6 Farklı Sebeple Neden Ahmet Ümit Okumalıyız?

Editör:
Guşef Alhas
spot_img

“Nasıl yaşarsak öyle yazarız.” düşüncesinin onun yazı serüvenini de etkilediğini düşünen yazarımız gerilimli, çatışmalı bir hayatın içine erken yaşlarda düşmüştü. Aynı zamanda yaşadığı coğrafyada küçüklüğünde anlatılan destanlardan; insanların trajik, acıklı olaylardan büyük zevk aldığını fark etmişti. Aslında günümüzde de böyle değil mi? Ya çok güldüren ya da günlerce ağlatan yapıtlara ayrı bir tutuluyoruz. İşte bunların etkisiyle yazı hayatına gerilim dolu öykülerle başlayan Ahmet Ümit‘in ilk kitabı ise Sokağın Zulası adlı şiirlerinin toplandığı kitap oldu. Terzi olan annesi aynı zamanda çıraklarına masallar anlatan bir anlatıcıydı da. Yazarlığa adım atmasında geçmişindeki bu sözlü edebiyat geleneğinin büyük etkisi olduğunu düşünüyor. Hatta öyle ki bir dönem annesinin anlattığı bir masalı Masal Masal İçinde adıyla kaleme aldı. Ardından kendi edebiyat yolculuğunda dönüm noktası olarak gördüğü ve yurt dışında da çok ses getiren romanı Sis ve Gece ile karşılaşıyoruz.  Sis ve Gece’den sonra Patasana ile birlikte polisiye roman konusunda başarılı olduğunu fark eden yazarımızın kaleminden halen okurken elimizden düşürmek istemeyeceğimiz romanlar dökülmeye devam ediyor.

İlk kez duyanların ön yargıyla okumaya başladığı, başlayanların tüm kitaplarını okumaya can attığı, polisiye romanlarıyla kendine hayran bırakırken öykü, masal ve hatta bizden biriymişçesine hissettiğimiz ilgi çekici karakteri Başkomiser Nevzat‘ın maceralarını anlatan çizgi romanlarıyla yediden yetmişe sesini duyurmayı başaran Ahmet Ümit’i daha keşfetmemiş veya ertelemiş olanlarınız varsa size sunacağımız 6 nedeni es geçmeyin deriz!

1. İnsan Ruhunu Anlamak

Ahmet Ümit‘e göre edebiyat insanın özüne, ruhuna sesleniyor. Matematiksel zeminde kurgulanan sadece problem çözer gibi ipuçlarını takip ederek bir cinayeti bulmaca gibi çözmek değil; katil neden bunu yapıyor sorusuyla psikolojik, sosyolojik, tarihsel, insani yanlarını aramak daha cazip geliyor. Romanlarında insanı bir bütün olarak ele alıyor. Onu okurken ne kadar polisiye roman okuyor olsak da iyi ve kötünün ayrımının sertçe yapılmadığını, katil ya da kurbanla empati kurabildiğimizi fark ediyoruz. Katiller için kötü insan deyip geçmiyor, “Bir insan nasıl olur da inancı kendinden farklı diye başka insanı öldürebilir?” sorusuna yanıtlar aratıyor. Bu sayede insanı çok yönlü bakış açısıyla anlatan, insanın evrensel hakikatlerine değinen yazarımız aynı zamanda dönemsiz yazarlar arasında yerini hazırlarken romanlarının 34 dile çevrildiğini görüyoruz.

2. İçindeki Potansiyel Katili Keşfet!

AHMET ÜMİT, AGATHA CHRISTIE'YE KOMŞU OLDU!

İyi bir polisiye insanın gerçek yüzünü ortaya çıkarır. Herkesin içindeki karanlık tarafı görmesini sağlayarak kötü tarafıyla yüzleşmesini sağlar. Yazarımızın da yarattığı karakterlerde bir parça kendini buluyor insan. Merak ediyor öfkeye bu kadar çabuk yenilir miydi yoksa öfkeden de farklı bir duygu, hırs mı gözleri karartan? Cevabımız ne olursa olsun Ümit, salt iyi veya kötünün olmadığı dünyada öldürmenin  bir çözüm olamayacağı çıkarımında bulunmamızı bekliyor.

3. Tarihsel Zenginliğimizin Farkına Varmak

Ahmet Ümit: 'Gerçekler Tarih Kitaplarında Değil...'

