Linkin Park- Numb ve Psikoloji Çerçevesinde İncelemesi

Editör:
Ayşenur Gedizli, Esmanur Göçmen

2000’lerin iz bırakan gruplarından Linkin Park, nu-metal türündeki şarkılarıyla o dönemin gençlerinin kendilerini ifade ettikleri bir ses olmuştur. Geçmişteki hatalar, gelecek kaygısı, herkesin sahip olduğu kişiliği ve sahip olmak istediği kişilik arasında verdiği kimlik mücadelesi, Linkin Park’ın şarkılarında geçen belirgin konulardandır. Linkin Park’ın şarkılarında değindikleri bu konular, her insanın mutlaka deneyimlediği konular olduğu için grubun şarkılarının zamansız bir yönü de bulunmaktadır. Bu sebeple Linkin Park, 2000’lerin başında ortaya çıktığı günden bu zamana kadar gençler arasındaki yerini korumaktadır ve hala dinleyenlerinin sesi olmaya devam etmektedir. Linkin Park’ın şarkılarının bu kadar içten olmasının nedeni aynı süreçlerden grup üyelerinin de geçmiş olmasıdır. Grubun solisti, çoğu Linkin Park dinleyeninin gözbebeği olan Chester Bennigton bu durumu şu şekilde açıklamıştır:

“Çalışmalarımın çoğu yaşadıklarımın bir yansıması olmuştu.”

Chester Bennigton, çocukluk ve gençlik yıllarında geçirdiği sorunlar sebebiyle depresyonla, alkol ve madde bağımlılığıyla vefatına kadar mücadele etmiştir. Kendisini içten içe yıpratan, bahsettiğim bu bağımlılıklara sahip sevmediği bir tarafı olduğunu verdiği bazı röportajlarda belirtmektedir. Bu sebeple Chester Bennigton, olduğu kişi ve olmak istediği kişi arasında verdiği kimlik mücadelesini biz dinleyicilere oldukça derinden hissettirmektedir.

Chester Bennigton coveredgeeklycom

“Eşsiz bir sesi vardı, aynı anda hem narin hem de vahşi. İki omzunda bir melek ve bir şeytan oturuyordu. Şarkı söylerken ikisi arasındaki gerilimi hissedebiliyordunuz ve bence bu kadar çok insanın müziğiyle bağ kurmasının sebebi, ikisi arasında yakaladığı dengeydi.”

-Jared Leto

Chester Bennigton, Linkin Park’la birlikte bize unutulmaz şarkılar miras bırakmıştır. Bu şarkılardan biri de Numb’dır. Numb, özellikle biz gençlerin sarılıp sarmalandığı beklentileri, bu beklentilerin üzerimizdeki etkilerini anlatan bir şarkıdır. Linkin Park’la resmen özdeşleşmiş olan bu şarkının psikolojik yönünden de birçok şey öğrenmekteyiz.

“Hissiz” Şarkının Hissettirdikleri

Numb, sözcüğü, Türkçe ’de “Uyuşmuş, hissiz” anlamlarına gelir.  Ancak bu şarkı, sözleriyle, sarsıcı melodisiyle ve Chester Bennington’un eşsiz sesiyle bize hissizlikten çok daha fazlasını anlatır. Bence oldukça ironik. Çünkü hissiz anlamına gelen bu şarkı, birçok duyguyu aynı anda barındırmasıyla meşhur diyebilirim.

Biz gençlerin yakın çevresini oluşturan ailemiz, arkadaşlarımız, zaman zaman da öğretmenlerimiz… Farkında olarak ya da farkında olmadan hepsinin bizden bir beklentisi var.  Elbette bu beklentilere maruz kalma durumu gençlerle sınırlı değil. Beklentiler her zaman var oluyor, sadece niteliği ve niceliği farklılaşıyor. Karşılamamızın istendiği sayısız beklentinin yanında, kendi isteklerimizi, hayallerimizi, kişiliğimizi keşfettikçe kendimizden olmamızı beklediğimiz bir kişi var. Tüm bu farklı beklentileri kendimizde toplamaya çalışırken olduğumuz kişiyi yavaş yavaş kaybediyormuş gibi hissedebiliyoruz.

