II. Dünya Savaşı’nı Konu Alan 10 Kitap

Editör:
Hande İzgiş

1939 yılında Almanya’nın Polonya’yı işgaliyle başlayıp 1945 yılına kadar süren II. Dünya Savaşı birçok kişi için tarihin en kanlı ve utanç dolu savaşı. Ortalama 85 milyon insanın öldüğü bu savaşta, sağ kurtulanların toplama kamplarında ağır travmalara maruz kaldığını, işkence gördüğünü biliyoruz. Her savaşta olduğu gibi insanlar o dönemde de yaşadıklarını edebiyata, sanata dökmeye ve gelecek nesillere ulaştırmaya çalıştılar. Savaş dönemini yaşamış, toplama kamplarından sağ kurtulmuş insanların yazdığı kitaplardan tutun da savaşın getirdiği sosyolojik ortamı değerlendiren, ilham alan birçok edebi eser yazıldı. Biz de sizler için bu eserleri derledik. Keyifli okumalar!

1.  Anne Frank’in Hatıra Defteri-Anna Frank

2. Dünya Savaşı romanları dendiğinde aklımıza gelen ilk kitaplardan biri Anne Frank’in Hatıra Defteri. Kitap, ailesiyle beraber bir binada Nazilerden saklanan Anne’nin burada yaşadığı olayları ve hislerini yazdığı günlüğünden oluşuyor. Devamlı yakalanma hissiyle korku içinde yaşayan, bir anda okulundan, arkadaşlarından ayrılan, dışlanan, küçücük bir ortamda sürekli gördüğü ailesiyle çatışmalar yaşayan genç bir kızın kurtulacağına olan sonsuz inancı ve umudu birçok insana ders olabilecek nitelikte. Babası, her zaman yazar olmak istediğini söyleyen ve “Öldükten sonra da yaşamak istiyorum.” diye yazan kızının hayalini gerçekleştirmek için 1947 yılında Anne’in günlüğünü kitap olarak yayınlatmış.

Sevgili arkadaşlarım bu soğul gecelerde kim bilir hangi çukurda can verirken ben sıcak yatağımdayım diye düşünüyorum, uykularım kaçıyor, onları düşünmekten uykusuz sabahı ediyorum. Bu yaban insanların eline düşmüş yakınlarım aklıma gelince bir korkudur düşüyor içime. Bütün bu çektikleri sırf Yahudi oldukları için!”

2. Kadersizlik-Imre Kertesz

Sıradaki önerimiz toplama kamplarından sağ çıkmayı başarmış, II. Dünya Savaşı sırasındaki anılarını kitaplaştıran Imre Kertesz. Kadersizlik romanıyla 2002 Nobel Edebiyat Ödülü alan Kertesz, insanların ona acımasından nefret ettiği için diğer savaş mağduru kişilerden farklı olarak romanında duygulara yer vermemiş, gözlemlediği her şeyi müthiş bir kayıtsızlıkla yazıya dökmüş. Bu sebeple soykırım kurbanlarıyla alay ettiği düşünülen Kertesz’in asıl amacı romanına duyguları katmadan okuyucuya olayları dehşetli bir gerçeklikle vermekti. Sadece savaşa değil savaştan sonra her şeyini kaybeden 14 yaşındaki bir çocuğun hayatına nasıl devam edebildiğine de ışık tutan harika bir roman.

“İnsanın kendisinden neyin ne kadar eksildiğini günbegün hesap etmesinden, günbegün izlemesinden daha fazla acı verici bir başka şey olamaz.”

3. Çizgili Pijamalı Çocuk-John Boyne

Çizgili Pijamalı çocuk, II. Dünya Savaşı sırasında biri Auschwitz Toplama Kampı’nda esir diğeri ise Auschwitz Toplama Kampı komutanının oğlu olan iki çocuğun dokunaklı hikayesini anlatır. Kurulan bu sıra dışı arkadaşlık, çocukların savaşa bakış açıları ve masumiyetleriyle birlikte işlenen II. Dünya Savaşı hakkında yazılmış en iyi kitaplardan bir tanesi. 2008 yılında Mark Herman yönetmenliğinde filmi çekilerek beyaz perdeyle de buluşturulan bu hikayenin hem kitabını hem de filmini hepinize tavsiye ederiz.

“Neden tel örgülerin o tarafında o kadar çok insan var?” diye sordu. “Ve hepiniz orada ne yapıyorsunuz?”

