Çıtınızı çıkarmadan izlemeniz gereken film geri döndü! A Quiet Place Part II (Sessiz Bir Yer) 23 Mart itibarıyla Netflix platformu üzerinden seyircinin beğenisine sunuldu. 2018 yapımı A Quiet Place filminin devamı niteliğindeki bu yapım, 2020 yılında gösterime girmiş olsa da, Netflix ile buluşması henüz çok yeni. John Krasinski’nin yönetmen koltuğunda oturduğu filmin kadrosunda Emily Blunt, Millicent Simmonds ve Noah Jupe karşımızda.
İlk Filmi Anımsayalım…

Dünyayı gözleri görmeyen ama sese aşırı duyarlı olan uzaylılar ele geçirdiğinde hayatta kalabilen sınırlı sayıdaki insan çareyi yaşamlarını sessizce sürdürmekte bulmuştur. Abbott ailesi işitme engelli kızları Regan (Millicent Simmonds) ve oğulları Marcus (Noah Jupe) ile işaret dili sayesinde anlaşmaktadır. Filmin başında oldukça trajik bir olay yaşayan aile bu hayata bir şekilde uyum sağlamış ve sessizce yaşamlarını sürdürmektedir. Regan yaşanan bu olay nedeniyle kendini suçlamaktadır ve babasının da onu suçladığına inanmaktadır. Bu nedenle ilk film boyunca babasına içerlemiş bir kız çocuğu izliyoruz. Evelyn (Emily Blunt) hamiledir ve doğumuna çok az kalmıştır. Lee (John Krasinski) bir yandan ailesini güvende tutmaya çalışmakta, bir yandan da Regan’ın duyabilmesini sağlayacak bir cihaz geliştirmektedir.
Ses çıkaran oyuncaklarla oynayan küçük çocuklar, ayağa batan çiviler, havai fişekler ve doğum yapmaya çalışan bir anne eşliğinde ne kadar sessiz olunması gerekiyorsa o kadar gürültü çıkarılan bu filmde Regan, babasının kendisi için geliştirdiği işitme cihazının yaratıkları afallattığını keşfeder ve anne kızın yaratık avlayarak geçirdiği kaliteli zaman eşliğinde ilk film sona erer.
Dikkat! Yazı buradan sonrası spoiler içermektedir. İkinci filmin fragmanına buradan ulaşabilirsiniz.
Gelelim İkinci Filme:

İkinci kısım, açılışı her şeyin başladığı gün ile felakete bir kala yapıyor. Çocuklarını beyzbol maçına getirmiş mutlu aileler gökyüzünde beliren dumanlarla bir şeylerin yolunda gitmediğini anlıyor ve benzer hikayelerde ilk ana eşlik eden kaos, burada da baş gösteriyor. Henüz neyle karşı karşıya olunduğu ve yaratıkların sesle olan bağlantısı bilinmediğinden tüm sahnede saf korku ve panik hakimiyeti göze çarpıyor. Bu sahnenin varlığı, tekrar bugünkü zaman dilimine dönüldüğünde artık daha alışkın, kontrollü ve ne yaptığını bilen bir tavra bürünmeleri açısından karakterlerdeki değişimi başarılı bir şekilde yansıtmaktadır.
Bir eksikle ve bir yeni üyeyle Abbott ailesi artık dağılmış olan evlerinden ayrılıyor ve güvenli bir yer aramaya başlıyor. Bebeğin ağlama ihtimaline karşı yanlarında ses geçirmez bebek beşiği ve içinde nefes alınabilmesi için oksijen tüpü de var. Bu noktada filme yeni bir de karakter dahil oluyor. Emmett (Cillian Murphy) eski bir aile dostudur ve kendi ailesini kaybetmiş bu adamın, kimseyle uğraşacak hali ve hiç umudu kalmamıştır.
Regan radyoda aylardır çaldığını öğrendiği tek şarkının bir mesaj olduğunu çözüp şarkıyı yayınlayanları bulmak üzere ailesinin yanından annesinin rızası olmadan ayrılır. Bunun üzerine bebeğini ve oğlunu bırakamayacak olan Evelyn, çareyi Emmett’ten yardım istemekte ve Regan’ın peşinden onu göndermekte bulmuştur.

