İngilizce bir terim olan FOMO (Fear of Missing Out), Türkçeye fırsatı kaçırma korkusu olarak geçmiştir. Günümüzde aktif olarak hayatımızın odağı olan internet ve beraberinde getirdiği sosyal medya kullanımıyla ortaya çıkmış bir sendromdur. FOMO sendromu genellikle başkaları tarafından onaylanma ihtiyacı duyan ve sosyal medya kaygısı yüksek olan insanlarda etkisini daha fazla gösterir.
Sosyal medya hesaplarına sürekli girme ve başka insanların hayatlarını takip etme arzusu, kişinin kendi hayatında zamanla tatminsizlik duygusu oluşturmaya başlar. FOMO etkisi altındaki bireyler, “Herkes eğleniyor ama ben evde sıkılıyorum.”, “Ben de orada olmalıydım.” veya “Sosyal medyada bugün hiçbir şey paylaşmadım insanlar beni unutacak.” gibi düşüncelerle kendilerini sürekli bir kaygı durumuna hapsederler.
FOMO En Çok Kimlerde Görülür ve Belirtileri Nelerdir?

FOMO, günümüzde hemen her insanda görülebilecek bir durumdur. Özellikle sosyal yaşamda ve iş yaşamında aktif olan Y ve X kuşağı bireyleri üzerinde belirgin etkiler göstermektedir. 2011 sonrası doğan ve dijital çağın içine doğmuş olan Alfa kuşağı bireylerinde ise FOMO’nun ileriki yıllarda etkisinin daha fazla ortaya çıkması yüksek bir ihtimaldir.
FOMO sendromu, sosyal medyanın hayatımızda yer etmesiyle giderek yaygınlaşmaya başlayan bir sorundur. İnsanlar, sosyal medyada takip ettiği kişilerin paylaşımlarını kaçırdıklarında veya o an orada olamadıklarında eksiklik duygusu ya da yetersizlik duygularına maruz kalabilirler. Bu duygu zamanla kaygıya, huzursuzluğa, sürekli sosyal medyayı kontrol etme isteğine ve gerçek hayattan kopmaya kadar varan birçok belirtiyle kendini gösterebilir.
Sosyal Medya Kullanımının Artması: FOMO atağında olan kişiler sosyal medyaya herhangi bir durumda giremediklerinde kendilerini dünyadan kopmuş gibi hissedeler. Bu duyguyla başa çıkmak için her an paylaşım yapma isteği ve başka insanların ne paylaştığını öğrenmek isteme gibi bir güdüyle sürekli sosyal medya hesaplarına girerler.
Kaygı ve Endişe: Bireyler sosyal medya üzerinden başkalarıyla kendilerini kıyasladıklarından zamanla eksik ve yetersizlik duygusuna kapılırlar. Kendi zihinlerinde kurguladıkları mükemmel insan portresi diğer insanlar tarafından onaylanırsa mutlu olurlar onaylanmadıklarında ise kendilerini stres altında hissedebilirler.
Uyku Bozukluğu: Sürekli olarak sosyal medya hesaplarını kontrol etmek ve her an bildirimlere açık hale gelmek kişilerde yeterli uyku süresinin azalmasına sebep olur. Bu da kişisel ve iş hayatındaki etkinliklerini olumsuz etkiler, bireyin günlük yaşam kalitesini düşürebilir.
Anı Yaşayamamak: Sosyal medyada çok fazla vakit geçirmek, bireylerin kendi hayatındaki gelişmeleri fark etmelerini zorlaştırabilir. İnsanların hayatlarına duyulan aşırı merak, bireyin sevdikleriyle olan bağlarını zayıflatır ve zamanla görünmez duvarların oluşmasına neden olabilir.
FOMO Sendromuyla Baş Etmenin 5 Yolu

FOMO bir süre sonra kişinin ruh sağlığını, maddi ve manevi değerlerini ciddi ölçüde olumsuz etkilemeye başlar. Birey bu durumda mutlaka psikolojik destekle, yaşam tarzında yapacağı ufak değişiklikler ve ruhuna iyi gelecek gerçek bağlarla hayata bakış açısını değiştirmelidir.
1. Sosyal Medya Kullanımını Sınırlandırın
FOMO sendromunun en büyük etkeni sosyal medyadır. Sosyal medya kullanımına sınırlandırma getirmek, telefona uygulamalar üzerinden gelen bildirimleri kapatmak ve belirlenen zamanlarda sosyal medyadan uzaklaşmak bireyi zihinsel olarak rahatlatır. Özelikle günümüzde sosyal medya kullanımının artmasıyla popülerleşen “Dijital Detoks” kavramını birey yaşamında uygulayabilir.
