Kafka, 1883’te Prag kentinde doğdu. Kırk yıllık bir yaşamı oldu. Yaşarken hiçbir eserini yayınlatmadı. Tüm yazılarını Max Brod’a verdi. Ondan eserlerini yakmasını istese de Max Brod, Kafka’yı dinlemedi. Bugün Brod sayesinde Kafka’nın izni olmadan onu okuyoruz.
Kafka’nın zorlu ruhen ve bedenen yaşamına ithafen onu okumak için sekiz neden sıraladık. İyi okumalar.
1) Yabancılaşmadan Doğan Edebiyat
Kafka, tipik bir modernizm yazarıdır. Yalnız hisseder, odasında veya bürosunda yabancılık çeker. Ailesi ile arası açık. Yaşama dair içinde çelişki barındıran biri. tüm yazınsal eserlerinin temeli: Yabancılık.
Yine babasının gözünde benliğine saygı duyamadığı için “Babaya Mektup” doğmuştur. Pişmanlıklar ve itirafların yer aldığı bu eserde Kafka babasına söylemek istediği her şeyi kaleme almıştır.
Gregor Samsa, bir sabah böcek olarak uyanan, yabancılaşmanın en güçlü göstergesidir. Böcekler günlük yaşamda sevilmezler. Bir kenara ait görülürler, yok edilmek istenir. Kafka bu yönüyle kendinin varlıktaki yokluğunu böcek üzerinden anlatmıştır.
“Peki ya kilitli kapılar olmasa, o zaman gerçekten yardım ister miydi? Tüm çaresizliğine rağmen bu fikir aklına geldiğinde gülümsemesine engel olamadı.”
2) Sorumlulukları Altında Ezilen Kişi Olmak
Kafka, yaşamını memur olarak geçiriyor. Düzenli bir işi ve geliri var. Geliriyle ailesine destek çıkıyor, belki de onlar tarafından kabul görmek istiyor. Ailesi tarafından onay görmek istiyor. Kazandığı para ile ailesinin ihtiyaçlarını gideriyor. Ailesinin ihtiyaçlarını gidermek istediğini yine “Dönüşüm”de anlıyoruz. Firma yetkilsi evlerine geldiğinde Samsa odada kalmak ya da ailesinin ihtiyaçlarını karşılama arasında gidip geliyor.
“Neden sadece Gregor en ufak bir gecikmesinden bile kuşku duyulan bir firmada çalışmaya mahkum edilmişti acaba?”
Daima güçlü olması şeklinde büyütülen Kafka, ona yüklenen sorumluluklar altında eziliyor. Özellikle hassas bir beden ve ruh durumu mevzubahis olunca sorumluluğunu daha derinden hissediyor. Derinden hissettiği sorumlulukla baş etmekte biraz da duygusal bir kişiliği olduğu için zorlanıyor.
Yaşadığı çağın makineleşmiş ve duygusunu, amacını yitirmiş medeniyet olarak görüyor. Böyle bir medeniyette de çalışmanın ve var olmanın zorluğu ile baş edemiyor. Baş edemediğini tabii ki saklıyor ancak yazdıklarında bunu anlatıyor.
“Kahvaltı masasının karşısındaki duvarda Gregor’un askerdeyken çektirdiği bir fotoğrafı asılıydı, fotoğrafta teğmen üniforması içindeki Gregor elinde kılıcıyla duruşuna ve üniformasına saygı bekleyen biri gibi tasasızca gülümsüyordu.”
3) Anlaşılmak İstenmeyen Kafka
Kafka neden yaşarken yazdıklarını yayınlamadı? Yazmak, yarattığını yayınlamak çevreyle iletişim halinde olmaktır. Kafka için çevre ile iletişim zorlu bir süreç. O, bir şeyleri değiştirmek ya da fark yaratmak istemiyor. Yalnızca dünyadan sakince geçip gitmek istiyor. Gregor Samsa gibi bir odada yaşamak, çevreyle etkileşime girmekten sakınarak yaşamayı arzuluyor.
Ailesinin kendisini anlamadığını düşündüğünden sosyal çevresi tarafından da anlaşılamayacağına inanıyor. Genele yayarsak, dünyanın onu anlamayacağını düşünüyor. Arkadaşı Max Brod’tan bu yüzden yazdıklarını yayınlamasını istemiyor. Tabii, Brod Kafka’yı dinlemiyor ve ona bıraktığı yazılarını ölümünün ardından yayınlıyor.
Milena Kafka’nın sağlık durumunu öğrenmek isterken bile bunu doğrudan Kafka’dan öğrenemiyor:
“Sizden bir büyük ricam daha var bay Doktor. Biliyorsunuz ki nasıl olduğunu asla Frank’ın kendisinden öğrenemiyorum…”
4) Edebi Açıdan Kafka
Kafka hiç şüphesiz basit ya da klasik bir memur değil. O edebi bilgiye, sanata ve akademik bilgilerle de meşgul. Milena ile konuşurken onun bu renkli yönünü görüyoruz. Sıklıkla bu yönünü saklamayı tercih ediyor. Edebi yönünü kısmen Milena, kısmen de Brod ile paylaşıyor.