Polisiye kurguyu; okurların merakını diri tutan, sayfa çevirttiren bir araç olarak kullanarak asıl amacı tarihe olan ilgiyi arttırarak insanı anlatmak, onun özünü bulmasına yardımcı olmak olan Ahmet Ümit, ülkenin geçmişte içinde bulunduğu kozmopolit yapısına değinerek Roma, Hitit, Antik Yunan ve Osmanlı tarihini anlatıyor. Gizemi, altında yatan kültürel kodlarla önümüze sermeyi seviyor. Tezli romanlar yazdığını biliyoruz, yazarımız aslında öğrenmek istediği konuları yazıyor. Bunun için çok titiz bir çalışma sergiliyor. Öncesinde bolca okuma yapıyor, en iyi profesörlere danışıyor, seyahatler yapıyor ve gidip bizzat yerinde öğreniyor. Böylesi bir çabanın ardından sıkılmadan tarihimizi okurken bir yandan yükselen adrenalimizle katili bulabilme ihtimalimizin heyecanını taşıyoruz.

4. Yaşadığı Yeri Bilmeyen Kendini Bilemez

Ahmet Ümit: "Katili saklamak zor değil"

Kültürümüzü yansıtan her mekan ilgi çekici, bunun ne kadar farkındayız ve sahip çıkıyoruz şüpheli. Ahmet Ümit‘in bu konudaki duyarlılığı, hassaslığı takdire şayan derecede. Mekan tasvirleri o kadar kuvvetli ki sadece görüntüsünü değil kokusunu, ruhunu derinden hissedebiliyorsunuz. Özellikle ve çoğu romanında İstanbul’u anlatmayı kendine bir vefa borcu sayıyor, hatta kurgularını mekanın tarihiyle özdeşleştirerek daha da gizem dolu olaylar yazmayı tercih ediyor. İstanbul Hatırası‘nı okuyan Alman okurlar İstanbul’a gidip gezi yapabileceklerini söylüyorlar. Romanı okurken sadece merakla okuyup sonunu öğrenmeyi değil yeni bir kültürle tanışmanın zevkini, heyecanını taşıyorlar. Böylece kendi kültüründen yola çıkarak evrensel olanı yakalamayı başarıyor. Bu topraklarda yaşayan bizler için ise belki de onlarca kez gezdiğimiz sokakların, gittiğimiz mekanların yıllar önce nelere şahitlik etmiş olduğunu öğrenmek bedenimizde tuhaf bir his yaratıyor.

5. Sır Perdesini Arala!

Bir eseri polisiye yapan temel unsurdur muamma. Suç, roman boyunca kaldırılamayan bir sır perdesinin ardında olmalıdır. Açıklanamayan olaylar zinciri, derinlikli yaratılmış karakterler, dönemin sosyoekonomik yapısı ve tarihsel bir arka plan… Bunlar Ümit‘in romanlarının temel taşları diyebiliriz. Günlük telaşlardan sıkılıp elinize mesela Kavim‘i aldığınızda bir anda başka bir dünyada bulursunuz kendinizi. Heyecanınız yükselir hiç olmadığınız kadar adalete tutunur, katilin peşine düşersiniz. Gerginliğin yanında terapi tadında saatler size eşlik eder.

6. Ters Köşe Son

Tabii her sayfayı dikkatlice okurken bir tahmininiz olacak. Sayfalar ilerledikçe değişecek. İşte tam emin olduğunuz noktada, başka kim olabilir dediğiniz yerde bir durun. Çünkü asıl katil aslında hep içimizdeydi, bizden biri gibiydi. Nasıl mümkün olabileceğini Ahmet Ümit bizlere en akıcı, en beklenilmez haliyle gösteriyor ve duygu karmaşasından bir müddet çıkamıyorsunuz. Etkisini günlerce devam ettirecek sonlarla karşılaşacağınızdan ve bu serüvene eşlik ederken farkında olmadığınız birçok şeyin yeni farkına varacağınızdan şüphemiz yok. Unutmayın katiller kötü insanlar değil içindeki kötüyü seçenlerdir.  İnce eleyip sık dokuyan, benzersiz kurgularla kendine hayran bırakan Ahmet Ümit‘in eserlerini hala okumadıysanız kesinlikle bir şans verin deriz.


Kaynakça

www.oggito.com, “Ahmet Ümit: Edebiyatın asıl amacı insan ruhunu anlamaktır.” web

www.turkey.storytel.com, “Türkiye Polisiye Edebiyatının Önemli İsmi Ahmet Ümit ile Keyifli Bir Söyleşi”

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.