuptan oluşan yazılarıdır. İlk yazısı 6 Kasım 1972 tarihinde Cumhuriyet Bayramı başlığıyla yayımlanır. Cumhuriyet Bayramı olduğundan cezaevinin en önemli konusu “Af çıkacak mı?” sorusudur fakat af çıkmamıştır. İkincisi 11 Aralık 1972’de Hakları Var Ne Güzel! başlığıyla yayımlanır. Bu yazıda haklarından haberi olmayan genç insanlardan bahseder. Üçüncüsü 18 Aralık 1972 tarihli İnanın, Turist Değilim… ve son mektubu 19 Aralık 1972 tarihli Kestane’dir. Kestane isimli mektubunda inşaat yapılan apartmanlarda güvenlik sorununu ele alırken buna bağlı olarak kestane satan adamların inşaat köşelerinde başına gelebilecek olayları ironik bir şekilde dillendirir.


Kaynakça

  1. Sevgi Soysal. İletişim Yayınları. Web. 11.07.2024
  2. Sevgi Soysal. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Web. 11.07.2024
  3. Bertolt Brecht. İletişim Yayınları. Web. 11.07.2024
  4. PTT’den Sevgi Soysal Zarfları. Bianet. Web11.07.2024
  5. Arşiv Odası: Sevgi Soysal. BBC Türkçe. Web. 11.07.2024
  6. Sevgi Soysal Yaşamakta Israr Ediyor. Moda Sahnesi. Web. 11.07.2024
  7. Rosa, I Love You (1992). IMDb. Web. 11.07.2024
  8. Yüce, Sefa. Sevgi Soysal Hayatı, Sanatı ve Eserleri. Ebabil Yayınları: 2016.
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.