“Bilinmeyen ama masum da olmayan bir ruhun özgürlüğündeyim”
Yeniden merhaba, sen. Netflix‘in heyecanla beklenen biricik gerilim dizisi You, 4. sezonu ile izleyicisiyle buluştu. Yani edebiyat, beyzbol şapkaları ve öldürmeye takıntılı seri katil Joe Goldberg (Penn Badgley) de geri döndü. Fakat Joe bu sefer yeni bir isme, öldürebileceği yeni kurbanlara ve ölü bedenleri gömebileceği farklı bir yere sahip. Neyse ki Joe’nun yeni hedefi başka bir “you” değil. Katilimizin etrafı bu kez Oxford‘un zengin züppelerinden oluşuyor ve her zaman olduğu gibi ölümler “play” tuşuna bastığınız gibi patlak veriyor.
Zenginleri yalnızca zengin oldukları için öldüren “Eat the Rich Killer” diye adlandırılan farklı bir katil bulunuyor ve Joe bu kez ironiktir ki bu katilin peşinde. Ölümleri engelleyip gerçek katili bulmaya çalışırken katil tarafından geçmişiyle ve gerçek kimliği ile tehdit edilen Joe, kendince “küçük İngiliz tatilim” diye adlandırdığı Londra’da hiç istemese de yine ellerini kanda buluyor. Agatha Christie kitaplarınız ve Sherlock Holmes büyüteçleriniz hazırsa bu kez size bir katilin anatomisini en ince ayrıntısına kadar açıklıyoruz.
Joe 3. sezonda karısı Love’ı (Victoria Pedretti) öldürdükten, kendi ölümünü kurguladıktan ve küçük oğullarını terk ettikten sonra Marianne‘i bulmak ve yeni bir hayata başlamak için onun ardından önce Fransa’ya sonra Londra’ya gider. Fakat karşılaştıklarında onu kendinden ve dolayısıyla ölümünden uzak tutmak için serbest bırakır. Sezon başladığında Joe’nun, Jonathan Moore adında bir üniversite profesörü olarak Londra’da yaşadığını ve tek istediğinin, Profesör Jonathan Moore olarak sessizce yaşayarak, kalbini kadınlardan –yani obsesyondan– uzak tutarak, tamamen işine odaklanarak, kendine korkunç bir adam olmadığını kanıtlamak istediğini görürüz.
Fakat Joe’nun çevresi Oxford öğrencileri olarak tanıştığı ve şimdi onun arkadaşları olan, o çok istediği sessiz sakin hayattan uzak yeni bir tuhaf karakter kadrosuyla çevrilidir. Oxford çetesi, hayatlarında bir gün bile çalışmadan ün ve servet mirasıyla donatılmış, müstehcen zengin elitistlerden oluşur, ki bu Joe’nun hor gördüğü her şeydir.
Toplumsal Katman: Lüks ve Şehvetin Hükümsüzlüğü
“Dostluklarının da, ruh sağlığının da, hayatının tüm bir anlamının da yerle bir olduğunu görüyordu.“
Biliyoruz ki You’nun bu noktaya kadarki her sezonu farklı bir şehirde geçti ve her biri kendine has, karikatürize edilmiş karakterlere sahipti. 4. sezon da bu kez bizi Londra’nın şımarık zenginleri ve sözde asillerinin dünyasına dahil etti. Duygusal bir arka plana sahip galerici Kate (Charlotte Ritchie), kraliyet mensubu olabilecek kadar zengin, şımarık ve kırılgan Leydi Phobe (Tilly Keeper), Phobe’nin para avcısı sapkın sevgilisi Adam (Lukas Gace), yoksulluğa doğan fakat bir şekilde Oxford grubuna dahil olan, Londra başkan adayı Rhys Montrose (Ed Speleers) gibi karakterler yozlaşmış toplumun tüm kesimlerini aydınlatır nitelikte gözümüzün önüne sunuluyor.
