Türk folklorunun vampir devi olan yalmavuz, Türk dünyası anlatılarında sıklıkla öne çıkmaktadır. Tatarlarda “Yalmavız”, Çuvaşlarda “Yelmeves”, Nogaylarda “Yelmavız”, Kazaklar ve Karakalpaklarda “Jalmauz”, Kırgızlarda “Jalmooz” ve “Jelmogus”, Karaçay-Balkanlarda “Celmauuz” ve Sibirya Tatarlarında “Yılmagus” olarak tanınır (Beydili 277). Türk dünyasında farklı isimlerle anılsa da yaratığın özellikleri hemen hemen aynıdır. Ateş kültüyle olan bağlantısı, şekil değiştirme özelliğine sahip olsa da genelde yaşlı, çirkin bir kadın olarak görünmesi, yedi başlı ejderha ve masallardaki dev anası motifleriyle olan bağlantısı, kan emici olması ve bütün bunlara bağlı olarak mitolojik ana kompleksine bağlı bir yaratık olması onun anlatılarında karşımıza çıkan ortak özelliklerdir.
Ejderha ve Dev Anası Figürleriyle İlgili Olarak Yalmavuz

Yalmavuz, ejderha ve dev anası motifleriyle ilintilidir. Fatoş Yalçınkaya’nın Alimcan İnayet’ten aktardığına göre, yalmavuz ve dev aynı aileye mensuptur ve dinsel açıdan tanrıların rakibi ya da hizmetçisidirler. Yalmavuz da devler gibi ilahi yönü olan bir varlıktır. Bunun yanında, doymak bilmeyen bir yaratıktır. Bazı Uygur masallarında her şeyi yiyip yutan, tüketen ve kasırga şeklinde ortaya çıkan bir ejderha olarak görülür (Yalçınkaya 209).
Yalmavuz ile ilgili göze çarpan en önemli detaylardan biri birden çok başının olmasıdır. Eset Süleyman, yalmavuzun Uygur ve diğer Türk halklarının masallarında yedi başlı olarak ortaya çıktığını ve kahramanlık destanlarında da bu yaratığın yedi başlı olmasının sebebinin Türk boylarının yedi sayısını kutsal görmesi olduğunu düşünür (Süleyman 381).
Astral Kült ve Yalmavuz İlişkisi

Yalmavuz sadece yedi değil, üç veya daha fazla başlı olarak da karşımıza çıkabilir. Ancak yedi başlı olmasının yaygınlığını düşündüğümüzde bunu belki de astrolojik birtakım dünya görüşlerine bağlayabiliriz. Jean Paul Roux, 7 ve 9 sayılarının ve katlarının Türk düşünce sisteminde önemli bir yeri olduğuna değinmiştir. Ona göre, Türklerin kafasındaki kozmik sistem 7 veya 9 gezegenden oluşmaktaydı ve bu gezegenler dinsel bir rol de üstlenerek insanların hayatını etkilemekteydi (Roux 140). Yalmavuzun astral kültle alakasına Fuzuli Bayat da değinmiştir. Bunun için Karaçay-Balkar inancından bir örnek verir. Bu anlatıya göre, jelmauz bir zamanlar bir padişahın kızıdır. Kız önceleri hayvan yiyerek beslenir ama sonradan insanları da yemeye başlar. Bunu gören kardeşi de evden kaçar. Daha sonra kız, kardeşi döndüğünde onu da yemek için dişlerini bir demirciye keskinleştirir. Ancak kardeşinin köpekleri kızı parçalayarak yer. Başı da gökyüzüne çıkarak ayın düşmanı olur ama köpekler ayı bu jelmauzdan korurlar (Bayat 314). Bayat, burada hem demirci kültünün hem de astral kültün iç içe geçtiğini vurgulamıştır.
Ateş İyesi Olarak Yalmavuz

Yalmavuzun bağlantılı olduğu ve belki de onunla ilgili en iyi bilinen şey bir ateş iyesi olmasıdır. Seçkin Sarpkaya, yalmavuz ile ilgili en detaylı incelemeyi hazırlayan Alimcan İnayet’ten aktardığı bilgilerle bu konuyu açıklar. İnayet’e göre, yalmavuz hilekâr bir varlıktır ve insanların ateşini söndürüp onları kendisine muhtaç eder. Böylece, insanlar ateşi elde etmek için yalmavuz ile mücadele etmek zorunda kalırlar. Bu bağlamda yalmavuz, ateşin sahibi ve koruyucusudur. Kendisinden ateş almaya gelenlerin kanlarını emer. Ateş ve kan emme motifleri ona dair en belirgin motiflerdir (Sarpkaya 52). Aşağıda aktaracağımız anlatıda her iki motifin de mevcut olduğunu görebiliriz:
“(…) Abisinin sözünü dinlemeyen Mehtum Han adlı bir kız evdeki ateş sönünce ateş bulmak için dışarı çıkar ve duman yükselen bir yerden ateş alabilmek için gider. O yere gittiği zaman da iki tencerede ak bit ve gök bit kaynatan yaşlı bir kadın görür. Bu kadın aslında yedi başlı yalmavuzdur ve sıklıkla insan kanı içer. Mehtum Han ateşi alıp giderken kızı gizlice takip eder ve kızın evine geldiğinde onu bayıltarak kızın kanını içer (…)” (Sarpkaya 52).

