Şairliği kendisine bir meslek olarak addetmeyen, şiiri kendisi için “bir oluş hali” olarak tanımlayan Birhan Keskin‘in Fakir Kene kitabına melankolik bir hava hakimdir. Okurun bu havadan kurtulmak için tek bir hakkı vardır, içini umutla doldurup taşmasına neden olan Kargo şiiri!

Birhan Keskin‘in ilk şiiri henüz üniversite öğrencisiyken 1984 yılında bir dergide yayımlandı. İlk başlarda şiir yazdığını hiç kimseye duyurmayan şair, dizelerinin kendisi için en mahrem noktalar olduğunu düşünüyordu. Zamanla popülerleşerek günümüzün en bilenen şairlerden biri olmasına alışması ise uzun bir zaman almış Birhan Keskin’in.
1991 yılında ilk kitabı olan Delilirikler, 1994 yılında Bakarsın Üzgün Dönerim, 1996 yılında Cinayet Kışı + İki Mektup, 1999 yılında Yirmi Lak Tablet + Yolcunun Siyah Bavulu, 2002 yılında da Yeryüzü Halleri başlıklı kitapları yayımlandı. 2006 yılında ise çokça sevilen Y’ol kitabı sevenleriyle buluştu. Aradan bir yıl geçince 1991 ve 2002 yılları arası çıkan beş kitabını “Kim Bağışlayacak Beni” başlığı altında tek ciltte topladı Birhan Keskin. Bir süre şiir yazmaktan uzak duran şair, yıl 2010’a geldiğinde sessizliğini Soğuk Kazı adlı kitabıyla bozdu. Bazen yıllarca bir şeyler yazmadığını dile getiren şair, Soğuk Kazı kitabından sonra yedi sene ara verdi şiir yazmaya. Ardından 2017 yılında Ba isimli kitabıyla sevenlerine kavuştu. Bu uzun sessizliğini bozduğu kitabıyla Antalya 10. Altın Portakal Şiir Ödülü‘ne layık görüldü. 2019 yılında da son kitabı olan Fakir Kene‘yi piyasaya sürdü.
Kargo

Şuraya bir cümle koydum. Bırak acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun!
Bu dizesiyle acılarımızın paylaşıldıkça azaldığı fikrine sıcak baktığını belirten Birhan Keskin, aynı zamanda şiirin omuzlarına da büyük bir sorumluluk yüklüyor. Şiirlerin, insanların duygularına tercüman oluşunu vurguluyor bir taraftan da. Acıların dizelere dökülmesiyle belki de binlerce insan ortak oluyor bu duygulara.
Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun.
Kederlerimizin ve acılarımızın diğer kişiler tarafından duyulmasına bir nevi ihtiyaç duyduğumuz kısmen de olsa bir gerçeklik taşır. Dünyada tek olmadığımızın, bir şekilde bir yerlerde bizimle aynı acıları paylaşan insanların olduğunu ve bizi dinleyen birilerinin var olduğunu bilmek insana tarifsiz bir rahatlama hissi vermekte. Dinleyen kişinin en ufak desteği bile bir nebze de olsa unutmaya imkan sunabilir. Bu sayede acı, kalpte mıhlanıp durmamış olur Keskin‘in dizelerine göre.
Küçük Mutlu Güneşler

Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun.
Doğayla her zaman iç içe olduğunu, doğadan ilham aldığını vurgulayan şair, dizelerine de bu durumu yedirmeyi ihmal etmiyor. Doğanın içerisinde yer alan her unsurun insana iyi geldiğini ve sıkıntılarından onunla birlikte kurtulduğunu aktarıyor.
Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın.
Sıkıntılarımızın, günlerin üzerinde kasvetli bir hava yaratmasına izin vermeden, mutluluk kırıntılarına odaklanmamız gerekir bazen. O minicik detaylar, karanlık ve kasvetli havayı dağıtmakta çok başarılıdır. Şair bu dizelerinde, o ufak detayları görmeye eğilimli olmamız gerektiğini bir kere daha savunuyor.
Yolun Yokuşu

Buraya, bir inanç ve bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse sen osun.
Umudumuzun gün geçtikçe solup gitmesine izin vermememiz gerektiğini aktaran Birhan Keskin, koşullar her ne olursa olsun umuda sımsıkı sarılmaya inat etmemiz gerektiğinin altını çiziyor. İnsanın inadıyla elde edemeyeceği bir durumun söz konusu olmadığını da “o inat neyse sen osun” kelimeleriyle hatırlatıyor biz okurlara.
Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun.
Zorluklarla tırmanılan yokuşların her zaman bir düzlüğe çıkışı vardır. Durup dinlendiğimiz, rahatça bir nefes aldığımız bu düzlükler, yolun geri kalanına devam etmek için güç toplanılan noktalardır da aynı zamanda. Bu dizeleri umut etmekle bağdaştıran Birhan Keskin, umudun her zaman yeniden doğacağını, ciğerin kendini en çabuk onaran organ olmasıyla ilişkilendiriyor. Umudun zaman zaman tükenmesi, yeniden yeşermeyeceği anlamına gelmediğini hatta eskisinden daha güçlü bir şekilde tekrar var olduğunu bizlere aktarıyor.
Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun.
Kargo şiirinin ana teması olarak değerlendirilebilecek bu dizeler, bütün şiire yayılan duygunun birleşim noktası gibi. Bize uzak görünen ihtimallerin bazen hemen yanımızda olduğunu ya da olabileceğini fark edemediğimiz anlar olabiliyor ve buna karşılık daha büyük bir çerçeveden daha geniş bir alana bakmanın, umutlarımızın azalmasına da engel olacağı gerçeğini fark etmemiz gerekiyor. Birhan Keskin, umutlu günlerin her zaman bir yerlerde bazen uzak ama bazen de yakın olduğu gerçeğini bütün dizelerine ilmek ilmek işleyerek okurlarına hatırlatıyor.
Kaynakça
karakoymono.com “Birhan Keskin: Olur da Yanlışlıkla İntihar Edersem Diye Korkarım.” web
metiskitap.com “Birhan Keskin’le Birkaç Saat” web