Tablolarla Mitoloji: Ölümü Kandıran Sisifos ve Absürdizm

Editör:
Mehmet Samet Acar, Ece Günay
" hide_table_content="td_encvalW2dpemxlXQ=="]

İnsanlığın tıpkı doğaya hakimiyet kurma arzusu gibi çok eskilere dayanan başka bir hayali daha vardı: ölümsüzlük. Ölümsüzlük veya ölümsüzlüğü aramak pek çok mitolojik anlatıya dahil olmuş bir konudur, bu temadaki eski hikayelerden biri olan Gılgamış Destanı‘nda ise arkadaşı Enkidu‘nun ölümünden sonra insanlığın bu en kaçınılmaz unsurundan korkmaya başlayan Gılgamış‘ın ölümsüzlük arayışı anlatılır. Gılgamış büyük tufandan yaptığı bir gemi sayesinde sağ kalmayı başaran Utnapiştim‘in yanına gittiğinde, bazı imtihanlara tabi tutulur fakat başarısız olur. Ölümsüzlük ile kutsanamayacağını anlar Gılgamış ve böylece evine, Uruk’a, geri döner.

Başka bir ölümsüzlük, daha doğrusu ölümden kaçma, anlatısı ise Yunan mitolojisinde biraz daha farklı bir şekilde işlenmiştir. Hikayeye göre ise bir zamanlar Korint‘in kralı olan Sisifos, kurnazlıklarıyla ve özellikle de ölümü iki kez kandırmasıyla namı kötüye çıkmış bir karakter olarak bilinmektedir. En çok da kendisine Zeus tarafından verilen, sonsuza kadar dağın tepesine kaya yuvarlama cezasıyla öne çıkmaktadır.

Düzenbaz Sisifos’un Hades’i ve Ölüm’ü Kandırması

Bernard Picart Sisyphus 1731 Wikimedia

Homeros‘a göre rüzgâr üzerinde hakimlik kurma gücüne sahip olan “insanların en kurnazı” Sisifos, Aiolos‘un oğluydu ve aynı zamanda Korint’in kurucusu ve ilk hükümdarıydı. Sisifos’un ardından şehre atları tarafından parçalara ayrılacak olan oğlu Glaucus, sonrasında ise Glaucus’un oğlu Bellerofontis hakim olacaktı. Ayrıca Bellerofontis’in meşhur kanatlı atı Pegasus, şehrin ve sikkelerin yüzü hâline gelmiştir. Şimdi Sisifos’a geri dönelim.

Korint’in kurucu kralı ölüp Hades‘in yanına, yerin altına, indiğinde ölümün insana bürünmüş hâli Thanatos‘u kıskıvrak yakalar ve bir daha hiçbir insan ölmesin diye onu zincirler. Savaş tanrısı Ares‘in müdahalesiyle bu kriz çözülüp doğadaki eski usul yeniden işlemeye başlasa da düzenbaz Sisifos çoktan serbest kalmış ve ilk ölümünden böylece kurtulmayı başarmıştır.

Friedrich John Sisyphus 19 yüzyıl Wikimedia

İkinci ölüşünde ise yine Hades’in yanına giden Sisifos bu sefer kurnazca bir plan hazırlamış, eşine kendi ölümünden sonra sunulması gereken kurbanları vermemesini tembihlemişti. Eğer serbest bırakılırsa eşine gidip kurbanları vermesini söyleyeceğini dile getiren Sisifos, böylece Hades’i ve Persefoni‘yi kandırmayı başardı. Bu bahaneyle dünyaya geri dönen kurnaz Kral, kendi isteğiyle Hades’in yanına dönmez. Kendisine neler yaptığını unutamayan Ölüm ise onunla uğraşmak istemiyordu. Böylece Sisifos iyice bunayıp yaşlanana kadar hayatına devam etti.

