Osmanlı Dönemi’nde üretilmiş sanat eserleri hakkında konuşulduğunda aklımıza genelde saray ve padişah tabloları gelir. Hatta ben ilk olarak Fatih Sultan Mehmet’in sanata verdiği önemi hatırlarım. Ancak Osmanlı’da sanat, saraylara hapsolmanın çok ötesindeydi. Özellikle Osman Hamdi Bey‘in eserleri dönemin günlük yaşantılarını yansıtırken birbirinden derin mesajlar barındırıyordu. Bu eserlerden biri de şu anda Berlin‘de sergilenen Ab-ı Hayat Çeşmesi tablosudur. Hem gizli mesajlar içeren hem de sergilenme hikayesi ilginç olan bu tabloyu konuşalım!
Osman Hamdi Bey Kimdi?

Osman Hamdi Bey, şanssız doğan bir babanın şanslı oğludur. Sakız Adası’nda bir isyan çıkar ve bu isyan bastırıldıktan sonra birçok Ada vatandaşı köle durumuna düşer. Bu köleler ise pazarda satılmaya başlanır. Satılan köle Rum çocuklarından biri de Osman Hamdi Bey’in babası İbrahim Edhem‘dir. Ancak İbrahim Edhem, diğer köle çocuklar kadar şanssız değildir. Onu, yaşadığı konağı köle mektebine çevirerek köle çocukların hayatını kurtaran Hüsrev Paşa satın alır. Önce konakta sonra Paris’te eğitim gören İbrahim Edhem, topraklarına döndükten sonra devlette sadrazamlık mevkisine kadar yükselir. Siyasi hayatında birçok yolculuk yapan İbrahim Edhem, oğlu Osman Hamdi’yi 1858’de Belgrad’a götürür. Bu ziyaretin ardından babası Osman Hamdi’yi Viyana’ya yalnız bir geziye gönderir ve oğlunun hayatı değişir.

Viyana’da Batı’nın sanatını, bilimini, gelişimini ve kültürünü gören Osman Hamdi Bey’in vizyonu epeyce genişler. Bu yolculuğun ardından Paris’te hukuk eğitimi görmesi de Batı’ya dair birikimini arttırır. Osman Hamdi Bey, hukuk okurken bir yandan da Güzel Sanatlar Akademisi‘nin derslerine katılır. Yeteneğinin farkında olan Osman Hamdi Bey hukuk fakültesini bırakır ve on iki yıl sürecek sanat eğitimine başlar. İstanbul’a döndükten sonra birbirinden farklı birçok devlet görevini üstlenir ancak kariyerindeki dönüm noktası Osmanlı Müzesi‘nin başına getirilmesi olur. Bu görevinde şu anda müzelerimizde gördüğümüz hatta yurt dışındaki müzelerde “bizden çaldılar” dediğimiz birçok arkeolojik eseri korumak için büyük çaba gösterir. Hatta kendisi ilk Türk arkeolog olarak kabul edilir. Devletteki görevlerinin yanı sıra sanatında uluslararası ün elde eden tabloları da büyük başarı gösterir.
Ab-ı Hayat Çeşmesi Tablosu

Tabloya baktığımda “Ben Osmanlı eseriyim!” diye bağırıyor sanki. İşlemeler, halı motifleri, figürün kıyafetleri ve arkadaki çeşme resmedilen kültürü yansıtıyor. Okuyan Arap olarak da adlandırılan Ab-ı Hayat Çeşmesi, Osman Hamdi Bey‘in en ünlü yağlı boya tablolarından biri. 200×151 cm ölçülerindeki tablo içerisindeki figürün gerçek boyutlarında resmedilmiş. Şu an Eski Berlin Ulusal Galerisi Müzesi’nde bulunan 1904 yapımlı tabloda ressam, birçok mesaj veriyor.
Figürün Kıyafetleri, Arapça Yazılar ve Okumak Eylemi

Osman Hamdi Bey’in babasının yurt dışı kariyerini ve kendisinin Batı’daki eğitimini göz önünde bulundurunca ondan Osmanlı’dan çok Batı’ya yönelik eserler görmeyi bekliyordum. Ancak Osman Hamdi Bey, bulunduğu devlet görevinin hakkını bir de sanatına kendi toplumunu taşıyarak vermiş. Tablodaki adam da Doğu kültürüne ait kıyafetler giymiş, odasının dekorasyonunda da bu kültürün izlerine yer verilmiş. Ancak bu detay tablonun Osmanlı Dönemi’ni yansıtmanın yanında başka bir mesaj da gizliyor: Figür ayaktayken kitap okuyor. Bu durum bana ayakta kitap okumanın rahatsızlık verici olmasına rağmen figürdeki okuma aşkını derinden hissettiren bir detay oldu. Okuma aşkının yanı sıra Doğu kültüründen bir adamın zorluğa rağmen bir yerden destek alarak kitap okuması, en aydın dönemini bilim ve okumalar ile geçiren bu toplumun geldiği duruma da bir gönderme olarak tabloya işlenmiş.
Figürün Duruşu

