Son Akşam Yemeği Tablosunun Psikososyal İncelemesi

Editör:
Sibel Sancaklı, Gülizar Nehir Gülkanat

Son Akşam Yemeği tablosu, Milano’daki Santa Maria della Grazie’de bulunur. Ünlü Rönesans dönemi sanatçısı Leonardo da Vinci tarafından 1495-1498 yılları arasında yapılmıştır. Son Akşam Yemeği tablosu, Hıristiyan inancında İsa’nın çarmıha gerilmesi ile sonuçlanan gelişmeler öncesinde, havarileriyle son akşam yemeğini paylaştığı anı sembolize eder. Da Vinci; 13 kişinin bir masa etrafında oturduğu bu tabloda, dönemin hem dini hem de toplumsal ayrıntılarına değinir. Sanatçı, kompozisyonuyla izleyiciye derin bir dini anlatı sunarken; 15. yüzyıl İtalyası’nın sosyal yapısını, geleneklerini ve insan ilişkilerinin akışını da gözler önüne serer. Da Vinci; masa ne kadar kalabalık olursa olsun, Hz. İsa’yı havarilerinin ortasında otururken çizmiştir. Bu düzen, İsa’nın merkezdeki kutsal konumunu vurgularken, aynı zamanda havarileriyle olan yakınlığını ve samimiyetini simgeler.

Leonardo da Vinci; her bir havarinin yüz ifadesini, jestlerini ve vücut dilini özenle işleyerek aralarındaki gerilimi gözler önüne serer. Son Akşam Yemeği tablosunda, diğer çalışmalarına kıyasla daha yalın bir yaklaşım benimseyen sanatçı, bu psikolojik buhranı göstermeyi amaçlar.

İsa’nın Sükuneti

Kaynak Pinterest

Tabloda; İsa’nın öğrencilere, birinin ona ihanet edeceğini söylediği anı görürüz. Bu en yakın havarileri için şok edici bir açıklamadır. Tablonun en çarpıcı yönlerinden biri, İsa’nın ihaneti açıklamasının ardından öğrencilerinin gösterdiği çeşitli tepkilerdir. Her bir havarinin farklı duygusal tepkisi, sanatçının bireysel ruh hallerini yakalamadaki ustalığını kanıtlar. Sanatçı, diğer eserlerine kıyasla Son Akşam Yemeği tablosunu yalınlaştırarak havarilerin yüz ifadelerine odaklanmamızı amaçlar. Tablodaki en dikkat çekici detay, İsa’nın ihanet karşısındaki dingin ve huzurlu tavrıdır: Sükunetle aşağı bakar. Bir elinin şaraba diğer elinin ekmeğe uzandığını görürüz. Tam bu sırada Hz. İsa, “Alın bu ekmeği, bu benim bedenimdir. Alın bu şarabı, bu benim kanımdır ve beni hatırlayın.” der.

Yudas’ın İhaneti

Kaynak Pinterest

Sol tarafta İsa’ya ihanet eden havarisi Yudas‘ı görürüz. Elinde halkın İsa’ya ihanet etmesi için verdiği gümüş kesesi vardır. Yudas’ın yüzü gölgelenmiştir. Hz. İsa’dan geride durur. Kendini geri çekerken sol elini aynı zamanda İsa’nın uzandığı kaseye götürmektedir. Hz. İsa’nın kendisine kimin ihanet edeceğini bulmasının yollarından biri de budur. Onunla aynı kaseden yiyen, yani onunla yemeği paylaşan kişi…

Sanat tarihçileri arasında bu sahnenin neyi yansıttığı konusunda farklı fikirler olmasına rağmen bariz görünen, ince detaylar olmadığını söylemeden geçemeyiz. Bu farklı yorumların aynı anda doğru olması da mümkün.

Kaynak Pinterest

Yudas’ın arkasında, Hz. İsa’nın koruyucusu olan Aziz Peter‘i görüyoruz. Aziz Peter, elinde bir bıçak saklamaktadır. Bunu İsa’yı koruma güdüsüyle yaptığı barizdir. Yanlarında ise Aziz John vardır. Aziz John, kadere boyun eğmiş gözükür. Gözleri kapalı, tüm bu dramatik çatışma içinde sessiz bir kabullenme ile durur. Yudas’ın ihaneti ve Peter’ın savunma arzusu arasında bir denge görevi görür.

Hz. İsa’nın sağ tarafına baktığımızda Thomas’ın işaret parmağını yukarı kaldırdığını gözlemliyoruz. Tanrı’yı göstererek; “Aramızdan birinin sana ihanet edecek olması Tanrı’nın planı mı?” diye sormaktadır. Bu sorunun ardında, Thomas’ın zihnindeki anlam arayışı yatar. O, Tanrı’nın kudretine ve iradesine olan inancını sorgulamaktadır. Bununla beraber insan doğasının karanlık tarafıyla yüzleşmek zorunda kalır. Thomas’ın gözlerinde bir yandan şüphe, bir yandan da büyük bir merak vardır. İçindeki karmaşa, onu Tanrı’nın sorgulamasına iter. İhanet ve acı, Tanrı’nın iradesinin bir parçası mıydı?