Hiperbolinin hüküm sürdüğü 4. sezon’un 1. kısmı; anlatısını, parasını uyuşturucu ve lüks yaşama odaklamış bu topluluğun üyelerinin teker teker öldürülmeye başlaması üzerine kurar. Arkadaşlarının birer birer öldürülmesi kimisinde paranoya yaratsa da bu kesimin ölüme genel tavrının bıkkınlık ve basitlik olarak şekillendiğini, ölen kişinin arkasından kimsenin üzülmediği gibi bunu haklı bulduklarını söylemeleri ise insanlığın yozlaşmışlığının kanıtı niteliğinde izleyiciye sunulur. Fakat gizem öyle ya da böyle Joe ve “Eat the Rich” katili arasında şekillenir.
Yazının bu kısmından sonra diziyle ilgili sürpriz bozan detaylara yer verilecektir.
Kuşkularda Labirent
“O beyden daha ilk bakışta nefret etmiştim.”
Joe’nun ucuz kıyafetleri ve Amerikalılığını yermeden duramayan Oxford’lular bir bir öldürülürken katil, Joe’yu attığı mesajlarla ona yardım etmesi için geçmişiyle tehdit ederek onu ondan ölülerin bedenlerini ortadan kaldırması, birilerini öldürmesi gibi Joe’un pek de istemediği eski alışkanlıklarına itmeye çalışır. Fakat Joe’un tüm bunlardan uzak durmak istemedeki nafile çabası birçok kez iki eli kanda sonlanır.
Joe’nun beyninde katilin kim olduğuna dair şüpheci bir yolculuğa çıkarız. Bu yolculukta izleyici Joe ile birlikte katilin kim olduğuna dair çıkarımlar yapmaya çalışır. Baş karakterimizin manipülatifliği o kadar yerli yerindedir ki bizi kendisinden başka herkesin katil olabileceğine ikna etmeye çalışır. Ve eder de. Böylece sezonun ilk kısmının bittiği 5. bölüm bizi Eat the Rich katilinin Londra’nın müstakbel belediye başkanı Rhys Montrose’tan başkası olmadığı gerçeğiyle yüzleştirir.
Kendi başkanlık kampanyasını başarılı bir şekilde sürdürmek istediğinden yoluna çıkabilecek her türlü engeli ortadan kaldırılması gereken Rhys, bu züppeleri neden öldürdüğünü gerekçeleriyle Joe’ya açıklar. Ancak dizi ikinci kısma doğru ilerledikçe, Rhyse Montrose’un Joe ile olan ilişkisinin onun hayal gücünün bir ürünü olduğunu öğreniriz. Rhys bu bağlamda Joe’nun şiddet eğilimlerini günlük hayatından ayırmasının bir yolu olarak motiflenmiş, Joe’nun şeytani dürtülerini atfettiği gölge benliği olmuştur. Peki onca karakter varken Joe bu kez neden Rhys’i obsesyon haline getirmiştir?
Psikolojik Katman: Gölge Benliğim Gün Gibi Peşimde
“Asıl ve iyi yanım yavaş yavaş elimden gidiyor, yavaş yavaş ikinci ve kötü yanımla bütünleşiyordum.”
Joe yeni bir başlangıç yaptığına inanarak geldiği Londra’da kendine ancak başka bir kimlik yaratarak hayatta kalabilirdi. Bu sebeple eratomanyasını atfedebileceği en iyi kişi onun için Rhys’ti çünkü o bir erkeğin yaşayabileceği daha iyiye doğru değişimi temsil ediyordu. Tıpkı Joe gibi sıkıntılı bir geçmişten gelen Rhys, eline rastgele geçen bir şansla bir dükün oğlu olduğunu öğrenip ve bu fırsatı kendisini ve dünyayı değiştirmek için kullanmıştır. Bölümün sonunda Kate’in “dünyayı daha güzel bir yere çevirmeye odaklanıyoruz” demesi de bu bağlamda tesadüf değildir.
