6 Farklı Sebeple Neden Şükrü Erbaş Okumalıyız?

Editör:
Guşef Alhas
spot_img

Şükrü Erbaş, son dönem Türk Edebiyatı’nın önemli isimlerinden birisidir. Genellikle şiirleriyle tanınan Erbaş, deneme, şiir-hikâye ve antoloji türünde eserler de kaleme almıştır. Eserlerinde yalnızlıktan, insandan, ölümden, dünyadan, kimsesizlikten bahseden Erbaş; iyileşememenin sancısından, insanların acımasızlığından ve bir gün unutulacağından dert yanmış; eserleriyle ve üslûbuyla kendine ait bir dünya yaratmıştır. Bu sancılı dünyada ona eşlik eden tek bir kişi vardır o da kendisinin yansıması olan Ömür Hanım. 40 senedir edebiyat dünyasının içerisinde bulunan Erbaş, kendine has üslubuyla son dönemde okuyucuların dikkatini çekmektedir. Şiirlerinde herkesin kendinden bir parça bulduğu Erbaş’ı okumak kargaşa dolu bu dünyada insana mola verdirmektedir.

“Bir gün yaşayan hiç kimsenin anısı olmayacağız”

1. Aşkı, Sevgiyi Tanımak

Şükrü Erbaş'ı 'cinsel taciz'le suçlamıştı: Fadime Öncü, 'yalan söylediği için pişman olduğunu' açıklayarak özür diledi - "Kendine Demokrat" Olmayan Haberler

Şairlerin şiirlerini yazarken olmazsa olmazlarından biri olan aşk kavramı, Şükrü Erbaş‘ın şiirlerinin de temel kavramlarındandır. Erbaş, şiirlerinde aşk kavramını ele alırken aşkı bulmaktan, aşık olmaktan ve aşkı kaybetmekten bahseder, duygularını aşk ile besler. Ona göre aşk, sevgiyle iç içedir ve yaşadığı bu duyguyu muhakkak dile getirmelidir. Aksi hâlde aşk Erbaş’ın içinde boğulduğu bir girdaba dönüşür. O, şiirlerinde aşk ve sevgiden bahsederken güzelleme yapmak yerine sevginin yaşattığı acıyı esas alır ve bu duygunun  kalbine yaptığı ağırlıktan söz eder.

2. İnsanı Anlamak

“İnsan yalan söyler deselerdi anlamazdım. İnsan ölür deselerdi anlamazdım. Bir çocuğa ölümü sordun mu hiç? Bilmez. İyi ki. Büyüyemezdi yoksa. Ben ne zaman öğrendim bilmiyorum.”

İnsan, Şükrü Erbaş‘ın şiir dünyasının öznesini oluşturan unsurlardan birisidir. Erbaş, yalnızlığını, dünyaya öfkesini ve ölümü anlatırken insandan yola çıkar; insana sorular sorar, sorgulamalar yapar ve yeni bir bakış açısı kazandırır. Şükrü Erbaş’a göre insan, hatalar yapan, hataların içinde boğulan, öfkelenen, aşık olan, sorumluluğunu yerine getiremeyendir, insan bir eksik sözdür. Onun, şiirlerinde insanı tüm yönleriyle ele alması ve  insanı özne hâline getirmesi okuyucuyu kendini arama yolculuğuna çıkarır. Böylece Erbaş’ın şiirinde insan öznesi okuyucuyu şiire bağlı kılar ve insanı anladıkça okuyucunun kendisini duymasını da sağlar.

3. Ölümü Hatırlamak

Şükrü Erbaş'tan Yeni Kitap • Kitap Eki

“Ölüm… hepimiz senin için yaşıyoruz.”

Şükrü Erbaş’ın şiir dünyasını oluşturan unsurların başında “ölüm” gelir.  Şiirlerinin neredeyse hepsinde yer alan ölüm kavramı, çoğunlukla yaşamın sonlanacağını vurgularken yalnızlığa hapsolmuş bir ruhu da temsil eder. Onun şiirlerinde ölüm, bir insan gibi karşında durabilir ya da kalbini delip geçebilir. Böylece Erbaş, şiirlerinde ölüm kavramını hem soyut hem de somut bir şekilde ele alır. Erbaş’ın dünyasında ölüm tek başına değildir, çoğu zaman yalnızlıkla iç içe geçmiş bir şekildedir. Ölümün yalnızlıkla bağdaştırılması, Şükrü Erbaş’ın imge gücünü de ortaya koyar.

