Sanatın teknolojiyle evrimi sürerken, sanatçılar da teknolojinin sunduğu yenilikleri incelemeye, keşfetmeye ve sanat için yeni araçlar arayışına devam ediyor. Gelenekçiler, modern sanat savunucuları, dijital sanat derken sanatın ortaya yeni bir türü daha çıktı; internet sanatı. Öyle ki, tüm dünyayı etki altına almış olan ve halen etkileri süren Covid-19 virüsünün ortaya çıkmasıyla birlikte tüm dünya insanları olarak hayatlarımıza büyük anlamda belirli kısıtlamalar getirildi. Bu kısıtlamalar birtakım değişiklikleri de beraberinde getirdi. Değişikliklerin sebep olduğu yenilikler de kimileri için iyi, kimileri için de kötü ancak su götürmez bir gerçek var ki dünya üzerinde yeni bir düzene çoktan geçiş sağlandı bile.
Sanatın değişen doğasıyla birlikte söz konusu yeniliklerden biri olan internet sanatı da bu sayede öne çıktı. Teknolojinin katkısıyla bu süreçte sanatçı ile sanatseverin etkileşim kurmasına ve işbirliği yapmasına imkan sağlanırken, herkes için sanata erişim de kolaylaştı. Alışılagelmişin dışında sanal platformlarda çevrim içi sergiler, konserler, müze ziyaretleri derken teknoloji sanatı bir adım daha ileriye taşıyor; uzayda müze.
Müzelerin Geleceği başlığıyla, akademik araştırmalar ile birlikte kültürel ve sanatsal faaliyetlere de ara vermeden devam eden Ankara Üniversitesi‘nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen bu fütürist sergi, dijital dünyada müzelerin kültürel geleceğinin oluşumuna dikkat çekerken, bizlere de benzersiz bir deneyim yaşatmayı amaçlıyor. İnsanın sonsuzluk ve ölümsüzlük çabasının müzelere nasıl yansıdığını fütürist müze mimarisi ve çağdaş müzecilik işlevleri üzerinden inceleyen Müzelerin Geleceği konulu sergi 9 Kasım itibari ile erişime açıldı. Global anlamda benzerine pek rastlanmayan, dünyadan herkesin kolaylıkla ulaşabileceği formda çevrim içi açılan sergi, ‘Müzenin gelecek ve sonsuzluk arayışındaki yeni rolü ne olacak?’, ‘Geleneğin geleceği hangi müzede vücut bulacak?’ gibi sorulara yanıt arıyor.
Dr. Karadeniz’in sergi ile ilgili ifadeleri ise şöyle:
‘Tarih boyunca kendinden bir iz bırakmaya çalışan insan, mağara duvarına, taşların üzerine, sütunlara, ahşaba ve kimi zaman da halıya, kilime aktardı anlatmak istediklerini. Sevgisini, korkusunu, nazarını, batıl inancını, isteklerini, gücünü, icat ettiklerini gelecek kuşaklara anlatmak istedi. İnsanın ölümsüzlük ve sonsuzluk arayışı olarak açıklanabilecek bu eylem, farklı boyutlarda ve içeriklerde müzelerin de kapılarını araladı. Ardında bıraktığı izlerle, yaşanan olayları, kültürü, inançları, coğrafik ve ekonomik yapıyı, dünya görüşünü ayrıntılarıyla belirtti. Geleceğe dair planlar hiç bitmedi, sonsuzluk ve ölümsüzlük arayışı müzeleri çeşitlendirdi. Şimdi geleceği farklı deneyimlerle ve yeni yöntemlerle, yeni bir evrende arama zamanı.’
Dijital sanat, geleneksel olanla moderni harmanlayarak sınırları zorlarken, fiziksellik dışında bizlere bambaşka deneyimler sunmaya devam ediyor. Bu deneyimlerden oldukça dikkat çekici olan, müzelerin geleceği ile ilgili fikirler ve öngörülerin tartışılacağı bu yeni nesil çevrim içi sergiye 9 – 20 Kasım tarihleri arasında aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.