İşte bu noktada, Numb devreye giriyor. Chester Bennington, şarkının başında yaşamımızla adeta bütünleşmiş bu beklentilerle nasıl mücadele ettiğimizi, bunun hissettirdiği karmaşayı ve baskıyı, yorgun ve hüzünlü bir ses tonuyla ifade ediyor. Şarkının klibinde de etrafındaki herkesin, özellikle ailesinin, beklentileriyle karşı karşıya kalmış genç bir karakteri görüyoruz.

I’m tired of being what you want me to be
(Olmamı istediğin kişi olmaktan yoruldum)
Feeling so faithless, lost under the surface
(Çok inançsız hissediyorum, yüzeyin altında kaybolmuş)
Don’t know what you’re expecting of me
(Benden ne beklediğini bilmiyorum)
Put under the pressure of walking in your shoes
(Senin ayakkabılarınla yürümenin baskısı altındayım)
Caught in the undertow, just caught in the undertow
(Dip akıntıya yakalandım, sadece dip akıntıya yakalandım)
Every step that I take is another mistake to you
(Attığım her adım senin için başka bir hata)

Şarkıda anlamlarının önemli olduğunu düşündüğüm iki metaforik cümle var. Bunlardan birisi “Put under the pressure of walking in your shoes” cümlesi. Bu cümlede geçen “walking in your shoes” ifadesi, bizden beklenilenleri gerçekleştirirken bunu o kişilerin kalıplarına ve değer yargılarına göre yapmamızı, devamında üzerimizde oluşan baskı hissini anlatıyor.

Diğer bir cümleyse “Caught in the undertow, just caught in the undertow” cümlesi. Undertow sözcüğü, denizin altında olup akıntının tersi yönünde oluşan güçlü bir akıntı türü anlamına gelir. Burada bizden beklenenleri karşılamaya çalışırken hayatın bizi içine çeken güçlü akıntısından bahsediliyor. Bu akıntı o kadar güçlüdür ki kendimizi kaybolmuş ve yorgun hissedebiliyoruz.

I’ve become so numb, I can’t feel you there
(O kadar hissizleştim ki seni orada hissedemiyorum)
Become so tired, so much more aware
(Çok yoruldum, çok daha farkındayım)
I’m becoming this, all I want to do
(Bu hale geliyorum, tek yapmak istediğim)
Is be more like me and be less like you
(Daha çok benim gibi ve daha az senin gibi olmak)

Şarkının nakaratını oluşturan bu kısımda, Jared Leto’nun ifadesiyle, Chester’ın başlangıçta narin, hüzünlü bir şekilde kullandığı ses tonu isyankâr, vahşi bir hale dönüşüyor. Çünkü Chester, insanı içine çeken bu hissizlik girdabından kurtulmak istediğini bağırarak ifade ediyor. Aslında duyduğumuz, Chester’ın sadece yüksek sesle kendisini ifade edişinden ibaret değil. İçinde bulunduğu durumunun fark edilmesi için attığı yardım çığlığını duyuyoruz.

Etrafımızdakiler, ne kadar yakınımız olursa olsun hayatın içinde verdiğimiz mücadelenin bizi gün geçtikçe tükettiğini ya da sesimizi duyurmak için attığımız yardım çığlıklarını fark etmeyebiliyor. Bu süreç boyunca yaşadığımız duygusal ve zihinsel karmaşayı yakınlarımızla paylaşmadıkça kendimizi yalnız, uyuşmuş hatta olduğumuz kişiyi yitiriyormuş gibi hissediyoruz. Bunu fark ettiğimizde de kendimizi geri kazanmaya çalışıyoruz. Klipteki karakter tam da bu süreçlerden geçiyor. Kendisinin düşündükleri, istedikleri bambaşkayken toplumun kalıplarına uyum sağlamak zorunda bırakılıyor, bunu başaramadığı noktada da ailesi tarafından sert bir tepki görüyor ve toplum tarafından dışlanıyor.

