Mitoloji deyince akla ilk gelen olmasa da; Türk mitolojisi köklü bir geçmişe sahiptir. Türk mitolojisi tanrıçalarından belki de en önemlisi olan ve Orhun Yazıtları‘nda adı geçen Umay (Umay Ana), doğurganlık ve bereket tinidir. Farklı toplumlarda farklı isimler alan Umay; Kırgızlar’da Umay Ene, Özbekler’de Umay Ana, Orta Asya’da Ece, Sibirya’da Ayısıt isimleriyle bilinir. Güneşle bağlantı kurduğundan sarı kız olarak anıldığına da rastlanır. Umay Ana, hamilelerin, doğmuş ve henüz doğmamış çocukların, hayvanların koruyucusudur.
Umay Ana’nın Özellikleri Ve Toplumda Yeri

Umay, bir çocuk doğacağı zaman oraya varır ve gök alemindeki süt gölünden getirdiği bir damlayı çocuğun dudaklarına sürer, böylece ona bir ruh vermekte, 3 gün boyunca hem anneyi hem de çocuğu korumaktadır.
Altaylar’da yaşayan Sagay adlı bir Türk kavminin inancına göre kadınlara çocuk küllünü Umay Ana verirdi; yani kadınlar bu tanrıçanın yardımıyla hamile kalırlardı ve bunun için Umay Ana’ya adaklar adarlardı. Aynı zamanda yaygın bir inanca göre bir kadın doğum yaparken Umay ona yardımcı olurdu. Türk topluluklarının bazılarının günümüze kadar taşıdığı bir inanca göre Umay, bir çocuğun doğumundan yürüyünceye kadar geçen üç yıl boyunca çocuğu himaye ederdi.
Güney Sibirya ve Altay Türkleri’nin inançlarına göre Umay, her zaman çocuklarla beraberdir; Umay çocuğun yanından ayrıldığında ise çocuk hastalanır. Umay’ın bir çocuğun yanında olduğunun işareti ise çocuğun uykusunda gülmesidir.
Umay ve Hayat Ağacı
Çoğu kaynakta yalnızca doğurganlık tanrıçası olarak nitelendirilip bu nedenle sadece kadınlar, anneler ve çocuklar ile ilişkilendirilen Umay, aslında bundan daha fazlasıdır. Yalnızca çocukları değil; tüm insanları koruyan, onlara mutluluk veren bir tanrıçadır. Kırgızlar’a göre Umay, bol mahsul almaya ve mülkün artmasına da yardımcı olan bir bereket tanrıçasıdır. Yeryüzüne inmek için gökkuşağını kullanan Umay, istediği zaman kuş kılığına girebilir. Umay, Gök Tanrı‘nın kızıdır ve hayat ağacının sahibidir.

Umay’ın önemini anlamak, hayat ağacının önemini anlamakta yatmaktadır. Türk kültüründe hayat ağacı; dünyanın yaratılışından bu yana mevcut olan, dünyanın merkezinden göğün yedi kat üzerine kadar uzanan, yer ile gök arasında ruhsal bağlantıyı sağlayan kutsal bir ağaçtır ve türeme ile ilişkilendirilir.
Umay Nasıl Görünürdü?
Arkeologların Altaylar’da buldukları seramik ürünler üzerindeki resimlerde Umay, üç boynuzlu olarak betimlenir. Orta Asya’da bazı arkeolojik buluntulardan anlaşıldığına göre Umay beyaz saçlı ve beyaz giyimli olarak, insan biçiminde bir görünüm sergilemektedir; kuş kılığında kanatlı bir kadın görüntüsü de vermektedir. Altay Türkleri onu göklerden inen gümüş saçlı, güzel yüzlü bir kadın olarak düşünmüşlerdir.
Efsanelere Göre Umay
Efsaneye göre Umay, güneş tanrısı Koyaş’ın kızıdır. Sanki güneşle yer değiştirmiş gibi olan Umay; güzel, açık renkli, dağınık saçları ile dünyayı aydınlatmaktadır. Umay, Samray kuşunun iyilik gücüne sahiptir. Ölümsüz olan ve geleceği gören Umay, kızını, ötücü kuğuya çevirip kanatlı atı Ağbuzat ile göğü gezer.

