Rönesans İngiltere’sinde, krallık için erkeklik neredeyse kesintisiz bir normdu. On ikinci yüzyıldaki taht mücadelesi sırasında yalnızca Kraliçe Matilda’nın kısa saltanatı bu normu bozabilmişti. Elizabeth’in kadın bir hükümdar olması başlı başına bir sorundu.
Kraliçe I. Elizabeth’i hepimiz biliriz: “Bakire Kraliçe,” güçlü, zeki, koca bir imparatorluğu tek başına yöneten kadın… Ama tarih öyle bir yer ki, her türlü dedikoduya açıktır. Yaşadığı elli beş sene boyunca evlenmeyi reddetmesi dönemin İngiltere halkı için büyük tartışmalar ve rivayetler yaratmıştır. Tahmin edersiniz ki, bir kadın olarak evlenmesi gerektiğini, evlenmiyorsa da mutlaka bir problem olduğunu düşünmüşler.
“En tehlikeli koşullar altında, bir kraliçe bir kral kadar başarılı bir şekilde egemenlik sürebilir miydi?”
Elizabeth’in kadın olması bile halkın belli kesimlerince korku duyulacak bir sebepti çünkü onlar için kadın olmak demek zayıflık demektir. Bu durumun İngiltere’yi zayıf bir ülke olarak görünmesine sebep olacağını düşünüyorlardı. Ayrıca Elizabeth’in yabancı bir prensle evlenerek İngiltere’nin başka ülkelerin himayesi altına geçeceği düşüncesi de yaygındı.
Komplo Teorilerinin Altın Çağı

Elizabeth gel zaman, git zaman kimseyle evlenmeyince, bu sefer halk arasında ve saray koridorlarında neden evlenmediğine dair dedikodular çoğalmıştır. Bu dedikoduların en büyüklerinden biriyse kraliçenin aslında bir erkeklik organına sahip olduğuna dairdi. Hatta daha da ileri gidip “Aslında 1542’de dokuzuncu doğum gününe doğru Elizabeth bir ateş hastalığından öldü ve ona benzeyen bir erkek çocuk olan ‘Bisley Delikanlısı’, kraliçenin yerine geçirildi.” bile denmiştir.
Kraliçe Elizabeth’in, halkına karşı sürekli farklı kimlikler sergilemesi de bu söylentileri beslemiştir. 1588’de İspanyol Armadası tehdidine karşı askerlerine yaptığı ünlü Tilbury konuşmasında şöyle demiştir:
“Zayıf ve güçsüz bir kadın bedenim olduğunu biliyorum; ama bir kralın, hem de İngiltere kralının yüreğine ve iradesine sahibim.”
Bu ifade, hem halkını etkilemiş hem de oldukça da tartışılmıştır çünkü Elizabeth hem kadın hem de erkek kimliğini bilerek bir arada kullanmıştır. İşte bu tür sözler, durumu onun için daha karışık hale getirmiştir. Halk “Kraliçemiz acaba gerçekten kadın mı?” sorusunu tartışırken aslında Elizabeth zekice kurguladığı sahnelerinden birini sergiliyordu.

Aslında Elizabeth hiç evlenmeyerek kendini “İngiltere’nin gelini“ gibi sunuyordu ve böylece ataerkil düzenin açığını kullanarak tehditlere karşı iktidarını güçlendiriyordu. Bugün olsa üzerine çeşitli feminist okumalar yapılır, normal karşılanırdı ancak Elizabeth’in asla evlenmemesi, varis bırakmaması, tek başına yöneten olması dönem için oldukça anormal bir tabloydu.
Peki, gerçek ne?
Gerçekte Elizabeth’in çift cinsiyetli olduğuna dair herhangi bir kanıt yok. Dedikodular aslında kadınların siyasi gücünü küçümseme, toplumun “kadın lider” algısına uzak olması ve bununla başa çıkamamasından doğmuştur.
Kaynakça
Attar, Rob. The Bisley Boy: was Queen Elizabeth I replaced by a man? The real history that debunks the conspiracy. HistoryExtra, https://www.historyextra.com/period/elizabethan/bisley-boy-was-elizabeth-i-a-man/.
Mueller, Janel. “Virtue and virtuality: gender in the self-representations of Queen Elizabeth I.” Form and Reform in Renaissance England: Essays in Honor of Barbara Kiefer Lewalski. s. 6.
Royal Museums Greenwich. Queen Elizabeth I’s speech to the troops at Tilbury. https://www.rmg.co.uk/stories/royal-history/queen-elizabeth-speech-troops-tilbury.



Harika bir yazı olmuş
Gerçekten çok etkileyici bir yazıydı. Kadın-erkek eşitsizliğini ve kadına yüklenen güçsüzlük algısını ele alışı, Elizabeth’in bunu nasıl yıktığını böylesine güzel anlatışı hayranlık uyandırıcı 🌺
Okuduğum ve okurken keyif aldığım en güzel yazıydı.komplo Teori Altın Çağı’ndaki İngiltere halkının kadın erkek eşitsizliğine ve kadının her zaman güçsüzlüğü simgelediği gibi yanlış bir algıyı ve kadına dayatılan bazı zorundalıkların karşısında Elizabeth’in bu algıyı nasıl yıktığı çok güzel anlatılmış 👌🏼