Irvin D. Yalom’un Nietzsche Ağladığında isimli kitabını, içindeki tarihsel kişilikler ve geçtiği dönemin çerçevesinde A’dan Z’ye inceledik. Keyifli okumalar dileriz.
Anna O. Vakası

Anna O. Doktor Josef Breuer’in Bertha Pappenheim için kullandığı takma addı. Babasının ölümünün ardından yemek yiyememe, su içme korkusu, kısmi felç ve konuşmada problem gibi pek çok semptom gösteren Anna O.’ya Josef Breuer ve Freud tarafından histeri teşhisi koyuldu. Vaka ilk kez 1895 yılında Breuer ve Freud’un birlikte yayınladıkları Histeri Üzerine Çalışmalar isimli kitapta tartışıldı. Breuer Anna O.’nun tedavisinde hipnozdan yardım almaktaydı. Breuer’in yaklaşımı ve Freud’la paylaştıkları görüşler Freud için zihinsel hastalıklar üzerine konuşma terapisinin gelişmesinde önemli bir rol oynadı. Böylece Anna O. 1882 yılında, -o yıllarda henüz doktorlar psikanaliz üzerine eğilmemişlerdi- konuşma tedavisi uygulanan ilk hasta oldu. Anna O.’nun kimliği Ernest Jones’un 1953’te yazdığı Freud, Hayatı ve Eserleri isimli biyografiye kadar bilinmemekteydi.
Bunalım

Kitapta Lou Andreas-Salomé, Nietzsche’nin bunalımdan muzdarip olduğu düşüncesiyle Breuer’e gider ve ondan Nietzsche’nin bunalımını tedavi etmesini ister. Ancak bu gizlilikle yürütülmesi gereken bir tedavidir çünkü Nietzsche hissettiği duygulara bütünüyle bağlıdır. Bir filozof olarak ıstırabın gerekli olduğu, onu öldürmeyen şeyin güçlü kıldığı ve özgürleştirdiği düşüncesine sahiptir.
Cinsel Arzu

Breuer, hastası Anna O. hakkında kuşatıcı düşüncelere sahiptir ve bunlardan en önemlisi onu cinsel anlamda arzuluyor oluşudur. Öyle ki, günde iki saatini Anna O.’ya ayıran Breuer artık eşi ve çocuklarıyla yeterince ilgilenmemektedir ve eşi Mathilde onun Anna O. ile olan ilişkisinden rahatsızdır. Anna O.’ya olan ilgisi nedeniyle Breuer evliliğinde kapana kısılmış hissederek zaman zaman çocuklarını ve eşini ardında bırakıp gitmek ister. Onun bu düşüncesinin altında yatan sebep özgürleşme isteğindendir.
Çatışmalar ve Doğum Sanrısı

Anna O. bir gün annesine Josef Breuer’den hamile olduğunu söyler. Bu trans halindeyken söylenmiş ve gerçekliği olmayan bir sözdür ancak bunu duyan Mathilde, Breuer’in Anna’yı başka bir doktora sevk etmesi konusunda kesin konuşur. Başka seçeneği kalmayan Breuer bu isteği yerine getirir.
Doktor Josef Breuer

15 Ocak 1842’de Viyana’da dünyaya gelen ve Nietzsche Ağladığında’nın ana karakterlerinden biri olan Yahudi asıllı doktordur. Fizyolojiye ilgi duyan Breuer, 1859 yılında Viyana Üniversitesinde eğitim görmüş, 1864 yılında tıp doktorasını almıştır. Bilimsel araştırmaların yanı sıra meslektaşı Freud‘u nevrotik ve histerik bozuklukları tedavi etmek konusunda destekledi. Breuer’in Freud’la birlikte yer aldığı Anna O. vakası tıp kariyerinde önemli bir rol oynadı ve psikanalizin öncülerinden sayıldı. 1868 yılında Mathilde Altmann‘la evlenerek ondan beş çocuğu olan Breuer, Viyana sosyetesinden önemli kişilerin doktorluğunu yapmıştır.
Elektra Kompleksi