4. Esintiler Bulmak 

Şükrü Erbaş şiirlerinde yalnızlığı, aşkı, öfkeyi, ölümü, sevinci, kimsesizliği ve dünyayı barındıran bir sanatçıdır. O, alışılagelmişin dışında cümleler kurarak okuyucuyu farklı bir dünyayla tanıştırır; kendine has üslûbuyla dikkat çeker. Şiirlerinde, şiir-hikâyelerinde ve denemelerinde sıklıkla başka sanatçılardan referans alır, farklı şiir ve şairlere göndermeler yapar. Behçet Necatigil, Nazım Hikmet, Gülten Akın, Pir Sultan Abdal, Abbas Sayar, Pablo Neruda ve Karacaoğlan gibi sanatçılardan beslenen Erbaş, yaptığı göndermelerle hem şiirini besler hem de şiirine farklı esintiler katar.  

5. Şiir-Hikâyeyi Tanımak

Behçet Necatigil’in “Şimdilik edebiyat kitaplarımızda böyle bir tür yok, ama ileride ‘şiir-hikâye’ diye, şiirle hikâye arasında ortak bir türe de yer verileceğini umuyorum.” sözünden hareketle şiir ve hikâyeyi birleştirerek anlatı sınırlarının ötesine geçen bu anlatım tekniği, Şükrü Erbaş’ın yazı hayatının önemli bir parçasıdır. Erbaş bu anlatı tekniğini açıkça “kuş uçar kanat ağlar” isimli kitabında kullansa da diğer şiir kitaplarında da bu yönteme  zaman zaman değinir. Şiir dünyasında yeteri kadar örneği bulunmamasına rağmen şiir ve hikâyenin bir arada kullanılması okura yeni bir soluk katar ve duyguların yoğunluğunu derinden hissettirir. 

6. Ömür Hanımla Tanışmak

“Hatice. Ömür Hanım. Köroğlu’m. Bıraktığın hayata tutunarak yaşıyorum.”

Edebiyatla ilgilenenlere “Ömür Hanım kimdir?” diye sorulduğunda şüphesiz Şükrü Erbaş‘ı işaret ederler. Onun şiirlerinde sıkça geçen ve adına bir kitap yazdığı Ömür Hanım, kendisine yaptığı bir yolculuğun adıdır. Erbaş, yalnızlığını, kimsesizliğini, korkularını, acılarını, yaşadığı iyi ve kötü tüm duyguları Ömür Hanım’dan yola çıkarak kaleme döker; edebî yolculuğunda bir suret gibi taşır Ömür Hanım’ı.. Fakat eşi Hatice Hanım’ın ölmesiyle birlikte Ömür Hanım artık Hatice olur. Bu ölümle birlikte sadece Ömür Hanım’ın ismi değişmez Şükrü Erbaş için, artık hüzün de yalnızlıkta farklılaşır; kimsesizlik korkuyla birleşir ve acı doruğa ulaşır. 

 

Hepimiz kendimizi gömdük geliyoruz.

Yakamızda birer gözyaşı fotoğrafı

Avuçlarımızda ölümden soğuk bir dua

Toprağın merhametine inanarak korkuyla

Birbirimizin omuzları üstünden

Mezarlığın dışındaki hayata bakarak

İçimizde dünyadan yapılmış bir keder

Bizi yaşamakla cezalandırmış bir tanrı

Gömdük kendimizi geliyoruz


KAYNAKÇA

Erbaş, Şükrü. kuş uçar kanat ağlar. İstanbul: Kırmızı Kedi, 2022.

Erbaş, Şükrü. otların uğultusu altında. İstanbul: Kırmızı Kedi, 2020.

Erbaş, Şükrü. Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya. İstanbul: Kırmızı Kedi, 2019.

Erbaş, Şükrü. insan bir eksik sözdür. İstanbul: Kırmızı Kedi, 2021.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.