Yazarlar ve çeşitli dallarda sanatçılar hakkında konuşmak için Milena ile mektuplaşıyor. Mektupların sanatçıların eserleri, onların görüşlerine değiniyor. Üstüne kendi görüşlerini de ekleyerek Milena ile mektuplaşıyor. “Milena’ya Mektuplar” eserinde Kafka’nın bu cümleyi kurduğunu görüyoruz:
“Bak Robinson tayfa olarak yazılmak zorunda kalmıştı, tehlikeli yolculuğu yapmak zorunda kalmıştı, gemi kazasına uğramıştı ve daha bir çok şey, ben yalnızca seni kaybetsem, Robinson olabilirdim.”
5) Kafka’nın Aşk Hayatı
Kafka’nın evlilik hayatı hiç olmadı. Evlenememesinin nedeni olarak babasını görüyor. Onun erkek olarak gücüne asla erişememiş biçimde kendini görüyor. Kafka için babası güçlü, muktedir ve her şeyi bilen rolünde. Onun güçlü benliğine karşın kendisinin zayıf olduğunu düşünüyor.
Evlilikle ya da bir kadın ile yakınlaşmasının sonucunda kendi zayıflığını gördükçe kendini geri çekiyor. Babası gibi güçlü biri olduğunu düşünmediğinden bir “baba”, bir “koca” rolüne giremiyor.
“Bir kızda karar kılmış olmam sana hiçbir şey ifade etmemişti. Benim karar verme gücümü (farkında olmadan) hep ezmiştin…”
Kafka’nın belki de kendini tek yakın hissettiği kişi Milena idi. Onunla beş yıl mektuplaşıyorlar. Kafka ona kendi içini açma cesaretini gösteriyor. Tabii bu ilişki evliliğe dönüşmüyor. Beş yılda ikili yalnızca iki kez buluşabiliyor. Üstelik Milena da evli.
6) Kafka’nın Babası ile İlişkisi ve “Babaya Mektup”
O, tüm ömrü boyunca babası ile sorunlar yaşadı. Mesleği ve nüfuz gücü olan babası karşısında Kafka acizdi. Kendini babasına karşı aciz hissettiğini biliyor. Bu sebeple ona bir mektup yazıyor. Tabii, bu mektup asla babasının eline geçmiyor. Kafka’nın bu mektubu vermeye gücü yoktu.
“Babaya Mektup” kitabında bizler Kafka’nın babasını nasıl gördüğünü okuyoruz. Onun babasına ulaşmayan mektup bizlere ulaşıyor. Evlenememesinin nedenini ve kendini güçsüz hissetmesinin sorumlusu olarak babasını görüyor. Ona bu mektupta hislerini açıyor. Tüm düşüncelerini şeffaflığıyla anlatıyor.
“Alayla eğitmeye ayrı bir güvenin vardı, benim üzerimdeki üstünlüğüne en uygun olan yöntem de buydu.”
7) Aile İçi İletişiminin Eserlerine Yansıyışı
Ottla hariç tüm aile üyeleriyle Kafka’nın arası mesafeliydi. Kız kardeşi ona her zaman destek olmuştur. Ottla’nın desteğini Kafka bize “Dönüşüm” kitabında anlatıyor. Böcek olan Gregor’un odasını yalnızca Gregor’un kız kardeşi temizliyor. Böcek Gregor’a yalnızca kız kardeşi katlanabiliyordu. Onun odasını temizliyor, ona yemek getiriyor ve ailesinin ona daha çok tolerans göstermesini sağlamaya çabalıyor.
Gregor’un kız kardeşinin yanında duruşu Ottla’nın Kafka’ya verdiği desteği anlatıyor:
“Çünkü bomboş duvarlarına Gregor’un tek başına hükmedemeyeceği bir odaya, Grete dışında hiç kimse girmeye cesaret edemeyecekti.”
8) Ruhen ve Bedenen Hastalıklarını Yapıtlarında Yaratması
Kafka psikolojik olarak kendini soyutlanmış hisseden biri. İşinde, arkadaşlarından ve ailesinden kopuk hissediyor. Gregor Samsa da böyle hissediyor. Samsa ile Kafka yalnızlığını anlatıyor. Bağ, onun için yabancı bir kelime. Ruhen soyutlanmış hissediyor. Ailesiyle arzuladığı iletişim konusunda başarısız. “Dönüşüm” eserinde Gregor’u böcek olarak gören ailesi ondan iğreniyor, onu odaya kapatıyorlar.
“Gregor gün boyunca ailesine duyduğu saygısından pencereden görünmemeye dikkat ediyor, birkaç metrekarelik zemin üzerinde de pek dolaşamıyordu…”
Tüm bu kopukluk hissine ek bedenen de zayıf. Sık sık hastalanan bir bünyeye sahip. Ölümü verem kaynaklı oluyor. Ruhen ve bedenen sıkıntılar içinde dünyada kırk yıllık yaşamının ardından yaşama gözlerini yumuyor.
Kaynakça:
- Kafka, F. (2016). Milena’ya mektuplar (1. basım). Öteki Yayınevi.
- Kafka, F. (2016). Babaya mektup (16. basım). Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
- Kafka, F. (2013). Dönüşüm (27. basım). Türkiye İş Bankası Yayınları.