Anna O.’nun trajedisi tüberküloz nedeniyle ölen babasıyla başlar. Bu bağlamda Anna O. mitolojideki Elektra‘yla benzerlik gösterir. Antik Yunan’ın üç büyük tragedya yazarından biri olan Sophokles‘in MÖ 420 yılında yazdığı mitolojik bir karakterdir Elektra. Kısaca öyküsü şöyledir: Agamemnon‘la Klytaimestra‘nın kızıdır. Bir gün Agamemnon Troya savaşına gittiğinde, Klytaimestra kocasını baş düşmanı Aigisthos’la aldatır ve yıllar sonra savaştan dönen adamı haince öldürürler. Elektra bunun üzerine kardeşi Orestes‘i intikam için yetiştirerek, annesini ve sevgilisini öldürmesine yardım eder. Bu hikâye, Carl Gustav Jung‘un Elektra Kompleksi teorisine esin kaynağı olmuştur. Teori kısaca, kız çocuklarının babaya aşırı düşkünlük duymasıdır. Kitapta Breuer sürekli olarak Anna’nın, babasına karşı olan “aşırı” sevgisinden söz eder. Breuer’e göre Anna, babasına olan sevgisini ona yöneltmiş ve onu babasının yerine koymuştur.
Friedrich Nietzsche

Kitapta Nietzsche filoloji alanında çalışan göçebe bir filozoftur. Henüz insanlar tarafından tanınmıyordur ve Şen Bilim, İnsanca Pek İnsanca olmak üzere iki kitap yazmıştır. Çeşitli semptomlardan muzdarip olan Nietzsche, bu sorunları için pek çok doktora gitmiştir. Kitap bağlamında, gittiği en son doktor Josef Breuer‘dir ve Nietzsche’ye migren teşhisi koymuştur. Sağlık sorunları nedeniyle 1879’da akademisyenlik görevinden istifa eden Nietzsche, yaşam felsefesi disiplininin kurucusu olarak kabul edilmiştir. Sistematik bir felsefe yaratmayarak, düşüncelerini ifade etmek için aforizmaları tercih etmiştir. Sağlığına yararlı olan iklimleri bulmak için sık sık yolculuk eden Nietzsche, farklı şehirlerde bağımsız bir yazar olarak yaşamıştır.
Günahkâr Üçlü, Ménage á Trois

Ménage á Trois, üç kişinin birbirleriyle romantik veya cinsel ilişkileri paylaştığı ve genellikle birlikte yaşadığı bir ilişki türüdür. Lou Salomé bir edebiyat toplantısında Paul Rée ile tanışır, ikili arkadaş olurlar. Rée, yıllar önce Nietzsche’nin Basel’deki derslerine katılmış ve bu sayede arkadaş olmuşlardı. Lou Salomé’nin zekâsından etkilenen Rée, onu Nietzsche’yle tanıştırmak için bir toplantı ayarlamaya karar verir. Çok geçmeden ayrılmaz bir üçlü olurlar, kendilerine “kutsal olmayan üçlü” derler, Nietzsche’yse bunu “Pisagor ilişkisi” olarak adlandırır. Üçlü konuşmaları sonucunda birlikte yaşamaya karar verir ancak zamanla araya giren çatışmaların neticesinde bu karar hiç gerçekleşmez.
Hastanın Hastası

Breuer Nietzsche’ye bir antlaşma sunar, bu antlaşmaya göre Nietzsche kliniğe yatacak ve migreni için tedavi görecektir; Breuer’se onu her ziyaretinde kendi kaygıları hakkında bir konuşma terapisi yapacaktır. Breuer’in planı kendi kaygılarından söz ederek Nietzsche’nin kendisini açmasını sağlamaktır. Böylece Breuer de, Nietzsche’nin hastası olur.
Irvin D. Yalom

1931’de Washington’da dünyaya gelen Irvin D. Yalom‘un çocukluk ve gençlik dönemi özellikle roman okumakla geçti. Dostoyevski ve Tolstoy’a daha çok yaklaşacağı düşüncesiyle tıp fakültesine gitti ve doktor olduğunda uzmanlık alanı olarak psikiyatriyi seçti. Nietzsche Ağladığında eseri dört yılı aşkın bir süre İsrail’de çok satan kitaplar listesinde yer aldı. Aynı zamanda varoluşçu psikoterapinin en önemli temsilcilerinden olan Yalom 2009’da Uluslararası Sigmund Freud–Psikoterapi Ödülü‘nü almıştır.
Jenia Salomé