Kazaklar’ın efsanesine göre; analığın ve aile ocağının koruyucusu Umay, çok işgüzar bir kadındı. O, on iki kız evladı büyütmüştü. Onların her biri gittikleri her eve hoşsohbetlik ve uğur götürürlerdi. Bu kadınlar o kadar iş severdiler ki bir derenin suyunu kesip susuz çöllere yönlendirebilirlerdi. Onlar dağdaki çeşmeleri açıp insanların hizmetine sunarlardı. Kızlarının insanlara yaptığı hizmetlere bakan Umay Ana onlarla hep gurur duydu. Bu dünyadan göçme zamanı geldiğinde ise kızlarının canla başla halka hizmet ettiğini gördü ve onları dünyanın her yanından görünebilmesi için yüksek bir kayaya çevirdi. İnsanlar onlara saygı gösterirlerse kötü olmazlar, tek olmazlar, insanlar en zor durumlarda bile yanlış yola sapmazlardı.
Ak Umay Nasıl Kara Umay Oldu?
Çocukların, annelerin ve aile ocağının koruyucusu olan Umay tarihi gelişim sürecinde kutuplaşarak iyi özelliklerinin yanında çocuklara, kadınlara zarar veren bir kötülük kaynağı haline gelmiştir. Umay’ın bu zarar veren kötü yönü Türk toplulukları arasında Kara Umay, Al Kızı, Abası, Al Karısı, Albastı, Umacı gibi isimlerle adlandırılmaktadır. Adı geçen tüm bu kötü ruhlar üremenin ve çoğalmanın düşmanıdırlar. Çocuklara ve kadınlara zarar vermekle görevlidirler. Umay bazı kaynaklarda ölümle de ilişkilendirilmektedir.
Al karısının (Kara Umay), uzun boylu, uzun parmaklı ve uzun tırnaklı olduğuna, yüzünün çok çirkin ve iri, saçlarının siyah, uzun ve darmadağınık, dişlerinin at dişi gibi iri ve seyrek, ayaklarının ise ters olduğuna inanılır. Genellikle kırmızı elbise giyen Al karısının, lohusaların veya yeni doğan çocukların ciğerlerini yiyerek beslendiği subaşında ve ağaçlık yerlerde yaşadığı rivayet edilir.

Umay’ın ateşin ruhu olduğu şeklindeki inanışlar ve ateşin şeytanı yarattığı şeklindeki inanış bu ak iyeye (koruyucu ruh) zamanla olumsuz vasıflar yükleyerek onu kara iye olarak ölüm meleği konumuna getirmiştir. Yaşatmak ve çoğaltmak misyonuyla Türk toplulukları arasında bilinen ak iye Umay, ateş ruhuna bağlanarak mahvedici bir özellikle son zamanlarda ölüm getirici misyonuyla adı değiştirilerek karşımıza çıkmaktadır.
Arkeolojik araştırmalar, Türklerin yaşadığı yerleşim yerlerinden elde edilen bulgular, ilk aile yapılanmamızın ataerkil değil de anaerkil bir yapı olduğunu göstermektedir. Henüz demirin silah yapımında kullanılmadığı dolayısıyla avcılığın gelişmediği toplumlarda erkekler pasif ve geri planda; kadınlar ise toprakla uğraşarak ekip biçme gerçekleştirdiği dönemlerde aktif konumdadır. Dede korkut Hikayeleri’nde de anlatıldığı gibi evin direği olarak kadın ön plana çıkmaktadır. Ataerkil bir evrilme sonucu günümüzde evin direği kadından erkeğe geçmiştir. Bugün Anadolu’da evimin direği denilince evin erkeği anlaşılmaktadır. Zamanla anaerkil yapının zayıflaması, kadının merkezi konumdan çıkarılmasıyla Ak Umay güzel atıfları alınarak Kara Umay’a dönüştürülmüştür.

