Van Gogh’un Kavgası: Arles’deki Kırmızı Üzüm Bağları Tablosu

Yazı İçindekiler [hide]

Van Gogh, 37 yıllık yaşamının sadece küçük bir kısmında resim sanatıyla ilgilenmesine rağmen kısa sürede sanat dünyasına bini aşkın eser bırakabilmiş bir sanatçıdır. Yaşam anlayışı onun tuvallerine yansımıştır. Her tablosu içinde bir ve bütün olan yaşamı barındırır. Üstelik, tablolarını aklı ve kalbi ile iş birliğine girerek incelersek içeride kendine ait ve en önemlisi sanatçıya ait önemli bulgulara rastlayabiliriz.

Söylenti Dergi, Van Gogh – Arles’deki Kırmızı Üzüm Bağları isimli çalışmasını sizler için inceledi.

 

 

Arles’deki Kırmızı Üzüm Bağları

Van Gogh’un yaşamı boyunca satabildiği tek tablosu Arles’deki Kırmızı Üzüm Bağları‘dır. 1888’de yapılan eser, 1890’da Brüksel Fuarında Anna Boh‘a 400 Frank’a satılmış olsa da şu anki değeri 90 Milyon dolardan fazladır. Van Gogh’un satılan tek eseri olduğundan belki de, şu anda Moskova’da Puşkin Güzel Sanatlar Müzesi’nde sergilenmektedir. Bir alt parantez açmamız gerekirse her ne kadar Arles’deki Kırmızı Üzüm Bağları Van Gogh’un yaşamı boyunca satabildiği tek eser olarak bilinse de aslında Van Gogh cüzi miktarlara birkaç eserini daha satabilmiştir. Tabii 400 Frank, Van Gogh için diğer eserlerini sattığı fiyatlar karşısında hatırlanmaya değer bir sayı olduğundan günümüzde de daha sık hatırlanmaktadır.

Van Gogh, doğayı resmetmeyi kendine ilahi bir görev edinmişti desek abartmış olmayız. Öyle ki yağmurlu günlerde bile şemsiyesini alır ve eskiz çizmeye giderdi. Genelde tarlalarda çalışırdı. Kardeşi Theo’ya gönderdiği mektuplardan birinde doğaya karşı duyduğu heyecanı şu sözlerle dile getirirdi: “Eğer doğayı gerçekten seviyorsanız, her yerde güzellikler bulursunuz.” Öyle ki bu dünyaya kendi isteği ile veda ederken bile, adeta ana rahmine kaçar gibi doğaya kaçmıştır.

Arles’deki Kırmızı Üzüm Bağları’nda da kavurucu sıcağın altında, üzüm bağında çalışan kadınlı erkekli bir çiftçi grubu görürüz. Renkler ve gölgeler tuvale öyle gerçekçi yansıtılmıştır ki çiftçilerin tenini yakan güneş bizi de yakmış, kavurucu sıcak başımızı döndürmüştür. Van Gogh, bu sahneyi doğada eskiz yapmaktan eve döndüğü gün görmüştür ve manzara onu tüm gerçekliği ile etkilemiştir. Günbatımında yıkanan ve insana emeğin ne olduğunu hatırlatan bu sahne sanatçı kadar alıcıyı da etkilemiş olacak ki aldığı eleştirilere rağmen Van Gogh’un satılan tek eseri olmuştur.

Van Gogh 2 Ekim 1888′ de Eugene Boch’a gönderdiği mektupta Arles’deki Kırmızı Üzüm Bağları çalışması hakkında şunları söylüyor: “Ah, Mont Majour yakınlarındaki üzüm bağında çalışmaya gitmem gerekiyor. Hepsi morumsu sarı. Mavi gökyüzünün altında yeşil, güzel, renkli bir motif.”

Eserde sıcak ve soğuk renklerin uyumu resmi doyuran en önemli unsurlardan biri. Ufuk çizgisindeki doygun maviler tablonun renk bütünlüğünü korumada yardımcı olurken, tarlada hüküm süren sıcak renkler ve etkili gölgelendirmeler eserin anlattığı hikâyeye bütünlük kazandırıyor.