Alıntıda yalmavuzun özelliklerinin neredeyse tamamını bulabiliyoruz: Kan emici bir varlık olması, yedi başlı olması, yaşlı bir kadın olarak görünmesi ve son olarak da ateşin sahibi olması. Ateş iyesi olması ise onu daha önceden bahsettiğimiz mitolojik ana kompleksine bağlar zira Türk mitolojisinde ateş iyesi genellikle dişi olarak bilinir. Bayat, ateş ve ocak kültünün yer ana kompleksine girdiğini, ateşe ot ene denmesinin ateş hamisinin kadın olarak düşünüldüğünün göstergesi olduğunu ve ateşin koruyucusunun da ilk zamanlarda kadın olduğunu ifade eder (Bayat 115). Aşağıdaki şaman duasında ateşin dişil bir unsur olduğu vurgulanmaktadır:
“Ey melikem, ey annem ateş! Sen Hangay ve Gurhatu Han dağlarının tepesinde biten akkavak ağacından yaratılmışsın. Semâ yerden ayrıldığı vakit doğmuşsun. Sen anamız Ötüken kademinden zuhur etmişsin. Tanrılar padişahı tarafından halkolmuşsun. Annem ateş! Senin pederin sert çelik, vâliden çakmak taşı ve cedd-i âlân akkavak ağacıdır. Senin nurun semaya erişir, arzın altına gider… Ey daima semâlara bakan ateş! Biz sana bir fincan rakı, kova kova yağ takdim ediyoruz… bütün halkımıza âsâyiş ver. Sana secde ediyoruz” (Ocak 249).
Yine Bayat, bazı şaman dualarında ateş ruhuna “otuz dişli ateş anam, kırk dişli kayın anam” (Bayat 117) diye hitap edildiğini belirtir ve aslında bir dişil arketip olan ağaç ile de bağlantısını ortaya çıkarmış olur.
Mitolojik Ana Kompleksinin Bir Parçası: Yalmavuz

Yalmavuzun dişi bir ateş iyesi olduğu bariz bir şekilde ortadadır. Bunun yanında, neredeyse bütün anlatılarda ak saçlı, yaşlı ve büyük göğüslü bir kadın olarak karşımıza çıkması da kendisinin mitolojik ana kompleksinin bir parçası olduğunu kanıtlar niteliktedir. Bu özelliklere bağlı olarak, Yalmavuz, bize anne arketipini anımsatmaktadır. Anne arketipine yakınlığına dair bir örnek de masallarda yuttuğu insanların iyileşerek içinden çıkması yani bir nevi yeniden doğmuş olmasıdır. Fatoş Yalçınkaya bu duruma çeşitli masallardan örnekler verir:
“’Ebulkasım’ adlı Özbek masalında Ebulkasım, Yalmavuz’u yakalar. Yalmavuz’a kızı yutturur ve geri çıkartır. Kız eski haline geri döner. Yalmavuz, Ebulkasım’ı da yutar ve çıkarır. Ebulkasım da iyileşir (Fedakâr, 2011:405-410). ‘Ercelalcan’ adlı Özbek masalında Ercelalcan Yalmağız’ı yakalar. Yalmağız’a sırasıyla kör ve topal olan arkadaşlarını yutturur ve geri çıkartır. Yalmağız’ın çıkardığı kör ve topal insanlar iyileşir. Kızı yutar ve çıkarır. Ercelalcan’ı da yutup çıkarır. Böylece herkes iyileşir (Baydemir, 2013: 771- 776). ‘Eygeli Batır’ adlı Tatar masalında Ubırlı Kocakarı kızın kanını emer. Eygeli Batır kocakarıyı yakalar. Ubırlı Kocakarı elleri ve ayakları olmayan kör oğlanı ve kızı yutup çıkarır. Herkes iyileşir” (Gültekin, 2013: 545-556).
Bu örnekler, yalmavuzun hem koruyucu ve iyileştirici bir varlık olduğunu hem de kahramanların erginlenmesi yolunda bir nevi “anne karnı” işlevi gördüğünü göstermektedir zira iyileştirici rol oynamasının yanında, bazı masallarda hedefe giderken mücadele edilmesi gereken düşmanlardan biri olarak karşımıza çıkar. Oysa o, düşman olmaktan çok zayıf kahramanı yeniden doğurarak onu büyüten, güçlendiren, insani yönünü geride bırakmasını sağlayarak kelimenin tam anlamıyla bir “kahraman” yapan yani aslında iyiliğini düşünen bir annedir.
Kaynakça
- Bayat, Fuzuli. Türk Mitolojik Sistemi 2. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2018.
- Beydili, Celal. Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük. Ankara: Yurt Kitap-Yayın, 2015.
- Ocak, Ahmet Yaşar. Alevî ve Bektaşî İnançlarının İslâm Öncesi Temelleri. İstanbul: İletişim Yayınları, 2002.
- Roux, Jean-Paul. Eski Türk Mitolojisi. Çev. Musa Yaşar Sağlam. Ankara: BilgeSu Yayıncılık, 2015.
- Sarpkaya, Seçkin. “Köyün Delisi’nin Kaleminden Türk Halk Bilgisi Ürünlerinde Vampirler”. Türk Kültüründe Vampirler: Oburlar, Yalmavuzlar ve Diğerleri, Editör: Ömer Ünal, Ankara: Karakum Yayınevi, 2018, ss.17-75.
- Süleyman, Esat. “Altay Kültür Dairesinde Yalmavuz Tipi”. Aktaran: Alimcan İnayet, Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, 2002: 377-385.
- Yalçınkaya, Fatoş. “Yalmavuz Neden Öfkelendi?”. Uluslararası Uygur Araştırmaları Dergisi, 2020: 207-216.
- Kapak Görseli: Carmilla/commons.wikimedia.org

 
                                    
