“Yeni dünyanın dini aşk, mesihi bir başkası.”
Netflix’in yeni dizisi Adsız Aşıklar, geçtiğimiz hafta gündeme hızlı bir giriş yaptı. Funda Eryiğit ve Halit Ergenç‘in başrolünü paylaştığı yapım, ilgi çekici konusuyla aşka yeni bir yorum getiriyor. Aşk, hayatımıza yakından temas eden duygulardan biri. Eserlerde yoğunlukla işlenen bir konu olsa da Adsız Aşıklar, aşk hastanesi kavramıyla karşımıza çıkıyor. Bakalım, dizinin detaylarında bizi neler bekliyor?
Kalabalık Yalnızlık
“Bu devrin şeytanı yalnızlık.”
Adsız Aşıklar, aşk duygusunun bir hastalık olduğunu düşünen Cem’in kurduğu aşk hastanesini konu alıyor. İnsanlar kalp kırıklarını onarmak ve aşık olmaktan kurtulmak için kuruma bir kurtuluş olarak başvuruyorlar. Aşk, yapımlarda yaygın olarak işlenen bir konu fakat aşk hastanesi yeni bir oluşum. Bu nedenle aşka dair farklı bir yaklaşım görmek bende diziyi izleme motivasyonu yarattı. Her bölümde farklı danışanların hikayeleri farklı alt metinlerle birlikte işleniyor buna rağmen bende bir ağırlık yaratmadı, izlerken yorulmadım. Dizide akış ve ritmin temposu oldukça iyi ayarlanmıştı.
Dizi, açılış sahnesinde kalabalık bir şehirde insanın yalnızlığına değinerek etkileyici bir giriş yapıyor. TDK’nin 2024 yılı için belirlediği kavram kalabalık yalnızlık olmuştu. Günümüz dünyasında çok fazla etmenin beraberinde insanların iç dünyalarında yalnızlaşmaları çağımızın konuşulan konularından biri. Dizide buna dikkat çekilmesi ve alt metne yerleştirilmesi bence güzel düşünülmüş. Özellikle günümüz ilişkileri ve aşk kavramı adına ilişki terimleri listelenip tanımlanırken, insanın yalnızlık kaygısının işlenmesi çok içimizden bir yankılanma gibi geldi. Peki aşk gerçekten bir hastalık olabilir mi?
Cem Taşkın

Aşk hastanesi fikrinin doğuşunun arkasında Cem’in derinlikli bir hikayeye ve motivasyona sahip olduğu görüşüne bir çoğumuz gibi dizinin en başında sahiptim. Kendisini ikinci planda tutup, marka yüzü olarak başka biriyle iş birliği yapması, aşk hakkında keskin görüşleri karakteri tamamlayan parçaları oluşturuyor. Elbette her şey en başında planladığı gibi gitmiyor. Cem’in gençlik dönemlerine dair sahnelere dizi boyunca yer veriliyor. İçinde kendisiyle savaşına yakından şahit oluyoruz. Dizi boyunca bu ses şiddetlenerek devam ediyor. Bedenen de iç sesini yanında görüşümüz bence güzel bir detaydı. Cem’in kendi kurduğu sistemin bir parçasına dönüşümü bence kendi zihninin, duygularının yansımasını görmesiyle bütünlük kazanıyor. Karakterin aşka olan yaklaşımı ebeveyn temelli güven ile ön plana geliyor. Bölümler arasında Cem’in tabularını bir kenara bırakması bize aşkı bir kere daha tanımlıyor. Aynı zamanda Halit Ergenç’in oyunculuğunu es geçmememiz gerektiğini düşünüyorum.
Aşk Hastanesi

Aşk hastanesinde duygularımıza testler uygulanması zihnimize de bedenimizle aynı özenle bakmamızı hatırlatan bir uyarıcı niteliğinde. Gelen danışanlara şarkı dinletmeleri, Anna Karenina tedavisi eğlenceli bir yaklaşım olmuş, benim izlemekten keyif aldığım sahnelerdendi. Aynı bedenimiz gibi ruhumuz da kırılabilir, bitkin düşebilir. Aşkı yok etmemiz gerektiği düşünmüyorum aksine, iyileştirildiğini savunan tarafta yer alıyorum fakat duygularımız incindiğinde destek almak oldukça önemli.