Ne yazık ki gerçek Rhys’in, Joe’nun kim olduğundan ve onu neden öldürmek istediğinden bir haberi yoktur. Joe ve Rhys arasındaki neredeyse her etkileşim, Rhys başkalarıyla birlikteyken bile tamamen Joe’nun kafasından ürettiği senaryolardır. Ve bu şekilde Rhys, Joe’nun isteğiyle onun alter egosu haline gelmiştir.
Geçmişe dönük aktarımlarla öğreniriz ki Joe defalarca Rhys’in sesli kitabını dinlemiş, onun hakkında videolar izlemiş, biyografisini baştan sona defalarca okumuştur. Dahası, Love’a ve diğer tüm kadınlara yaptığı gibi Joe’da Rhys’in eşyalarıyla dolu bir kutusu bile vardır. Burada yine Joe’un idinin baskıcı ve takıntılı yönünün benliğine yenik düştüğünü görürüz.
Labirentten Kaçış
“İçimdeki şeytan uzun süredir kafesinde yatıyordu, ama azgınca fırladı kafesten.”
Dizi ilerledikçe öğreniriz ki baştan aşağı bir bilinçsizlik halindeki Joe, Marianne’i aslında hiçbir zaman serbest bırakmamış ve onu bir kafese hapsetmiştir. Kafes anahtarını sakladığı kitap olan Dr. Jekyll ve Bay Hyde, aslında Joe’nun yaşadığı bölünmeyi anlatan iyi bir semboldür. Çünkü roman insan doğasındaki ikiliği ve insanın içindeki çatışmayı anlatır. Dr. Jekyll, insan doğasının karanlık tarafını araştırırken bir iksir keşfeder. Bu iksir, onun kötü niyetli ikinci kişiliği olan Edward Hyde’a dönüşmesine neden olur. Hyde, Jekyll’in tam tersi bir karakterdir ve onun içindeki kötülüğü temsil eder.
Joe sonunda Rhys’in kendi hayal gücünün bir ürünü olduğunu anladığında, Marianne’i kilitlediğini pişmanlıkla hatırlar. Fakat nereye? Joe kendi labirentinde savaşırken Marianne açlıktan ölecek konuma gelmiş, kafeste unutulmuştur. Nihayet onu bulan Joe onu bırakacağına yemin eder ama bunu kendi özgürlüğünü tehlikeye atmayacak şekilde yapması gerekmektedir. Bu da bizi sezonun “Jonathan Moore’un Ölümü” adlı final bölümüne götürür.
Joe, bölüm başında Marianne’in onu bulunabileceği bir yere bırakmasını istediği bir mektubu yakar. 3. sezondan bildiğimiz gibi, Marianne iyileşmekte olan bir uyuşturucu bağımlısıdır ve kızının velayetini kaybedeceğini öğrendikten sonra bunun ölümden beter olduğunu söyleyerek aşırı dozla intihar eder. Joe onun cesedini bir banka bırakır fakat bu, Marianne’in kaçış planından başka bir şey değildir. Marianne Joe’nun zeki öğrencisi Nadia ile birlikte planladıkları kaçış planları sonucunda potansiyel katilini kandırmış, bu cani labirentten kaçmayı başarmıştır.
Buzdağı Katmanı: Hiçbir Su Kabul Etmez Bu Bedeni 
“Günahkarların birincisiysem, acı çekenlerin de birincisiyim.”
