Senaryosu Adnan Yıldırım, Özlem Lale, Uğur Saatçi, Ezel Akay’a ait olan film; Neredesin Firuze, 7 Kocalı Hürmüz, Hacivat ve Karagöz Neden Öldürüldü gibi birçok filmin yönetmeliğini yapan Ezel Akay yönetmenliğinde çekildi. Usta yönetmen Ezel Akay’ın 11 yıl sonra tekrar yönetmen koltuğuna oturduğu filmin görüntü yönetmenliğinde ise bir başka usta Hayk Kirakosyan bulunuyor. Filmin 20 Mart’ta vizyona girmesi planlanmış ancak salgının seyrinin değişmesi ile vizyon tarihi ertelenmişti. 4 Aralık tarihinde dijital platform Netflix üzerinde izleyicinin beğenisine sunuldu.
Şehir tiyatrolarından tanıdığımız Tayfun Türkili’nin 9 Canlı adlı oyununun serbest bir uyarlaması olan 9 Kere Leyla, eşi ile mutlu olmayan genç bir sevgiliye sahip bir adamın hikayesini anlatıyor. Genç kadın ile evlenmek isteyen ancak eşini boşanmaya ikna edemeyen adam çareyi eşini öldürmekte buluyor. Film boyunca adamın eşini öldürme çabalarını izliyoruz.
Ezel Akay’ın pek çok filmi her zaman ironik ve zekicedir. Kimi izleyiciler yönetmeni cesur da bulabilir, filmlerindeki müzikal nüanslar oldukça eğlencelidir. Akay, masalsı bir dünya kurar; mitolojik ögeler, tarihi figürler eklemeyi sever.
Ezel Akay, kendine ait sinema dili olan, özellikle evren kurma konusunda çok başarılı bir yönetmendir. Filmlerinde izleyicisini gerçek hayattan koparıp anlattığı masalın gerçek olduğuna inandırmak konusunda da usta bir isimdir. Daha öncesinde Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü ve Yedi Kocalı Hürmüz filmlerinde atmosfer kurmak konusundaki hünerlerini göstermiştir. Neredesin Firuze filminde ise kurduğu parlak görsel dünya ile anlattığı hikaye arasında sağlam bir kontrast kurarak sinemada çok önemli bir nokta olan teknik ve hikaye uyumunu sağlamıştır.
9 Kere Leyla, her zamanki Ezel Akay renkleriyle dolu. Film günümüzde feminizmin sembollerinden biri haline gelmiş olan Lilith’i ve Adem’i konu alıyor. Lilith özellikle İbrani mitolojisinde kendine yer bulan bir anlatıdır. Birçok Musevi dini kaynakta, İbrani mitolojisinden Gılgamış Destanı’na kadar Lilith’in yaratılan ilk kadın olduğu söylenmiştir. Tanrı; Adem ve onu, çift olarak, aynı topraktan yaratmıştır. Lilith’in bir diğer en önemli özelliği ise, filmde de üzerinde durulan nokta, tarihte eşitliği savunan ilk insan ve ilk kadın olmasıdır.
Lilith anlatısı hakkında detaylı bilgi için Eşitliği Savunan İlk Kadın: Lilith başlıklı yazıya erişilebilir.
Film sanat eserleri, mitolojiler, arketipler ve simgeler, metaforlarla zenginleştirilmiştir.
Filmin girişinde çeşitli sahneler görülür bu sahnelerde birçok tablo yer alıyor.
Planların birinde görülen tablo Flaman ressam Pieter Brueghel’in Ölümün Zaferi isimli tablosu.

Yaklaşık 1562 yılında yapılan tablo günümüzde Madrid’deki Prado Müzesi’nde sergilenmektedir. Brueghel, bu tabloda diğer eserlerinden uzaklaşarak, daha önceki Flaman geleneğinin büyük ustası olan Hieronymus Bosch’un eserlerine yaklaşır. Hiciv ve ahlakî ders yönleri ağır basan bu tabloda Bosch’un etkisi ölümün birkaç farklı hâlinin, özgür biçimde ve oldukça detaylı çizilmiş birden fazla sahnede anlatılmasıyla ortaya çıkar. Bu tablo, panoramik bir ölüm peyzajıdır: uzaklarda gökyüzü, yanmakta olan şehirlerin dumanıyla örtülmüştür ve altındaki denize gemi enkazları dağılmıştır. Filmin genelinde ölümü simgeleyen pek çok şey mevcuttur bu tablo da onlardan biri olarak değerlendirilebilir.
Sahne ilerledikçe görülen bir başka tablo Peter Paul Rubens tarafından çizilmiş Masumların Katli isimli tablodur.