Çiftçiler sabahın erken saatlerinden güneş batana kadar tarlada çalışan ve evine gerçek anlamda ekmek parası götüren emekçilerdir. Yorucu günün sonunda güneş sadece başlarına geçmez, hasret dolu yüreklerini de yakar. Her sabah güneşi selamlamak ve gün sonunda ona veda etmek her sevgilinin dayanabileceği türden değildir. Sabır, sevgi ve inanç gereklidir. Alından akan her ter feda edilmiş zamanın gözyaşları hükmündedir. Arles’deki Kırmızı Üzüm Bağları’nda işte bu gözyaşları akar yüreklerimize. Tabloya baktığımızda pişmanlıkla yoğurulan bir hayat görürüz. Tarla başında feda edilen hayatların hüznü haksız rekabet ile büyüyen bir neslin kızıl kavgasını da içerir. Buna rağmen, aynı yoğunluk bize her şeye rağmen direnme gücü verir. Güneşin tüm acıya rağmen orada olması bize umut etmeyi hatırlatır, güven verir. İçimiz kavga ile barış arasında gidip gelirken ruhumuz hayatın elzem anlamını aklımıza işlemiştir çoktan.

Sanatçı çizim tarzıyla zamanının ressamlarından birçok eleştiriye maruz kalmıştır. Arles’deki Kırmızı Üzüm Bağları da bu eleştirilerden nasibini almıştır. Özellikle kullanılan renklerin yoğunluğu birçok ressam tarafından dönem dışı olarak görülmüş ve fazlasıyla eleştirilmiştir. Pek tabii bu eleştiriler Van Gogh’u Van Gogh yapmaktan ileri gidememiştir ve Van Gogh, fırçası ve yüreği ile hem sanat dünyasına hem de insanlığa yeni bir soluk getirmiştir.

Yazımızı burada sonlandırırken Doctor Who dizi serisinin bir bölümünde “Van Gogh, dünyaca tanınan bir ressam olduğunu görebilseydi ne hissederdi?” konulu bölümündeki önemli kesiti bu bağlantı üzerinden izleyebilirsiniz.

Kaynakça:

1. https://www.google.com/url?sa=t&source=web&rct=j&url=https://pushkinmuseum.art/data/fonds/europe_and_america/j/0000_1000/zh_3372/index.php%3Flang%3Den&ved=2ahUKEwijw5Gu2Kn4AhWzQvEDHVEcCoQQFnoECDgQAQ&usg=AOvVaw02Jw3ptY9f_s1OmUO9kk-q

2. https://www.google.com/url?sa=t&source=web&rct=j&url=http://www.museumconservation.ru/data/specprojects/van-gogh-red-vineyard/index-eng.html&ved=2ahUKEwijw5Gu2Kn4AhWzQvEDHVEcCoQQFnoECGEQAQ&usg=AOvVaw2OIrGA8aabLViK8viLtZ-A

3. https://www.google.com/url?sa=t&source=web&rct=j&url=https://moscsp.ru/tr/kartina-krasnye-vinogradniki-v-arle-analiz-kartiny-vinsenta.html&ved=2ahUKEwir5oP06af4AhUPRvEDHclUB04QFnoECAgQAQ&usg=AOvVaw1WVYPV7r0DXEOSlPESy5-X

4. https://www.google.com/url?sa=t&source=web&rct=j&url=https://tr.uobjournal.com/2419-description-of-vincent-van-goghs-painting-red-vineya.html&ved=2ahUKEwir5oP06af4AhUPRvEDHclUB04QFnoECA0QAQ&usg=AOvVaw2cTxCGl0GbfWToA-MPCWpr

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Natalia Ginzburg: Edebiyatın ve Direnişin Güçlü Sesi

İtalyan yazar Natalia Ginzburg, toplum ve aile temalarını sıklıkla işleyen, döneminin devrimci kimliğini benimsemiş ve bunu da eserlerine yerleştirmeyi uygun bulmuştu.

Notting Hill: Londra’nın En Renkli Yüzü

Notting Hill; renkli sokakları, pazarı ve kültürel dokusuyla Londra’da hem ruhunuza hem gözünüze hitap eden özel bir semttir.

Dostoyevski’nin Rus Edebiyatı Üzerindeki Etkisi

Dostoyevski, Rus edebiyatında sadece bir isim değil aynı zamanda döneminin edebiyat anlayışına da yön veren önemli bir yazardır.

Söylenti Radarında Bu Ay: Isaac Winemiller

Müzikal yalnızlığı bir estetik tercih haline getiren Isaac Winemiller, duygusal derinliğiyle bu ay Söylenti Radar’ında öne çıkıyor.

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Editor Picks