Lou Andreas Salomé tarafından yazılan Ruth, 1895 yılında yayımlanmıştır. İlk kadın psikanalist olan Salomé, bu kitapta başkarakter olan Ruth’un iç dünyasını bize psikolojik tahlillerle sunmuştur. Lou Andreas Salomé’nin 2016 yılında çekilen filmi, Ruth kitabının tam olarak kurgusal bir eser olmadığını ve Salomé’nin hayatıyla oldukça benzeştiğini bizlere gösterir. Salomé’nin hayatında önemli rol oynayan, kendisinden yirmi beş yaş büyük rahip Hendrik Gillot da evli olmasına ve Salomé’nin yaşında çocukları olmasına rağmen Salomé’ye evlenme teklifi etmiştir. Ruth kitabında da Salomé ve öğretmeni olan Erik’in arasındaki ilişki öğretmen-öğrenci ilişkisinden çok karşılıklı bir hayranlığa dönüşür. Salomé ile üç sene aşk yaşayan şair Rainer Maria Rilke, bu romandan o kadar çok etkilenmiştir ki, kızına Ruth ismini vermiştir. Anlaşılan Salomé, bu konuda da ünlü şairin ilham perisi olmuştur. Açıkçası Salomé’nin en çok sevdiğim eseri Ruth’tur çünkü bu roman yazarla yakınlaşmamı sağlayarak adeta yazarın iç dünyasına girebildiğimi hissettirdi bana. Benim de okurken altını çizdiğim, bazen duygulandığım bazen de duvarı izleyip hayata dair derin sorgulamalara daldığım on bir alıntıyı bugün sizlerle paylaşacağız. Umuyorum ki aynı yerlerin altını çizmişizdir.

- “Günün birinde,” dedi Ruth’a, “sevdiğin birine tümüyle yürekten hizmet edebilmeni dilerim senin de. Bunu yapabilecek kadar sağlıklı, güzel, iyi ve üstelik akıllı olmanı! O erkek bu dünyada büyük işler de yapsa, küçük işler de! – hiç fark etmez Sevmek ve hizmet etmek bundan daha güzel. Özellikle biz kadınlar için. Hizmet edilen olmaktan çok daha güzel. Onları kıskanmamıza gerek yok.”
- “Ah, hayır!” diye bağırdı Ruth heyecanla. “Bunun daha güzel olması mümkün değil. Hizmet edilmek daha iyi. Yoksa Tanrı’nın durumunun insanlardan daha kötü olması gerekirdi!” (s.75)
- “Güçlü olanın da güçsüze ihtiyacı varsa güçlü olan kim acaba?” (s.115)
- “Kendimi tanıdığım için. Bugün sizi kaybettim, (…)”(s.129)
- “Kendi varlığını unutmadaki bu aşırılığın, kendinden böyle bir uzaklaştırmanın temelinde aslında ne vardı, sevgi miydi?” (s.137)
- “Eğer insanlar her yerde olamıyorsa, ayrıldığımız insanlar, Tanrı’nın her yerde olmasının ne yararı var?” (s.156)
- “Erik’in hükmedici doğasında bir insana ilgi duyduğu zaman onu şekillendirme yapılandırma kendi istemine göre iz bırakma ihtiyacı doğardı.” (s.162)
- “Sadece duyguların sahip olma hırsıyla değil, tesadüfen adına ‘evlilik’ denen uçucu bir sevgi sözleşmesiyle de değil; hiçbir rahibin, hiçbir devlet kurumunun onayına gereksinimi olmayan, kendi bilinçli isteminin mühürlediği gerçek bir sevgi bağıyla. Sadece bir görev bilinciyle değil, mutluluk bilinciyle her şeyi ifade edebilmek üzere. Ne yatağa bağlanması ne yaşlanma, ne düş kırıklıkları ne de şeytana uyma hevesleri bunda en küçük bir şeyi bile değiştirememişti.” (s.172)
- “Birleşmeyle ayrılma özverili bir vazgeçişle bencilce bir müdahale korumayla taciz etme hizmet etmeyle hükmetme birbirlerinden ayrılması mümkün olmayan tek bir duygu düğümü halinde, tek bir baş döndürücü deneyim anında birleşmişti.” (s.178)
- “Görünüşte başı dik geldim,
ama beni sürükleyen yalnızlıktı sadece,
sessizce yanına diz çöktüm
ve istemedim hiçbir şeyi birazcık sevgiden başka.” (s.180) - “Vazgeçmek, kendini çöle çevirmek, sadece sevgini değil, eylem gücünü, aslında tüm gücünü verimsiz cansız bir yalnızlığa gömmek demekti.” (s.223)
Kaynakça:
- Andreas-Salomé, Lou. Ruth. Çev. İlknur İgan, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2018.
- Kruchten, Cordula Kablitz-Dir. Lou Andreas-Salomé, The Audacity to Be Free. Warner Bros, 2016.