Lou Andreas-Salomé’nin 1882 yılında Viyana’da tıp okuyan erkek kardeşidir. O yıl Breuer’in düzenlediği bir öğrenci konferansına katılmış ve konferanstan oldukça etkilenen Jenia, kardeşine Breuer ve tedavisinden söz ederek, dolaylı yoldan tanışmalarına vesile olmuştur.
Kitaptan Uyarlama

Pinchas Perry‘nin yönetmenliğini üstlendiği 2007 yapım film, Irvin D. Yalom’un aynı isimli romanından uyarlanmıştır. Bulgaristan’da çekilen filmde, Armand Assante, Ben Cross ve Katheryn Winick başrolde yer almıştır.
Lou Andreas-Salomé

1861 yılında Rus İmparatorluğu’nun Saint Petersburg şehrinde doğan Lou Andreas-Salome, zengin bir ailenin tek kızıydı. Rus Generali babası 1879’da öldükten sonra annesi ile birlikte Zürih’e gitti ve burada “misafir öğrenci” olarak üniversite eğitimi aldı. Kadın öğrencileri kabul eden sayılı okullardan biri olan Zürih Üniversitesi’ndeki ilk yılında felsefe, mantık, psikoloji ve teoloji derslerine katıldı. 1882 yılında 21 yaşındayken akciğer hastalığı nedeniyle Roma’ya gitti. Burada katıldığı bir edebiyat toplantısında önce Paul Rée ve ardından Friedrich Nietzsche ile tanışarak aralarında güçlü bir bağ oluştu. Nietzsche Salomé’ye ilk gördüğü anda aşık olmuştu, ona iki kez evlilik teklifi etti ancak ikisinde de reddedildi. Bunun sonucunda Nietzsche zihinsel bir çöküş yaşadı. Salome daha sonra (1894) Nietzsche’nin kişiliği ve felsefesi üzerine bir yazı olan Eserlerinde Nietzsche adlı çalışmasını yayınladı.
Mektup ve Elisabeth

Elisabeth Förster-Nietzsche, filozof Friedrich Nietzsche’nin kız kardeşidir. 1894’te açılan Nietzsche Arşivi’nin kurucusudur. Nietzsche’ye oldukça bağlıdır ve bu bağlılık Nietzsche’nin hayatını kontrol etmek istemesine kadar gider. Lou ve Nietzsche arasındaki dostluktan fazlaca rahatsızdır. Elisabeth, 24 Temmuz’da Leipzig’de Lou’yla buluşarak Wagner’in Parsifal‘inin ilk performansı için Bayreuth ziyaretinde ona eşlik eder. İkili ilk başta birbirlerini sevmiş gibi davransalar da bir hafta sonra dostlukları açıkça savaşa dönüşür. Bu ziyarette Wagner‘in çevresiyle hemen kaynaşan Lou’nun aksine Elisabeth kabul edilmez. Elisabeth hemen ardından Nietzsche’ye Bayreuth’ta Lou tarafından aşağılandığına dair asılsız bir mektup gönderir.
Nazi Almanya’sı ve Yahudi Karşıtlığı

1882’de Yahudi karşıtlığı yaygınlaşmaya başlamıştı. Nazi ideolojisi 1920’de yayınlanan 25 maddelik Parti Programlarında, Yahudileri “Aryan” toplumundan ayırma ve politik, kanuni ve medeni haklarını ellerinden alma fikrini benimsedi. Yahudi vatandaşlarının haklarını kısıtlayan ilk kanun, 7 Nisan 1933’te çıkarılan, Yahudiler ve “siyasi olarak güvenilmeyen” kamu memur ve çalışanlarının devlet hizmetinden çıkarılmasını sağlayan yasaydı. Nisan 1933’te Alman kanunu, Alman okulları ve üniversitelerindeki Yahudi öğrenci sayısını kısıtladı. Yahudi doktorlarının, kamu sağlık sigorta fonlarından aldıkları geri ödemeler sınırlandırıldı. Eylül 1935’te “Nuremberg Yasaları” çıkartılarak Yahudiler vatandaşlık haklarından mahrum bırakıldılar. Josef Breuer’in dediği gibi, Yahudiler için öfkeyi bastırmak hayatta kalmak için önemli bir özellikti.
Rüya