Antonio Zanchi Sisyphus 166065 Wikimedia

Korint Kralı nihayet bir kere daha öldüğünde Zeus ile karşılaşır. Bir yere kaçması imkânsızdır artık. Bu düzenbaz Sisifos’un yaptıklarıyla insanların galeyana gelmesini istemeyen Zeus; ona bitmek bilmeyen, sıkıcı, yorucu ve güç bir ceza vermiştir. Sisifos’un yeraltındaki hâlini Odysseus‘un ağzından okuyalım:

“Daha sonra Sisifos’un çektiği işkenceye tanık oldum, kocaman bir kayayla boğuşuyordu. Cesaretini toplayıp elleriyle ve ayaklarıyla kayayı tepeye doğru itmekteydi. Fakat tam kayayı tepeye oturtmak üzereyken, onun devasa ağırlığı her seferinde en aşağıya yuvarlanmasına neden oluyordu. Bir kez daha o şeyle boğuşmak ve onu tekrardan en tepeye itmek zorundaydı Sisifos. Ter damlaları vücudunu ıslatıyor, tozlarsa başının etrafında uçuşuyordu.” (194)

Titian’ın Çizimiyle Sisyphus (1548-49)

Titian Sisyphus 1548 9 Wikimedia

İnsanlığın yaratıcı güçlerle denk olma arzusunun cezalandırılışını İtalyan sanatçı Titian‘ın 16. yüzyılda çizdiği Sisyphus (1548-49) tablosunda görmek mümkündür. 1488 ya da 1490’da Venedik‘te doğup 1576’da yine Venedik’te hayata gözlerini yuman Titian, yaptığı eşsiz mitolojik ve Hristiyan tablolarıyla tanınmaktadır. Tiziano Vecellio olarak da bilinen bu Rönesans sanatçısı, Bellini ailesinden eğitim almış ve Giorgione ile beraber çalışmıştır.

Rönesans kültürünün sanattaki tezahüründe Ovid, Theocritus ve Catullus gibi Yunan ve Romalı şairlerin anlatılarından yararlanılmıştır. Titian da bu konuda bir istisna değildi ve resmettiği mitolojik tablolarda buna rastlamak mümkündür.

Titian Otoportre 1562 Wikimedia

Titian’ın çizimleri Giorgione’nin tarzına oldukça benziyordu fakat Giorgione’nin beklenmeyen ölümünden sonra Titian, Venedik’in en önde gelen ressamı olarak anılmaya başlandı.

1516’nın başında genç Titian, ilk mesleki bağlılığını Ferrara Dükü Alfanso ile gerçekleştirdi. Bir süre onun kalesinde ikamet etti ve mitolojik eserler yapma fırsatı buldu. Başarılı tablolarıyla ve portreleriyle ünü hızlıca yayılan Titian, 1530’larda Kutsal Roma İmparatoru 5. Karl‘ın (İng: Charles V) portresini yaptı ve böylece İspanya’nın resmî saray ressamı olarak görevlendirildi.

Bavyara‘daki Augsburg kentine 1540’larda yaptığı gezi sadece 5. Karl’ı hem at üstünde hem de otururken çizmesi sebebiyle değil, aynı zamanda 5. Karl’ın kardeşiyle yani Macaristan Kraliçesi Mary ile tanışması açısından da önemliydi zira Titian, kendisinden bir sipariş dizisi alacaktı. Bu sipariş; Zeus tarafından cezalandırılan Ixion, Tantalos ve Tityus‘a ek olarak Sisifos’un büyük bir tablosunun yapılması üzerineydi.

