5 Farklı Sebeple Neden William Faulkner Okumalıyız?

William Cuthbert Faulkner, başta Güney edebiyatı olmak üzere modern Amerikan edebiyatının en önemli yazarlarından biridir. Faulkner, 1949 yılında modern Amerikan romanına sağlamış olduğu güçlü ve eşsiz katkısından dolayı Nobel Edebiyat Ödülü’nü almıştır. Eserlerinde sıklıkla bahsetmiş olduğu ve yaşamının çoğunu geçirmiş olduğu Mississippi ise hem Faulkner’ın deneyimlerini hem de Güney’in kültürel miraslarını okura derinlemesine sunar. 

“The past is never dead. It is not even past.”
(Geçmiş asla ölmez. Hatta geçmiş bile değildir.)

1. İnsan Ruhunun Temsilcisi Olması

Eserlerinde çoğunlukla bilinç akışı tekniğini kullanan Faulkner, insan ruhunu, zihnini ve düşüncelerini röntgenleyerek okuyucuya aktarır. Hepimizin aslında ortak duyguları paylaştığımızı anlamamıza yardımcı olur. Örneğin Faulkner’ın Absalom, Absalom! isimli romanındaki Sutpen ailesi ve Thomas Sutpen’in kendisinin oluşturduğu bir erkek egemen hanedan kurma yolundaki güçlü arzusu hala okuyucu tarafından çok anlaşılabilir ve empati kurularak yorumlanabilir. Tarih boyu insanların bu dünyadan bir iz bırakarak gitme isteği ve bir nevi ölümsüz kalma arzusu insan ruhunun derinlerinde her zaman yer almıştır. 

2. Modern Roman Türüne Olan Katkıları

Faulkner, eserlerinde değişen yeni dünyayı, adapte olmaya çalışan ve adapte olmaya çalışmakta zorlanan insanların da bir temsilcisi olmuştur. Modern roman türünün yapı taşı niteliğinde olan bilinç akışı tekniğinin yanı sıra Faulkner, eserlerinde zamanı eğip büker; adeta geçmişi, geleceği ve günümüzü iç içe örer. Doğrusal olmayan bu zaman algısında Faulkner gerçeklik kavramının nasıl değişken ve ulaşılamaz olduğunu sunmuş olduğu çoklu bakış açılarıyla destekler. Her bir karakterin “mutlak” gerçeklik hakkındaki kendi perspektifleri ve yorumlamaları bu modernist anlatılarda sıklıkla karşımıza çıkar. Bize -modern- hayatın kendisinin de aslında bu kadar karmaşık ve iç içe geçmiş olduğunu aktarmaya çalışır. 

3. Zamansız Olması

Faulkner’ın romanlarını günümüzde okuduğumuzda hissettiğimiz duygular, hisler ve deneyimler kimi zaman evrensel ve karşılıklı anlaşılabilirdir. Sanki her birimiz aynı dili konuşup aynı zamanda yaşıyormuşuz gibi gelebilir. Yıllar geçse bile bu ortak hisler değişmez ve yazarın kurmuş olduğu bu denge bir okuyucu için paha biçilmezdir. Faulkner’ın sağladığı bu büyülü atmosfer insanların edebiyat aracılığıyla zamanda ufak da olsa bir yolculuk yapabildiğini, aynı hisleri paylaşıp empati kurabildiği bir deneyime dönüşür. 

4. Dil ve Üslup Bakımından Farklı Olması

Her Faulkner okuyucusu bilir ki Faulkner okumak sanıldığı gibi kolay değildir. Çoğu zaman okuduğunuz sayfaları geri dönüp tekrardan okursunuz; kelimeleri tam anlamıyla idrak etmeye çalışır, kafanızda mantıklı bir bağlam oluşturmaya çalışırsınız. Tabii yazarın bu karmaşık dili, parçalanmış (fragmented) ve düzensiz dünyamızı ifade etmek için kasten oluşturulmuştur. Faulkner bu sayede yeni cümle yapıları ve kelime oluşumlarını da anlatılarına eklemiş olur. 

5. Okurdan Aktif Katılım Beklemesi

Faulkner’ı okumak, koltuğa yaslanıp akışı izlemek değil, ipuçlarını takip etmek, boşlukları tamamlamak ve bazen yanlış yollara sapıp geri dönmektir. Bu da onu pasif bir tüketimden çıkarıp edebi bir maceraya dönüştürür. Okurun aktif olarak romanın akışını takip etmesi ve zihnini kitapta yazılanlardan başka hiçbir şeyle meşgul etmemesi zorlayıcı olabilir ancak okudukça ve güçlendikçe hem başka yazarları hem de hayatı daha farklı görmeye başlar.

Kaynakça:

• Faulkner, William. Absalom, Absalom! New York: Random House, 1936.
• Öne Çıkan Görsel