Osmanlı’dan Dedikodular: İmparatorlukta Büyünün İzleri

Editör:
Mehmet Samet Acar
spot_img

Savaşlar, zaferler ve ihtişamlı tarihinin yanında köklerinden gelen batıl inançlarla şekillenen Osmanlı imparatorluğunda, falcılık ve büyücülük zaman zaman gizli tutulmak istense de hem saray nüfusunun hem de halkın vazgeçilmez unsurlarından biriydi. İslamiyet’in büyücülüğü yasaklamasına karşın sarayın içerisinde ve dışarısında Şamanist mirasın izleri ve falcılık ritüelleri, İslami terimlere uyarlanarak devam etmişti. Kimi zaman bu inançlar devlet politikalarını şekillendirir, kimi zaman da halk arasında nesilden nesile aktarılan dedikodulara karışırdı.

İmparatorluğun Pusulası

Derin Tarih

Osmanlı imparatorluğunda seferlerin, saray düğünlerinin ve hatta yeni bir inşaatın tarihi için bile müneccimlere danışılırdı. Müneccimler gökyüzündeki yıldızların dizilişine, gördükleri rüyaların sembollerine dayanarak hesaplamalar yapar, padişaha bildirirdi. Müneccim kimi zaman padişahtan sefere çıkmak için ayın hilal haline geleceği vakti beklemesini ister, kimi zaman kutlu bir gün için “eşref vakit” olarak ifade edilen günü işaret ederdi. Yine padişahların gördüğü rüyalarında hanedanlığın kaderinde etkisi vardı. Gece vakti padişahın gördüğü bir rüya, sabah namazının ardından imparatorluğun yönünü değiştirebilirdi.

Osman Bey

Osmanlı tarihinin belki de en çok anlatılan rivayetlerinden biri, Osman Bey‘in gençlik yıllarında gördüğü rüyadır. Rivayete göre Osman Bey, bir gece Şeyh Edebali‘nin tekkesinde misafir olur. Yatacağı sırada Kur’an-ı Kerim’i rafta görüp okumaya başlar ve kucağında uyuyakalır. Rüyasında Şeyh Edebali’nin göğsünden çıkan bir ay kendi göğsüne doğru girer ve oradan tüm dünyayı gölgesi altına alan görkemli bir çınar ağacı olarak yükselir. Çınarın gölgesinde akan nehirler ve refah içinde insanlar vardır. Osman Bey, uyandığında bu rüyayı Edebali’ye anlatır. Şeyh Edebali ise bu rüyayı şöyle açıklamıştır:

“Ey oğul! Bundan böyle rahatlık bize, cefa sana, unutmak bize, hatırlamak sana. Ey oğul! Allah sana ve nesline bir cihan devleti nasip etti…”

Fatih Sultan Mehmed

Müneccimbaşılığının kurumsallaştığı Fatih Sultan Mehmed dönemi, imparatorluk üzerinde batıl inançların ne kadar etkili olduğunu en net görebileceğimiz dönemdir. İstanbul’un fethi ile elde edilen büyük zaferde yalnızca ordunun değil, gökyüzünün yol gösterdiği kader anlarının ve onları yorumlayan müneccimlerin de büyük payı olduğuna inanılır. 22 Mayıs’ta meydana gelen parçalı Ay tutulması, Bizanslılar için şehrin düşeceğine, Kutsal Ruh’un şehri terk ettiğine işaret eden uğursuz bir alamet olarak görülürken Osmanlı cephesinde ise askerlerin morallerini pekiştiren ilahi bir işaret olarak algılamıştı. İki cephe üzerinde oluşan böylesine güçlü inançlar belki de savaşın seyrinin değişmesinde etkili oldu ve 22 Mayıs 1453 tarihi tıpkı müneccimlerin işaret ettiği gibi bir imparatorluğun yok olmasının ve bir başka imparatorluğun kurulmasının habercisi oldu.

Yavuz Sultan Selim

Yavuz Sultan Selim‘in Mısır’ı fethettiği dönemde yıldız ilmi ile bilinen Asumani Dede’den fikir aldığını, “Yürü Selim, İsmail’i imamlar yolunda çıldır çıldır demeden kurban edip her şeyin gavrına var.” sözleri üzerine sefere çıkıp, Çıldır Ovası’nda galip geldiği nesilden nesile aktarılmıştır.

I. İbrahim

Kafes sistemiyle yetişen, şehzadelik ve padişahlık döneminde hakkında çıkan sayısız dedikodularla “Deli İbrahim” olarak anılan I. İbrahim, validesi Kösem Sultan‘ın etkisiyle büyü konusunda nam salmış Hüseyin Efendi‘yi saraya davet etti. Evliya Çelebi‘nin aktardığına göre, Hüseyin Efendi okuduğu dualarla padişahın rahatlamasına ve hatta çocuk sahibi olmasına vesile oldu. Elbette Kösem Sultan bu mucizelerin karşılığında Hüseyin Efendi’yi ödüllendirdi. Önce Galata Kadılığı, ardından Anadolu Kazaskerliği görevlerine getirildi. Ancak çıkar üzerine yaptığı işlerle bilinen ve halk tarafından “Cinci Hoca” olarak anılan Hüseyin Efendi, I. İbrahim’in vefatıyla etkinliğini tamamen yitirdi. IV. Mehmed tahta çıktığında askere dağıtılacak cülus bahşişi için hazinede para kalmamıştı. Çare yine Cinci Hoca’da aranmış olsa da o, altınlarını vermemekle kararlıydı. İşkenceler sonunda daha fazla dayanamadı ve ortaya çıkan miktar öylesine büyüktü ki neredeyse tüm cülus ödenmişti. Böylece bu olay tarihe “Cinci Akçesi” olarak geçti.