Şarkılarıyla aşkın çağımızdaki karşılıklarından olan Teoman, dizinin ilk bölümüne konuk oluyor. Bence nokta atışı bir seçim olmuş. Teoman’ı izlemek benim için çok keyifliydi.
Madalyonun Diğer Yüzü: Hazal

Dizide alt metne yerleştirilen anahtar kelimelerden bir diğerleri kök salmak ve bağlanmak. Derinlikli olarak gözlemlediğimiz bir diğer isim Hazal oluyor. Hazal, Cem’in aksine madalyonun aşkı pozitif, iyileştirici bir duygu olarak gören tarafında yer alıyor. Böylece mantık ve kalp arasında verilen savaştaki yerini almış oluyor. Cem’in hikayesinin paralelinde Hazal’ın da hayatına dair fikirlerimiz oluşmuş oluyor. İkili bir araya geldiğinde ise seyir zevki yüksek sahneler ortaya çıkıyor. Aşk hakkında farklı görüşleri olan iki insanın birbirini yontması bence denklemin önemli parçalarından biriydi.
Her bölümde işlenen konular aynı oranda derinleşmiyor. Benim ilgimi en çok çeken ve başarıyla işlenen bölümlerden biri uyku eskortu konusunu detaylandırdıkları bölüm oldu. Uyku güvenle temellendiriliyor. Bu da aslında uyku ve yemek gibi günlük ihtiyaçlarımızın arkasında da duygularımızın olduğuna ışık tutuyor. Gelen danışanlarda Hazal ve Cem kendi yanlarını da keşfediyorlar aslında. Bu da karakterleri daha da derinleştiriyor ve bizim için aydınlatıcı oluyor. Aynı zamanda bu benim için akışı daha da keyifli bir hale getirdi. Danışanlara farklı görüşlerde öneriler sunduklarında sanki kişinin aklı ve kalbini karşısında canlı bir şekilde görüyor olduğunu düşündüm.
2. Sezon Ne Zaman Çıkacak?

Dizinin 2. sezonu için henüz kesin bir tarih ve açıklama bulunmuyor. Dizi bence final sahnesiyle vermek istediği anlamı yansıtmış oldu. 2. sezonun çekilmemesi durumunda eksiklik duyacağımızı düşünmüyorum. Dizinin devam etmesi durumunda, Hazal’ın yolculuğuna yakından bir bakış sunulabilir.
Dizi biterken kendime ‘mutlu bir son acaba mümkün mü?’ diye sordum. Sonra da mutlu olacakları sonun ne olduğunu düşündüm. Sanırım cevap benim için güvenmekti. Herkes olduğu yönün tersine doğru savrulduğunda ben de cevaplarımı almış oldum. Diziyi büyük bir beklentiyle izlemedim ve aşk hakkında büyük formüller üretmesi kaygısını taşımadım. Aynı zamanda akışta olanlar için çok şaşırmadım ama farklı bir konseptte olması hoşuma gitti ve arka planda hayatın içinden konulara yer vermesi keyifliydi. İzleme listenize ekleyebileceğiniz, hafta sonunuza eşlik edecek keyifli bir dizi olacaktır.
Dizinin fragmanına buradan ulaşabilirsiniz.
Kaynakça
Öne çıkan görsel: beyazperde
Türk Dil Kurumu. “2024 Yılının Kelimesi/Kavramı: Kalabalık Yalnızlık.” Türk Dil Kurumu, 23 Aralık 2024. Web. Erişim: 30.01.2025