Mühlberg Muharebesi‘nden sonra yaptırılan bu resimlerle Mary, meşrû hükümdarlarına karşı ayaklananların sonunun ne olacağına dair bir uyarı vermek ve bu uyarıyı da mitolojik bir alt metinle desteklemek istedi. Ayrıca bu resimler; Hristiyanlıktaki yeraltı tasvirlerini sembolize eden yılan, zincir ve ateş gibi unsurları birleştirip ortaya Yunan mitolojisi ile Hristiyanlığın iç içe geçtiği bir cehennem anlatısı da ortaya çıkarmıştır. Örneğin, Titian, Hades’i sembolize etmesi için ateşten faydalanmış ve ağzını sonuna kadar açan yılanlarla ise -her ne kadar Ovid’in anlatılarında yer almasalar da- cehennemdeki dehşet yansımasını daha da artırmıştır.

Titian Sisyphus 1548 9 Wikimedia

Furyler (İng: Furies) olarak da bilinen bu seri, 1554’te Fransız birlikleri tarafından yıkılana kadar Binche Sarayı‘nda kaldılar. Macaristanlı Mary 1588 yılında bu tabloları 5. Karl’ın oğlu 2. Felipe‘ye emanet etti ve o da eserleri Madrid Sarayı‘na (Royal Alcázar of Madrid) yerleştirdi. Ancak tabloların yer ve el değiştirme serüveni burada da son bulmadı. 1734’te çıkan yangın sonucu yine bulundukları yerden alındılar. Daha da kötüsü, Ixion ve Tantalos tabloları yangından kurtarılamadı. Kalan iki tablo, Madrid Kraliyet Sarayı‘na (Palacio Real Nuevo) ve oradan da, 1828 yılında, Prado Müzesi‘ne (Museo del Prado) getirildi.

Sonuç olarak; Titan’ın Michelangelo‘dan oldukça etkilendiği bir dönemde ortaya çıkardığı Sisyphus tablosu, tanrılara meydan okumaya cesaret edenler için uyarıcı bir mesaj işlevi görüyor ve bu, o dönemde özellikle emperyal güçler ile Protestan prenslikler arasındaki çatışmaya atfedilerek okunuyordu.

Antik Yunan Zanaatinde Sisifos

Sisifosun Cezalandırılışı Milattan Önce 510 World History Encyclopedia

Her ne kadar Antik Yunan zanaatinde yeraltı diyarının tasviri nadir olsa da, Sisifos’un resmedildiği milattan önce 6. yüzyıldan kalma birkaç vazo bulunmaktadır ve bu vazolar arasından Atina‘dan çıkma bir amfora (iki kulplu ve uç kısmı dar çömlek yapı) dikkat çekmektedir. British Museum‘da sergilenen bu amforada, kollarının ve sol dizinin yardımıyla kayayı yukarı doğru itmekte olan Sisifos’un siyah figürünü görmekteyiz. Hades, Persephone ve Hermes ise ona bakmaktadır.

Wikimedia

Diğer örnek de Münih‘teki Staatliche Antikensammlungen adlı müzede bulunmaktadır. Milattan önce 530’a ait olan bu amforada yine siyah resmedilmiş bir Sisifos’u ve onu gözetleyen Persephone’yi görmekteyiz. Alışılmadık bir şekilde beyaz renkte tasvir edilen kaya ise bu esere farklılık katmıştır.

Absürdizm Emsali Olarak Sisifos

Pietro della Vecchia Sisyphus 1660lar Wikimedia

Bu mitolojik anlatı insanlığın ölümsüzlüğü arzulamaması ve tanrılara baş kaldırmaması için bir uyarı niteliği taşımaktaydı o dönem. Fakat Sisifos’un bu ilginç cezası çok farklı şekillerde de yorumlanmaya müsaitti. Bu yorumlardan biri de Albert Camus‘nün 1942’de yayımladığı felsefi bir makale olan Sisifos Söyleni‘de yatmaktadır. Bu eser, dönemin nihilist anlatılarının bir analizini içermesinin yanı sıra absürdizm felsefesinin kökenine değinmektedir. Ayırca, Sisifos Söyleni ile aynı yılda yayımlanan Yabancı romanı absürdizm felsefesi açısından birbirlerini tamamlar niteliktedirler.