Tarihçi Şakir İbrayev Ak Umay’ın Kara Umay’a dönüşmesinin nedeninden şöyle bahseder: ”Doğanın kutsallığı kayboldukça anaerkil düzenden ataerkil düzene bir geçiş gözlenmektedir. Bu sebeple anaerkil dönem yerine ataerkil dönem geldiğinde kadınları düşman güç ve kişiler olarak gösterme sırası gelmiştir.”
İslamiyet ile birlikte Umay inancında birtakım değişiklikler olmakla beraber inanç sistemi içerisinde halk arasında hâlâ izlerini sürdürdüğü görülmektedir.
Ritüel ve Adetlerde Umay’ın İzleri
Türkiye’de başa kuş konması veya pislemesi uğurlu sayılır. Başa devlet kuşu, huma kuşu kondu tabiri de yine Umay kültüyle bağlantılıdır. Umay’ın kuş gibi düşünüldüğü Orta Asya’da da aynı inançlar görülür. Doğumdan sonra yemek verilmesi, doğum aşı dökülmesi de Umay’a verilen kanlı/kansız kurban törenlerinin sonucudur.

Umay Ana’ya İstanbul’da Ayasofya’nın duvarlarında ve pek çok tarihi eserde rastlamaktayız.
Umay Ana Neden Dünya Mitolojisindeki Tanrıçalara Benzer?
Umay, diğer çeşitli dinlerde yer verilen toprak ana tanrıçalarına benzer. Antropoloji çalışmaları bize insanlığın farklı coğrafyalarda, farklı kültürel yaşamları olsa bile insan zihninin her yerde benzer şekilde çalıştığını, psikolojik iç dünyasının aynı olduğunu göstermektedir. Toplumların mitlerine, mitolojik kahramanlarına baktığımızda da tespit edilen çeşitli benzerlikler, bunu düşündürmektedir.

Anadolu’da Kibele, Babil’de İştar, Sümerler’de İnanna, Mısır’da İsiz, Musevilerde Astarte, Yunan’da Gaia, Roma’da Venüs, Hint kültüründe Uma, İnkalar’da Pachamama, Orta Asya Türk Şaman kültüründe Ak Ana ve daha niceleri ile beraber Umay Ana tarih boyunca var olmuş ve olacak bütün kadınların dilidir aslında.
Kaynakça
- Kına, Kıymet.”Atlı gelip yaya kalanlar Umay Ana’dan Al Karısı’na”.Temkeş. Erişim Tarihi: 19 Şubat 2023.
- Apaydın, Neşe. Söylem Filoloji Dergisi Yıl 2019, Cilt 4, Sayı 2, 216 – 237, 30.12.2019. Erişim Tarihi: 19 Şubat 2023.
- Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, İzmir 1999, ss.215-218. Erişim Tarihi: 19 Şubat 2023.
- Bayat, Fuzuli (2007). Türk Mitolojik Sistemi (Kutsal Dişi-Mitolojik Ana, Umay Paradigmasında İlkel Mitolojik Kategoriler-İyeler ve Demonoloji). II. Cilt. İstanbul: Ötüken Neşriyat
- İnan, Abdulkadir. (1998). Makaleler ve İncelemeler. I. Cilt. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
- ŞİMŞEK, Esma. (2017). “Türk Kültüründe Alkarısı İnancı ve Bu İnanca Bağlı Olarak Anlatılan Efsaneler”. Akra
- Uluslararası Kültür Sanat Edebiyat ve Eğitim Bilimleri Dergisi. S.12, c.5 İstanbul. s. 99.