Can’t you see that you’re smothering me
(Beni boğduğunu göremiyor musun?)
Holding too tightly, afraid to lose control?
(Çok sıkı tutuyorsun, kontrolü kaybetmekten mi korkuyorsun?)
‘Cause everything that you thought I would be
(Çünkü benim olabileceğimi düşündüğün her şey)
Has fallen apart right in front of you
(Karşında parçalara ayrıldı)

Burada, beklentileri gerçekleştirirken yaşadığımız her sözde “başarısızlığın” yakın çevremizi büyük bir hayal kırıklığına uğratışı anlatılıyor. Bunun devamında etrafımızdakilerin ipleri ele alışına ve üzerimizde sergiledikleri kontrolcü tavırlarına şahit oluyoruz. Yakınlarımızın bizim iyiliğimiz için yaptıklarını düşündükleri şeyler, sandıkları kadar iyi olmayabiliyor. Bizi yaşadığımız karmaşadan çekip çıkarmak istedikleri aşikâr ama bunu yapış şekillerinin bize ne kadar sıkışmış ve çaresiz hissettirdiğini göremiyorlar. Klipteki karakterin de tam olarak bu şekilde ailesiyle yaşadığı çatışmaları, arkadaşları tarafından dışlanışını ve zorbalığa uğrayışını izliyoruz.

And every second I waste is more than I can take
(Ve harcadığım her saniye dayanabileceğimden daha fazlası)

Yaşanılan bu sürecin her bir anı distopik bir evrende tutsak kalmış gibi katlanılmaz hissettiriyor. Chester da şarkının bu kısmında katlanabileceğimizden çok daha fazlasına sabrettiğimizi belirtiyor.

And I know
(Ve biliyorum)
I may end up failing too
(Ben de sonunda başarısız olabilirim)
But I know
(Ama biliyorum)
You were just like me with someone disappointed in you
(Sen de benim gibiydin, hayal kırıklığına uğrattığın biriyle)

Şarkının sonuna yaklaşırken Chester’ın bu beklentileri gerçekleştirme kaygısından uzaklaştığını anlıyoruz. Klipteki karakterin de çevresindekilerin dayatmalarına rağmen kendisinin istediği asıl şey olan resim çizdiğini görüyoruz. Şarkının bu bölümünde Chester, kendi tercih ettiğimiz yolun sonunda başarısız olma ihtimalimizi kabullenip yine de istediğimiz yoldan gitmemiz gerektiğini belirtiyor. Chester’ın son kısımda söylediği “You were just like me with someone disappointed in you” cümlesinde ise kendisinden beklentileri olan kişinin de zamanında başka birisini aynı şekilde hayal kırıklığına uğrattığından bahsediyor.

Tüm bu anlattıklarımızdan bir yere varacak olursak, beklentilerden hiçbir zaman kurtulamayacağımızın bilincinde olmalıyız. Başkalarının beklentilerine maruz kalabiliriz ya da başkalarını kendi beklentilerimize maruz bırakabiliriz. Bu kimsenin kıramayacağı bir döngüdür. Ama Numb’ın temelinde yatan psikolojinin belirtmek istediği mesaj, bu beklentilerin kimseyi incitmemesi gerektiğidir. Hiç kimsenin beklentileri, kimsenin kişiliğini, hislerini, inancını yitirmesine sebep olmamalıdır. Numb şarkısına psikolojik bir perspektiften baktığımız bu yazıdan sonra şarkıyı bir de bu bakış açısına sahip bir şekilde dinlemenizi öneririm. İyi dinlemeler dilerim.

Kaynakça:

  • “20 Yıl 20 Bilgi: Linkin Park- Meteora”. bantmag.com. Web. Erişim Tarihi: 16.11.2024
  • REESMAN Bryan. “The Story Behind the Intense Angst that Fueled Linkin Park’s Numb”. americansongwriter.com. Web. Erişim Tarihi: 16.11.2024
  • Alıntı 1: SMITH, John A. “How Chester Bennington’s Dark Passengers Shaped His Life: Child Abuse, Addiction and Depression”. thedawnrehab.com. Web. Erişim Tarihi: 18.11.2024
  • Alıntı 2: GROW, Kory. “Chester Bennington’s Last Days: Linkin Park Singer’s Mix Of Hope, Heaviness”. rollingstone.com. Web. Erişim Tarihi: 18.11.2024
  • Öne Çıkan Görsel Linki

 

Tamay Ongu Tulum
Tamay Ongu Tulum
Merhaba değerli okur, zihnimin derinliklerine hoş geldin!

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Söylenti Radarında Bu Ay: Isaac Winemiller

Isaac Winemiller, sakin melodileri ve içe dönük sözleriyle müzikal yalnızlığı estetik bir deneyime dönüştürüyor. Bu ay Söylenti Radar'ında onunla tanışın!

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Editor Picks