A Hero Film İncelemesi: Yarattığımız Kahramanlar

spot_img

Yönetmenliğini İranlı sevilen yönetmen Ashgar Farhadi‘nin yaptığı filmin senaryosu yine Farhadi’ye ait. Yakın zamanda bir öğrencisinden intihal yaptığı iddialarıyla karşı karşıya kalan Farhadi’nin filmi 2021 yılında Cannes Film Festivali‘nde Altın Palmiye için yarışmıştı. Festivalden Juri Büyük Ödülünü kazanarak dönen Farhadi’nin hakkında açılan intihal davasıysa sürüyor. Film Oscar’ın Kısa Listesine de kalmıştı.

Filmde yer alan isimler şu şekilde; Amir Jadidi, Sarina Farhadi, Sahar Goldust, Rana Azadiver, Mohsen Tanabandeh, Fereshteh Sadre Orafaiy, Ehsan Goodarzi.

Sarina Farhadi‘nin Ashgar Farhadi’nin kızı olduğunu da belirtmeden geçmeyelim. Daha önce Bir Ayrılık filminde de yer almıştı.

Ashgar Farhadi’nin kusursuz bir hikaye anlatıcısı olduğunu daha önceki filmlerini izleyenler bilirler. Bu filmde de hikaye anlatıcılığı üst düzeyde diyebiliriz. Sıradan bir olayı alıp, üstüne nefis bir hikaye konumlandırıp, abartıya kaçmadan, tamamen gerçekler üstüne inşa edebilen nadir yönetmenlerden biri. Farhadi’nin filmlerinde tek bir haklı arayışınız varsa buna ulaşmanız pek mümkün değildir. Anlattığı hikayelerde genellikle herkes kendince haklıdır ve kimse katıksız iyi ya da kötü değildir. Tıpkı gerçek hayatta da olduğu gibi.

Satıcı, Geçmiş, Bir Ayrılık filmlerinde olduğu gibi karakterleri tek bir bakışla değerlendirmek çok zor. İran’ın kültürü, İran’ın sosyal koşulları gereği dünya için iyi bir hikaye malzemesi olmasının yanı sıra, yönetmen klasik ajitasyondan kaçınıp güçlü bir dille anlatılması gerekeni dramaturjiden az miktarda faydalanarak yapıyor. Belki de Farhadi’nin dünyada bu kadar sevilmesinin en büyük nedenlerinden biri de budur: Hikayelerin acı taraflarını olabildiğince gerçek şekilde anlatmak.

A Hero, yani Kahraman filminin konusuna gelirsek; cezaevinden iki gün izinle çıkan Rahim Sultani‘nin sevgilisi Ferhunde bir çanta bulmuştur. Çantanın içinde azımsanmayacak miktarda altın vardır. Altınları satıp Rahim’i cezaevinden çıkarmayı planlamıştır. Başta Rahim buna tamam dese de başkasına ait olan altınları satmaktan vazgeçer ve sahibine ulaştırmaya karar verir. Altınların sahibinin bulunmasıyla asıl hikaye başlar.

Filmin her anında ahlaki ikilemler yaşanıyor. Bir taraftan Rahim’in davranışını asilce bulup, takdir nişanı verip, adına kahraman diyebiliyorken; diğer taraftan Rahim’in hikayesinin eksik kalan parçalarının şık olmayan şekillerde tamamlanmasına şahit oluyoruz. Sonuç olarak; yaptığın iyiliğin ya da kahramanlığın kanıtları sadece sözlerden ibaret olduğunda insanlar şüphe etmeye başlıyorlar. Seyirci olarak her şeyden haberdar ediliyoruz tabii. Altınlar sahibine ulaştı mı, Rahim gerçekten iyi amaçlarla mı hareket etti, hepsini biliyoruz. Ancak hikayenin içinde bizler olmadığımız için herhangi bir şeye müdahale edemiyoruz.

Filmde yaşananları izledikçe, altınların sahibi sandığımız kadının belki de dolandırıcı olabileceğini düşünüyoruz. Ama asla emin olamadığımız bir konu bu, ama yaşanan ahlaki ikilemlerden biri de aynı zamanda.