Osman Hamdi Bey’in tablosundaki isimsiz adam birçok sanat çevresi tarafından ressamın kendisi olduğu şeklinde değerlendiriliyor. Figürün duruşunu bu açıdan ele alırsak, Osman Hamdi Bey’in geldiği toplum ve yüzünü dönmüş olduğu toplumun sentezini yaşadığını anlayabiliriz. Hem Doğu kültürüne dair yaşamını sürdürüyor hem de her ne hâlde olursa olsun kitap okuyarak aydınlığa önem veriyordur. Bu figüre dair bir başka detay ise dik ve özgüvenli duruşudur. Bana her an, soracağım her soruya derinlemesine cevaplar verebilecek bir kişi gibi geliyor bu adam. Ancak bunu kitap okuyan, bilgiye açık insanların hayatlarında daha korkusuz ve özgür olacakları şeklinde de yorumlamak mümkün.
Ab-ı Hayat Çeşmesi

Figürün önünde bulunduğu çeşme herhangi bir tesadüf olmaktansa Osman Hamdi Bey’in özel bir mesajı olarak tablonun arka planına resmedilmiş. Topkapı Sarayı’ndaki Çinili Köşk Müzesi‘nde bulunan bir çeşmedir Ab-ı Hayat. Bir inanışa göre Ab-ı Hayat Çeşmesi’nden akan suyu içenler ölümsüz olmaktadır. Tabloya detaylı baktığımda ise çeşmenin açık olduğunu fark ettim. Bu figür, akan Ab-ı Hayat Çeşmesi’nin önünde ve ayakta kitabını okuyordu. Yani tabloya göre, her koşulda bilime ve bilgiye ulaşmak isteyenler bilgeliğin ölümsüzlüğüne kavuşacaktı.
Gurbette Bir Ab-ı Hayat Çeşmesi

Berlin’in en ünlü müzeleri Müzeler Adası adı verilen bir bölgede bulunur. Buradaki müzelerin hepsinde birbirinden değerli sanat eserleri sergilenir. Ben de 2016 yılında Müzeler Adası’ndaki müzeleri gezme şansını elde ettim. Ancak binlerce sanat eserinin arasında aklımda en çok kalan Ab-ı Hayat Çeşmesi oldu. Müzeye giriş 2016 yılında ne kadardı hatırlamıyorum ancak bugün tam bilet 12 ve öğrenci bileti 6 euro. Hafta içi saat 9 ve 16 saatleri arasında gezilebilen müzenin önündeki çimlerde birçok insan uzanmış sohbet ediyordu. İçeri girdiğimizde ise karşımızda iki büyük heykel ve bu heykellerin ardında iki devasa tablo bizi karşılamıştı. Eserin orada olduğunu bilen annem, “Bak bunu Türk bir ressam yapmış!” diyerek beni Ab-ı Hayat Çeşmesi‘nin önüne götürdüğünde sadece büyülendiğimi hatırlıyorum. Tablo kocamandı ve bir Türk ressam bu tabloyu yapmıştı. Etrafımızda birçok turist bu tabloyla ilgilendikçe ben mutlu oluyordum. Benim yaşadığım bu deneyim ise tablonun gerçekten neden Berlin’de sergilendiği sorusuna müze müdürünün verdiği yanıta bir kanıt oluyor.

Müze müdürü Philip Demant‘ın müze içerisinde en çok önem verdiği eserlerden biri Ab-ı Hayat Çeşmesi. Bu tablo aslında İstanbul Alman Konsolosluğu’nda kenarda kalan bir tabloymuş. O sıralar göçmenleri, Türkleri müzeye nasıl çekebileceğini düşünen Philip Demant ise tabloyu müzeye getirtip girişe koymuş. “İyi ki getirmişim bu tabloyu.” diyormuş müze müdürü. Hatta Almanya’da yaşayan ve Almanya’ya turist olarak giden birçok Türk, bu tablonun varlığından bihabermiş. Ancak Hürriyet Gazetesi’nin bu tablonun Berlin’de sergilendiğini haber yapmasının ardından birçok Türk tabloyu görmeye gitmiş. Şimdi ise ülkemizde hak ettiği değeri göremeyen Ab-ı Hayat Çeşmesi, Berlin’de çokça ilgi görüyor. Her gurbette olanın ardından dendiği gibi, iyi olsun yeter.
Kaynakça
“Bakın bir resim neleri değiştirdi”. Hürriyet. Web. 20.08.2024
“Der Wunderbrunnen”. Staatliche Museen zu Berlin. Web. 20.08.2024
“Köle pazarından Osmanlı sarayına uzanan bir hikâyenin meyvesi: Osman Hamdi Bey”. Independent Türkçe. Web. 20.08.2024