5 Farklı Sebeple Neden Sefiller Okumalıyız?

Editör:
Guşef Alhas
spot_img

Sefiller, Fransız edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak yayımlandığı dönemden beri ilgiyle okunan bir romandır. Victor Hugo, bu eserinde yozlaşmış bir toplumun panoramasını sunuyor. Sefiller okumak için pek çok sebep mevcut. Biz ise sizler için beş tanesini sıraladık!

“Bunlar iyice bozulmuş, çürümüş, alçalmış, hatta iğrençleşmiş görünüyorlardı ama düşüp de aşağılanmamış olanlara ender rastlanır, hem zaten, bir noktada talihsizlerle ahlaksızlar tek bir kelimede, uğursuz bir kelimede birleşir, karşılaşırlar: Sefiller.“

1. Adalet Kavramı

“Geçmişteki karanlık bağların koparılması ağrılı bir iştir.“

Romanın esas kurgusu Jean Valjean ve onun karakter dönüşümü üzerine kuruludur. Jean Valjean’ın açlıkla mücadele eden yeğenleri için ekmek çalması sonucu hapse mahkum edilmesi ve kaçma girişimleri akabinde mahkumiyetinin 19 yıl gibi uzun bir süreci kapsaması onun karakterinde büyük bir dönüşüme sebep olmuştur. Roman boyunca bu dönüşümün izlerini takip ederiz. Bu dönüşüm ayrıca adalet kavramının sorgulanmasına da yol açar. Jean Valjean başlangıçta yaşadığı adaletsizlik karşısında acımasız bir insana dönüşürken yaşadığı olaylar onun karakterinin tamamıyla değişmesine sebep olur. Roman boyunca yaşadığı iç muhasebenin yanı sıra okur da onunla birlikte bu kavram üzerine bolca düşünme şansı elde eder. Toplumun dikte ettiği ve kalıplaştırdığı çoğu kavramın içinin boşaldığını ve anlamsızlaştığını görürüz.

2. Edebi Değeri

“Denizden daha büyük bir görüntü varsa o da gökyüzüdür; gökyüzünden daha büyük bir görüntü varsa o da insan ruhunun içidir.“

Sefiller, Victor Hugo‘yu büyük bir romancı olarak tanımamızı sağlayan en önemli eser olarak karşımıza çıkar. Romantizm akımının öncüsü diyebileceğimiz bu eserin olay örgüsü ve anlatımı ile okuyucu için sürükleyici bir anlatıma sahip olduğunu söylemek mümkün. Karakterlerin birbirleri ile kesişen hayat öyküleri, akıllıca kurgulanmış olaylar silsilesi ile daha da anlamlı bir hâl alır. Victor Hugo güçlü kalemini okuyucuya hissettirmekle birlikte şairane anlatımı ile de etki bırakır.

3. Tarih Vurgusu

“Zaten Paris gücünü de buradan alır; tarih boyunca Makyavelli, Bacon, Mirabeau gibi birkaç adamın ortaya koyduğu şey garip “yüce küçüklük” ilkesini onaylarcasına, kentin dev yapılı batakhanesi, görkemli anıtlar arasında yükselir.“

Victor Hugo, Sefiller’de sadece karakterleri ve başlarına gelen olayları anlatmakla yetinmez. Gerek hikâye aralarında gerekse müstakil bölümler halinde dönemin tarihi olaylarına da tafsilatlı bir şekilde değinir. Öyle ki otuz sayfayı aşkın bir bölümde Waterloo Savaşı’nı anlatır. Benzer şekilde başka bir bölümde Paris şehrinin altyapı sistemi ile lağımlarını detaylı bir şekilde okuyucuya anlatır. Dönemin Fransa’sını anlamamıza yarayacak bu bilgiler ışığında Sefiller‘deki karakterlerin hayatlarına toplumsal ve siyasal pencereden bakma fırsatı yakalamış oluruz.

4. Heyecanlı ve Akıcı Bir Üslup

“Ruhun isyanları yanında bir şehrin deprenişleri nedir ki? Halk büyük bir derinliktir, ama insan halktan da büyük bir derinliktir. ”

Sefiller toplumsal konuları işleyen bir roman olmasının yanı sıra o kadar etkili kurgulanmış bir eserdir ki okurken heyecanın had safhaya çıktığı anlar okuyucuyu derinden etkiler. Jean Valjean’ın yanında kaldığı papazın gümüş takımlarını çalarken ve sonrasında yaşadıkları, Javert‘in Jean Valjean’ın peşinde olduğu bölümler ve Thenardier‘ların kurduğu tuzak ve ardından yaşananlar okurken merak ve heyecan duygusunu zirveye çıkarır. Ayrıca oldukça hacimli bir eser olmasına rağmen akıcı üslubu sayesinde okuyucuyu konudan koparmaz. Victor Hugo okuru heyecanlandırmayı başaran üslubuyla da büyük romancı olduğunu bir kez daha kanıtlar.

5. Fransa Toplumuna Yakından Bakış

“Eğer bir ulusun ya da bir eyaletin konuştuğu dil ilgiye layıksa, bir sefaletin konuştuğu dil daha da çok ilgiye ve incelenmeye layıktır.”

Victor Hugo, Sefiller‘de Fransa toplumunu oldukça etkileyici bir şekilde tasvir eder. Hayatın acımasız davrandığı insanları ve onların dönüştükleri kişileri çok gerçekçi anlatır. İyi ve kötü kavramını irdeleyerek ahlak felsefesi kapsamında da değerlendirebileceğimiz şekilde mutlak bir iyi ve kötüden bahsedemeyeceğimizi ortaya koyar. Hayatın başına getirdiği gailelerle vicdanını kaybetmiş ve kötü bir adam dönüşmüş olan Jean Valjean karşılaştığı bir iyiliğin ardından hayatı tamamen değişir. Fakat bununla birlikte ona biçilen kötü vasıfların prangası altında ezilmeye devam eder. Bunun yanı sıra gerçekten kötü diyebileceğimiz yozlaşmış ve değerlerini kaybetmiş karakterlerin ise çıkarları uğruna her şeyi yapabildiklerini görürüz. Tüm bu karakterleri ve onların sefil hayatlarını etkileyen siyasi, ekonomik ve toplumsal gerçekleri ise roman boyunca fark ederiz.

“Bir yarayı, bir uçurumu, bir toplumu derinlemesine incelemek söz konusu olduğunda, iyice aşağı inmek, dibe kadar gitmek ne zamandan beri suç oldu? Biz daima bunun bazı hallerde bir cesaret işi olduğunu; en azından, kabul edilen ve başarıyla yerine getirilen bir vazifenin hak ettiği dikkat ve sempatiyle layık sade ve yararlı bir iş olduğunu düşünmüşüzdür. Her şeyi araştırmamak, her şeyi incelememek, yan yolda durmak… Niçin?“

Sefiller, döneminin siyasi olayları ile birlikte toplumsal yaşamını da anlatarak ve farklı kesimlerden inşa edilen karakterlerle adalet, vicdan ve ahlak gibi değerleri sorgulayarak çağının ötesine geçmeyi başarmış bir roman olarak karşımıza çıkmakta. Sefil olan insanın kendisi mi yoksa hayat şartları mı? Adalet kavramı kime ve neye göre değerlendirilir? Ahlakın ve erdemin esası nedir? Güçlü bir edebi eser olmasının yanı sıra okura sorular soran ve cevaplar veren bir eser olması, günümüzde hala karşılığını bulmasını ve ilgiyle okunmasına sebep oluyor.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.