Müzikte Ayrılık Teması: Vedanın Ezgileri

İlişkiler, dünyadaki her şey gibi fânidir; ayrılıklar çoğu zaman kaçınılmazdır. Bu ayrılıklar, kimi zaman keder ve özlem getirirken, diğer zamanlarda yeni fırsatlar ve gelişmeler sunar. İnsan elinin değdiği her alanda ayrılığın yansımalarına şahit olabiliriz. Ancak müzik, bu olguyu en iyi şekilde ifade eder.

Günümüzde “ayrılık” kelimesi çoğunlukla romantik ilişkilerle özdeşleşmiş olsa da, bu yazıda kavramı daha geniş bir çerçevede ele alacağız. Farklı ayrılık türlerini yansıtan on yabancı şarkıyı derledik. Bu şarkıları dinlerken çoğunlukla hüzünlenecek, bazen de içiniz rahatlayacak. Şimdiden iyi dinlemeler.

1. One Last Goodbye – Anathema

Bazı şarkılar daha önce hiç yaşamadığımız duyguları hissettirir. Bu konuda oldukça başarılı bir grup olan Anathema, dinlerken melodisinde hapsolduğumuz bu şarkıyı biz dinleyicilere sunmuştur.“One Last Goodbye“, ayrılığın yerini rüyalara bıraktığı o dönemi anlatıyor; artık somut dünyada göremediğimiz o kişiye söyleyemediğimiz sözcükler, yalnızca düşlerde hayat buluyor.

In my dreams I can see you
(Rüyalarımda seni görebiliyorum)
I can tell you how I feel
(Sana nasıl hissettiğimi söyleyebiliyorum)
In my dreams I can hold you
(Rüyalarımda seni tutabiliyorum)
And it feels so real
(Ve gerçek gibi hissettiriyor)

2. I Hate Everything About You – Three Days Grace

Ayrılık sonrası nefret duygusunu yaşamak, o kişiye olan sevginin yitirildiği anlamına gelmez ve genellikle kaçınılmaz bir duygudur. Kanadalı punk-rock grubu Three Days Grace‘in bu kaotik ve akılda kalıcı şarkısı, adeta nefret ve aşk arasındaki o ince çizgide kaybolanlara yazılmış!

I hate everything about you
(Senin hakkındaki her şeyden nefret ediyorum)
Why do I love you?
(Neden seni seviyorum?) 

3. The End – Sibylle Baier

Alman şarkıcı, şair ve ressam Sibylle Baier, “Colour Green” adındaki tek albümünü 1970-1973 yılları arasında Almanya’daki evinde kaydetmiş. Birkaç kopyası dağıtılmış, asıl kayıt evin çatı katında bırakılmıştır. 30 yıl boyunca karanlıkta kalan bu albüm Sibylle’in oğlu Robby tarafından keşfedilmiş ve biz dinleyicilere ulaşmıştır. Melekleri anımsatan sesiyle Sibylle Baier “The End” şarkısında vedanın kaçınılmaz olduğu, yalnızca “Seni seviyorum” demeye vaktin kaldığı o zamanlara götürüyor bizi.

                                                      Told you that life is short but love is old
(Sana hayatın kısa fakat aşkın eski olduğunu söyledim)

4. Leave (Get Out) – JoJo

2000’lere ritmik pop müziği ve iddialı sesiyle adeta damgasını vuran JoJo henüz 13 yaşındayken, Leave (Get Out) isimli şarkısıyla Billboard Hot 100 listesinde 12. sırada yer almış ve dönemin popüler müziğini domine eden isimler arasına girmiştir. Listemizde bu şarkıya yer vermemizin en büyük sebebi, ayrılık gibi hüzün verici bir durumu melodisindeki enerji patlamasıyla yatıştırmasıdır. Ayrılığı bizzat yaşayan dinleyicilere, sıradan ayrılık şarkılarından çok daha farklı bir deneyim sunar. Çünkü bazen bir şeyleri düzeltmek için çok geçtir ve ağlamayı reddetmek en doğrusudur.

I wanted you right here with me
(Seni tam burada yanımda istedim) 
But I have no choice, you’ve gotta leave
(Fakat başka şansım yok, gitmek zorundasın)
Because my heart is breaking, with every word I’m saying
(Çünkü söylediğim her sözcükle kalbim kırılıyor)

5. Rivers and Roads – The Head and The Heart

Bazen de araya mesafeler girer, istemsiz ayrılıklar gerçekleşir. Sevdiğimiz kişiye kavuşacağımız günün özlemiyle yanar tutuşuruz. Uzaklıkların getirdiği vedalar, her zaman zorlayıcıdır. Aileden, arkadaşlardan, sevgiliden ayrı yepyeni bir hayata atılmak. Yalnızlıkla beraber, cesareti de getirir içinde olunan bu durum. Ve tabii ki hiç bir şey eskisi gibi olmaz yanımızda sevdiklerimiz yokken, aramıza nehirler ve yollar girer. The Head And The Heart grubunun bu şarkısı, ayrılıklardan doğan kaçınılmaz hasreti benzersiz biçimde anlatıyor.

