Tragedya da, komedya da İÖ 5.yüzyılda Atina’da gelişmiştir. Kültür-sanatın temsilcisi Peisistratos, Dionysos şenliklerinde tragedya yarışmalarını ortaya atmıştır ve bu tür daha sonra yaygınlaşmıştır. Ortaya çıkan oyunların sayılı bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. Aiskhylos, Sophokles, Euripides gibi tragedya, Aristophanes gibi komedya yazarları yetişmiştir. İsmi geçen yazarların eserlerinde ilkel törenlerin ürünü büyü ve sihirin yerini çağdaş düşünce almış ve taklit, tiyatrosal bir değer kazanmıştır.
Tiyatro, kökeni ritüellere dayanan ve birçok disiplini bünyesinde barındıran bir sanat dalıdır. Bu kadar eskiye dayanması ve insanlığa sıkı sıkıya bağlı olması beni her zaman heyecanlandırmıştır. Tiyatro metnine başladığınızda bir labirentin içine düşersiniz. Hiç sorgulamadığınız şeyleri sorgular, korktuğunuz şeylere gülersiniz. Hâlâ merak etmediyseniz tiyatro metni okumak için ilginizi çekecek beş farklı sebebi sıraladım.
1. Toplumun Yapısını Yansıtır

Tiyatro metni, toplumun görünmeyen kesimlerini ve durumlarını farklı bakış açılarıyla okuyucuya/seyirciye sunar. Yazıldığı toplumun inancını, iktidar meselelerini, sınıf sistemini ve döneminin sorunlarını yansıtır. Bundan dolayı o toplumun içinde yaşasanız bile fark etmenizin engellendiği birçok şeyi görünür kılar. Bir tiyatro metni okuduğumda toplumun farklı kişilerinin sesini kulağımda duyarım. Çünkü oradaki her insanı siz seslendirirsiniz. Böylece bir konuya birden farklı bakış açısıyla yaklaşmayı öğrenirsiniz. Tekrar tekrar okumayı sevdiğim Moliere’in Tartuffe oyunundan uyarlama olan Nâzım Hikmet’in kaleme aldığı “Tartüf 59“u size tavsiye etmek isterim. Oyun 1950’lerin Türkiye’sinden izler taşıyor ancak göreceksiniz ki günümüzde de tam karşılığını buluyor.
2. Toplumu Etkiler

“Halk gerçekten de sersemlemişti. Übü’yü oynayan Gemier, açılış tümcesi “Merdrel’ yi söyler söylemez fırtına koptu. Yeniden sessizlik sağlanana dek on beş dakika geçti ve oyuna karşı çıkan ve onu savunan gösteriler akşam boyunca sürüp gitti.” (Ubu Roi (Kral Übü), Alfred Jarry)
Bazı oyunların döneminde yasaklandığını ya da sansasyon yarattığını biliyor muydunuz? Bir oyun neden yasaklanır ki? Çünkü bir söylem birden çok eylemi etkiler. Tiyatro, insanla ve toplumla iç içedir. Bundan dolayı onlardan aldıklarına birer cevap verir. Bazı tiyatro yazarları yüce olanı (iktidarı vb.) aşağı çekerek eleştiride bulunur. Şahsen zekalarına hayran kalmamak elde değil. Dario Fo’nun “Ödenmeyecek Ödemiyoruz” oyununda olduğu gibi toplumda ciddi etkiler bırakabilir. Özellikle iktidar, sanatı bu yüzden tekelinde tutmak ister.
3. Evrenseldir
Tiyatro ortak bir dil gibidir. Çünkü yazarların temel meselesi insan, insanın çelişkileri ve sorunlarıdır. Her toplumda kavuşamayan çiftler, aşağılanan azınlık gruplar, şiddette maruz kalmış insanlar vardır. Sophokles’in, William Shakespeare’in ya da Bertolt Brecht’in oyunlarını okuduğunuzda göreceksiniz ki her birinde kendinizle ve yaşadığınız toplumla bağ kurabileceğiniz meseleleri tartışırlar.
4. İnsanın Zaaflarını Gösterir

