5 Farklı Sebeple Neden Radiohead Dinlemeliyiz?

Editör:
Berrak Akson

1990’lar denilince akla gelen en önemli müzik gruplarından biri olan Radiohead, adını bir Talking Heads şarkısından almıştır. Grubun müziği, nevrotik sulardan modern dünya balladına uzanan geniş bir yelpazede dolaşır. Thom Yorke‘un derin ve duygusal vokalleri, Johnny Greenwood‘un çarpıcı gitar melodileriyle buluşarak dinleyiciyi etkileyici bir atmosfere taşır. Bu atmosfer, davulcu Phil Selway, gitarist Ed O’Brien ve basçı Colin Greenwood‘un güçlü müzik anlayışlarıyla birleşerek bizi tüm zamanların en iyi gruplarından biri ile tanıştırır. Radiohead’in müziği, sadece teknik ustalığı değil, aynı zamanda duygusal derinliğiyle de dikkat çeker. Gündelik hayatın mutsuzluğu ile baş etmeye çalıştığımız bugünlerde Radiohead’i neden dinlemeliyiz beş farklı sebeple ile özetliyoruz.

1. Müziğe Deneysel Yaklaşıp Kendilerini Sürekli Yenilemeleri

Radiohead

Ana akım müzik dünyası, her geçen yıl yeni sanatçıların, tarzların ve trendlerin benimsenmesiyle sürekli bir dönüşüm geçiriyor. Bu değişimlere rağmen, bazı müzisyenler seslerini ve kariyerlerini yeniden keşfederek on yıllar boyunca popülerliklerini korumayı başarıyorlar. Böylelikle Radiohead popülerliğini koruyan müzik gruplarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle 90’lı yıllara damgasını vuran grup, 93 yılında “Pablo Honey” albümü ile alternatif rock öncülleri Pixies, The Smiths ve Nirvana‘dan belirgin bir şekilde müzik ve stil ipuçları ödünç alan sıradan bir grunge grup olarak çıkış yapsa da zaman içinde müziğe deneysel yaklaşımlarını oturtarak büyük ve sadık bir takipçi kitlesi kazandı.

2024 yılına geldiğimizde bile Radiohead’in kendine özgü tarzı, çağdaş müzik sahnesinde benzersiz bir yer edinmesine ve dinleyicilere derinlemesine düşündüren bir deneyim sunmasına neden oluyor. Yükselen neo-liberal yabancılaşmadan teknolojinin soğukluğuna kadar her şey hakkında karanlık ve uğursuz bir 20. yüzyıl sonu korkusunu şarkılarına konu edinen grup, rock geleneğinin en uç noktalarını aradıkça kendini sürekli yenilemeye devam ediyor. Bu da Radiohead’i gelmiş geçmiş en yenilikçi rock grupları arasına taşımakla kalmıyor dinleyici kitlesini uzun yıllara yayacak bir noktaya getiriyor.

Open up, begin again
(Aç şimdi, başla yine)
Let’s go down the waterfall
(Hadi inelim şelaleden aşağıya)
Think about the good times
(Güzel zamanları düşünelim)
And never look back
(Ve geriye bakmayalım asla)

2. Hayranlık Uyandıracak Kadar Özgün Olmaları

Radiohead, sağlam çıkışları ve konser turnelerinin yanında kendilerini sevenleri hayal kırıklığına uğratmayacak şekilde üretimlerini ortaya koymayı başardı. “Pablo Honey” başarısı ardından daha arınmış bir bıkkınlık albümü olan “The Bends“i çıkardılar. Hüzün ve yükselişin sancısını taşıyan bu albümle yıllar sonra dahi başka sanatçılara ilham olacak parçalar bıraktılar.

Radiohead, albüm yapma ve listelerde üst sıraları koruma konusunda olduğu kadar, kendini adım adım paketleme ve sektöre konumlandırma konusunda da en az o kadar başarılı olduğunu kanıtlıyor. Her zaman, bir şarkının “hazır” olduğunu hücresel düzeyde sezebilen, hem kompozisyon hem de anlatılarında bir tuğla olarak çalışkan ressamlar gibiler. İşte bu yüzden üzerlerinde dolaşan hayaletleri hayatlarımıza özgünlüklerinden hiçbir şey kaybetmeden taşıyabiliyorlar.

Before you run away from me
(Benden kaçmadan önce)
Before you’re lost between the notes
(Notalar arasında kaybolmadan önce)
The beat goes round and round
(Ritim dönе döne gidiyor)

3. Modern Hayatın Mutsuzluklarıyla Başa Çıkmamızı Sağlamaları

Radiohead Albümleri

Radiohead‘i bu kadar radikal yapan şey, gündelik hayatın zorbalıklarına karşı siper olarak inşa ettikleri, derinlemesine iç gözlemsel öteki dünyalar. “OK Computer” albümü Radiohead’in 90’ların ergenlik döneminden yetişkinliğe geçişinin sinyallerini veriyordu. Mümkün olan her açıdan son derece modern olan 1997 tarihli albüm, uzay ve elektronik rock karışımı bir sound’u ilk ele alan albümlerden biriydi. “OK Computer” ile kalıcılığı yakaladılar. 12 şarkıdan oluşan “OK Computer” albümü; “Paranoid Android“, “Karma Police” ve “Climbing Up the Walls” gibi parçalarla, bilgi çağının saldırısını ve genç bir insanın panik içinde onu kucaklayışını resmediyordu. Thom Yorke‘un şarkı sözleri kulak misafiri olunan konuşmaların, tekno konuşmaların ve sert bir günlüğün parçalarının bir karışımı gibi görünüyordu.

