Hukuk, adalet, suç ve ceza, Batı edebiyatının sıklıkla işlenen konuları arasındadır. Dostoyevski‘nin Suç ve Ceza romanı bu alanda 19. yüzyılın dönüm noktası olmuştur. Suç ve Ceza, sadece adalet ve hukuk değil; yalnızlık, bireysellik, karamsarlık, çarpık düzen, başkaldırı gibi unsurların da romana dahil edildiği bir klasik haline gelmiştir. Romanda toplumsal kalıpların insanları giderek yok ettiği, onları yavaş yavaş benliklerinden uzaklaştırdığı ve onların mutluluklarını teker teker elinden alışı ustalıkla işlenmiştir.
Çağımızın edebiyata, sanata ve kültüre ihtiyacı olduğu bu zamanda kitap okumak insanlığın vazifelerinden biridir. Suç ve Ceza yediden yetmişe herkesin bildiği bir kitaptır ve eğer okuyup okumamakta kararsız kaldıysanız gelin size okumanız için 7 farklı sebep sıralayalım.
1. Felsefesi
”İnsanlığa fayda sağlayan her hareket onurludur.”
Suç ve Ceza, içerdiği derin anlamları fark ettiğimizde basit bir roman olmaktan çıkar. İşlediği cinayet nedeniyle toplumdan uzaklaşan ve kendi dünyasına çekilen birey, romanın içerisinde Dostoyevski’nin ustalıkla işlediği konulardan biridir.
“İnsanlığın iyiliği için suç işlemek adalet midir?” “Suçun işlenmesinde çevresel faktörler, psikolojik etkenler ne kadar etkilidir?” “Suçu işledikten sonra aydın bir insanın ahlaki bir çöküşe geçmesi onu gerçekten bir suçlu haline getirir mi?” gibi sorular romanın ana fikrini oluşturur. Ahlaki çöküntünün yanı sıra toplumsal eşitsizlik, benliğinin yok oluşu ve kafasında dönüp duran iyilik ve kötülük kavramları Raskolnikov‘un iç dünyasının karmaşıklığını okurlara yansıtır.
2. Sadece Edebiyat Değil
”Gerçekten de bir düşe benziyordu olup bitenler.”
Suç ve Ceza’yı tek bir konuya indirgemek, romanda yer alan diğer konuları görmezden gelmek demek olur ki bu kadar geniş çaplı bir eser için yetersiz gelebilir. Örneğin felsefe, psikoloji, toplum ve hukuk, ahlak gibi konular romanı büyük ölçüde oluşturan konulardandır. Betimlemeler, olayın kurgusu, yaşanılan olayların insan ruhu üzerinde bıraktığı etkiler ve her sayfasında inişli çıkışlı her duyguyu okura yaşatması, eseri tam bir başyapıt haline getirmiştir.
”Zaten bir başına kara ekmeği suyla yer, ama ruhunu satmaz, ahlaki özgürlüğünü konfor için satmaz.”
3. Tek Bir Döneme Ait Olmayışı (Evrensellik)
”Aşağılık İNSANoğlu her şeye alışır.”
Roman 1866’da basılmıştır. Yaşadığı dönemi oldukça iyi yansıtabilmiş bu eseri klasik haline getiren unsurlardan biri de güncelliğini hala koruyor olmasıdır. Romandaki olaylar her dönemde yaşanmaya devam etmiş, insanın yaşadığı ruhsal bunalımlar, çöküşler, heyecanlar ve diğer mutluluklar insanlık var olduğu sürece yerini korumuştur. Yani aslında romandaki hiçbir konu yabancı değildir. İşlenen cinayetler, aşk, yoksulluk, sefalet, kaygı günümüz insanının aslında her gün karşılaştığı sorunlardır.
4. Büyük Usta Dostoyevski
”Yalnızca ölümden korktuğu için yaşayabilir mi insan?”
Suç ve Ceza‘nın ve daha birçok önemli roman ve öykünün yaratıcısı Dostoyevski, çağının çok ötesinde bir yazar olmuştur. Politikaya yönelmesi, aleyhine söylentiler çıkmasına neden olmuş bunun sonucunda tutuklanmış ve idam cezasına çarptırılmıştır. Af kararının çıkmasıyla birlikte idam cezası kürek ve hapis cezasına çevrilmiş, Sibirya’ya sürgüne gönderilmiştir. Suç ve ceza kavramlarıyla tanışması bu dönemde olmuştur. Özgürlüğüne kavuştuktan sonra St.Petersburg’a dönmüş hastalık ve borçları nedeniyle bunalıma girmiştir. Aslında Raskolnikov’un yaşadığı buhranın benzerini Dostoyevski’de de görmek mümkündür.
5. İnsan Ruhunu Anlamak
”Büyük bir bilinci ve derin bir yüreği olan herkes acı ve vicdan azabı çekmeye mahkumdur.”
İçerisinde bolca psikolojik tahliller barındıran Suç ve Ceza, insanlığın neden böyle suçlara karıştığı, toplumdan neden soyutlandığı, neden hayata karşı karamsarlık yaşadığını okurlara tüm açıklığıyla gösterir. Raskolnikov’un iç dünyasına yolculuk yaptığınız sırada tüm bu sorulara cevap bulabiliyorsunuz. Kitaptaki psikolojik tahliller sayesinde, Raskolnikov’un eylemlerine onu tanıyarak anlam verebiliyorsunuz.
6. ”Yerinde Ben Olsaydım Ne Yapardım?”
”Namuslu bir insanım diye övünülür mü hiç? Herkes namuslu olmak zorunda değil midir?”
Empati; bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum neticesinde yaptığı davranışların nedenini anlamak ve içselleştirmektir. Tüm kitap boyunca okurun empati kurarak kendini bir katilin yerine koyması oldukça farklı bir deneyim olacaktır okur için. İkilemde kalarak, çıkmaza girerek, bazen içinde yer aldığımız durumdan kurtulmak isteyerek romanı okumak sizlere bütün duyguları derinden hissettirecektir.
7. Sinemaya Uyarlanması
“… boğulurcasına acı duymaya başlamıştı her şeyden!”
Romanın ilk film uyarlaması olan Raskolnikow, Alman yönetmen Robert Wiene‘nin yönettiği 1923 yapımı sessiz bir filmdir. Japonya, Amerika, Rusya ve İngiltere gibi farklı ülkelerden de romanın sinemaya uyarlamasını görebilirsiniz.
Kaynakça:
https://oggito.com/icerikler/suc-ve-cezayi-nicin-okumalisiniz/30433