4. Schindler’in Listesi-Thomas Keneally

Oscar Schindler, fabrikalarında istihdam ederek 1200 Yahudi’nin hayatını kurtaran Nazi Partisi üyesi Alman bir işadamıdır. Yahudiler için bir kurtarıcı, kahraman olarak görülen Schindler’in gerçek yaşam öyküsünden esinlenerek yazılan bu kitap birçok dile çevrildi ve Booker Ödülü ve Los Angeles Times Kitap Ödülü gibi ödüllere layık görüldü. Schindler’in Listesi aynı zamanda Steven Spielberg tarafından sinemaya uyarlandı ve 12 dalda Oscar Adaylığı, 7 dalda da Oscar ödülü kazandı. Hem okurken hem de izlerken Schindler’in zekasına, merhametine hayran kalacağınız etkileyici bir hikaye.

“O gün düşünme yetisine sahip olan herkes, gelecekte olacakları bütün çıplaklığıyla görmeye başladı. O günden sonra, sistemi alt etmek için gücümün yettiği her şeyi yapmaya karar verdim.”

5. Ahşap Sandık Üzerindeki Çocuk-Leon Leyson

Ahşap Sandık Üzerindeki Çocuk, bir önceki önerimizde bahsettiğimiz Oscar Schindler’in Yahudi Soykırımı’ndan kurtardığı en genç kişi olan Leon Leyson’un hikayesini anlatıyor. Schindler’in fabrikasında çalışırken boyu yetmediği için ahşap bir sandık üzerinde durmak zorunda kalan yazarımız bu kitapla birlikte tüm dünyaya Schindler’in kahramanlığını gösterme fırsatı buldu. Leon Leyson, 1974 yılında kendisini “Küçük Leyson” olarak hatırlayan kahramanıyla tekrar bir araya gelmiştir.

“Her ne kadar filozof olmasam da Oskar Schindler’in Kahramanlık tanımına uyduğuna inanıyorum. Tek bir insanın bile kötülüğe karşı durup dünyada bir fark yaratabileceğini ispatlamış oldu o. Ben de bunun yaşayan bir kanıtıyım.”

6. İnsanın Anlam Arayışı-Victor E. Frankl

Victor E. Frankly’nin II. Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarında yaşadıklarını, kurucusu olduğu legoterapi’nin ilkeleriyle anlattığı eseridir. Yaşamla mücadele eden Yahudi Soykırımı kurbanlarının “anlam” arayışına ışık tutmayı ve “İnsanı insan yapan nedir?” sorusuna cevap bulmayı amaçlar. Toplama kamplarında yaşanılanların psikolojik altyapısının metaforlar eşliğinde okuyucuya sunulduğu İnsanın Anlam Arayışı, şimdiye kadar 15 milyondan fazla satmış, Holokost’un okunması gereken eserlerinden bir tanesi.

İnsanı en çok yaralayan şey fiziksel acı değil, haksızlığın, mantıksızlığın verdiği ruhsal ıstıraptır.”

7. Auschwitz Kütüphanecisi-Antonio G. Iturbe

Auschwitz Kütüphanecisi, Auschwitz tutsağı Dita Kraus’un gerçek hayat öyküsüne dayanır. Mahkumlar 31. blokta gizli bir okul kurmuşlar ve kitapların yasak olduğu bu toplama kampına 8 adet kitap sokmuşlardır. Alman asıllı bir Yahudi olan blok sorumlusu Fredy Hirsch, birbirinden değerli bu 8 kitabı koruması için Dita’yı görevlendirince küçük kız toplama kampında kendine tutunacak bir amaç bulur. Şiddete, ölüme, kötülüğe, korkuya, açlığa boğun eğmemeyi ve amacı uğruna her şeyi yapabilmeyi anlatan, Dita’nın direnişinin öyküsü.

“Naziler kaç okul kapatırlarsa kapatsınlar, kim bir köşede bir şeyler anlatmak için durursa ve çocuklar da dinlemek için onun etrafını sararsa orada bir okul kurulmuş demektir.”

8. Kızıl Göğün Altında-Mark Sullıvan

Kızıl Göğün Altında, II. Dünya Savaşı’nın kahramanlarından biri olan Pino Lella’nın gerçek hikayesine dayanır. Hayatına sıradan bir genç olarak devam eden karakterimiz evi Naziler tarafından bombalandıktan sonra, Yahudiler’in şehirden kaçmalarına yardım eden gizli bir örgüte katılır. Aynı zamanda Hitler’in sağ kolu, Nazi Almanyası’nın en güçlü komutanlarından biri olan General Hans Leyers’in şöförü olarak işe alınan Pino, bunu Yahudiler’e yardım edebilmek için ajanlık yapabileceği bir fırsat olarak görür. Pino, Nazilerin acımasız planlarını, dehşeti ve korkuyu deneyimlerken aynı zamanda sevdiklerine yardım etmeye çalışır.

