Duygusal Zeka Kavramı Nasıl Ortaya Çıktı?

Editör:
Sibel Sancaklı

Duygusal zeka, bireylerin davranışlarını ve sosyal etkileşimlerini anlamada önemli bir görevi olan ve son yıllarda araştırmacılar tarafından merakla incelenmeye başlanmış bir kavramdır. Kavramın köklerinin her ne kadar 20. yüzyılın başlarına gittiği bilinse de bu kavramın 1995 yılında Daniel Goleman’ın Duygusal Zeka adlı kitabıyla geniş kitlelere tanıtıldığını söyleyebiliriz. Psikolojinin gelişimi ve zeka anlayışındaki değişiklikler duygusal zeka kavramının ortaya çıkmasına olanak sağlamıştır. Araştırmacılar tarafından da ele alınan duygusal zeka kavramı, bilişsel zeka kavramı ile karşılaştırılmış ve farklı bir yetenek olarak tanımlanmıştır. Duygusal zeka kavramının kabul görmesi farklı alanlarda önemli değişikliklere yol açmıştır. Peki, bu kavram tarihsel olarak nasıl gelişmeler kaydetmiştir ve ne gibi sonuçlar doğurmuştur? Son yıllarda popüler olan duygusal zeka kavramını psikolojik ve toplumsal boyutları ile ele aldık.

Duygusal Zeka Nedir?

kaynak vizyon günlük

Duygusal zekâ kavramı, son yıllarda psikoloji bilimi ve sosyal bilim alanlarında araştırmacılar tarafından yoğun ilgi gören bir kavram olmuştur. Duygusal zeka ya da İngilizce olarak ifade ediliş biçimi olan EQ (emotional quotient); insanın kendi duygularını veya başkalarının duygularını anlaması, sezgilendirmesi ve bu duyguları yönetip yönlendirme gibi becerilerinin ölçülmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım aslında duygusal zekanın (EQ), bilişsel zekadan (IQ) ayrılan yönleri olduğunu ve duygusal zekanın bilişsel zeka gibi kader olmadığını, her yaşta geliştirilebilir bir zeka türü olduğunu belirtmektedir. Yapılan araştırmalarda bilişsel zekanın, insan yaşamındaki başarılara tek başına yeterli olmadığı, duygusal becerilerin de gerekli olduğu ortaya konulmaktadır. Bu da duygusal zekanın önemini artırmaktadır.

Howard Gardner‘ın bir takım insan deneyimini kapsayan farklı zekalar ortaya koyduğu kaynaklarda belirtilmiştir. Buna Gardner’ın çoklu zekası denilmekte ve bunlar toplamda 8 zeka türü olarak belirtilmektedir. Gardner’ın kişiler arası ve kişiye ait zeka kavramlarıyla bağlantılı olduğu düşünülen yeni bir zeka türü olarak ise duygusal zeka kavramı keşfedilmiştir.

Duygusal Zekanın Tarihsel Gelişimi

kaynak medium

Yaygın inanışlara göre, duygu ve zeka kavramı her ne kadar birbirlerine karşıt bir kavram olarak bilinse de 1920’li yıllardan itibaren duygular da zeka literatürüne dahil edilmiştir. Böylelikle 1920 yılında Thorndike’nin Sosyal Zeka modeli ile duygusal zekanın temelleri atılmıştır diyebiliriz. Thorndike bu modelinde, kişilerin duyguları anlama ve algılama yeteneklerinin olduğunu ve mekanik, soyut ve sosyal olmak üzere temelde üç bileşenli zekadan oluştuğunu belirtmiştir. Duygusal zeka, sosyal zeka yapısından farklı olarak duygusal problemlerin çözümüne odaklanmıştır. Duygusal zeka alanında çalışma yapmış birçok araştırmacı, duygusal ve sosyal zeka kavramlarını yapısal olarak karşılaştırmıştır. Aynı zamanda bazı araştırmacılar tarafından duygusal zeka, sosyal zekanın bir türü olarak da belirtilmiştir.

Duyusal zeka kavramı ilk olarak 1990 yılında Peter Salovey ve John D. Mayer tarafından ele alınmış olmasına rağmen bundan önce de farklı şekillerde kullanılmıştır. İlk kez 1966 yılında B. Leuner tarafından yazılan bir makalede, çocuk bakma sorumluluğunu üstlenmekte zorlanan ve isteksiz olan annelerde eksik olan bu becerinin duygusal zeka ile ilgili olduğu iddia edilmiştir. Bunun ardından araştırmacılar tarafından betimlenen bu kavram anlam bakımından belirsizleşmiştir.

1983 yılında ise Howard Gardner, zeka tanımı olarak geniş anlam taşıyan çoklu zekadan bahsetmiştir. Son yıllarda yapılan araştırmalar, Gardner’in çoklu zeka kuramından yola çıkarak bunlarla bağlantılı olduğu düşünülen duygusal zeka kavramının varlığına dair önemli bulgular ortaya konulmasını sağlamıştır. Gardner’ın çoklu zeka teorisine göre duygusal zeka, kişilerarası ve kişisel zekalara benzer olup kişilerarası zekanın başkalarını anlama ve kişisel zekanın ise kendini anlama becerisidir.

1990’lı yıllarda duygusal zeka kavramı ilk olarak Mayer, Salovey ve DiPaolo ile Salovey ve Mayer tarafından kullanılmıştır (Şahin, 2007). Salovey ve Mayer duygusal zekayı tanımladıklarında aslında bu zekanın Gardner’in çoklu zeka modelinin bir yan kümesi olduğunu belirtmişlerdir.