Nietzsche ve Breuer uzun bir yürüyüş esnasında rüyalarını çözümlerler. Breuer’in Bertha saplantısının aslında Bertha’yla ilgili olmadığı kanısına varırlar, bu saplantı Breuer’in zihninde hastası Bertha’yla aynı isme sahip annesinin görüntüsüdür. Oysa Breuer’in annesi çok küçükken ölmüştür ve zihninde ona dair hiç anı yoktur. Ancak her Şabat günü annesinin mezarını ziyaret eden Breuer, içten içe bir özlem ve ölüm korkusunun tekeline kapılır. Her gece rüyasında yerin 40 fit altına, bir levhanın üzerine düşer ve Bertha’yı arar ancak aradığı Bertha hangisidir? Freud, 40 fitin 40. yaş gününü temsil ettiğini söylemiştir ve bu da yaşlanma korkusudur.
Sigmund Freud

Psikanalizin kurucusu olan Viyanalı ünlü hekim ve teorisyen Freud kitapta karşımıza Breuer’in öğrencisi ve aile dostu olarak çıkar. Sıklıkla Breuer’in evini ziyaret eden Freud, Mathilde ve çocuklarla oldukça yakındır. Aynı zamanda rüyalarla oldukça ilgili olan Freud, arkadaşlarının ve Breuer’in rüyalarını çözümler.
Tanrı Öldü

Nietzsche Hristiyan ahlakını eleştiren ve ona karşı çıkan bir noktadaydı. Nietzsche’ye göre Tanrı’nın ölümü, Hıristiyan değerlerin artık inanılmaz oluşu ve özünde nihilizm olan Avrupa insanının da ölmesi demektir. Toplumun yozlaşmış oluşu, kibir, sefalet ve kötülükle birlikte Tanrı’yı biz, kendi ellerimizle öldürmüşüzdür. Nietzsche insanlarda gördüğü bu ahlak körelmesinin neticesinde “Tanrı öldü.” demiştir.
Viyana 1800’ler

Yükselen burjuvazi, politik hakları kısıtlı olmasına rağmen kültürel yaşamda büyük ölçüde söz sahibiydi. Geniş kapsamlı bir sansür sonucunda halkın fikir özgürlüğü çok sınırlıydı. O devrin hayatın tadını çıkarma arzusu ve evine bağlı olma gibi özelliklerine ve diğer birçok klişeye rağmen devrimin gelmekte olduğunu gösteren ilk işaretler belirgin şekilde ortadaydı. Bu nedenle, dönemin ikinci adı da Mart 1848 tarihinde olacak devrime atfen “Vormärz / Mart öncesi” şeklindedir. Viyana şehri o dönemde muazzam şekilde büyüme gösterdi. 1800 yıllarında 250 bin olan nüfus birkaç on yıl içinde ikiye katlanarak yarım milyona ulaştı. Bu hızlı artışın bedeli ise yüksek oldu. Sanayinin gelişmesi sonucunda kentin alt tabakaları büyük ölçüde sefalete düştü.
Zerdüşt

Sonrasızca yeniden geliş ya da bengi dönüş, kişinin yaşamında ki en yüksek noktaya o yaşamı yeniden yaşamak isteyerek ulaşacağı durumdur. Bu yaşam bütünüyle kabul edilmelidir, kendi ölümünü seçerek bu ölüme tamamlanmış bir hayat vesilesiyle ulaşmaktır. Bu tamamlanmış hayata ancak varlığının kesin yok oluşunu kabul ederek ulaşabilir insan. Ve ardından amor fati gelir, sonrasızca yeniden gelişin ön koşuludur. Amor fati, kader sevgisidir. Kitabın sonunda Breuer ve Nietzsche başkalarının hayatlarında sadece “bir başkası” olduklarını gördüklerinde, saplantıları ortadan kalkar. Breuer bu sayede terk etmek istediği ailesine yeniden kavuşur ve mevcut yaşamını kabul eder. Nietzsche’yse yalnızlığının nihai varoluşunu kabul ederek Zerdüşt‘e doğru yol alır.
KAYNAKÇA
Irvin D. Yalom, Nietzsche Ağladığında, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 1996
Stephen Law, Büyük Filozoflar, İnkılap Yayınevi, İstanbul, 2007
Julian Young, Nietzsche, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2015
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1972
Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüğü, Say Yayınları, İstanbul, 2011
Kapak görseli: klassikstiftungweimar.com / Web


