Reşat Nuri Güntekin: Cumhuriyet Dönemi’nde Romanların Üstadı

Türk Edebiyatının başarılı yazarı, romanların üstadı Reşat Nuri Güntekin kariyerinde yakaladığı büyük başarıyı, edebi hayatında da göstermiştir. Ustalıkla kaleme aldığı her eseri yıllar geçse de aynı hislerle okuyucusu ile buluşuyor.

1889 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. İstanbul Darülfünunu Edebiyat Şubesi’ne girdi ve 1912 yılında mezun oldu. Mesleğine Bursa İdadisi’nde Fransızca öğretmenliği ile başladı. 1915 yılında ise İstanbul’a gelerek birçok lisede Türkçe, Fransızca, felsefe ve pedagoji öğretmenliği yaptı.

1927’de ise Milli Eğitim müfettişliği yaptı. Daha sonraları milletvekilliği yapsa da tekrar müfettişlik görevine geri döndü. 1950’de UNESCO’nun Türkiye temsilcisi ve talebe müfettişi olarak Paris’e gitti.

Reşat Nuri Güntekin ve Edebiyat

Başarılı bir akademik kariyeri olan Reşat Nuri Güntekin’in, edebiyata olan ilgisi çocukluk yıllarında dinlediği masallarla başlamıştı. Henüz çocukken evdeki kadınların kendi aralarında, birbirlerine okudukları romanları dikkatle dinlediğini ve en çok Fatma Aliye’nin Ûdî adlı romanının hatırında kaldığını söylemiştir.

Reşat Nuri Güntekin’in edebiyata olan ilgisi sadece duyduğu bu romanlardan değildir. Babasının zengin kitaplığında yer alan Fransızca, Türkçe edebiyat kitaplarını ve felsefe kitaplarını okudukça hevesi daha da artmıştır. Babası askeri doktor olduğu için ve çocukluğundan beri Anadolu’yu şehir şehir, kasaba kasaba gezmiş olduğu için daha sonraları kendi romanlarında burada karşılaştığı insanların özellikleri ve yaşadığı olaylar eserlerini renklendirmiş ve zengin hikaye temelleri oluşturmasına yardımcı olmuştur.

Halit Ziya Uşaklıgil’in romanlarının ve Ahmed Vefik Paşa’nın yaptırdığı tiyatroda seyrettiği oyunlar, Güntekin’in bu türlerde ilerlemesinin en büyük etmenlerindendir.

Gençlik yıllarında imzasız bir şekilde birkaç şiir denemesini yayımlayarak edebiyat hayatına giriş yapmıştır. 1917’de ‘Genç Kalemler’ adlı dergi de ilk makalesini yayımlar. İlk hikayesi ‘Eski Ahbap’, ilk romanı ‘Harabelerin Çiçeği’dir.

Atatürk’ün Başucu Kitabı

Reşat Nuri’nin tanınmasını sağlayan eseri ‘Çalıkuşu’ adlı romanıdır. İlk olarak Vakit Gazetesi’nde bölümler halinde yayınlandı ve daha sonra kitap haline getirildi. Reşat Nuri’nin bu eşsiz romanı hala en çok basılan ve okunan romanlar arasındadır. Aynı zamanda Atatürk’ün başucu kitabı olarak ismini verdiği bu romanı sevmesindeki en önemli özellik başkahraman Feride’nin Anadolu’da başlattığı aydınlanma hareketidir. Feride’nin hayatını öğrencilerine adayışını ve kendi ayakları üzerinde durarak sürdürdüğü zorlu yaşamı, kitabı bu zamana kadar hala aranan olmasını sağlayan özelliklerindendir.

Atatürk’ün büyük bir kitaplığının olduğunu ve çok kitap okuduğunu biliyoruz. Atatürk, gündüz cephede; akşam çadırında kitaplarını okurdu. Mustafa Kemal Paşa, kitabı bitirdiğinde, ‘Biliyor musunuz dün gece Reşat Nuri Bey’in Çalıkuşu romanını okudum, çok beğendim. İhmal edilmiş Anadolu’yu, genç bir hanım öğretmenin yaşadığı zorlukları ne güzel anlatmış. Bitirince İsmet’e (İsmet İnönü) vereceğim. Sonra da sizler okuyun.’ diyerek kitabı arkadaşlarına da önermiştir.

