Herbert Spencer (1820-1903), sosyal bilimler, felsefe ve biyoloji alanında önemli etkilere sahip bir İngiliz düşünürdür ve özellikle sosyal Darwinizm’in savunucusu olarak tanınmaktadır. Spencer, doğada ve toplumda evrimsel bir sürecin var olduğunu savunmuş, bu bağlamda “hayatta kalma mücadelesi” ilkesini toplumsal gelişmelere uygulayarak toplumların da zamanla evrildiğini öne sürmüştür. Toplumları canlı organizmalara benzeterek, her bireyin ve kurumsal yapının toplumun bütününe hizmet ettiğini vurgulayan Spencer, toplumun sağlığının bireylerin sağlığına bağlı olduğuna inanmıştır. Bireysel özgürlükleri savunan Spencer, ekonomide devlet müdahalesinin en aza indirilmesi gerektiğini ifade etmiş ve serbest piyasa ekonomisinin toplumun refahını artıracağı görüşünü ileri sürmüştür. Spencer’in çalışmaları, sosyoloji ve antropolojinin gelişiminde önemli bir rol oynamış olsa da sosyal Darwinizm anlayışı eleştirilmiştir. Çünkü bu anlayış, toplumsal eşitsizlikleri meşrulaştıran bir zemin oluşturmuştur.
1. Herbert Spencer Kimdir?

Herbert Spencer, 1820-1903’te bir öğretmenin oğlu olarak Derby’de doğmuştur. Gerçekte düzenli bir eğitimden ziyade kendisini geliştirmiştir. Faydacılığın ve bireysel haklar konusunda liberal ‘bırakınız yapsınlar’ anlayışının güçlü bir savunucusu olmuştur.
1865’den sonra kendisine uluslararası bir ün ve akademik bir güç kazandıran, İngiltere, Avrupa, Amerika ve hatta Rusya’da popüler kılan ve Sosyal Darwinizm olarak bilinen düşünce okulunun önde gelen bir temsilcisi oldu.
2. Sosyal Darwinizm ve Spencer

Sosyal Darwinizm’i duyduğumuzda aklımıza ilk önce ünlü doğa bilimci ve biyolog olan Charles Darwin gelebilir fakat bazı temel farklar vardır. Spencer‘ın Darwin’in düşüncelerini sosyal bilimlere nasıl uyarladığına bakacak olursak biyolojinin kavramlarıyla ilişkilendirilmiş bir toplum tasavvuru karşımıza çıkar. Toplumu pek çok bakımdan organizmaya benzetmesini de buna örnek gösterebiliriz. Toplumların da doğa gibi bazı temel yasalara göre ilerlediğini savunur. Örneğin ilk insan topluluklarında homojenlik hakimken süreç ilerledikçe, modernleşme yaşandıkça ve insanlar birbirinden ayrıldıkça heterojenlik hakim olur. Bu gibi örneklerle Spencer‘ın düşüncelerinde evrimci bir bakış açısında bulunduğunu görüyoruz. Ancak toplumların birbirinden farklı olan kültürleriyle ve kendilerine özgü özelliklerinden kaynaklı hepsi aynı şekilde evrimleşmezler. Burada dikkat etmemiz gereken nokta bütün toplumlarda aynı evrim yasasının işliyor olmasıdır.
3. Spencer’ın Toplumsal Değişmeye Bakışı

Herbert Spencer‘a göre toplum değişmeyi kendi içerisinde barındırır. Peki bu değişme nasıl olur? Spencer’in toplumu organizma olarak ele alması bağlamında baktığımızda toplumun değişmesini evrimsel bir şekilde açıkladığını görürüz. Yani her gelişmede, değişmede farklılaşmalar artacaktır. Ancak bu farklılaşmalarla birlikte her bir parçacıkta birbirine bağımlı hale gelecektir. Burada karmaşık bir yapının etkili olduğunu görüyoruz ama -organizmanın- toplumun her bir parçası yine toplum için bağımlılık içerisinde çalıştığını anlıyoruz. Bunlarla birlikte Spencer’ın düşüncelerinde yapısal-işlevsel izler taşıdığını görüyoruz.
4. Herbert Spencer’ın Yapısal-İşlevselciliği

Spencer‘ın doğrudan olarak yapısal-işlevselci olduğunu söylemek yanlış olabilir. Ancak yine de yapısal-işlevselciliğin ne anlama geldiğini açıklamak istiyorum: Toplumu oluşturan yapıların örneğin; aile, eğitim, ekonomi vb. toplum işleyişi için nasıl bağımlılıkla çalıştıklarını anlamaya ve açıklamaya çalışan bir kuramdır. Fakat bu kuram işlevselciliğin de alt dalıdır diyebiliriz. Herbert Spencer‘ın bu kuramdaki rolü ise modern yapısal-işlevselciliğin zeminini hazırlamasıdır. Çünkü kendisi de bahsettiğim yapılar arasındaki ilişkileri bulup toplumun devamlılığı için nasıl bir arada kaldıklarını bulmaya çalışır. Spencer‘ın ardından gelen; Durkheim, Merton gibi isimlerde yapısal-işlevselci bir yaklaşımla bu kuramı geliştirmişlerdir.
5. Herbert Spencer’ın Sosyolojiye Katkıları

Sosyolojinin bir bilim dalı olabilmesi için yaptığı sistematik çalışmalarla hem önemli gelişmelere yol açtığını hem de kendisinden sonra gelen bilim insanlarına ışık tuttuğunu söyleyebilirim. Burada Herbert Spencer‘ın rasyonel bir şekilde ilerlediğini görebiliriz. Sonuç olarak da toplumun gelişmesinde eğitimin önemli bir noktada bulunduğuna işaret etmiştir. Çünkü eğitimle birlikte bireyler kendisini geliştirecek ve belli alanlarda uzmanlaşacaktır. Böylece toplumun işleyişi devam etmiş olacaktır.
Kaynakça
Maltin Slattery. Sosyolojide Temel Fikirler. İstanbul: Sentez Yayınları, 2020.
Emre Kongar. Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği. Remzi Kitabevi, 1996.
Kapak görseli: Pinterest