Regan‘ın yaklaşan herhangi bir yaratığı veya seslerini duyamadığı hesaba katıldığında tek başına yola çıkması büyük bir cesaret örneği olarak görünmektedir. Diğer taraftan belki de bu durum, hala ilk filmdeki üzücü olaydan ötürü kendini suçlaması ve gözü kara davranması olarak da yorumlanabilir. Bu sırada Regan’ın ardından giden Emmett onunla buluşmayı başarmış ve kızı yolundan döndürüp annesine götürmek istemiştir. İşaret dili bilmemesi, karakterlerin ilk anlarda birbirlerine hissettikleri duygusal mesafenin ve iletişim eksikliğinin güzel bir somutlaştırması olarak öne çıkıyor. Emmett’in yola devam etmeye ikna olmasıyla iki karakter arasındaki bu duygusal mesafenin de zamanla kapanmasına şahit oluyoruz.
Film ilerledikçe hikaye önce ikiye, sonra üçe bölünüyor ve seyirciyi Emmett ile Regan, bebek ile abisi Marcus ve Evelyn‘i kendilerini soktukları tehlikeler içinde izlerken diken üstünde tutuyor. İlk film büyük ölçüde aileye odaklandığından diğer insanların durumu daha az göze çarparken, bu film ile başkalarının nasıl hayatta kaldığı ve yaşamlarını sürdürdüğüne ilişkin de bilgi sahibi oluyoruz. Bununla birlikte bazı insanların daha kuralsız ve vahşi şekillerde yaşamaya başladığı da görülüyor. Hatta Emmett ile Regan kendilerini yakalayan kabilelerden birinin ve o sırada ortamı basan yaratıkların elinden güç bela kurtuluyor.
Bir grup insan ise yaratıkların yüzemediğini öğrenmiş ve bir adada yaşamaktadır. Bu noktada mesajlı şarkıyı onların yayınladığını öğreniyoruz. Emmett ile Regan bu adaya ulaşıyor ancak bir tekne üzerinde yanaşmayı başaran bir yaratık da peşlerinden gelip dehşet saçıyor. Yaratığı radyo istasyonuna çekip Regan’ın işitme cihazıyla her yere toplu yayın yapıyorlar. Böylece sesin duyulduğu her yerde yaratıklar öldürülebilir hale geliyor. Yaratıklara son vuruşu paralel iki sahnede çok erken büyümek zorunda kalan iki çocuğun yapması da izleyenlere çarpıcı bir final yaşatıyor.
Filmde büyük fiziksel acıların, kederlerin ve yasların dahi herkes tarafından sessizce, içe atılarak yaşanmak zorunda kalması izleyene dokunuyor. Bu bağlamda Regan, Emmett’in işitme cihazı ile gittiğini sandığında yere kapanarak sessiz çığlıklarla ağlaması ve Evelyn’in çıt çıkarmadan yaptığı mezar ziyareti oldukça hüzünlü sahneler.
Bütün bunların yanında filmi seyrederken izleyici, gün içinde farkında olmadan ne kadar çok ses çıkardığını da keşfediyor. Karakterlerin ayakları bu filmde ses çıkarmamak adına yine çıplak ve bu durum ”Acaba yine birinin ayağına korkunç bir şey mi olacak?” sorusunu beraberinde getiriyor ve film bunu düşünenleri hayal kırıklığına uğratmıyor.
Film boyunca sesler ve daha da önemlisi sessizlikler konu ve atmosferle birleşip bütünlük oluştururken izleyiciyi de ekranın önünde geriyor. Her küçük ses bir sıçrama nedeni; bununla birlikte aileye yeni katılan, her şeyden habersiz bir şekilde her an gürültü yapma ihtimali olan bebek ve görende klostrofobi yaratan, oksijen tüpü olmadan kolaylıkla mezara dönüşebilecek potansiyeldeki küçük, kapalı bebek beşiği de izleyiciye sık sık tedirginlik yaşatıyor.
90 dakikalık film tıpkı ilki gibi kararında bir uzunluğa sahip ve sıkılma fırsatı vermeden bitiyor. Sevenleri için müjdeli haber ise üçüncü filmin geleceğinin duyurulmuş olması. Film 2025 yılında vizyona girecek.
A Quiet Place 2 keyifli bir film gecesi için uygun bir öneri olarak göze çarpıyor. Şimdiden iyi seyirler dileriz.
Kaynakça:
Öne çıkan görsel: ”Sessiz Bir Yer 2 (2020)”. IMDB. Web. 23.03.2023 tarihinde erişildi.
”Sessiz Bir Yer 2”. IMDB. Web. 23.03.2023 tarihinde erişildi.
”Sessiz Bir Yer”. IMDB. Web. 23.03.2023 tarihinde erişildi.
”A Quiet Place 3 Resmen Duyuruldu! Vizyon Tarihi Açıklandı”. Webtekno. Web. 23.03.2023 tarihinde erişildi.