‘Dudaktan Kalbe’, ‘Akşam Güneşi’, ‘Yaprak Dökümü’, ‘Çalıkuşu’ romanları sinema ve televizyon filmi olarak hayata geçirilmiştir. Eserlerinde güçlü bir gözlem yeteneği ve realizm akımının etkileri görülür. Anadolu’nun birçok yerini gezdiği için, buradaki gözlemlerine dayanarak ‘Anadolu Notları’ adlı eserini kaleme almıştır. Romanlarının hala seviliyor ve okunuyor olması, bazılarının dizilere dönüştürülmesindeki en büyük etmen, eserlerinde halkın içinden kahramanlar seçmesi ve bu karakterlere yaptığı başarılı ruh tahlilleri ile duyguları okuyucuya çok samimi bir şekilde aktarabiliyor oluşudur.

Yeni eserlerini yazmaya devam ederken, akciğer kanserine yakalanmıştı. Tedavisi için Londra’ya gitmişti fakat, 7 Aralık 1956 maalesef yılında aramızdan ayrıldı. Fakat hala eserleri ilk günkü gibi birçok okuyucuya ulaşıyor. Kendine özgü üslubu, halkın içinden seçtiği karakterleri, dildeki sadeliği ile günümüze kadar ulaşan bir başarıya sahip olmuştur. Arapça ve Farsça kelime kullanmaktan kaçınan Güntekin, yabancı bu sözcükleri Türkçe karşılığı şeklinde kullanmayı tercih etmiştir. Bu sayede halk, uzun yıllardır eserlerini aynı duygu ve heyecanla okuyup, anlayabiliyor. Usta romancı ve yazar Güntekin’i sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz.

Başlıca Eserleri:

  • Çalıkuşu
  • Damga
  • Dudaktan Kalbe
  • Yeşil Gece
  • Acımak
  • Yaprak Dökümü
  • Harabelerin Çiçeği
  • Kavak Yelleri
  • Leyla ile Mecnun
  • Aşk Mektupları
  • Anadolu Notları
  • Yeşil Gece
  • İstiklal
  • Tanrıdağı Ziyafeti
Simge Kurtuldu
Simge Kurtuldu
Instagram: Simgekurtuldu

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Jane Eyre Hangi Şarkıları Dinlerdi?

Gelin, hep birlikte Jane'in muhtemelen profilinde herkese açık paylaşmayacağı, yalnızca kendisinin erişebileceği müzik listesine ulaşmaya çalışalım!

Epik Fantastik Türüne Giriş ve Kralkatili Güncesi Evreni

Epik fantastik türüne derinlemesine bir bakış ve Kralkatili Güncesi ekseninde modern mit yaratımının izleri...

Söylenti Sinema Şeridi: Direniş ve Özgürlük Ayı

Hayatın içinden beyaz perdeye taşınan zorluklar, yaşam mücadelesi ve daha nicesinin işlendiği film önerilerimiz.

Yerel ve Evrenselin Birlikteliği: Çağdaş Moda Tasarımlarında Anadolu İzleri

Moda dünyasında sürdürülebilirlik ve özgünlük arayışı giderek daha fazla tasarımcıyı yerel ve kültürel unsurlara bakmaya yönlendiriyor.

Met Gala 2025: Moda Dünyasında Dikkat Çeken Kültürel Tema

Met Gala 2025, kültürel teması ve "Black dandyism" vurgusuyla moda dünyasında kimlik ve stil hakkında güçlü mesajlar verdi.

Ölü Ozanlar Derneği Hangi Albümle Eşleşir?

Sistemin duvarlarını şiirle yıkan bir film ve notalarla öfkesini haykıran bir albüm: Ölü Ozanlar Derneği ve The Wall’u birlikte inceliyoruz.

Terapide Kaybolmak: “Beyaz Psikoloji”den Kültürel Uyum Arayışına

Batı merkezli terapi yaklaşımlarının kolektivist kültürlerde neden uyumsuzluk gösterdiğini "beyaz psikoloji" kavramı üzerinden inceledik.

Orta Çağ Avrupası’nda Moda, Sağlık ve Hijyen

İnsanın kendini eğitmesi, araştırması ve en önemlisi sorgulaması kadar güzel bir şeyin olmadığı dersini veren Orta Çağ Avrupası'ndan bir soru: “Siz hangi çağda yaşıyorsunuz?”

Crash (1996) Film İncelemesi: Bedenin Arzuyla Çarpışması

Cronenberg’in Crash filminde beden, arzu ve makina birleşir; kaza, hem haz hem dönüşüm alanına dönüşür. Film, gerçekliğin simülakra evrildiği bir evren çizer.

Söylenti Aylık Frekans

Mayıs ayını taçlandıracak müzik önerileriyle karşıladığımız Söylenti Frekansı sizlerle!

Editor Picks