2. Fiziksel Aktivitelere Katılım Sağlayın
Bireyin günlük yaşamında sosyal medyanın olumsuz etkilerinden uzaklaşması için fiziksel aktivitelerinde bilinçli değişiklikler yapması büyük önem taşımaktadır. Gün içinde gerçekleştirilen fiziksel aktiviteler; dopamin, endorfin ve serotonin gibi mutluluk hormonlarının salgılanmasını tetikleyerek bireyin stres ve kaygı düzeyini doğal yollardan azaltır.
Doğa yürüyüşleri, grup sporları ve deneyim odaklı atölye çalışmaları (workshoplar), bireyin hem fiziksel hem de sosyal ihtiyaçlarını karşılamasına olanak tanır. Bu tür etkinlikler, bireyde gerçek ve sağlıklı bir sosyalleşme ortamı yaratarak, sosyal medya aracılığıyla edinilmeye çalışılan yüzeysel aidiyet hissinin yerine, daha derin, kalıcı ve ruhsal anlamda tatmin edici bir aidiyet duygusu oluşturur. Böylelikle birey, dijital dünyadaki geçici doyumlar yerine, yaşadığı anın değerini bilen ve ona odaklanan bir farkındalık hâli geliştirebilir.
3. Anı Yaşayın
FOMO sendromuyla başa çıkmanın en etkili yollarından bir tanesidir anı yaşamak. Bireyin bulunduğu anın kıymetini bilmesi, yaşama karşı pozitif duyguların oluşmasını destekler. Birey o an ne yaşıyorsa, ne hissediyorsa onun duygusunu yaşamaya başlar. Böylece yaşadığı duygu yoğunluğundan dikkatini başkalarının hayatına değil kendi duygularına çevirir. Anı yaşamak bireyi geçmiş ve gelecek kaygısından uzaklaştırırken yavaş yavaş da FOMO etkisini azaltır.
4. Gerçek Bağlar Kurun
Bireyin sosyal medyanın yapay, yüzeysel ve gerçek olmayan bağlarından kurtulup gerçek hayattaki derin, gerçekçi ve duygusu olan sosyal bağlara ihtiyacı vardır. Aileyle, arkadaşlarla veya katıldığı çalışmalardaki kurduğu ilişkilerle sosyal olarak kabul görmesini, kendini değerli hissetmesini sağlar ve olumlu anlamdan benliğini besler.
Gerçek hayatta kurduğu bağlar ile kendisini başkalarıyla kıyaslamaktan öteye giderek kurduğu gerçek ilişkiyle kalıcı bir ruhsal doyuma ulaşır.
5. FOMO Yerine JOMO’yu Tercih Edin
FOMO literatüre “kaçırma korkusu“ olarak geçmişken JOMO ise “kaçırmayı seçmek“ olarak geçmiştir. Birey her an her şeyi kontrol etmek ya da sahip olma isteği yerine kendi içine dönmekten huzurludur.
FOMO sendromu hayatınızda çıkışı olmayan bir tünel gibi görünebilir. Ancak bunu yenmek zor değil. Zaten sorunun farkına varmak ve rahatsız olmaya başladığınızı hissetmek çözüme yönelik atılan en büyük adımdır. Geriye kalan ise anın kıymetini bilmek, sevdiklerinize zaman ayırmak ve her şeyden önce kendinizi olduğunuz gibi kabul etmek… Çünkü kendi yaşamınızda sizi en çok ilgilendiren ve en çok kıymet vermeniz gereken kişi yine sizsiniz.
Kaynakça
Erdoğan, Ali, Yavuz Yılmaz ve Çiçek Hocaoğlu. “Modern Çağın Yeni Hastalığı: Gelişmeleri Kaçırma Korkusu ‘FOMO’ Nedir? Bir Gözden Geçirme.” Kıbrıs Türk Psikiyatri ve Psikoloji Dergisi, cilt 3, sayı 3, 2021, ss. 217-222.
Yıldız, İbrahim, ve Emre Yürekli. “Dijital Yaşamda Gelişmeleri Kaçırma Korkusu (FOMO) ve Sosyal Medya: Üniversite Öğrencileri Üzerine Bir Araştırma.” Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Dergisi, cilt 27, no. 2, 29 Kasım 2024, ss. 709–725.
Tekin, Hasan H., Meryem Karabay, Emine Ertunç, Aysel Çuhadar, ve Fatma Nur Vural. “Üniversite Öğrencilerinde Sosyal Ortamlarda Gelişmeleri Kaçırma Korkusu (FOMO) ve Sosyal Medya Bağımlılığı.” Genel Sağlık Bilimleri Dergisi, cilt 6, no. 3, 25 Aralık 2024, ss. 547–560.