Diğer sezonlardan farklı olarak Joe’nun bu sezonun sonunda kendiyle nihai bir yüzleşme gerçekleştirdiğini ve intihar ettiğini görürüz. Yanında Rhys, köprünün üstünde konuşmaya başlarlar. Alter egosu onu sevdiğini, onun için yaşadığını ve Joe’nun yaşaması gerektiğini söyler fakat Joe katil kimliğine daha fazla katlanamaz ve önce alter egosunu suya atar. Joe’nun yaşaması Kate’in ölmesi demektir çünkü Joe ile olmanın sonu bildiğimiz gibi ölümdür. Böylelikle bin nehrin yıkamaya yetmeyeceği kanlı benliğini sulara gömer. Fakat her şeye o kadar obsesiftir ki kendi ölümünü bile kabul edemez çünkü bu zamana kadar ne olursa olsun hep bir çıkış yolu bulmuştur.
Joe, bir dersinde Amerikalı romancı Tobias Wolff‘un “Bullet to the Brain” adlı kısa öyküsünden, öleceğini bilen bir ana karakteri anlatır. Beynine kurşun yiyen karakter ölürken hiçbir şey düşünmez ama bir şey düşünür: aşk. Joe’un öğrencilerinden birinin bu sonla ilgili yorumu, Joe’nun başına gelenlere ürkütücü bir şekilde benzerlik gösterir. Joe intihar ettiğinde, daha sonra Kate’e tek düşünebildiğinin kendisi olduğunu söyler. Kelimenin tam anlamıyla en çok neyi sevdiğini düşünerek öleyazmıştır.
Joe pek de sürpriz olmayan bir şekilde ölümü de kandırmayı başarmıştır. Kate’in babasının ona karşı olma ihtimaline karşın onu da öldürdükten sonra Kate ile birlikte multi milyoner olarak hayatına devam etmeye başlaması karakterinin ve kişiliğinin daha ne kadar kötüleşebileceğinin kanıtıdır. Çünkü artık o da, o çok nefret ettiği sistemin ve paranın bir parçası olmuştur.
Diğer sezonların aksine 4. sezonda Joe Golberg’ü tek bir kadına saplantılı hale gelmesi özelinden, herhangi bir şeye obsesyon geliştirebileceği, daha da tehlikeli bir hale evrildiğini görürüz. Çünkü öldürmek, cesetten kurtulmak ve cinayet hikayesinin kurgusunu yapmak onun için artık çocuk oyuncağıdır ve bundan başka bir şeyi seçenek olarak göremez. Dizinin 5. sezonunun onayı henüz Netflix tarafından açıklanmış olmasa da, Joe’nun diğer sezonda parasıyla üstünü örtebileceği bir sürü cinayet işlemesini öngörmek pek de zor değildir çünkü elindeki yeni güç ona o kadar çekici gelmiştir ki sonunda onun kölesi olmuştur.
Kaynakça:
- IMDb.com. (2018, September 9). You. IMDb. Retrieved March 11, 2023, from https://www.imdb.com/title/tt7335184/
- O’Rourke, R. (2023, January 9). ‘you’ season 4 part 1 images set up Joe Goldberg’s new life in Europe. Collider. Retrieved March 12, 2023, from https://collider.com/you-season-4-part-1-images/
- Anderson, E. (2023, January 17). ‘you’ season 4: Photos of penn badgley & the new cast. Hollywood Life. Retrieved March 12, 2023, from https://hollywoodlife.com/pics/you-season-4-photos/you-season-4-netflix
- Almeida, S. (2023, March 10). You season 4 part 1 review – bold but ultimately unsuccessful move to deviate from the norm. The Review Geek. Retrieved March 12, 2023, from https://www.thereviewgeek.com/you-s4part1review/
- Alıntılar: Stevenson, R. L., & Genç Kaya. (2011). Tuhaf Bir Vaka: Dr. Jekyll Ve Bay Hyde. İletişim Yayınları.
Yine şahane bir inceleme olmuş??
-SPOILER-
Köprü sahnesi bitimine kadar sezon efsaneydi ama ondan sonraki her sahne, her olay, her replik aşırı hızlı be zorlama geldi ve bunca sezona ihanet edildi diye düşünmekteyim, sinir oldum yani! O sularda bitmeliydi her şey!
-SPOILER-