Bir yaratıcı kimlikten ve ebedî hayattan yoksun bu karmaşık dünyada insanın anlamsız hayatına bir anlam aramasına absürdizm diyebiliriz. Peki bu absürtlüğün farkına varmak intiharla mı sonuçlanmalıdır, diye sorar Camus eserinde ve sonra açıklar: “Hayır, isyanla sonuçlanır.” (New World Encyclopedia)

Fransız düşünür ve yazar bu söylemlerini aktarırken Sisifos’tan yararlanır ve onu, hem yeryüzündeki davranışlarından hem de yeraltında aldığı ilginç cezadan ötürü, absürt bir arketiptik figür olarak tanımlar.

Bu anlatıda Camus’yü cezbeden şey ise Sisifos’un dağın tepesine kadar çıkardığı kaya her seferinde aşağı doğru yuvarlanırkenki olası hislerinde yatmaktadır. Çilesinden ve cezasından bir süreliğine de olsa kurtulan Sisifos, kayayı tekrardan itmek için dağdan aşağı inerken kaderindeki absürtlüğün farkına varmaktadır.

Hatta Camus’ye göre Sisifos, cezasına karşı bir kıvanç bile duyuyor olabilir. Peki o zaman Sisifos’un cezası aslen neye dayanıyor? Sisifos Söyleni çerçevesinde ele aldığımızda eski Korint Kralı’nın çektiği acı, bir zamanlar parçası olduğu dünyaya baktığında ya da selameti arzuladığında içindeki hüznün ve ıstırabın ortaya çıkmasındadır. Sisifos ancak kaderini kabullendiğinde bu bahsettiğimiz acılar etkisiz hâle gelir.

Jusepe de Ribera Sisyphus 17 Yüzyıl Wikimedia

“…Aklıma kayasına geri dönen Sisifos’u getiriyorum, acı baştaydı. Yeryüzündeki yaşantılar zihne fazla takıldığında, mutluluğun cazibesi ağırlaştığında, insanın yüreğindeki keder açığa çıkar: Bu sadece kayanın yengisi, kayanın ta kendisidir. Engin keder taşıması zor bir yük hâline gelir. Bunlar bizim Getsemani (Çarmıha gerilmeden önce İsa’nın dua ettiği ve yakalandığı bahçe) gecelerimizdir. Ezici gerçeklerin farkına varılmasıyla da yok olup giderler.” (Camus, 77)

Burada Camus, kaderin beyhudeliği ve ebediyet gibi ezici gerçekleri kabul etmenin bu gerçekleri daha az ezici yaptığını öne sürmektedir.

Acı çekiyor musun evlat Evet baba çektiğim acıya çok müteşekkirim O olmasaydı mutluluk bir anlam ifade etmeyecekti

Kaynakça

spot_img
Mehmet Samet Acar
Mehmet Samet Acar
ph'nglui mglw'nafh cthulhu r'lyeh wgah'nagl fhtagn

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Marmaris’te Yaz Rüyası: 5 Günlük Keşif Rotası

Ege ve Akdeniz'in incisi Marmaris için keyifli bir yol rotası.

Feminizmin Gücü: Patriyarka’nın Sosyal Yapılara Etkisi

Patriyarkal sisteme meydan okuyan feminizm, kadını güçlendirip eşitlikçi bir toplum inşasına öncülük eder.

Söylenti Konser Takvimi: Üç Büyükşehirde Kimler Var?

Söylenti müzik ekibi tarafından hazırlanan; İstanbul, Ankara ve İzmir'e müzik coşkusunu tattıracak birbirinden farklı Mayıs ayı konserleri sizlerle!

5 Farklı Sebeple Neden Yaşlı Adam ve Deniz Okumalıyız?

Yaşlı Adam ve Deniz, mücadelenin değerini ve kaybetmenin içinde de bir başarı ve onur olduğunu dile getiren zamansız bir hikayedir.