Masumların Katli iki farklı tabloya verilen isimdir. Tablolarda, Matta İncili’nde yer alan Masumların Katli isimli bölüm betimlenmiştir. Tabloda Yahudi Kralı Hirodes’in Beytüllahim civarındaki tüm erkek bebeklerin infazını emrettiği olay resmedilmekte ve katliamdan bir sahne sunulmaktadır. Rubens’in tablonun ilk versiyonunu 1611 ile 1612 yıllarında çizdiği tahmin edilmektedir. Açık arttırmalarda satılan tablo son olarak bir müzayedede 49,5 milyon pounda satıldı. Resim bu açık artırmadaki fiyatıyla, “eski ustalardan” birine ait en pahalı resim unvanını kazandı. Müzayededen sonra National Gallery, London’a ödünç verildi. Resmin burada üç yıl sergilendikten sonra Toronto’daki Art Gallery of Ontario’ya ödünç verilmesi amaçlanıyordu ancak Art Gallery of Ontario’da Frank Gehry tarafından tasarlanan yeniden düzenleme çalışmaları bitene kadar National Gallery’de kalması kararlaştırıldı.
9 Kere Leyla filminde ölüm ve cinayet üzerine birçok eser görülür film boyunca akacak olan asıl tablolar ise Judith’i konu alan tablolardır.


Judith Yahudi asıllı dul bir kadındır, Asur kralı Nebukadnezar’ın sert bir general olan Holofernes’i tongaya düşürür, Yahudileri, yani kendi insanını kurtarır. Esas konu kadın olarak hakir görülen Judith’in güçlü bir zaferle ilerleyişidir. Düşmanın kafasıyla şehre bir kahraman olarak döner. Caravaggio, Artemisia, Gustave Klimt gibi ressamların Judith’i konu alan çizimleri de mevcuttur. Judith filmde çeşitli sahnelerde yer alır. Filmin izleyicileri arasında Judith’i Nergis karakterine benzetenler vardır.
Filmde karşılaşılan bir diğer kadın Leyla karakterinin canlandırdığı, yazının başında da yer verilen Lilithdir, ilkin el yazmasında görülür.

Lilith, Havva’dan önceki kadın, cadı, iblisin uşağı gibi pek çok sıfatla nitelendirilmektedir. Lilith’in hikayesi Adem ve Havva çiftinin köken hikayesine dayanmaktadır. Korku ve yalnızlığın üstesinden gelmenin, sevgili için fedakarlıkta bulunmanın, muazzam bir kayıpla başa çıkmanın ve nihayetinde ölmenin hikayesidir.
Bir diğer tablo, film başladığında evlilik terapisti Nergis’in arkasında görülen Elisabetta Sirani’e ait olan Timoclea Kills the Captain of Alexander the Great isimli tablodur.

İtalyan ressam Elisabetta Sirani’ın 1659 yılında oluşturduğu tabloda, Timoclea kendisine tecavüz eden kaptanı bir kuyuya atar. Plutarch’ın Büyük İskender’in biyografisine göre, İskender’in güçleri MÖ 335’teki Balkan seferi sırasında Thebes’i ele geçirdiğinde, Trakya kuvvetleri şehri yağmaladı ve bir Trakya kuvvetleri kaptanı Timocleia’ya tecavüz etti. Ona tecavüz ettikten sonra kaptan, gizli para olup olmadığını sordu. Timoclea onu bahçesine götürdü ve kuyusunda saklı para olduğunu söyledi. Trakya kaptanı kuyuya bakmak için eğildiğinde, Timocleia onu kuyuya itti ve kaptan ölene kadar içine ağır taşlar fırlattı. Tablo Ulusal Capodimonte Müzesi’nde sergilenmektedir.
Sahneler ilerledikçe yatak odası görülür, odada yatağın başında yer alan tablo ise Jean Auguste Dominique Ingres’e ait Paolo ve Francesca isimli tablodur.

Jean Auguste Dominique, 1814 ve 1819 yılları arasında yaptığı tablo İtalyan yazar Dante’nin 14. yüzyıla ait epik şiir İlahi Komedya’nın ilk bölümü olan Inferno’da yer alan Paolo ve Francesca’nın hikayesinden türemiştir. Bilinen 7 versiyonu vardır. Kısaca, Giovanni Malatesta (“Gianciotto” olarak da bilinir.) ile siyasi amaçlarla evlenen ancak Giovanni’nin küçük kardeşi Paolo Malatesta’ya aşık olan Francesca da Rimini, Paolo ile ilişki yaşamaya başlar Giovanni bundan haberdar olur, Francesca’nın yatak odasında onları bir arada görür ve ikisini de şiddetle bıçaklayarak öldürür. Tablo Bayonne komününde yer almaktadır.
Sahneler ilerler ve karşılaşılan bir diğer tablo ise Artemisia Gentileschi’e ait Jael ve Sisera isimli tablosudur.

Tablo Jael’in mağlup bir Kenanlı general olan Sisera’yı öldürmek üzere olduğu anı anlatır. 1620 yılında idam edilen kadın ressam Artemisia Gentileschi’nin yaptığı resimlerde güçlü kadın figürü en çarpıcı özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. Eser, Budapeşte Güzel Sanatlar Müzesi’nde sergilenmektedir.
KAYNAK
Eleştiri Yağmuruna Tutulan 9 Kere Leyla Filminin Analizi
Eşitliği Savunan İlk Kadın: Lilith
Nasıl Bir Judith? Şehvetli… Dindar… Cesur