“O saklanmıyordu. İtalya’daki Nazi gücünün merkezinde bir casustu o. İçi ürperdi ve ilk kez casus olmanın, çocukken oynadıkları oyunlardaki gibi bir ispiyoncu olmanın değil, bir askeri eylem olarak casus olmanın ne demek olduğunu düşündü.”

9. Herkes Yalnız Ölür-Hans Fallada

Modern klasik eserlerden biri olan Herkes Yalnız Ölür, yayınlandığı ilk yıllar yoğun bir ilgi görse de sonraları bu ilgi azaldı hatta tamamen unutuldu diyebiliriz. Kitabımız, gayet sıradan bir aile olan Quangel ailesi etrafında dönüyor. Bir gün oğullarının cephede öldüğünü öğrenen Otto ve Anna Quangel çifti, Hitler’i desteklemeyi bırakıp onun karşısında yer almaya karar verirler. Böylece Hitler karşıtı, sakin, ölçülü ama etkili bir plana girişirler. Bu savaş sürdükçe kimsenin mutluluğa ve huzura kavuşamayacağının altını çizen çiftimiz şehrin her yerine Hitler karşıtı mektuplar bırakmaya başlamasıyla olaylar gelişir. Gerçek bir yaşam öyküsünden uyarlanan bu kitap, herkesin okunması gereken dönem kitaplarından bir tanesi.

“Bütün olup bitenlere karşın hiç kimse sesini çıkarmıyor. Kimse karşı çıkmadığı gibi suçlular da giderek daha çok zafer çığlıkları atıyor.”

10. Kitap Hırsızı-Mark Zusak

Son önerimiz yazarın yazım tarzıyla ve etkileyici olay örgüsüyle çok satanlardan uzun süre düşmeyen Kitap Hırsızı. Genel konusu ölüm olan ve ölümün ağzından yazılan bu kitapta II. Dünya Savaşı sırasında Almanya’da yaşayan Liesel Meminger adında küçük bir kızın hikayesi anlatılır. 2013 yılında filme uyarlanan Kitap Hırsızı, okumadan geçmemeniz gereken kitaplardan bir tanesi.

“Bir koltuk, iki adam, kısa bir tartışma ve…ben. İnsanların ölüm şekline bazen inanamıyorum.”

 

 

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Küçük Gün Işığım Film İncelemesi: Kabullenmenin Gücü

Kusursuzluk arayışının değil, kendin olmanın kıymetini; sonuca değil, yolculuğa odaklanmanın anlamını keşfedeceğiniz sarsıcı ama iç ısıtan bir aile hikâyesine davetlisiniz.

Joseon’daki İstikrarsızlık: Kral Injo

İstikrarsızlığıyla Kore ulusunun gelişmesinin önünü kapamış bir hükümdar olarak hatırlanan ve günümüzde hala eleştirilen Kral Injo'nun tarihteki yeri.

Sessizliğe Karşı Yazmak: Kadın Yazarların Sansüre Direnişi

Sansür, yalnızca siyasi bir baskı mekanizması değil; aynı zamanda kültürel, ahlaki ve cinsiyet temelli bir sessizleştirme aracıdır.

Hasçelikler and the City: Dijital Bir Ailenin Hikâyesi

Hasçelikler and the City; dijital dünyada temsiliyet, samimiyet ve medya sınırlarını sorgulayan gerçekçi bir aile anlatısıyla izleyicileri içine çekiyor.

Cumhuriyet Aydınları: Behice Boran

İlk kadın sosyolog, ilk kadın siyasi parti genel başkanı, Marksist, yazar ve akademisyen olan Behice Boran; Türk solunun en güçlü temsilcilerinden biri olmuştur.

Tabloları Dinlemek: Édouard Manet

Bazı bakışlar ancak bazı nefeslerle tanımlanıyor. Manet'nin fırçası, Tezer'in nefesi gibi...

Edebiyatta Semtlerin İzleri: Emirgan

İstanbul'un en güzel semtlerinden biri olan Emirgan, şiirlerde de romanlarda da ele alınan bir semt olmuştur.

Natalia Ginzburg: Edebiyatın ve Direnişin Güçlü Sesi

İtalyan yazar Natalia Ginzburg, toplum ve aile temalarını sıklıkla işleyen, döneminin devrimci kimliğini benimsemiş ve bunu da eserlerine yerleştirmeyi uygun bulmuştu.

Notting Hill: Londra’nın En Renkli Yüzü

Notting Hill; renkli sokakları, pazarı ve kültürel dokusuyla Londra’da hem ruhunuza hem gözünüze hitap eden özel bir semttir.

Dostoyevski’nin Rus Edebiyatı Üzerindeki Etkisi

Dostoyevski, Rus edebiyatında sadece bir isim değil aynı zamanda döneminin edebiyat anlayışına da yön veren önemli bir yazardır.

Editor Picks