Ölümden Acı: Umutsuzluğa Mahkûm Bir Aşk | 20 Alıntı

43 yıllık yaşamına onlarca değerli eser sığdıran Guy de Maupassant, Fransız edebiyatının önemli yazarları arasındadır. Kısa hikâyeleriyle ünlenen yazarın romanları da bulunmaktadır. “Ölümden Acı” da Maupassant’ın umutsuzluğa mahkûm aşkları anlattığı romanıdır. Ressam Olivier Bertin’in ve Guilleroy Kontesi’nin aşkı Kont’un varlığına karşın senelerce sürer. Ancak yıllar geçtikçe hem Olivier hem de Kontes zamanın yıkıcılığının kurbanı olmayı kabullenememeye başlarlar, yaşlılık onlar için asla yenilemeyecek bir düşman hâline gelir. Kontes’in yetişkinliğe yeni adım atmış, annesinin gençliğine neredeyse tıpa tıp benzeyen kızı Annette de Olivier için kabullenmesi zor, umutsuz bir aşka dönüşür. Gelin bu imkânsız aşkların anlatıldığı romandan alıntılara hep beraber bakalım.

  1. ..hep beğenilme arzusu, kendisi hiç ayrımına varmasa bile kafasını karıştırıyor, yolunu gizliden gizliye düzenliyor, düşüncelerini sınırlandırıyordu. (s.14)
  2. Yaşamımda yalnız siz vardınız, yalnız siz olacaksınız Any, dün de, bugün de, yarın da. (s.19)
  3. Neydi bu? Aşk mı? Görmek için, anlamak için, kendi yüreğine iniyordu şimdi. (s.34)
  4. Aşkınız ne durumda bugün? (s.37)
  5. Kontes anlamıyor, anlamaya da çalışmıyordu, onun acı çektiğini görmenin amansız kederi içinde uyuşmuştu, bu kederse neredeyse bir mutluluktu. (s.38)
  6. ..en sonunda anladı ki çağrılan umutsuzluk gelmeyecekti, uyuşukluğunu silkip attı o zaman. “Tuhaf,” diye mırıldandı, “nerdeyse hiç üzülmüyor gibiyim.” (s.40)
  7. Ne diye hiçbir şey gerçekleşmezdi sanki? Neden kovaladığımızı hiçbir zaman yakalayamazdık ya da yalnızca bu hayal kırıklıkları avını daha da acılı yapan parçalara erişirdik, neden? (s.45-46)
  8. Bir kadın kendisine saldıran erkekten nefret etti mi nefretini göstermeden duramaz onun yanında. (s.46)
  9. ..ona göre sanatçılar ve bilginler, Tanrı’nın seçkin çevre insanlarını eğlendirsin ya da onlara yararlı olsun diye görevlendirdiği zeki askerlerdi.. (s.56)
  10. İnsan annesini nerdeyse bilmeden, duymadan sever, çünkü yaşamak gibi doğal bir şeydir bu; bu aşkın köklerinin derinliği de ancak son ayrılış dakikasında anlaşılır. Başka hiçbir sevgi karşılaştırılamaz bununla, çünkü ötekiler bir karşılaşma sonucudur, bu ise doğuştandır… (s.118)
  11. ..ölümün, çevresinden her an birini aldığına bakmıyor insan, bir gün de bizi alacak. Ona baksaydık, onu düşünseydik, böyle dalgın olmasaydık, önümüzde olup biten her şeyden zevk alıp körleşmeseydik yaşayamazdık, bu sonsuz kırımı görmek deli ederdi bizi. (s.118)
  12. Ah! Bu ilk gözyaşları ne kadar acı veriyor insana! (s.121)
  13. İnsanlar ağlayamasalar, en sonunda ya gerçekten çıldırır ya ölürlerdi. (s.121)
  14. Gözyaşı suya dönüşmüş kandır. (s.134)
  15. İnsan gençken uzaktan uzağa da aşık olabilir; mektuplarla, düşüncelerle, arı bir coşkunlukla, belki yaşamı önünde gördüğü için, belki de tutkusu yüreğinin gereksinimlerinden fazla olduğundan… (s.139)
  16. “Ah!” dedi. “Böyle anlar neden çabuk geçer? Hiçbir şeyi tutamıyor insan, hiçbir şeyi alıkoyamıyor. İyi olanı tatmaya zaman bile yok.” (s.141)
  17. Kendimi kesinlikle size adamak isterdim, çünkü insan sevdi miydi, en iyisi vermektir, her zaman vermek; yaşamını, düşüncesini, bedenini, elindekileri, her şeyi, her şeyi vermektir, en iyisi verdiğini, daha da fazlasını verebilmek için her şeyi tehlikeye atmaya hazır olduğunu duymaktır. (s.142)
  18. İnsan bir kez sever! Gönül başka varlıklarla karşılaşınca coşabilir, çünkü herkes herkeste etkiler, tepkiler uyandırabilir. Tüm bu etkiler dostluğu, hevesleri, sahip olma isteklerini, şiddetli ve geçici ateşleri doğurabilirler, ama gerçek aşkı doğuramazlar. (s.171)
  19. Değişmez düşüncelerle iyileşmez hastalıkların kemirici ısrarı vardır. Bir ruha girmeyegörsünler, yiyip bitirirler onu, ne düşünmeye zaman bırakırlar, ne de herhangi bir şeyden zevk almaya. (s.185)
  20. Artık hiçbir şey beklememek, hiçbir şey ummamak, arzu etme hakkı bile kalmamak, kendini yaşamın emekliliğinde yaşı geçmiş, işi bitmiş bir memur gibi düşkün bulmak ne dayanılmaz işkenceydi! (s.213)

Ölümden Acı, Guy de Maupassant, Can Sanat Yayınları, 4.Baskı

Aycan Öztekin
Aycan Öztekin
"Her şey geçer. Ebedi olan sadece güçlü sanattır." -Théophile Gautier

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Notting Hill: Londra’nın En Renkli Yüzü

Notting Hill; renkli sokakları, pazarı ve kültürel dokusuyla Londra’da hem ruhunuza hem gözünüze hitap eden özel bir semttir.

Dostoyevski’nin Rus Edebiyatı Üzerindeki Etkisi

Dostoyevski, Rus edebiyatında sadece bir isim değil aynı zamanda döneminin edebiyat anlayışına da yön veren önemli bir yazardır.

Söylenti Radarında Bu Ay: Isaac Winemiller

Müzikal yalnızlığı bir estetik tercih haline getiren Isaac Winemiller, duygusal derinliğiyle bu ay Söylenti Radar’ında öne çıkıyor.

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Editor Picks