Konu insan olunca hâliyle en büyük sorununu da kendi yaratır. İnsan hep kendinden daha üstün olana (kişi, statü, sınıf, tanrı; büyük öteki) erişmek ister. Böylece en büyük mücadelesini kendiyle yaşar. Ardından aileye, topluma hatta evrene karşı çatışma halinde olur. Macbeth‘teki iktidar hırsı hangimize tanıdık gelmez ki ya da Antigone‘de olduğu gibi hangimiz inandığı değerler için mücadele eden birilerini görmeyiz? Bu tiyatro metinleriyle erdem gibi kavramlara algınız değişirken, insanların eylemlerinin özünde nereden geldiğini anlamayı öğrenirsiniz.
5. Feminist İncelemeler Açısından Önemli Kaynaklar Bulunur

Toplumsal cinsiyet eşitliği için geçmişten günümüze mücadele verilmektedir. Tiyatro alanında da ülkemizdeki kadın oyun yazarları dahil olmak üzere çalışmalar vardır. Özellikle Zehra İpşiroğlu ve Zeynep Kaçar’ın tiyatro metinlerinde ataerkil söylemlerle çevrilmiş birçok farklı kadınla tanışırsınız. Tanışırsınız diyorum çünkü onlar ya komşunuz ya anneniz ya da bir kadınsanız sizsinizdir. Bu metinlerde cinsiyetlere atanan roller, hiyerarşik yapıda kadının konumu, ev içi emek vb. birçok konu tartışılır. Alışıldık öğretiler yıkılarak kişiyi sorgulamaya yönlendirir.
Bu noktada size şunu tavsiye etmek isterim; tiyatro oyunu okumanın yanı sıra, kuramsal tiyatro metni de okumanız. Kendi tarihimizde, Osmanlı Döneminden günümüze kadar uzanan kadın yazarları okumak, bana büyük bir ilham olmuştur. Bununla ilgili çalışması olan Meral Harmancı’nın “Bastırılanın Geri Dönüşü (Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Kadın Oyun Yazarlarında Toplumsal Cinsiyet)” adlı kitabını önermek isterim. Okursanız Fehime Nüzhet, Nezihe Muhittin gibi yazarlarla tanıştığınıza pişman olmayacaksınız.
Kaynakça:
- Bertolt, Brecht. Çev. Ahmet Cemal, Aziz Çalışlar, Yücel Erten, Özdemir Nutku, Filiz Ofluoğlu, Yılmaz Onay, Ayşe Selen. Bütün Oyunları 11. İstanbul: Mitos Boyut Yayınları, 1997.
- Esslin, Martin. Çev. Güler Siper. Absürd Tiyatro. Ankara: Dost Kitabevi Yayınları, 1999.
- Fo, Dario. Çev. Füsun Demirel. Ödenmeyecek Ödemiyoruz.
- Hikmet, Nazım. Oyunlar 4 (Tartüf 59). İstanbul: Adam Yayınları.
- Harmancı, Meral. Bastırılanın Geri Dönüşü. Habitus Yayınları, 2016.
- Jarry, Alfred. Çev. Asaf Çiyiltepe. Kral Übü. İstanbul: İzlem Yayınları.
- Kaçar, Zeynep. Toplu Oyunları 4. İstanbul: Mitos Boyut Tiyatro Yayınları, 2015.
- Moliere. Çev. Orhan Veli Kanık. Tartuffe. Ankara: Maarif Matbaa, 1944.
- Sophokles. Çev. Ari Çokona. Antigone. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2019.
- Shakespeare, William. Çev. Sabahattin Eyüboğlu. Macbeth. İstanbul: Çan Yayınları, 1962.
- İpşiroğlu, Zehra. Lena, Leyla ve Diğerleri. Mitos Boyut Tiyatro Yayınları, 2014.
- Şener, Sevda. Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi. Ankara: Dost Kitabevi Yayınları, 2001.
- Öne Çıkan Görsel Linki