III. Mustafa

İmparatorluğun son dönemlerinde, 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı yıllarında işler III. Mustafa‘nın beklediğini gibi gitmiyordu. Ordu ve halkın gücü yeterli değildi. Padişah son çare olarak olağanüstü yöntemlere sığınmış, müneccimlerin tavsiyesiyle muskalar yapılmasını emretmişti. Topkapı Saray arşivlerinde yer alan belgelere göre, kırmızı balmumuyla mühürlü bu muskaların üzerinde isimleri yazılı olan Rus elçileri Orlof, Obreskov ile Mareşal Rumyantsev‘in geçeceği yollara muskalar gömülmesi emredilmişti. Ancak hiçbiri gömülmedi. Savaş Küçük Kaynarca Antlaşması ardından Osmanlı’nın ağır mağlubiyetiyle sona erdi.

Haremde Büyünün İzleri

Ekşi Şeyler

İmparatorluğun en mahrem ve güçlü merkezlerinden biri olan harem kurumu, dönemi içerisinde batıl inanç ve ritüellerin en çok görüldüğü yerlerden biri olmuştur. Harem içerisinde büyüler “ak büyü” (koruyucu) ve “kara büyü” (zarar vermeye yönelik) olarak ikiye ayrılıyordu. Sultanlar tarafından Yahudi kadınların fal ve büyü konusundaki yetkinliği büyük ilgi görüyordu. Halk tarafından sevilen bir şehzadenin ölümü haremde yapılan büyülerle ilişkilendirilirdi. Başta Hürrem Sultan olmak üzere birçok kadın sultan bu sebepten “büyücü” iftiralarına uğramıştı. Aynı zamanda valide sultanlar, şehzadelerinin korunması için tılsımlı gömlekler hazırlatılırdı. Bu gömleklerin üzerine ayetler, Esmaü’l- Hüsna, melek ve peygamber isimleri işlenirdi. İnanca göre bu gömleği giyeni kılıç kesmez, kurşun işlemezdi. Topkapı Sarayı’nda saklanan en eski tılsımlı gömlek ise Cem Sultan‘a ait 1480 tarihli gömlektir.

Osmanlı Sarayında Batıl İnanç Sembolleri

Pinterest

Avuçlarının içine kûfi yazılar kazınmış tahta ellerin, dokunulduğunda hastalıklara şifa olduğuna inanılan Fatma Ana Eli ve Kaf Dağı’nın ardındaki dev karıncalardan kaldığı söylenen Karınca Boynuzları Osmanlı’daki batıl inançlardan bazılarıdır. Karınca Boynuzları, kimileri tarafından “şeytan tüyü” olarak görülürken kimileri tarafından da aşkı çektiğine inanılırdı.

Ayrıca nazarlık ve muskalar, sarayın hazinelerinden savaş meydanlarına kadar her yerde taşınırdı. Hem kötü gözlerden korunduğuna hem de bereket getirdiğine inanılırdı. Son olarak ise içlerine kıymetli taşlar, böcekler, ya da yazılar yerleştirilmiş mühürlerin, sahibine görünmezlikten zafer kazanmaya kadar olağanüstü güçler verdiği de rivayet edilirdi.


Kaynakça;

  • burhansinparii. “Osmanlı’da Fal ve Büyü.” Kooplog, 19 Dec. 2021, www.kooplog.com/osmanlida-fal-ve-buyu/?utm_source=chatgpt.com. Accessed 8 Sept. 2025.
  • ‌“Mysticism, Power, and Rationalism in the Ottoman Mind: An Interview with Marinos Sariyannis.” JHI Blog, 2024, www.jhiblog.org/2024/10/14/mysticism-power-and-rationalism-in-the-ottoman-mind-an-interview-with-marinos-sariyannis/?utm_source=chatgpt.com. Accessed 8 Sept. 2025.
  • HistoryHub. “Ghosts and the Supernatural in Early Modern Ottoman Empire.” HistoryHub.info, 2020, historyhub.info/ghosts-and-the-supernatural-in-early-modern-ottoman-empire/?utm_source=chatgpt.com. Accessed 8 Sept. 2025.
  • ‌“Büyü Yaptıran Padişahlar ve Topkapı Sarayı’ndaki Sihirler Dolabı.” Yeniçağ Gazetesi, 15 June 2024, www.yenicaggazetesi.com.tr/buyu-yaptiran-padisahlar-ve-topkapi-sarayindaki-sihirler-dolabi-809632h.htm?utm_source=chatgpt.com. Accessed 8 Sept. 2025.
  • HTHayat. “Osmanlı’da Müneccimler Ne Yapardı?” Hthayat.haberturk.com, HTHayat, June 2016, hthayat.haberturk.com/yasam/guncel/haber/1035424-osmanlida-muneccimler-ne-yapardi. Accessed 8 Sept. 2025.
  • ‌“HÜSEYİN EFENDİ, Cinci Hoca – TDV İslâm Ansiklopedisi.” TDV İslâm Ansiklopedisi, 2025, islamansiklopedisi.org.tr/huseyin-efendi-cinci-hoca. Accessed 8 Sept. 2025.
  • Kapak Görseli: Tarih-i Kadim
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.