Kaynak Pinterest

Havariler, üç kişiden oluşan dörderli gruplar şeklinde çizilmiştir. Havarilerin hareketleri İsa’yı yalıtılmış bir şekilde ortada tek başına bırakır. Bu kompozisyon düzenlemesi, İsa’nın kaçınılmaz sonunu sembolize eder.

Kalabalık masanın etrafındaki diğer havariler, telaşlı bir şekilde birbirlerine bakmaktadırlar. Her biri, olan bitene anlam vermeye çalışır. Bu belirsizlik yüzünden “Ben miyim?” diye kendisini sorgulamaktan alıkoyamayan havariler, birer birer içsel çatışmalarını yüzeye vurur. Tablonun en solunda yer alan üç havari, birbirleriyle diyalog halinde ne olup bittiğini anlamaya çabalamaktadır. En sağda yer alan üç havari ise suskun bir şekilde etrafı izlemektedir. Aziz Andreas’ı kendini ellerinin arkasına saklayarak korumaya çalışırken görmekteyiz. Aziz Andreas, bu savunmacı duruşuyla yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal bir koruma mekanizması da oluşturmayı hedefler.

Son Akşam Yemeği Tablosunun İkonografisi

Resmin kurgusu büyük bir anakronizm sorununu içinde barındırır. Tabloda, ekmek ve şarap ön plandadır. Ancak ilk yüzyılda kullanılan yemek sunumları daha farklıydı. 15. yüzyılda kullanılan ince tabaklar ve şişe şaraplar, o dönemin geleneksel yemek kültüründen farklıdır.

Tabloyu çerçeveleyen arka plandaki bina ve pencere detayları da ilk yüzyıl Yahudi yaşamıyla uyumlu değildir. Yapıdaki detaylar, 15. yüzyıl İtalya’sının gotik ve Rönesans stiline ait öğeleri yansıtır. Leonardo da Vinci tabloyu, Yüksek Rönesans Dönemi eserlerinde gördüğümüz karakteristik özelliklerden biri olan, bütünleşmiş kompozisyon yapısı şeklinde işlese de ister istemez gözümüz Hz. İsa’ya dönüyor. Bunun sebebi ise perspektif çizgilerinin tam ortada olan Hz. İsa’da kesişmesidir.

Kaynak httpsguzelsanatlarlisesicom

İsa’nın başının arkasındaki pencerenin bir hale görevi gördüğüne inanılır. Bu inanca göre, merkezin çevresinde; hataları, korkuları ve endişeleri ile insanlar bulunur. Leonardo da Vinci aynı zamanda matematiği, bilimi ve pek çok birleşimini kullanır. Bu kusursuz birleşimi aynı zamanda eskiz defterinde olan Altın Oran tablosunda görmemiz mümkün.

Son Akşam Yemeği tablosu, Leonardo da Vinci’nin en önemli eserlerinden biri olarak sadece sanatsal bir başyapıt değil; aynı zamanda dini temaları, insan psikolojisini, felsefi açıdan derin anlam taşıyan ve anlatı gücünü birleştiren zamansız bir tablodur.


Kaynakça

“Seçkiler Üzerinden 13.yy’dan 18.yy.’a “Son Akşam Yemeği” İncelemesi”. Web. 12.02.2025

“Leonardo’nun “Son Akşam Yemeği” Tablosu (Sanat Tarihi)”. Youtube. KhanAcademyTurkce. Web. 12.02.2025

”Son Akşam Yemeği Tablosu Hikayesi”. Web. 12.02.2025

Kapak görseli: Pinterest

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Natalia Ginzburg: Edebiyatın ve Direnişin Güçlü Sesi

İtalyan yazar Natalia Ginzburg, toplum ve aile temalarını sıklıkla işleyen, döneminin devrimci kimliğini benimsemiş ve bunu da eserlerine yerleştirmeyi uygun bulmuştu.

Notting Hill: Londra’nın En Renkli Yüzü

Notting Hill; renkli sokakları, pazarı ve kültürel dokusuyla Londra’da hem ruhunuza hem gözünüze hitap eden özel bir semttir.

Dostoyevski’nin Rus Edebiyatı Üzerindeki Etkisi

Dostoyevski, Rus edebiyatında sadece bir isim değil aynı zamanda döneminin edebiyat anlayışına da yön veren önemli bir yazardır.

Söylenti Radarında Bu Ay: Isaac Winemiller

Müzikal yalnızlığı bir estetik tercih haline getiren Isaac Winemiller, duygusal derinliğiyle bu ay Söylenti Radar’ında öne çıkıyor.

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Editor Picks