Duygusal zeka kavramının gelişmesine katkı sağlayan Mayer ve Salovey’in teorisine göre, duyguların motivasyon ve bilişsel faaliyetlerle beraber gerekli zihinsel süreçlerden biri olduğu savunulmuştur. Duygular ve bilişsel faaliyetler arasındaki etkileşim sonucu duygusal zeka ortaya çıkabilmektedir. Buna örnek olarak ruh halinin karar verme üzerindeki etkisini inceleyen önemli birçok araştırma da bahsedildiği üzere; ruh hali, bireyin düşüncesini pozitif veya negatif olarak etkileyebilmektedir. 1997 yılında ise araştırmacı Reuven Bar-On tarafından zekayı ölçen ilk yayın tanıtılmıştır. Bunun için kendini rapor etme testini kullanan Bar-On duygusal zekanın popülerleşmesine katkıda bulunmuştur.

Duygusal zeka kavramı hakkında geçen ve son zamanlarda birçok düşünce ortaya atılmış olan bu kavram aslında psikoloji biliminin geniş konuları arasında ortaya çıkmış ve gelişmiştir. Duygusal zeka kavramına yönelik bu ilgilerin kaynağı her ne kadar Gardner’in çoklu zekasından esinlenerek keşfedilmiş olsa da aslında çok satan kitaplar listesinde yer alan Daniel Goleman’ın Duygusal Zeka isimli kitabının ve iş hayatı ile ilgili 1998’de yayınlanan İşbaşında Duygusal Zeka isimli kitabının başarılı bir sonucu olduğu bilinmektedir.etkisinden kaynaklanmıştır.

Yazar Daniel Goleman, bu konu hakkında, “Günümüzde başarıya ulaşma konusunda EQ’nun IQ’dan daha önemli olduğu söylenir. Hatta iddiaya göre EQ, bir işte başarılı olmanın %80’inden tek başına sorumludur” ifadelerini kullanmıştır.

Duygusal Zeka Modelleri ve Ölçülmesi

kaynak evrim ağacı

“Duygular düşünmeyi daha zeki hale getirebilmekte ve insanlar duyguları ve diğer insanların duygularıyla ilgili zekice düşünebilmektedir.” (Gerrig ve Zimbardo 281).

Duygusal zeka modelleri; yetenek tabanlı duygusal zeka modeli ve karma duygusal zeka modeli olarak ikiye ayrılmaktadır. Yetenek tabanlı duygusal zeka modeli, duygusal bilginin işlenme yeteneği olarak belirtilen zekâ türüdür. Karma duygusal zeka modeli ise yetenekleri ve kişisel özellikleri birbirine bağlayıcı bir zeka türü olarak tanımlanmaktadır. Bu duygusal zeka modelleri temelde bilim adamlarının belirlediği modeller ile oluşturulmaktadır. Yetenek tabanlı modeli oluşturan Mayer ve Salovey; karma modeli oluşturanlar ise Daniel Goleman ve Reuven Bar-On olarak bilinmektedir.

Yetenek tabanlı duygusal zeka modelinde karma modelden farklı olarak temelde dört bileşen vardır:

  • Duyguları doğru bir şekilde algılama, değerlendirme ve ifade etme becerisi
  • Duyguları iyi kullanma becerisi
  • Duyguları analiz etme ve bu bilgiyi etkin bir şekilde kullanma becerisi
  • Kişinin duygusal ve entelektüel gelişimi için duygularını düzenleme becerisi

Yetenek tabanlı ve karma duygusal zeka modelleri karşılaştırıldığı zaman çıkış noktaları aynı olsa bile temelde birinde sadece yetenekler ile ilgilenilirken diğerinde ise bu yeteneklerin kişisel özellikler ile bağlantılı olduğu belirtilmektedir.

Duygusal zeka ölçüm yöntemleri zeka modellerine göre değişmektedir. Her iki zeka modeli içinde ayrı ayrı değerlendirme yöntemleri belirtilmektedir. Duygusal zekanın değerlendirilmesinde, bu zeka modellerinin gelişimi farklı ölçüm yöntemlerine neden olmakta ve bu ölçümler üç kategoride sınıflandırılmaktadır. Bunlar; kendini rapor etme, performans değerlendirmesi ve gözlemci değerlendirmesidir. Bunlara rağmen araştırmacılar arasında duygusal zekayı ölçmek için kullanılacak uygun bir yöntem konusunda fikir ayrılığı yaşamış oldukları belirtilmektedir. Bu sebeple de duygusal zeka kavramı hakkında aslında daha fazla araştırma yapılarak duygusal zeka yapısının başarılı bir şekilde tanımlanması ve ölçümlenmesi ile yapılacak işlerde fayda sağlayacağı konusunda fikir birliği olduğu görülmüştür.

Kaynakça

“Duygusal Zeka”. Vikipedi. Web. 29.08.2024

“Duygusal Zeka Nedir, Ne Değildir?”. Evrim Ağacı. Web. 29.08.2024

Şahin, Faruk. “Duygusal Zeka”. Ç.Ü.Sosyal Bilimler Ensitüsü 16. 1 (2007): 231-252

Richard, Gerrig ve Philip, Zimbardo. Psikoloji ve Yaşam. Çev. Gamze Sart. Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık, 2018.

Kapak görseli: Türkiye Zeka Vakfı

Esma Enise Uzunoğlu
Esma Enise Uzunoğlu
Stajyer fizyoterapist 🪽

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Söylenti Radarında Bu Ay: Isaac Winemiller

Isaac Winemiller, sakin melodileri ve içe dönük sözleriyle müzikal yalnızlığı estetik bir deneyime dönüştürüyor. Bu ay Söylenti Radar'ında onunla tanışın!

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Editor Picks