Nothin’ is as it has been
(Hiç bir şey eskiden olduğu gibi değil)
And I miss your face like hell
(Ve yüzünü çok özlüyorum)

6. Forget Her – Jeff Buckley

En içten aşk şarkılarıyla tanıdığımız Jeff Buckley, kültleşmiş albümü “Grace”de “Forget Her” şarkısının yer almasını istememiş, onun yerine “So Real” parçasını dahil etmiştir. Bu değişikliğin sebebi net olarak bilinmese de kimilerince bu şarkının albümde yer etmemesinin nedeni, Jeff Buckley’nin eski aşkıyla yaşananları apaçık ortaya sermesi. Onun ölümünden 7 yıl sonra ortaya çıkan bu parça için gerçekten çok dürüst diyebiliriz, Buckley’nin yaşadıklarına bizzat kendisinin eşsiz sesiyle şahit oluyoruz. Her ne kadar onun bu şarkıdan pek haz etmediğini bilsek de bugün bile dinleyenlerin iliklerine kadar hissettiği bir parçadır “Forget Her”.

My heart is frozen still as I try to find the will to forget her somehow
(Onu unutmak için irade bulmaya çalışırken, kalbim hala donuk)

7. Cordell – The Cranberries

Bu liste için seçtiğimiz yedinci parça, The Cranberries grubunun ikonik albümü: “To the Faithful Departed”tan. Dolores O’Riordan‘ın huzur verici sesinin hayat verdiği “Cordell”, en acı verici ayrılık yolunu anlatıyor: Ölüm. Geri dönüşün olmadığı bu olgu, tarif edilemez duygular yaşatır insana. Sorulan soruların adil cevapları yoktur, yalnızca boşluk hissi kalır. Dolores O’Riordan Nisan 1996’da yapılan bir röportajda, “Cordell”i müzik endüstrisindeki serüvenleri boyunca kendisi ve diğer grup üyeleri için bir baba figürü olan plak yapımcısı Denny Cordell‘e ithafen yazdıklarını söylemiş.

But everything changes in time
(Ancak her şey zamanla değişir)
And the answers are not always fair
(Ve cevaplar her zaman adil değildir)

8. Everything Reminds Me Of Her – Elliott Smith

Sadece Elliott Smith‘in şarkılarından birkaç nota duymak bile çok farklı evrenlere götürebilir insanı. “Everything Reminds Me Of Her”, çevremizdeki her şeyin o kişiyi hatırlattığı ayrılık evresine odaklanıyor. Öyle ki, yaşamın bile durduğu bir nokta burası.

I never really had a problem because of leaving
(Ayrılırken hiç sorunum olmadı)
But everything reminds me of her this evening
(Ama bu akşam her şey bana onu hatırlatıyor)

9. Miss You – W.A.S.P.

Konu aşk, ayrılık ve özlem gibi temalara geldiğinde, metal müziğin kendine has bir dili var. Yazımın dokuzuncu maddesi için W.A.S.P. grubunun dokunaklı başyapıtı “Miss You”yu seçtim. Eşi benzeri görülmemiş gitar solosu ve derin sözleriyle dikkat çeken bu şarkının yapım aşaması, bolca titizlik ve yaşanmışlık içeriyor. Grubun solo gitaristi Douglas Blair ile yapılan bir röportajda, parçanın ortaya çıkma sürecinde kendisinin bir ayrılık yaşadığını öğreniyoruz. Bu bağlamda, çarpıcı gitar solosunun bir ayrılık acısının eseri olduğunu söylemek hiç yanlış olmaz.

Oh God I miss you tell me can you hear me?
(Tanrım, seni özlüyorum söyle beni duyabiliyor musun?)
Oh God I miss you I can’t scream and I can’t speak
(Tanrım, seni çok özledim ne çığlık atabiliyorum ne de konuşabiliyorum)
Show me now, will I ever be free from you?
(Göster bana şimdi, senden kurtulabilecek miyim?)

10. Without You I’m Nothing – Placebo & David Bowie

Listenin onuncu ve aynı zamanda son şarkısına geldik. İngiliz alternatif rock grubu Placebo‘nun ikinci stüdyo albümüne ismini veren bu parça, David Bowie‘nin oldukça ilgisini çekmiş olacak ki grubun solisti Brian Molko‘yu bizzat arayıp düet yapmayı teklif etmiş; böylece parçanın yeni bir versiyonu single olarak piyasaya sürülmüş. Birbirini tamamladığın o kişinin yokluğunda, bir hiç olmanın verdiği yük ve benliğini yitirme temalarının işlendiği bu şarkı; Bowie ve Molko’nun ses uyumuyla dinleyen herkeste kalıcı bir iz bırakıyor.

I seem to lose the power of speech
(Konuşma gücümü kaybediyor gibiyim)
You’re slipping slowly from my reach
(Erişebileceğim mesafeden yavaşça kayıyorsun)
You grow me like an evergreen
(Beni hep yeşeren bir ağaç gibi yetiştiriyorsun)
You’ve never seen the lonely me at all
(Benim yalnız halimi hiç görmedin)

Kaynakça