Sosyal Medya’nın egemenliği çağın en büyük getirilerinden biri, ancak bir şey hayatımızda çok fazla yer işgal etmeye başladığında bir noktada faydası dışında zararlarına da maruz kalabiliyoruz. Çağın en büyük getirilerinden biri olan sosyal medya kültürü bir anda çağın en büyük sorunu halini alabiliyor. Sosyal medya ve TV gibi mecralarda kahraman olarak anılırken, duygusal bir boşluk anında yaptığın bir hata, sana atfedilen kahraman unvanını elinden alabileceği gibi seni suçlu bile yapabilir; çünkü insanlar günün sonunda duyduklarına değil, gözünün gördüklerine inanırlar.

Bir iyilik yapma öyküsüyle başlayıp, yaptığı davranışın güzelliğiyle kahramanlaşan ve kısa süre içinde çevrenin de etkisiyle eski halinden daha kötü bir konuma gelen bir adam…

Parasal mevzular nedeniyle hapiste yatan Rahim’in karısının onu bu nedenlerden dolayı terk ettiğini öğreniyoruz. Rahim’in her şeye rağmen hayatına devam etmeye çabalaması, çıkar gözetmeden doğru bir şey yapmaya çalışırken karşısına çıkan fırsatlarla başı dönen ve bu uğurda bazı ufak yalanlara başvurmak zorunda kalarak, elindeki imkanların yok oluşuna imza atan bir adam olmasını doğru gidişini üzülerek izliyoruz. Doğru bir yolda yalanlarla yürüyemezsin. Aslında bunu en iyi bilen kişilerden birisi Rahim. Yaşadıklarından sonra bunu öğrenmiş, fakat tüm bu öğrenmişliğine rağmen çevresindeki insanları dinleyerek aynı hataları yapmaya devam eden bir insan.

Finalinde her şeye rağmen diyemiyor Rahim ve belki de seyircinin gözünde ilk kez gerçekten kahraman konumuna yükseliyor.

Oğlunun kekemeliği üzerinden her şeyi normalleştirmeye çalışanlara hayır diyebiliyor. Bütün hikaye seyircinin gözü önünde yaşansa da, seyircinin Rahim hakkında olan ”acaba?” soruları, oğlunu korumak için vazgeçtiği özgürlüğüyle yok oluyor.

Özgürlükler ülkesi olmayan İran’dan çıkan bu hikayede, yönetmen seyirciyi düşünmekte özgür bırakıyor. Rahim bu yola çıkarken kahraman olmayı mı planlamıştı, yoksa doğru olanı yapmaktan öte bir düşüncesi yok muydu? Belki plansızca gelişen bir planın içinde bulduğu özgür olma düşüncesi onu hatalar yapmaya zorladı? Belki de Rahim hatalarından ders alan biridir ve yaşananlardan sonra belki de onun için en önemli olan şeyin özgürlük değil de oğlu olduğunu kavramıştır.

Rahim’in, final sahnesinde dışarıdaki bir çifte güzel hislerle bakışını izliyoruz. Bu sahne, Rahim’in hala özgür kalmanın hasretinde bir adam olduğunu düşündürüyor; ancak o ifadelerde bir kabullenişi de fark ediyoruz. Bunu zamana bırakmanın ve hayatı normal akışıyla kabullenmenin bilinciyle hareket edecek birinin bakışları var o ifadelerde.

Çaresizlik çok çaresiz bu filmde.

A Hero filminde yönetmen ahlaki meselelere, ressamın bir tabloyu inşa ederken gösterdiği itinalı fırça darbeleri gibi yaklaşıyor.

Anlatılacak derdi bitmeyen coğrafyalarda hikayeler de karakterler de gerçeklikten uzaklaşamıyor. Bu hikayede var olan kişilere karakter demek bile haksızlıkmış gibi geliyor. Bu hikayede bizler varız. Gerçek toplumu oluşturan bireyler…

İnsan kendi hikayesini izlerken sıkılabilir mi?

Filme MUBI‘den ulaşabilirsiniz.

spot_img

1 Yorum

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.