Müzik kariyerini birbirinden başarılı ve özgün albümlerle taçlandıran Radiohead’in sadece hüznü veya depresyonu değil; duyguları, hisleri ve insanlığı aktarmaya çalışan şarkılar yaptığını görüyoruz. Daha soyut, dışa dönük şarkı sözleriyle dinleyicisine hayatı sorgulatmakla bırakmıyor her dinleyişte kusursuz bir şekilde gerçekleştirilen bir yolculuğa çıkarıyor. Bu müzikal uyum, modern kültürün sentetik doğasına dair endişelerini dile getiren bir noktada buluşuyor.

A heart that’s full up like a landfill
(Çöplük gibi dolmuş bir kalp)
A job that slowly kills you

 (Seni yavaşça öldüren bir iş)
Bruises that won’t heal

 (İyileşmeyen morluklar)
You look so tired, unhappy

 (Çok yorgun görünüyorsun, mutsuz)

4. Yaratıcı Güçlerini Duyguların Derinliklerinden Almaları

Thom Yorke

Thom Yorke, kendi acılarının müziğine de yansıdığını belirtiyor bir demecinde: “Bazen o ruh halindeyken müzik yapmak zorundayım çünkü bundan acı çekiyorum. Ama aslında bazen acı çekmiyorum. Bazen ekstra bir duygu sarmalı ama bazen de zihinsel bir hastalık.” Radiohead’in kısmen içe dönükler için süper kahraman temaları yazarak başarılı oldukları da bir gerçek. En derinlerdeki duygulara ulaşarak yaratımlarını yapıyorlar. Mutsuzluğun sanatsal dışavurumunu parçalarından eksik etmiyorlar.

Gündelik hayatın telaşını bütün gün omuzlarında taşıyan insanlar Radiohead’in müziğinde kendi mutsuzluklarını buluyor bu da grup ve dinleyici arasındaki duygusal bağı güçlendiren en büyük etkenlerden biri oluyor. Huzursuzluğun, duygusal bunalımların en saf halini müziğe damıtan bir müzikal spektrumun üzerine eklenmiş sosyal dışlanmışlık, akıl hastalığı ve çağdaş kaygılarla ilgili lirik temaları dinleyicilerin ilgisini çekiyor. İçinden çıkılmaz bir müzikal girdabın kapılarını aralıyor.

And if I could be who you wanted
(Keşke istediğin kişi olabilseydim)
If I could be who you wanted all the time
(Keşke tüm zaman boyunca istediğin kişi olabilseydim)

5. Müzikal Hüznü Ana Akıma Taşımaları

Creep“in sosyal yabancılaşmasından “No Surprises“ın parıldayan melodilerine kadar sözleri ve eşlik eden enstrümanları melankoliye bulanmış durumda. Dokuz albüm ve otuz yılı aşkın bir süre boyunca Radiohead, müzikal hüznü ana akıma taşıyor. Radiohead hem hüzünlü bir grup hem de tüm zamanların en etkili rock gruplarından biri hâline geldiği bir gerçek. Pek çok kişi Radiohead’in üretimleriyle rahatlamış hissederken bazıları ise şarkı sözleri ve ses manzaraları boyunca uzanan depresyonun arkasına geçmeyi ne yazık ki başaramıyor.

Radiohead, derinliğin sıradanlığa ne kadar kolay kayabileceği konusunda eşsiz bir kavrayışa sahip. Müzikleri, büyük gerçeklerin basmakalıp sözlere dönüştüğü, saf sinyalin sefil gürültüyle buluştuğu noktaya takıntılı. Geçmişte Thom Yorke, anlamsız verilerle tüketilmiş bir zihni ima etmek için şarkı sözlerini gündelik klişelerle keskin bir şekilde süslediğini görüyoruz ancak zamanla bu anlayış büyük ölçüde sinizmin ötesine geçerek ölümsüzleşen bir müzik anlayışını oluşturuyor. Ve zaman içerisinde bir müzikal ilham perisi olarak Radiohead’i müzik tarihine yazıyor.

Are you such a dreamer 
(Dünyayı kurtaracağını sanan) 
To put the world to rights 
(Bir hayalperest misin?) 
I’ll stay home forever 
(Ben sonsuza dek evde oturacağım) 
Where two and two always makes up five 
(İki artı ikinin hep 5 yaptığı yerde)
 

Radiohead’in müziği, Creep’ten 2011 tarihli son albümleri “The King of Limbs“e kadar uzanan bir temayla kusurlu ve çirkin olanı kutluyor. Radiohead, sesi ve tarzıyla, bunca yıl sonra bile listelerin zirvesinde, film müziğinde ve kapalı gişe konserlerde yerini almaya devam ediyor.


Kaynakça

  • Guardian. “Radiohead”. Erişim Tarihi:03.02.2024. Web.
  • Radiohead Public Library. Erişim Tarihi:03.02.2024. Web.
  • Daphne A Brooks. “Why Radiohead are the Blackest white band of our times”. Erişim Tarihi:03.02.2024. Web.
  • Jamie Alexander Gurnell. “Radiohead: A Genre”. Erişim:03.02.2024. Web.
Eylül Ezgi Türker Tatlı
Eylül Ezgi Türker Tatlı
the dragonslayer she's fighting fire by the sea...

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Editor Picks